Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/67 E. 2022/470 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/67
KARAR NO: 2022/470
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/539 E.
DAVANIN KONUSU: Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin ortağı bulunduğu … A.Ş.’nin, davalı finansal kiralama şirketinden Balıkesir ili, … ilçesinde bulunan 41.741 m2 arsa üzerinde kurulu 13.500 m2 kapalı alana sahip kısmen atıl ve revizyona muhtaç durumdaki bitkisel ham ve rafine yağ üretim fabrikalarını finansal kiralama yoluyla aldığını, fabrika müvekkili tarafından devralındığında üretim makinelerinin bir kısmının kullanılamayacak derecede hurda halde olduğunu, fabrikanın müvekkili tarafından önemli ölçüde revize edildiğini, çok sayıda yeni üretim aracının, aralarında davalının da bulunduğu finansal kiralama şirketlerinden temin edilen finansman ile yenilenmek suretiyle fabrikanın üretim kapasitesinin ciddi anlamda arttırıldığını, fabrikanın değerinde yapılan bu revize ve yenilemeler nedeniyle çok ciddi artış olduğunu, müvekkilinin iflas kararı verilene kadar 6.492.424,87 USD (48.693.186,00) ana para ve 2.596.983,01 USD (19.477.372,00 TL ) faiz ödemesi yaptığını, davalının ayrıca müflis müvekkilinin ve dolayısıyla masanın aktifinde bulunan fabrikayı, taşınmazı, tüm makineleri ile birlikte tefrik ettirmek suretiyle devir ve teslim almak amacıyla İflas İdaresine karar aldırdığını, ayrıca tahsilde tekerrür oluşturulacak şekilde masaya 88.383.528,01 TL alacak yazdırıldığını, davalının taleplerinin mükerrerlik oluşturduğunu, fabrikada bulunan üretim aracı makinelerin ve üzerlerinde kurulu bulunduğu bina ve arsaların güncel değerinin, müvekkili ve ortağı olduğu şirketin yapmış olduğu iyileştirmeler nedeniyle finansal kiralama şirketine olan borcun tamamını karşılamaya yeterli hale geldiğini, müvekkili ve ortağı olduğu … A.Ş.’nin davalı finansal kiralama şirketine böyle bir borcunun bulunmadığını, finansal kiralamaya konu fabrikanın arsa ve binaları ve müvekkili şirketin fabrika sahasında inşa ettiği şirket resmi defter kayıtları ile sabit olan 2800 m2 şişe dolum ve paketleme tesisinin bilirkişilerce değerlemesinin hiç yapılmamış olmasının müvekkilinin borçlu gösterilmesine sebebiyet vereceğini, iflas idaresinin bu durumu denetlemeyerek ve gözetmeyerek tefrik kararı vermesinin müflis şirket iflas masasının mevcudunun azalmasına neden olacağını beyan ederek, davalı finansal kiralama şirketinin İflas İdaresince alınan tefrik kararının uygulanması ile fabrika ve içerisindeki makineleri devir alması sonucu müvekkilinin ispat vasıtalarına ulaşamaması ve fabrika sahasında bulunan hak ve alacaklarının satılması, el değiştirmesi veya zayi olması gibi telafisi imkansız zararlarının önlenmesi amacıyla öncelikle tefrik kararının teminat aranmaksızın tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, davacıların finansal kiralama sözleşmesinden doğan ödemelerini yapmış olduklarından bahisle davalının, iflas masasına kaydettirdiği 88.383.528,01 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olduğu, tefrik kararını veren iflas masası davalı olmadığı gibi iflas masasınca masadan tefrikine karar verilen fabrika, taşınmaz ve makinelere yönelik bir talebin de dava konusu olmadığı, ihtiyati tedbirin ancak dava konusu uyuşmazlık hakkında verilebileceği gerekçesiyle şartları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı … A.O.’nun, müflis … A.Ş.’nin İflas İdaresine müracaat ederek müvekkilinin ve şirketinin zilyetliğinde bulunan … fabrikasının tefrik edilerek kendisine devir ve teslimini talep ettiğini, ancak anılan fabrikada müflis … A.Ş.’ye ait birçok üretim makinesi ve yine … A.Ş. tarafından inşa edilmiş bir adet 2800 m2 şişe dolum ve paketleme tesisi bulunduğu gibi, başkaca finansal kiralama şirketlerine ait üretim makinelerinin de bulunduğunu, iflas idaresince davalı finansal kiralama şirketinin vaki tefrik talebine istinaden bilirkişi heyetine yaptırılan üç adet (1 adet kök + 2 ad ek) bilirkişi raporunda da tefrike esas ihtilafın çözülenmediğini, bilirkişi heyetine İflas İdaresi kararıyla İcra Müdürlüğünce tevdi edilen görev gereği fabrikadaki makinelerin ayrışımının bir türlü sonuçlandırılamadığını, bu durumun asıl sebebinin bilirkişi heyetinin yetersizliğinden kaynaklanmakta olduğunu, İflas İdaresinin bilirkişi heyetinin düzenlemiş olduğu ilk iki raporda bariz eksiklikleri ve hatalı tespitleri fark ederek resen ek rapor kararı aldığını ve bu kararını uygulamak üzere ilgili İcra ve İflas Müdürlüğüne talimat gönderdiğini, İflas İdaresinin bilirkişilerce düzenlenen 3. raporda da kararın infaz edilmediğini, daha doğrusu, sunulan 3. raporun davalı finansal kiralama şirketi yönünden önceki raporlarla birebir aynı olduğunu görmüş olmasına rağmen, hatta bu rapora karşı itiraz ve şikayet haklarını kullanmalarına fırsat vermeksizin, daha bilirkişi raporu tebliğ edilmeden, 25.08.2020 tarihinde alelacele tefrik kararı alındığını, yani iflas idaresinin fabrikadaki hangi makinelerin iflas masasına, hangi makinelerin hangi finansal kiralama şirketlerine ait oldukları kesinlik arz edecek şekilde doğru olarak belirlenmeksizin tüm makinelerin toptan davalı … A.O.’ya teslimine karar verdiğini, Tefrik kararının olası uygulanması durumunda müflis … A.Ş.’ye ait makineler ile üçüncü şahıs finansal kiralama şirketlerine ait makinelerin fabrikanın el değiştirmesiyle denetlenebilir olmaktan çıkacağını ve devam eden yargısal süreçte söz konusu makinelerin aidiyetleri tespit edilse dahi bu makinelerin fabrikada bulunmaması halinde değerleme yapılamayacağını, davaya konu bir borç bulunmadığının tespitinin imkansız hale geleceğini, ayrıca, böylesi bir durumda tarafların telafisi imkansız maddi zararlarına sebebiyet verilebileceği gibi şirket yetkilisi müvekkilinin kendi iradesi dışında cezai olarak sorumluluğuna sebebiyet verileceğini, İflas İdaresinin denetim ve kontrolünde olan fabrikanın yukarıda bahsedilen hususlar nazara alınmaksızın tefrike konu taşınmazlar üzerindeki şerhlerin kaldırılması ve fabrika içerisindeki tüm üretim araçlarının aidiyetleri dahi tespit edilmeksizin davalı tarafa teslimi sonucunda ciddi hak kayıplarının oluşacağını, bu fiili durum karşısında fabrikadaki müflis şirkete ve üçüncü şahıslara ait makinelerin ve müflis şirketçe inşa edilen binanın zarar görebileceğini ve malzemelerin zayi olabileceğini, Mahkemece tedbir talebi reddedildiğinden tefrike konu taşınmazların ve içerisindeki makinelerin tamamının aidiyet sorunu çözüme kavuşturulmadan davalı tarafa teslim edildiğini, bu fiili durumun müvekkilinin ve müflis şirket iflas masası ile birlikte diğer hak sahibi üçüncü şirketlerin telafisi imkânsız zararlarına sebebiyet vereceğini, öncelikle tefrikin durdurulması yönünde bir tedbir kararı verilmesi gerektiğini, Müflis şirket başta olmak üzere müvekkili ve diğer tüm tarafların ileride telafisi imkansız zararlarına sebebiyet verecek tefrik işleminin en azından yukarıda anılan ihtilafların çözümüne kadar tedbiren durdurulmasında davalı finansal kiralama şirketinin de hiçbir kaybının olmayacağını, çünkü fabrikanın fiilen Finansal kiralama şirketinin yedieminliğinde bulunduğunu, Fabrikanın halihazırda fiilen yediemin olarak finansal kiralama şirketine teslim edildiğini, fabrikadaki güvenlik personelinin de finansal kiralama şirketi tarafından atandığını, İİK. 72 maddesi kapsamında takibe geçmeyen davalı finansal kiralama şirketinin hiçbir hak kaybına sebebiyet vermeyecek tefrik kararının uygulamasının teminatsız olarak tedbiren durdurulmasını talep ettiklerini, Yerel Mahkemenin ret kararının gerekçesinin aksine, davaya konu alacak ile iflas idaresinin tefrik kararına konu fabrika ve içerisindeki makinelerin birbirinden bağımsız düşünülmesinin mümkün olmadığını, davalı finansal kiralama şirketinin haksız olarak fazladan talep ettiği alacağa dayanak gösterdiği fabrikadaki üretim araçları makineler yönünden bir tespit ve değerlendirme yapılmaksızın, bir borç bulunup bulunmadığının belirlenmesi mümkün bulunmadığını, kaldı ki davalı tarafça borcun kaynağı gösterilen makinelerin iflas idaresi tefrik kararı ile teslimi halinde olası bir hak kaybının önlenmesi amacıyla makineler yönünden ihtiyati tedbir verilmesi talep edildiğini, Yerel Mahkemenin ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ara kararının hatalı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, iflas idaresince verilen tefrik kararının tedbiren durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmesine yöneliktir. Her ne kadar tedbir talebinin reddine ilişkin 13.09.2021 tarihli ara karar, tedbir talep eden davacı vekilince yukarıda belirtilen sebeplerle istinaf edilmiş ise de; eldeki dava, davacının finansal kiralama sözleşmesinden doğan ödemelerini yapmış olduğundan bahisle iflas masasına kaydettirilen 88.383.528,01 TL yönünden borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkin olduğu, bu bakımdan İlk Derece Mahkemesince, tedbir talebinin uyuşmazlığın konusunu oluşturmadığı, ancak uyuşmazlık konusuyla ilgili tedbir kararı verilebileceği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından tedbir talep eden davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2021/539 E. sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/03/2022