Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/75 E. 2022/120 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/75
KARAR NO: 2022/120
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/206 E.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talepli talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin, Davalı …’a (99.620,88 USD + 115.000,00 USD olmak üzere) toplam 214.620,88 USD tutarında borçlu olmadığının tespitini, Davalı …’ın Müvekkil Şirket ile arasında akdedilen sözleşmelere aykırı, haksız ve hukuksuz eylemleri sebebiyle Müvekkili Şirket’in uğramış olduğu 115.000,00 USD tutarındaki zararın davanın açıldığı tarih itibariyle TCMB tarafından ilan edilen USD Efektif Satış Dolar Kuru karşılığı esas alınarak hesaplanan 865.122,00 TL’nin şimdilik 100.000,00 TL tutarındaki kısmının, ödemelerin yapıldığı 07.08.2020 tarihinden itibaren, bankalar arası para piyasasında belirlenen faiz tutarının 2 katı oranında işleyecek faizi ile birlikte (sözleşme gereğince) davalıdan tazminine, Davalı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayet neticesinde Bilişim Suçları Savcılığı tarafından TCK m. 244’de yer alan suçlara istinaden (2020/111765 Sor. No’lu dosyasından) verilen tedbir kararı da göz önünde bulundurularak, İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 257 ve devam eden maddelerine istinaden rehinle temin edilememiş para alacağına dayanan Müvekkilimizin alacağını tahsil imkanının yargılama sonunda ortadan kalkmasının önlenmesi için, Müvekkilimiz Şirket’in alacağını karşılar miktarda davalının taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının “ihtiyaten haczine”, Davalının Müvekkil Şirket nezdindeki … hesabı, platform numarası … olan hesabına, 99.620,88-USD yönünden ise “ihtiyaten tedbir” konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 19.04.2021 tarihli ara kararıyla; “I.Kısmi davada istirdaden talep edilen 100.000,00-TL’ lik kısmi alacak tutarı dava değeri ile sınırlı olmak üzere, alacağın %15’ine tekabül eden 15.000,00-TL teminat karşılığında, İİK.’nin 257/1 maddesi gereğince davalının menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına borca yetecek miktarda ve İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde ihtiyati haciz konulmasına; II.Davalının davacı şirket nezdindeki … hesabındaki platform numarası … olan ve bu hesapta olduğu belirtilen dava konusu 99.620,88 USD ile ilgili HMK m.391/f.2 bent (c) gereği tereddüte yer vermeyecek şekilde neyin üzerinde ve ne tür bir tedbire karar verilmesini talep ettiğini HMK m.31 hükmü uyarınca davacı vekilinin bir hafta içinde açıklamasına” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin 03.05.2021 tarihli ara kararıyla; “Davacı şirket nezdindeki davalı hesabı bulunmakla işbu hesaba ilişkin olmak üzere davacı nezdindeki, davalının … hesabın, platform numarası … olan hesabındaki 99.620,88-USD yönünden, Mahkememizce verilecek hükmün kesinleşmesine kadar geçerli olmak üzere HMK m.386 ve devamı hükmü uyarınca blokaj konularak bu meblağın davalı tarafından çekilmesinin tedbiren engellenmesine; Mahkememizce tedbir kararına esas olan ve harcı 06/04/2021 tarihi itibari ile depo edilen menfi tespit talebine konu dahi edilen 99.620,88USD ‘ nin dava tarihi itibari ile efektif satış kur karşılığı olan 749.427,95-TL miktarın %15′ ine isabet eden nakdi teminatın veya teminat mektubunun mahkememiz veznesine depo olunması halinde mahkememizce verilen tedbir kararının infaz işleminin İstanbul İcra Müdürlüğünce yerine getirilmesine” karar verilmiştir. Davalı … vekili itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkili ile mutabakat sağlanmış olduktan sonra ödenen paranın sehven ödendiğini, ihtiyati tedbire itiraz kararının verilemeyeceğini, ihtiyati haciz kararının bir gerekçeye dayanmadığını, ihtiyati haciz ile ihtiyati tedbir kararına dair tüm itirazların aslında aynı gerekçeye dayandığını, davacı nezdindeki hesaba tedbir konulmasında davacının korunmaya değer bir hukuki menfaatinin bulunmadığını, müvekkilin hesabına konulan bloke kararının da hiçbir anlam ve gereğinin mevcut olmadığını, ayrıca müvekkilinin kazanç elde etmesinde de hiçbir usulsüzlüğün mevcut olmadığını, IP çakışmasının da sözleşme ihlali olmadığını, mevzuatta suç olarak tanımlanmadığını, işlemlerin gerçekleştirildiği üç günlük sürenin … için dev bir süre olarak tarif edilebileceğini, hızlı işlem vaadinin aracı kurumların esasen reklam ve pazarlama aracı olduğunu, buna rağmen verilen ihtiyati haciz ve tedbir kararlarının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararları açısından yaklaşık ispat şartının oluştuğunu, davalı ile dava dışı kişinin davaya konu ihtilaf tarihlerinde farklı şehirlerde ikamet etmelerinin söz konusu olduğunu, işlerin özelliği gözetildiğinde ihtilafa konu tarihler arasındaki işlemleri gösterir kayıtlardan açıkça görüleceği üzere birden fazla işlemin saniyeler ile ölçülebilecek süreler içinde gerçekleştirilmesinin manuel olarak mümkün bulunmadığını, bu işlemlerin ancak ve ancak bir yazılım kullanılmasını gerektiren işlemler olmakla insan eli ile gerçekleştirilmesinin mümkün bulunmadığını, ayrıca hayatın olağan akışı içinde hiçbir yatırımcının söz konusu işlemleri video ile kayıt altına almayacağını , bu durumun dahi davalının kötüniyetli olduğunu tek başına gösterdiğini, davalı ile dava dışı kişinin korsan-robot yazılım kullanmak sureti ile haksız kazanç elde ettiklerini, farklı şehirlerde yaşayan iki müşterinin İstanbul’ a ait bir IP üzerinden ve üstelik aynı cihazlardan hesaplarına giriş yaptıklarını , bu işlemler sonucunda davalı ile dava dışı …’ un toplamda 423.823,65-USD kar elde ettiğini, mevcut para hareketlerinin hayatın olağan akışına uymadığını, bu çerçevede mevcut itirazın red olunmasını savunmuştur. İlk derece mahkemesinin 20.10.2021 tarihli ara kararıyla; “Davalı …’ın 05/05/2021 tarihli dilekçesi ile ve mahkememizce oluşturulan 19/04/2021 tarihli ihtiyati haciz kararına ve ayrıca 03/05/2021 tarihli tedbir kararına yönelik itirazlarının ayrı ayrı reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkilinin, kaldıraçlı işlemler (…) ile kazanç elde ettiğini, davacı tarafın, müvekkillerine kazancı ödediğini, müvekkili ile mutabakat sağladıktan sonra ödenen paranın sehven ödendiği iddiası nazara alınarak ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, davacının, ihtiyati haciz talebi ile ilgili olarak, alacağın varlığı ve miktarı konusunda yaklaşık ispat kuralını yerine getirip getirmediği, alacağın rehinle temin edilip edilmediği, vadesinin gelip gelmediği hususlarında hiçbir araştırma yapılmadan karar verildiğini, müvekkilinin kazanç elde etmesinde hiçbir usulsüzlük bulunmadığını, Müvekkilinini ve tüm … müşterilerinin tek yetkisinin, tamamen davacı insiyatifi ve kontrolü altındaki işlem platformunda işlem açmak olduğunu, teknik olarak yapabileceği başkaca hiçbir işlem bulunmadığını, IP çakışmasının sözleşme ihlali olmadığını, suç olarak tanımlanmadığını, korsan / robot yazılım iddiasının dayanaksız olduğunu, müvekkili tarafından gerçekleştirilen işlemlerin yasal olduğunu, korsan / robot yazılımın fiyatlara müdahale etmesinin imkansız olduğunu, işlemlerin gerçekleştirildiği 3 günlük sürenin, … için dev bir süre olarak tarif edilebileceğini, hızlı İşlem vaadinin, aracı kurumların reklam ve pazarlama aracı olduğunu, esas meselenin, müşterinin kaybetmesi ve … şirketinin kazanması esasına dayalı bu sistemde, para kazanan müşteriye tahammül edilememesi olduğunu, Davacı tarafın, dava dilekçesinde S.P.K bildirimini delil olarak sunmadığını, dilekçesinde de bir kısmını gizleyerek alıntı yaptığını, aleyhine olacak kısımları mahkemeden gizlediğini, S.P.K kararının 2. bendinde, konunun, çerçeve sözleşme maddeleri dikkate alınarak genel hükümler uyarınca adli yargı tarafından değerlendirilmesinin uygun olacağının belirtildiğini, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin ihlal edilerek kazanç elde edilip edilmediği hususu, sözleşme hükümlerinin ve SPK kararında atıf yapılan genel hükümlere (kaldıraçlı işlemler tebliği) göre yapılacak bir yargılamaya muhtaç olduğunu, kararın 3.bendinde, izinsiz portföy yöneticiliği suçunun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı dikkate alınarak bu aşamada adı geçen şahıslar hakkında kurulca herhangi bir işlem tesis edilmesine gerek olmadığına karar verildiğini, ilk derece mahkemesinin ihtiyati hacze itirazlarının reddine ilişkin kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haczin kaldırılması talebine ilişkindir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257. maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur”. Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. Dosya kapsamında davacı ve davalı arasındaki sözleşme ve foreks işlemlerini gösteren kayıtlar, bilirkişi incelemesi yapılarak değerlendirilmesi gerekli olan kayıtlar olup, dosya içerisinde bulunan belgeler değerlendirildiğinde, IP adresine ilişkin davacı iddiasının davalı tarafça inkar edilmediği, yasal olduğunun savunulduğu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/111765 Soruşturma No’lu dosyasından 13.08.2020 tarihinde Nitelikli Dolandırıcılık, Bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçlarını (eylem birliği içerisinde) işlediklerinden bahisle Davalı ve Dava Dışı …’un hesapları üzerinde verilen tedbir/blokaj kararı sebebiyle yaklaşık ispat koşulunun sağlandığının kabul edilmesi gerektiği ancak tüm bu hususların yargılama gerektirmesi sebebiyle bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra tekrar değerlendirilmesi gerekmekte olup, sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.10.2021 tarih ve 2021/206 E. Sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/01/2022