Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/638 E. 2022/680 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/638 Esas
KARAR NO: 2022/680
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/12/2021
NUMARASI: 2020/307 E. – 2021/229 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … Holding’ in, TÜRKPATENT nezdinde tescilli “…” markasının sahibi olduğunu, aynı zamanda, müvekkil “…” markasının ambalajlarını da farklı şekillerde marka olarak tescil ettirdiğini, sunulan taklit ürün örneklerinden de görülebileceği üzere davalıların müvekkilinin markasına ayniyet derecesinde benzer bir ambalaj tasarlayarak “…” markalı ürünleri piyasa sürdüğünü, çikolata sektöründe faaliyet gösteren davalıların müvekkilinin ambalaj markasına ayniyet derecesinde benzer bir ambalaj tasarımı oluşturmasının müvekkili markasının ulaşmış olduğu tanınmışlık düzeyinden yararlanma amacı taşıdığını, dava konusu taklit ürün ambalajları incelendiğinde; müvekkili markasıyla özdeşleşmiş mor rengi tonunun zemin rengi olarak kullanıldığını, “…” ibaresindeki sarı renginin, “…” ibaresinde kullanılan aynı tonda sarı renk kullanılarak yazıldığını ve … ibaresinin etrafındaki siyah dış çizginin dahi öykünerek oluşturulduğunu, “…” ibaresinin yazı fontunun, müvekkilin markasındaki “…” ibaresinin yazı fontu kopyalanmak suretiyle oluşturulduğunu, ambalajın biçiminin genel itibariyle müvekkilinin ambalajı ile aynı olduğunu, “…” ibareli ana markanın ambalaj üzerindeki konumunun müvekkili ürünü üzerindeki “…” markasının konumu ile aynı olduğunu, ürünlerin, müvekkili tarafından üretilen ürünlerle aynı şekil, boyut ve hatta gramajda olduğunu, marka hakkına tecavüzde, markada kullanılan ibarelerin farklı olması dahi tek başına yeterli olmayıp; renk, tasarım ve logo birebir veya benzer şekilde kullanılıyor, markaya yaklaşma çabası tespit edilebiliyorsa bu durumda da marka hakkına tecavüz söz konusu olduğunu, markanın da hedef tüketici kitlesinin aynı olması dışında, her iki ürünün de hızlı tüketim malları olması sebebiyle tüketiciler ilgili ürünleri alırken yoğun bir karar verme sürecinden geçmemekte olup, bu durum ilgili markaların karıştırılma ihtimalini artırdığını, davalıların hiçbir teknik zorunluluğu veya haklı bir sebebi bulunmaksızın müvekkili tarafından piyasaya sürülen “…” markalı ürünlerle son derece benzer tasarım ve renklere sahip bir ürün oluşturmasının açıkça haksız rekabet teşkil ettiğini, davalının çikolata ürünü için farklı renk, şekil ve boyutta ambalaj tercih edebileceğini, ambalajının genel kompozisyonunu farklılaştırabileceğini, davalının taklit kullanımının hiçbir teknik zorunluluktan kaynaklanmadığını belirtilerek, davalının eylemlerinin 6709 sayılı SMK kapsamında marka hakkına tecavüz ve TTK kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eder eylemlerin önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu bağlamda, davalıların “…” isimli mor renk ambalajlı dava konusu taklit ürünler internet ortamı dâhil her türlü mecrada kullanmasının, üretmesinin, satmasının, ithal ve ihraç etmesinin yasaklanmasına, davalılarca üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen “…’ isimli mor renk ambalajlı dava konusu tüm taklit ürünlere ve ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine (katalog, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dâhil bulundukları her yerde el konulmasına ve imhasına, Masrafı davalılara ait olmak üzere verilecek hükmün tecavüze ve haksız rekabete ilişkin hüküm özetinin Türkiye çapında dağıtım yapan bir gazetede yayınlanmasına, her türlü masraf ve yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Her iki markanın ürünleri de hızlı tüketim için üretilen … çikolata formunda çikolatalar olup piyasada da fazlasıyla bu iki ürüne benzer üretim bulunduğunu, piyasada mor renkli zeminler üzerine yapılan paketleme tasarımları ile dava konusu ürünlere benzer şekilde dizayn edilmiş birçok muadil bulunduğunu, ilk olarak tescil başvurusu 12.10.2004 tarihinde yapıldığını, 14.11.2005 tarihinde … tescil numarası ile kabul edilmiş olan müvekkil kullanımındaki … markalı ürünlerin, ilgili tarihten beri piyasada olmakla üretim ve satışının yapıldığını, asıl pazarı olan yurt dışında davacının ürünleriyle yıllardır aynı raflarda satışa sunulan ürünler hakkında, tüketici nezdinde herhangi bir ayniyet oluşmadığını, markalar bütünsel olarak değerlendirildiğinde, ürünlerde ayniyet bulunmamakta olduğunu, sonuç olarak ürünler bütünsel olarak değerlendirildiğinde, işbu cevap dilekçesi muhtevasındaki açıklamalar ve dosyaya kazandırılan 30.09.2020 tarihli bilirkişi heyet raporu da incelendiğinde, ürünlerde herhangi bir ayniyet unsuru bulunmadığının görüleceğini, bu sebeplerle davacının, ürünlerin teknik yönden ve hedef kitlenin genel izlenimi açısından ayniyet yaratacağı yönündeki iddialarının kabulünün mümkün olmadığını beyan ederek, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Dosya içerisine alınan bilirkişi raporu, kayıt ve belgeler, sicil dosyaları,taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, Davacı vekili davacının … esas unsurlu markaların tescilli sahibi olduğunu, davalılar tarafından … markası ile davacının … çikolata ürününe benzer şekilde ürün üretildiği, davalıların … markasının kullanıldığı ambalajların davacının … çikolatalarını kullandığı ambalajlara benzer olduğunu, bu durumun marka ve tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiğini aynı zamanda haksız rekabette teşkil ettiğini belirterek marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve ref’ ini talep ettiği, davalı … A.Ş tarafından, taraf marka ve tasarımlarının benzemediği belirterek davanın reddinin talep edildiği, davalı tarafından her iki ürün örneğinin dosyamıza sunulduğu, ürünler üzerindeki tasarım incelemesinin uzmanlık gerektiren hususlardan olması sebebiyle dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği öncelikle ihtiyati tedbir talebi yönünden aldırılan 30/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda, taraf ürünlerinin farklı olduğu tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olmadığı yönünde görüş bildirildiği, davacının itirazı üzerine tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın esas yönünden yeni bir heyete tevdi edildiği, bilirkişi heyetince sunulan 11/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda, taraf ürünlerinin benzer olmadığı yönünde görüş bildirildiği, buna göre davacı markasının … olduğu davalıların markası ise … olduğu, markaların kelime itibari ile birbirine benzer olmadığı, tasarım yönünden yaptırılan uzman bilirkişi incelemesinde tasarımların benzer olmadığı ve ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya yol açmayacağı yönünde görüş bildirildiğinden mahkememizce bu görüş hükme esas olarak alınmış ayrıca ürünler mahkememizce de incelendiğinde renk bakımından da farklılık olduğu tam olarak benzemediği bu sebeple benzer renk kullanımı sebebiyle de marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetten söz edilemeyeceği bu şekilde taraf marka ve tasarımlarının farklı oldukları anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarıyla benzer açıklamalarda bulunarak Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İstanbul İflas Dairesi tarafından dosyaya sunulan cevabi yazıya göre, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/11/2010 tarih ve 2005/60 Es. sayılı kararı ile davalı … GIDA SAN. TİC. A.Ş.’nin (İstanbul Ticaret Sicil No:… ) iflasına karar verildiği ve karar gereği iflas işlemlerinin “…” olarak iflas idare memurları tarafından yürütüldüğünün bildirildiği görülmüştür. Davalı … GIDA SAN. TİC. A.Ş hakkında verilen iflas kararı sebebiyle, iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisinin iflas idare memurlarına ait olması, 1982 Anayasası’nın 36. ve HMK’nın 27. maddelerinde “taraflar dinlenmeden, iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden, karar verilemeyeceği” hüküm altına alınmış olup, bu durumda, öncelikle İlk Derece Mahkemesi tarafından iflasın kapanıp kapanmadığı araştırıldıktan sonra cevabi yazıda belirtilen ve davalı … temsil eden iflas idare memurlarına tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlandıktan sonra işbu davalıya savunma olanağı verilerek, varsa delilleri ibraz ettirilip değerlendirilerek, varılacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön gözetilmeden hüküm tesisi doğru olmamış bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi kapsamında 353/1-a/4. maddesi gereğince re’sen kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, esasa ilişkin istinaf başvuru sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince kaldırılmasına, esasa ilişkin istinaf başvuru sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 2- İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/12/2021 tarih, 2020/307 E. 2021/229 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-4. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/04/2022