Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/648 E. 2022/672 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/648 Esas
KARAR NO: 2022/672
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/02/2022 (ARA KARAR)
NUMARASI: 2021/788 E.
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin Uyarlanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili dilekçesinde özetle; Esasa dair karar verilinceye kadar geçecek süreçte müvekkilinin ödemelerini dövizle yapmak zorunda kalacağını ve bu durumun müvekkili açısından aşırı ifa güçlüğü yaratacağını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389 ve devamı maddeleri gereğince işbu dava sonunda verilecek kararın kesinleşmesine kadar devam etmek üzere, finansal kiralama sözleşmesi ve eki tadil sözleşmeleri gereğince müvekkili tarafından ödenecek taksitlerin ödeme tarihleri aynı kalmak üzere Cumhurbaşkanlığı kararına istinaden yayımlanan 32/51 Sayılı Tebliğ’in 1. maddesi ile değişik 2008/32-34 sayılı Tebliğ’in 8/24 maddesinde esas alınması gereken tarih olan 02.01.2018 tarihinde T.C. Merkez Bankası tarafından belirlenen gösterge niteliğindeki EURO bazlı efektif satış kuru 4,5525 ₺ üzerinden hesaplanan Türk Lirası karşılığı aylık 19.300,00 €’nun Türk Lirası karşılığı 87.863,25 ₺ ile halen ödenmeye devam eden Türk Lirası bazlı ödeme tutarı olan 223.000,00 ₺ toplamından ibaret 310.863,25 ₺ olarak ödenmesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Taraflar arasında imzalanan finansal kiralama sözleşmesi ve tadil sözleşmeleri ile bunun yanında aşırı ifa güçlüğü doğurduğu belirtilen vakalar hep birlikte dikkate alındığında açılan davanın sözleşmenin uyarlanması davası olup sözleşmenin ayakta tutulmaya çalışıldığı, talep edilen ihtiyati tedbir kararı verilmediği takdirde HMK 389 vd. Maddelerinde belirtilen gecikmesi halinde ciddi zararların doğabileceği, bu hususta Yargıtay 3. HD’nin 04.06.2021 tarih 2021/3452-6001 E-K sayılı içtihat kararının mevcut olduğu, mahkememizce verilecek hükme kadar yargılamanın uzayabileceği ihtimalinde sakıncaları gidermek ve geçici hukuki koruma sağlamak bakımından HMK 389 Md. Şartları da oluştuğundan davacıların ihtiyati tedbir talebinin %15 Teminat karşılığında kabulüne… şeklinde kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçeyle ”ihtiyati tedbir talebinin HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince takdiren %15 teminat (930.629,16 TL) karşılığında kabulü ile; ihtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından ödenecek taksitlerinin ödeme tarihleri aynı kalmak üzere 02.01.2018 tarihli döviz efektif satış kuru üzerinden hesaplanan aylık 87.863,25 TL ile 223.000,00 TL toplamı 310.863,25 TL olarak ödenmesine, yapılacak ödemelerin uyarlama kararı verilmesi halinde taksit tutarlarından mahsubuna” karar verilmiştir. Daha sonra 21.12.2021 tarihli ara karar ile teminat bedelinin, dava değeri 2.536.784,28 TL’nin %15’i olan 380.517,64 TL olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; Finansal kiralama sözleşmesinin sale and lease back ( sat ve geri kirala) sözleşmesi olduğunu, sözleşme konusu malın Manisa İli, Akhisar İlçesi, … Mahallesinde kain tapunun … pafta, … ada, … parsel sayısında kayıtlı taşınmaz olduğunu, sözleşmenin akdedilmesi öncesinde malikinin davacılardan … Ltd. Şti. olduğu ve 16.06.2015 tarih ve … yevmiye sayılı satış sözleşmesi ile müvekkili … A.Ş.’ne satıldığını, finansal kiralama sözleşmesi içerisinde mevcut olan Proforma Fatura örneğinde sözleşme konusu olan taşınmazın kiralamaya baz oluşturan satın alma bedeli 16.300.000,00 Euro olarak belirlendiğini, belirlenen bu bedelin müvekkili şirket tarafından aynı zamanda satıcı olan kiracı şirkete Euro para birimi cinsinden nakden ve defaten ödendiğini, kiracının talebi üzerine ödeme planının EURO olarak belirlendiğini, davacı şirketin, taşınmazın satın alındığı tarih veya sözleşmenin akdedildiği tarih itibariyle EURO/TL paritesini esas alarak sözleşmenin o tarihteki TL karşılığı maliyet olarak belirleyip, o günkü TL bedeli, 02.01.2018 tarihindeki kurdan uyarlanmasını talep etmesinin müvekkilinin zararına sebebiyet vereceğini, ayrıca kiracı şirketin sebepsiz zenginleşmesine de sebep olacağını, HMK 389. madde gereği ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için aranan şartlar oluşmadığını, 32/51 sayılı tebliğin 1.Md ile değişik 2008/32-34 sayılı tebliğin 8/24 maddesi, ihtiyati tedbir talebine dayanak teşkil edemeyeceğinden; ilgili tebliğ esas alınarak verilen tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK M.390/3 kapsamında ”yaklaşık ispat” koşulu gerçekleşmediğini, HMK M.390/2’nin gerekçesi; ihtiyati tedbirde asıl olanın iki tarafın beyanı alındıktan sonra değerlendirme yapılması gerektiği ve tek istisnanın da talep sahibinin haklarının derhal korunmasındaki zorunluluk hali olduğunu, ancak zorunluluk hali bulunmamasına rağmen müvekkili şirketin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, davanın esasını etkiler nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, itirazları doğrultusunda ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, mahkeme aksi kanaatte ise de müvekkilin mevcut alacağı kadar teminat yatırılması şartı ile ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati tedbir kararına itiraz üzerine İlk Derece Mahkemesince; ”…Sözleşmenin uyarlanması davası pandemi, döviz kurundaki ani ve aşırı iniş ve çıkışlar, ülkedeki ekonomik kriz ve ayrıca Türk Parasının Kıymetini koruma hakkındaki 32 sayılı kararda değişiklik yapan 13.09.2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararı dayanak alınarak açılmıştır. Her ne kadar davalı vekili 32/51 sayılı tebliğ ile değişik 2008/32-34 sayılı tebliğin ihtiyati tedbire esas alınamayacağı belirtilmiş ise de “tebliğin 8/10 Md.’de “Türk parası kıymetini koruma Hakkında 32 sayılı Kararın 17 ve 17/A md. Kapsamında yapılacak finansal kiralama(leasing) sözleşmelerine ilişkin bedellerin döviz cinsinden kararlaştırılması mümkündür” hükmü yer almakta ve somut davadaki finansal kiralama sözleşmesi 32 sayılı Kararın 17 ve 17/A Md. Kapsamında düzenlenmediğinden 8/10 Md. İçerisinde yer almamaktadır. Değiştirilen tebliğ hükümlerinin somut davadaki finansal kiralama sözleşmesine uygulanması gerekmekte olup HMK 389 Md. kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde gecikmesi halinde ciddi zararların doğabileceği kanaatine varılmıştır. Ayrıca Yargıtay 3. HD.’nin 04/06/2021 tarihli 2021/3452-6001 E-K sayılı içtihat metninde belirtildiği gibi sözleşmenin uyarlanması davası ile amaçlanan sözleşmenin ayakta tutulması amacının gerçekleştirilmesi için ihtiyati tedbir kararının devamı şart olup tedbir kararına karşı yapılmış olan itirazın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçeyle itirazın reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece karara dayanak alınan Yargıtay 3.HD 2021/3452-6001 E-K sayılı kararın pandemiyi esas aldığını, bu sebeple emsal teşkil etmediğini, Davacı iddialarının kendilerine karşı ileri sürülebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, Finansal Kiralama Sözleşmelerinin 32 sayılı kararın kapsamı dışında olduğunu, davacıların, dava dilekçesindeki tüm talep ve beyanlarının, kira gelirlerinin TL olması sebebine dayandığını, 10/02/2022 tarihli duruşmada ihtiyati tedbir talep eden vekilinin ”davanın temel dayanağı 32 sayılı Kanundur” şeklinde beyanda bulunduğunu ve davanın pandemi sebebiyle değil işlem temelinin çökmesi sebebiyle ikame edildiğini açıkça beyan ettiğini, tedbir talep eden tarafın pandemiye dayanmadığını, oysa bu hususun itirazın reddi kararına gerekçe olarak gösterildiğini, 16 Kasım 2018 tarihinde No. … sayılı yeni bir tebliğ ile; No. 2018 32/34 sayılı ilk tebliğde değişiklik yapıldığını, 32 sayılı kararın geçici 8.maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan, menkul ve gayrimenkullere ilişkin finansal kiralama sözlemelerinin, anılan geçici madde hükmünden istisna olduğunu, bu sebeple Mahkeme kararının dayanağının bulunmadığını, bir kez ötelenen ve birden çok kez tadil edilen sözleşmenin, değişen koşullara uyarlandığı sabit olup, iş bu dava kapsamındaki tedbir kararının yasa ve yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, Finansal kiralama sözleşmelerinin uyarlanmasının talep edilemeyeceğinin Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatları ile sabit olduğunu, tacir olan davacının taleplerinin haksız olduğunu, Davacının finansal kiralama sözleşmesi gereği müvekkiline karşı yükümlü olduğu edimin, müvekkilinden almış olduğu ”finansmanın almış olduğu para birimi cinsinden iadesi” olduğunu, davacının Euro ödemeyi Euro olarak iade etmeyi seçtiğini, sözleşme akdedildikten sonra kiralanan malın hiç getirisi olmasa yahut sağlanan finansmandan çok daha fazla kar elde edilse dahi; müvekkili şirket tarafından temin edilen finansmanın müvekkili şirket tarafından katlanılan maliyet tutarının değişmediğini, Tedbir kararının müvekkili şirketin zararına sebep olduğunu, sadece müvekkil şirketin değil tüm finans kuruluşlarının akdedilen ticari sözleşme kapsamında borçlandırdığı döviz cinsinden alacağının kur riskini üstlenmesinin ticari teamüllere ve kuruluş amacına aykırı olduğunu beyan ederek ”tedbire itirazın reddine” dair ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Diğer yandan İlk Derece Mahkemesince 04.03.2022 tarihli ara karar ile; ”…Taraflar arasında imzalanan finansal kiralama sözleşmesi ve tadil sözleşmeleri ile bunun yanında aşırı ifa güçlüğü doğurduğu belirtilen vakalar hep birlikte dikkate alındığında açılan davanın sözleşmenin uyarlanması davası olup sözleşmenin ayakta tutulmaya çalışıldığı, talep edilen ihtiyati tedbir kararı verilmediği takdirde HMK 389 vd. Maddelerinde belirtilen gecikmesi halinde ciddi zararların doğabileceği, bu hususta Yargıtay 3. HD’nin 04.06.2021 tarih 2021/3452-6001 E-K sayılı içtihat kararının mevcut olduğu, mahkememizce verilecek hükme kadar yargılamanın uzayabileceği ihtimalinde sakıncaları gidermek ve geçici hukuki koruma sağlamak bakımından HMK 389 Md. Şartları da oluştuğundan davacıların ihtiyati tedbir talebinin %15 Teminat karşılığında kabulüne… şeklinde kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçeyle ”ihtiyati tedbir talebinin HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince takdiren %15 teminat (930.629,16 TL) karşılığında kabulü ile; ihtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından ödenecek taksitlerinin ödeme tarihleri aynı kalmak üzere 02.01.2018 tarihli döviz efektif satış kuru üzerinden hesaplanan aylık 87.863,25 TL ile 223.000,00 TL toplamı 310.863,25 TL olarak ödenmesine, yapılacak ödemelerin uyarlama kararı verilmesi halinde taksit tutarlarından mahsubuna” karar verilmiştir. Daha sonra 21.12.2021 tarihli ara karar ile teminat bedelinin, dava değeri 2.536.784,28 TL’nin %15’i olan 380.517,64 TL olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Davacılar vekili 25.02.2022 tarihli dilekçesiyle Mahkemece verilen 16.12.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararı ve 21.02.2022 tarihli açıklayıcı ara karar hakkında tashih talep etmiştir. Tashih talebi üzerine İlk Derece Mahkemesince; ”Davacılar vekilinin gerek dava dilekçesinde gerekse 13/12/2021 tarihli dilekçesinde beyan ettiği üzere “Tarafımızca açılan davanın izahı:… finansal kiralama sözleşmesi ile bu sözleşmeye dayanılarak yapılan 13.11.2020 ve 03.12.2020 tarihli tadil sözleşmelerinin, finansal kiralama bedeline ilişkin hükmünün döviz ve Türk Lirası bazlı tüm ödemelerin birleştirilmesi suretiyle bilirkişilerce belirlenecek ödeme planı oluşturulmak suretiyle ödenmesi ” olarak ifade bulmuştur. Mahkememizce verilen 16.12.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararı ve 21.02.2022 tarihli açıklayıcı ara karar hakkında tashih gerektiren bir husus olmayıp bu aşamada davacılar vekilinin talebinin REDDİNE’,” şeklinde gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava açılırken dava dilekçesinin ekinde tüm sözleşmelerin sunulduğunu, bir adet euro bazlı iki adet de TL bazlı ödeme planı bulunduğunu, ancak müvekkilinin muhasebe departmanından alınan hatalı bilgi ile dava dilekçesinde eksik olarak açıklanan ve maddi hata niteliğinde hesap hataları bulunduğunu, bu hususa ilişkin açıklamaların dilekçe ile belirtildiğini ancak Mahkeme tarafından bu hususta karar vermeye dair yer olmadığına karar verildiğini, bu kararda istinaf hakkının olup olmadığına dair bir hüküm bulunmadığını, ancak mevcut karara karşı istinaf haklarının olduğunu düşündüklerini, Buna göre de Mahkemenin açıklama kararının kaldırılarak Mahkemeye yazılmış olan ve aşağıda yer verilen dilekçedeki açıklamalar dikkate alınarak; ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile aylık ödemelerin tedbiren( 19.300 EURO + 223.000 TL + 250.000 TL ÖDEME PLANLI) MEBLAĞIN İŞLEM TEMELENİN ÇÖKTÜĞÜ TARİH BAZ ALINARAK 1 EURO=4,5525 TL olarak 319.528,26 TL ödenmesi gerekirken sehven 310.863,25 TL üzerinden %15 teminat olarak yatırıldığı gerekçesiyle, bakiye olarak 8.665,01 TL’nin 12 aylık karşılığı 103.980,12 TL’nin bakiye %15 olan 15.597,01 TL’yi ödemeye hazır olduklarını, aynı zamanda dava dilekçesindeki hatanın henüz dilekçeler teatisi tamamlanmadığından HMK’nın 141. maddesi uyarınca dilekçede belirtildiği üzere tashih edildiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın düzeltilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, Mahkemece 16.12.2021 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararına yönelik ”itirazın reddine” dair ara kararın istinaf incelemesi istemine ilişkindir. Dava, taraflar arasında akdedilen ve daha sonra birçok kez tadil edilen finansal kiralama sözleşmesinin uyarlanması davasıdır. Davacı; aşırı ifa güçlüğü dikkate alınarak sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasına ve davanın esası hakkında karar verilinceye kadar sözleşme gereğince yapılması gereken ödemelerin ihtiyati tedbir yoluyla sözleşmenin kurulduğu tarihteki kur üzerinden Türk Lirası cinsine dönüştürülerek ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, İlk Derece Mahkemesince; 32 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararında, tebliğin 17 ve 17/A maddeleri kapsamında yapılacak finansal kiralama sözleşmelerine ilişkin bedellerin döviz cinsinden kararlaştırılmasının mümkün olduğu, oysa somut sözleşmenin 17 ve 17/A maddeleri kapsamında düzenlenmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi zararların doğacağı gerekçeleriyle tedbir talebinin kabulüne karar verilmiştir. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan ve 06.10.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2008/32-34 sayılı Tebliğ’de Değişiklik Yapan ”Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara” ilişkin 2018/32-51 Sayılı Tebliğ ile 2008/32-34 sayılı Tebliğ’in mülga 8. maddesi yeniden düzenlenmiş, yapılan bu düzenlemeye göre Tebliğ’in 8/10. maddesinde “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararın 17 ve 17/A maddeleri kapsamında yapılacak finansal kiralama (leasing) sözleşmelerine ilişkin bedellerin döviz cinsinden kararlaştırılması mümkündür.” hükmüne yer verilmiştir. Her ne kadar somut sözleşme 32 Sayılı Kararın 17 ve 17/A maddeleri kapsamında yapılacak finansal kiralama sözleşmelerinden olmasa da, ilk tebliğde değişiklik yapılarak, 32 sayılı kararın geçici 8.maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedilmiş bulunan, menkul ve gayrimenkullere ilişkin finansal kiralama sözlemelerinin Türk Lirasına dönüştürülmesi zorunluluğunun bulunmadığı hususunun hükme bağlandığı, somut sözleşmenin 32 sayılı kararın geçici 8.maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten önce akdedildiği, dolayısıyla Türk Lirasına dönüştürülmesi zorunluluğunun istisnasını oluşturduğu, bu bakımdan somut olay incelendiğinde; 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, ancak somut olayda, davacı yan ödemede acze düştüğünü iddia ettiğine göre, mevcut delil durumu itibariyle, yaklaşık ispat koşulunun sağlandığına dair bu aşamada dosyaya yansıyan bir delilin bulunmadığı, 6100 Sayılı HMK’nun 396. maddesine göre durum ve şartların değişmesi halinde ihtiyati tedbirin yeniden değerlendirilebileceği, dikkate alınarak, ilk derece mahkemesince tedbire itirazın kabulüne, tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, aksi yönde karar verilmiş olmasının hatalı olduğu kanaatine varılmıştır. Açıklanan sebeplerle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesinin 11.02.2022 tarihli ”itirazın reddine” yönelik ara kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden tedbir kararının kaldırılmasına dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılmıştır. Davacılar vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde; Talep, 16.12.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararı ve 21.02.2022 tarihli açıklayıcı ara karar hakkında teminat miktarı yönünden düzeltme talebi üzerine Mahkemece verilen 04.03.2022 tarihli ara kararın istinafen incelenmesi talebidir. Dairemizin davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine verilen kararı ile tedbir talebinin kabulüne yönelik ara kararın kaldırılmasına, tedbir talebinin reddine karar verildiğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusu konusuz kalmış olmakla, istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacılar vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 3- İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2021 tarihli ihtiyati tedbire yönelik ara kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda; 4- İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/12/2021 tarih ve 2021/788 esas sayılı ara karar ile verilen ”ihtiyati tedbir kararının kabulüne” yönelik kararın kaldırılarak, İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN YUKARIDA BELİRTİLEN SEBEPLERLE REDDİNE, 5- Kararın gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6- Davalının istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 7- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacılar tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 8- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcının davacılardan müteselsilen tahsiliyle davalıya verilmesine, 9- İstinaf yargılaması için davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 10- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 11- 6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi gereğince kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına, 12- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/04/2022