Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/738 E. 2022/888 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/738 Esas
KARAR NO: 2022/888
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 29/04/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/23 E. – 2022/23 K. D.iş
DAVANIN KONUSU: Tespit (D.İş)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1917 tarihinde kurulduğunu, … markasının Türkiye’nin yurt dışına ihraç edilen ilk Türk tekstil markası olduğunu, “…” esas unsurlu tescilli markaların sahibinin müvekkili şirket olduğunu, … Tic. Ltd. Şti.’ye 2005 yılından itibaren Marka Kullanım Sözleşmesi ile marka kullanım hakkı verildiğini, müvekkilinin Yüzyıllık Markalar Derneği’nin de üyesi olduğunu, müvekkilin “…” markası TÜRKPATENT sicilinde … numarası ile tanınmış markalar sicilinde de tescillendiğini, 25 ve 35. sınıflarda (giyim emtiaları ve mağazacılık) işbu marka üzerinde münhasıran hak sahibi olduğunu, müvekkilinin … numaralı “…”, … numaralı “…” … numaralı “…” … numaralı “şekil”, … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…”, … numaralı “…” markalarının sahibi olduğunu, müvekkili şirketin lehine sağlanan korumanın yalnızca tescilli markalar aracılığı ile değil, aynı zamanda anılan tarihten bu yana kesintisiz ve yoğun ticari kullanım ile de sağlandığını, SMK md. 6/3 uyarınca da işbu marka üzerinde ÜSTÜN HAK sahibi olduğu, müvekkilinin “…” şeklini içerir Türkiye’de yüzlerce mağazası bulunduğunu, müvekkili şirketin tüm mağazalarında “…” şekil unsurunu kullandığı gibi ayrıca AVM gibi toplu alışveriş yerlerinde mağazaların içinde, “…” mağazanın yeri tarif edilirken de “…” olarak lafzi şekilde gösterildiğini, karşı taraf tespit istenen firmanın müvekkili şirketin “…” markalarından ve kullanımlarından bittabi haberdar ve taraflar arasında bazı sınıfların tescili ve kullanımı ile ilgili zaman zaman ihtilaf yaşandığını, buna rağmen karşı tarafın “…” mağazalarında yıllardır kullandığı logosunu değiştirip müvekkili şirketin alameti farikası “…” figürünü mağazalarında kullanmaya başladığını, müvekkili şirketin bu durumu ilkin … mağazasında tespit ettiğini, bu sebeple zaman kaybetmekten huzurdaki delil tespiti davasını ikame etmek durumunda kaldığını, Karşı tarafın “…” figürlü yeni marka kullanımında görüleceği üzere yana doğru bakan bir … figürü hakim olduğunu ve hatta … boynuzlarını “…” intibanı dahi uyandırdığını, Karşı taraf tespit istenen firmanın yıllar içindeki şekil unsurunu halihazırda “…” figürüne çevirdiğini, İşbu “…” figürlü marka ile müvekkili şirketin markası tüketiciler nezdinde şiddetli iltibasa mahal verecek düzeyde benzer olduğunu, üst taraf … başı ve boynuzlarını Alt taraf ise dört ayağını işaret ettiğini, karşı taraf tespit istenen firma “…” markasal kullanımı sebebiyle şirket yetkilisi “…” ceza davası açıldığını, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Ceza Mahkemesi, 2014/856 E., 2015/850 K. sayılı 16.12.2015 tarihli kararında marka hakkına tecavüz eylemini sabit gördüğünü ve sanık hakkında cezalandırma kararı verdiğini beyan ederek, anılan marka kullanımın önlenmesi ve bu kullanımların durdurulması şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 12.04.2022 tarihli ara karar ile; “Tedbir talebinin kabulüne, karşı tarafça ¸ görselli kullanımların durdurulmasına, engellenmesine, tecavüz oluşturan ürünlere el konulmasına ve muhafaza altına alınmasına karar verilmiştir. Karşı taraf vekilince anılan tedbir kararına itiraz edilmiş, Mahkemece duruşmalı olarak yapılan inceleme neticesinde; 29.04.2022 tarihli ara karar ile, tedbire yapılan itirazın reddine,” karar verilmiştir. Karşı taraf vekili, 29.04.2022 tarihli ara karara karşı sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Markalar arasında görsel yönden farlılık olduğunu, logolarının farklılığı yönünden sunulan uzman görüşü ve itirazlarının bulunduğunu, bilirkişi raporunun hatalı değerlendirmelere dayandığını, figüratif … unsurlarına yönelik karşı taraf aleyhine kesinleşen mahkeme kararı olduğunu, müvekkiline ait … logosunun tescilli olduğu hususunun raporda gözetilmediğini, müvekkiline ait seri markaların ve tanınmış markanın raporda gözetilmediğini, tanınmışlık ihtimalinde dahi sektörel farklılık gereği SMK anlamında bir tecavüzün söz konusu olamayacağını, talep edenin yirmiyi aşkın … ibareli ve … figürlü markası hakkında geçmişe yönelik iptal talepli davaların varlığının gözetilmediğini, esas davada kullanılacak hukuki imkanların ihtiyati tedbir kararı ile ellerinden alınmasının hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati tedbirin uyuşmazlığın esasını çözer nitelikte olması sebebi ile hukuka aykırılığına ilişkin itirazlarının olduğunu beyan ederek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, yada her iki tarafın menfaatine daha uygun olacak şekilde kendilerinin teminat yatırması karşılığında ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Talep, Mahkemece 12.04.2022 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararına, karşı taraf vekilince itiraz edilmesi üzerine, yine Mahkemece verilen 29.04.2022 tarihli ”ihtiyati tedbire itirazın reddine” ilişkin ara kararın istinaf başvurusu ile incelenmesinden ibarettir.10/01/2017 tarihinde 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1.maddesinde ” Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, mahkemece 159/2 maddesi uyarınca ” davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması”, ” sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretim veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara yada patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanması “, “herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi ” konusunda tedbir kararı verilebilir. 159/3. maddesinde; “ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 Sayılı HMK’nun 389/1. maddesi ise; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3 mad. “ Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü taşımaktadır. Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki genelde geçici hukuki korumalara, özelde ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacize karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Somut olayda, tecavüz ve haksız rekabet olup olmadığı gibi hususların taraflar arasında öteden beri gelen çeşitli hükümsüzlük davaları ve marka tescil başvuruları ve itirazların bulunduğu, bir kısım davaların halen derdest olduğu, bu sebeple dava konusu uyuşmazlığın çözümünün bu dava ve itirazların da değerlendirilmek sureti ile kapsamlı bir yargılamayı gerektirdiği, sunulan rapor içeriği yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak, talep eden adına tescilli karşı tarafça ¸ görselli kullanımların kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim açısından aynı olduğu, aleyhine tespit istenen tarafından, başvurucu firmanın kendi ortalama algıdaki tüketici kitlesince iltibasa ve aldatmaya yol açabileceği yaklaşık ispat şartlarının oluştuğuna kanaat getirilmekle, tedbir talep eden vekilinin tedbir talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ancak ihtiyati tedbirle korunmak istenen menfaat dikkate alındığında dosyanın Değişik İş dosyası olması geçici hukuki korumanın amacı ve önemine binaen ele alınması, hem hukuki korumanın tüm deliller toplanıp yargılama sonuçlandırıldıktan sonra haklılık durumuna göre değerlendirilebileceği, istinaf konusu tedbirin uygulanması halinde davalı firma açısından ticari yönden telafisi imkansız zararların meydana gelmesi ihtimalinin bulunduğu, bununda ihtiyati tedbir kararı verilirken gözetilmesi gerekli menfaatler dengesine aykırılık oluşturulacağı, bu açıdan verilen tedbir kararının yargılamayla ulaşılması hedeflenen amacın baştan teminine yol açacak şekilde davalı yönünden sonuçlarının ağır olabileceği, taraf menfaatleri arasında ciddi bir denge kurulması gerektiği, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 159. maddesi gereğince davalı (karşı taraf) tarafından teminat yatırılması karşılığında ters tedbir kararı verilmesinin yerinde olacağı, bu sebeplerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine dair 29.04.2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına, fakat yapılan hata yeniden yargılamayı gerekli kılmadığından, 12.04.2022 tarihinde verilen tedbirin ters teminat tedbirine çevrilmesine, teminat miktarının olası zararları da gözetilerek 2.000.000,00 TL olarak belirlenmesine, kararın tebliğinden itibaren bir haftalık kesin süre içerisinde 6769 Sayılı SMK. 159/2-c maddesi gereğince 2.000.000,00 TL teminat yatırılmadığı takdirde verilen ihtiyati tedbirin devamına şeklinde oy çokluğuyla karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Karşı taraf vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/04/2022 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddine yönelik ara kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda; 3-6100 Sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren 500.000,00 TL (beşyüzbintürklirası) nakdi teminat veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu ibrazı şartıyla KABULÜ İLE, -karşı tarafça ¸ görselli kullanımların durdurulmasına, engellenmesine, tecavüz oluşturan ürünlere el konulmasına ve muhafaza altına alınmasına, bilirkişi raporunun infazda dikkate alınmasına ve karara eklenmesine, 4- Ancak aleyhine tedbir talep edilen … TİCARET VE SANAYİ A.Ş. tarafından, takdiren 2..000.000,00 TL (ikimilyontürklirası) nakti veya aynı miktarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu teminatın kararın tebliğinden itibaren 1 haftalık kesin süre içinde yatırılması halinde tedbirin UYGULANMAMASINA, 6769 Sayılı SMK. 159/2-c maddesi gereğince teminat yatırılmadığı takdirde tedbirin derhal uygulanacağı hususunun ihtarına (ihtaratın kararın tebliği ile yapılmış sayılmasına), 5-6100 sayılı HMK’nın 393/2 maddesi gereğince iş bu tedbirin, İstanbul İcra Dairesi aracı kılınarak infazına, 6-6100 sayılı HMK’nın 393/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 1 hafta içinde teminat yatırılmadığı takdirde ya da teminat yatırılsa bile aynı süre içinde kararın infazı için ilgili icra dairesine başvurulmadığı takdirde iş bu tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılmasına, 7-HMK 398 md uyarınca ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimsenin bir aydan altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılacağı hususunun ihtarına, 8- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 133,00 TL harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 9- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre 1.140,00 TL maktu vekalet ücretinin karlı taraftan tahsiliyle, ihtiyati tedbir talep eden verilmesine, 10- Karşı taraf vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde kendisine iadesine, 11- İstinaf yargılaması için karşı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 60,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 281,20 TL yargılama giderinin talep edenden tahsiliyle karşı tarafa verilmesine, 12- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 13- 6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi gereğince kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına, 14- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi. 26/05/2022
Muhalefet Şerhi: HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebepiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebepiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, eldeki dosyaya sunulan 14.03.2022 tarihli bilirkişi raporu, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/61 Değişik iş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporu ve Bakırköy 1. FSHCM’nin 2014/856 Esas sayılı dosyası, TPMK kayıtları ve mevcut deliller dikkate alındığında; iltibas değerlendirmesinin hukuki bir konu olması sebepiyle hakim tarafından da değerlendirilebileceği, bu bakımdan, tedbir talep eden adına TPMK nezdinde … numarası ile tanınmış markalar sicilinde tescil edilmiş olan … markasının tanınmış bir marka olduğu, karşı tarafın … numaralı marka başvurusuna konu tek … görselli … markasının, … markası ile görsel, işitsel ve kavramsal olarak ortalama tüketici nezdinde iltibasa meydan verebilecek nitelikte benzer olduğunun eldeki delil durumuna göre yaklaşık olarak ispatlandığı, söz konusu markaların her ne kadar farklı ürün ve hizmetler bakımından kullanıldığı iddia edilmiş ise de, 6769 sayılı SMK’nun 6/4. ve 5. maddesi uyarınca, tanınmış markaların farklı ürün ve hizmetler bakımından da korunacağının hüküm altına alındığı, kaldı ki somut olayda, tedbir talep eden tarafa ait markanın tekstil sektöründe, karşı tarafın marka kullanımının ise, ev tekstili, banyo tekstili, bebek tekstili, yatak yorgan tekstili gibi birbirine yakın ürünlerde kullanıldığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği görülmekle, tedbir kararı açısından yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle tedbire ilişkin itirazın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, karşı yan vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.