Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/737 E. 2022/776 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/737
KARAR NO: 2022/776
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2021
NUMARASI: 2021/678 E. – 2021/753 K.
DAVANIN KONUSU: Ticari Ünvanın Korunması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin yayıncılık sektöründe yıllardır ticari faaliyet gösteren tanınmış bir firma olduğunu, faaliyetlerini eğitim alanında sürdüren “…”’ın bu alanda en çok tanınan ve en saygın yayıncılık şirketleri arasında bulunduğunu, bu alanda tüm Türkiye’de ismini duyurduğunu, LGS, TYT, AYT sınavlarına hazırlık ve ilkokul kitaplarında en çok tercih edilen kitapların yayıncılığını yaptığını, 23/02/2012 tarihinde “… LİMİTED ŞİRKETİ” unvanı ile kurulan müvekkili şirketin, 20/04/2016 tarihinde unvanında sadeleştirmeye giderek “… LİMİTED ŞİRKETİ” unvanını kullanmaya başladığını ve “…” markasının 14/12/2015 tarihinde tescil edilerek koruma altına alındığını, davalı … ANONİM ŞİRKETİ’nin ise 01/12/2020 tarihinde kurulan bir şirket olduğunu, müvekkili şirket tarafından tescillendirilen “…” unvanının davalı şirket tarafından haksız olarak “…” şeklinde kullanılmaya başlandığını, davalı şirketin “…” unvanı ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, gerek halk tarafından gerekse sektör içerisinde müvekkiline ait tescilli unvan ile bu unvanın ilişkilendirilmesi ve karıştırılması ihtimali bulunduğunu, tüketicilerin müvekkili şirkete ait yayını almak isterken yanılarak diğer şirkete ait ürünü tercih ediyor veya iki yayın arasında işletmesel bir ilişki kurabiliyorsa karıştırma ihtimaliden bahsedilebileceğini, iki şirket arasındaki isim benzerliğinin yani … ve … unvanları arasındaki benzerliğin çok fazla olduğunu, müvekkili şirketin tanınmışlık düzeyi nedeniyle davalı şirketin müvekkilinin itibarından haksız bir yarar elde edecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek faaliyetlerde bulunmasının kaçınılmaz olduğunu, müvekkili şirketin sahibi olduğu unvanın davalı … Anonim Şirketi tarafından haksız olarak kullanılmak suretiyle müvekkilinin unvanına tecavüzde bulunulduğunu, davalı şirketin benzer bir unvan değil, neredeyse aynı ismi kullandığını, ”Yayıncılık” yerine ”Yayınları” ibaresini kullandığını, unvan sahibinin izni olmaksızın unvanın taklit edilmek suretiyle üretilen ürünü üreten, satan, dağıtan veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran veya bu amaçlar için ithal eden veya elde bulunduran davalı şirketin mevcut hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararları tazmin etmekle yükümlü olduğunu, davalı şirketin müvekkili davacı şirketin ticaret unvan haklarını ihlal ederek haksız kazanç elde ettiğini belirterek, müvekkili şirketin ticaret unvanına yapılan haksız tecavüzün kaldırılmasına, mevcut tecavüzün önlenmesi için gerekli tüm önlemlerin alınmasına, hukuka aykırılığın giderilerek kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine, davalı şirketin “…” unvanı kullanmasının tedbiren engellenmesine, yapılacak yargılama sonucunda ise davalarının kabulü ile davalı şirketin müvekkilinin unvan hakkına tecavüz ettiğinin tespitine, davalı tarafın unvanını ayırt edici bir şekilde değiştirmesine, davalı şirkete ait ve tecavüze neden olan unvanı içerir her türlü yazılı, basılı görsel belge, kitap, reklam metni, tabela, dijital materyal, iş yeri panoları, internet siteleri, internet sitesi içerikleri, sair araçlar ve ilgili her türlü malların imhasına, kullanımının önlenmesine, davalının izinsiz kullanım nedeniyle elde ettiği haksız kazanç ve unvana verdiği zarar nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminata, unvana tecavüz neticesi davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatler karşılığı olarak ise şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davaya bakma görevinin Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine,” karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Somut davada, marka hakkına değil, doğrudan TTK’da yer alan Ticaret Unvanı ve Ticaret Unvanın Korunması hükümlerinden özellikle de TTK 52. maddesinden doğan haklara yönelik taleplerde bulunulduğunu ileri sürerek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, yargılamaya devam olunmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; davacı şirket adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli ”…” ibareli markaya tecavüzün tespiti ile davalı şirkete ait unvanının ticaret sicilden terkini ve maddi, manevi tazminat talepli davadır. Eldeki davada ileri sürülen taleplerin, 6769 sayılı kanundan kaynaklandığı görülmektedir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156/1 maddesi uyarınca, “Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun hükümlerine göre belirlenir. Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, o yerdeki asliye ceza mahkemesince bakılır.” Açıklanan bu nedenlerle eldeki davanın Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2021 tarih ve 2021/678 E., 2021/753 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-g. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022