Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/612 E. 2022/650 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/612
KARAR NO: 2022/650
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2021
NUMARASI: 2015/423 E. 2021/862 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Müvekkilinin ciro yolu ile hamili olduğu 7 adet çekin hırsızlık sonucu çalındığını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda … sayılı soruşturmanın devam ettiğini, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/651 Esas sayılı çek iptali davası açıldığını, bu davaya müdahil olan davalı faktoring şirketinin davaya konu 4 adet çekin … ile aralarındaki factoring sözleşmesi kapsamında kendisine ciro edildiğini, bu çeklerin; Keşideci Banka Keşide Tarihi Çek No Miktar … …-Sincan 31/11/2014 … 4.000,00 TL … …-Rize 30/09/2014 … 4.560,00 TL … …-Çankırı 30/09/2014 … 2.600,00 TL … …-Uzunköprü 30/11/2014 … 1.450,00 TL olduğunu, davalının mevzuatın kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, 2.600 TL’lik çekte davacının imzası taklit edilerek … tarafından …’a ciro edildiğini, diğer 3 çekin ise hamiline keşide edilmiş olması sebebiyle davacı cirosunu yapmadan sanki kendisine doğrudan ciro edilmiş gibi ciro ederek …’a ciro edildiğini, … tarafından factoring sözleşmesi çerçevesinde davalıya ciro edildiğini, … ile … arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, davacının bu kişilere borcu olmadığını, factoring şirketlerinin kambiyo senedi olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacakları satın alamayacaklarını veya tahsilini üstlenemeyeceklerini, factoring şirketinin fatura temliklerinde faturaya ek olarak mal ve hizmetin teslimini belgeleyen sevk irsaliyesini de alması gerektiğini, … tarafından …’ya satılan 6.900 kg inşaat demirine ilişkin 02/05/2014 tarih … sıra nolu irsaliyeli faturada malı teslim alanın imzası ve satıcı tarafından taşındığına ilişkin belge olmadığından mevzuata uygun olmayan, kötü niyetle düzenlenen bir belge olduğunu, faktoring şirketinin de bundan sorumlu olduğunu, dava konusu çekler için ihtiyati tedbir kararı verilerek dava konusu 4.000 TL ve 1.450 TL bedelli çeklerden dolayı 5.450 TL’nin davalıdan tahsil ettiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte tahsil edilerek davacıya verilmesini, kalan 4.560 TL ve 2.600 TL miktarlı çekler yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine, bu iki çekin istirdatı ile davacıya iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı … ile (… İnşaat) davalı arasında 13/05/2014 tarihinde factoring sözleşmesi yapıldığını, 4 adet çekin 4.560 TL ve 2.600 TL bedelli olan çeklerde İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tedbir kararı sebebiyle davacı hakkında icra işlemi yapılamadığını, bedellerinin tahsil edilemediğini, istirdat davasının şartlarından birisinin de paranın cebri icra tehdidi altında ödenmesi olduğunu, 4.000 TL ve 1.450 TL çek bedelinin davacı tarafından ödenmediğini, dava dışı çek keşidecileri tarafından ödendiğinden açılan istirdat davasının reddi gerektiğini, her 4 çekinde factoring sözleşmesi çerçevesinde, yasal mevzuat gereği gerekli araştırmanın yapıldığını, mevcut mal ve hizmet ilişkisini tevsik eden faturaya dayanılarak alındığını, ödemenin …’a yapıldığına dair dekont suretinin eklendiğini, TTK’nun 792. maddesi kapsamında iyiniyetli olduklarını, davacı …’in 2.600 TL meblağlı çek dışındaki diğer 3 çekte cirosunun dahi bulunmadığını, menfi tespit ve istirdat davasının reddini, %20 icra inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının talebinin iki çek hakkında menfi tespit, diğer iki çek hakkında ise istirdat olduğu, davacı …’in 2.600 TL bedelli çekte lehtar ve 1. ciranta olarak imzası olduğu, diğer 3 çekte davacı …’in ismi, imzası bulunmadığından dava konusu 4.000 TL, 4.650 TL, 1.450 TL çekler yönünden davacının yetkili meşru hamili olduğunu geçerli delillerle ispatlayamadığından, dava açmakta dava şartı olan aktif husumet ehliyeti bulunmadığından, 3 çek için aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiği, Bilirkişi …’in raporunda, dava konusu çeklerin davacı …’in ticari defterlerine işlenmediğinin tespit edildiği, bir an için davacının ciro dışında bu 3 çek için hamil olduğu düşünülse bile, davacı tarafın meşru hamil olarak bu çekleri alıp iradesi dışında elinden çıktığına dair dosyaya delil sunulmadığından, davacının 3 çek yönünden aktif husumet yokluğundan davasının reddine karar verildiği, Davacının isminin geçtiği 2.600 TL bedelli keşidecisi …, keşide tarihi 30/09/2014 olan … Bankası’na ait çekin lehtarının davacı … olduğu, imza incelemesinde çekte davacı cirosunda bulunan imzanın sahte olduğunun grafoloji raporu ile tespit edildiği, bilirkişi raporuna göre ve Mevlana Vergi Dairesi ile Meram Vergi Dairesi’nin cevabi yazılarından, … isimli cirantanın komisyon karşılığı sahte fatura ticareti yaptığı, Mevlana Vergi Dairesi cevabi yazısına göre dava dışı …’nın işi terk tarihi 31/12/2014 olup, Meram Vergi Dairesi’ne göre …’ın işi terk tarihinin ise 30/09/2014 tarihi olup, hakkında vergi incelemesi olduğu, vergi incelemelerinin ise vergi tekniği raporu tarihinin 27/06/2016 olup, tüm bu tarihler factoring sözleşmesinden sonraki tarihler ise de; davalının dava dışı … ve … hakkında yeterli istihbaratı toplamadığı, vergi dairelerinden ve diğer kurumlardan yeterli araştırma yapmadığı, dolayısıyla 2.600 TL çek için sorumlu olduğu kanaatine varılarak, davacının isminin geçtiği tek çek olan 2.600 TL çek için açtığı davada davalının sorumlu olduğu kanaatine varıldığı, davacının açtığı borçlu olmadığının tespiti ve çekin istirdatı davasına konu 2.600 TL bedelli çek üzerinde İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından konulan tedbir olduğu, TTK’nun 792. maddesine göre kural olarak, çeki elinde bulunduran kötü niyetli ve ağır kusurlu ise çeki veya bedelini ödemekle yükümlü olduğu, davalı factoring şirketi olup, özel mevzuat gereği factoring şirketleri diğer kişilere göre daha fazla araştırma yapmakla yükümlü olduğu, davalı her ne kadar …’dan fatura ve bazı belgeler almış ise de; …’ın ve …’nın durumunu vergi dairesi ve diğer kurumlardan yeterince araştırmadığından ağır kusurlu bulunduğundan, 2.600 TL çek için davacıya karşı sorumlu olduğundan, bu çek için davanın kabulüne, Tarafların kötü niyet tazminat talepleri var ise de; İcra İflas Kanunu gereği icra müdürlüğünde devam eden bir icra takibi olmadığı, davanın İİK’nun 72. maddesine göre istirdat davası olmadığı, TTK’nun 792. maddesine göre çeklerin çalınmasından dolayı açılmış istirdat davası olduğundan, tarafların kötü niyet tazminat taleplerinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Çeklerin iptali amacıyla İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 11.05.2015 tarihinde tesis edilen 2014/651 E. ve 2015/340 K. numaralı karar ile sabit olduğu üzere; …/Sincan şubesi nezdindeki … numaralı 31.11.2014 tarihli 4.000-TL bedelli keşidecisi … olan çek ile …/Uzunköprü şubesi nezdindeki … numaralı 30.11.2014 tarihli 1.450-TL bedelli keşidecisi … olan çeklerin, son ciranta davalı tarafından tahsil edildiğini ve bu iki çeke dair davalı tarafından haksız bir şekilde tahsil edilen toplam 5.450-TL çek bedelinin tahsili ile davalı tarafın yed’inde bulunan ve tahsil edilmemiş olan … Bankası/Çankırı şubesi nezdindeki … numaralı 30.09.2014 tarihli 2.600-TL bedelli keşidecisi … olan çek ile …/Rize şubesi nezdindeki … numaralı 30.09.2014 tarihli 4.560-TL bedelli keşidecisi … olan çeklerin ise menfi tespit ve istirdat talebine konu edildiği halde, yerel mahkemece talep sonuçlarının, hatalı şekilde iki çek için menfi tespit, iki çek için istirdat olarak tespit edildiğini, 2-Davalı faktoring şirketi olması sebebiyle, kanunen; temlik alacağı her türlü alacağın kaynağını ve muteberliğini basiretli tacirden de yüksek bir azami özen göstererek araştırmakla yükümlü kılındığını, Yargıtay 11. HD’nin, E. 2019/1215, K. 2019/2720, T. 8.4.2019 içtihat ile sabit olduğu üzere, davalı taraf; temlik aldığı ve fakat ürünlerin teslim alındığına dair imza içermeyen irsaliyeli fatura konusu teslimatın gerçekleşip gerçekleşmediğini ve fatura taraflarının ticaret geçmişini araştırması gerektiği halde araştırmadığını, bu araştırmayı yapmayan davalı tarafın dava konusu çekleri temlik almakta ağır kusurlu olduğunu, davalı tarafın temlik aldığı 4 adet çekin dayanağı olarak göstermiş olduğu 02.05.2014 tarih ve … nolu faturanın sahte olduğunu, 3-Dava konusu 4 adet çekin çalınması hakkındaki İstanbul C. Başsavcılığı’nın … Soruşturma Numaralı dosyasında ifadesine başvurulan ve 4 adet çekte ciranta olarak yer alan …’ın, 22.12.2015 tarihli kolluk ifadesinde, “..keşide yeri Rize, keşide tarihi 30.09.2014 ve bedeli 4.560-TL olan çekteki imza bana aittir..uyuşturucu maddenin etkisi ile önüme ne tür evrak getirirse getirsin okumadan imzalıyordum..ben evrak ekindeki çeklere uyuşturucu maddenin etkisi altındayken imza atmış olabilirim…” şeklindeki beyanı ile …’ın dava konusu tüm çeklere uyuşturucu madde etkisi altındayken imza atmış olduğunu ikrar ettiğini, 4-Yerel mahkemenin, dava konusu çeklerin ticari defterlere işlenmemiş olduğundan bahisle, müvekkilinin çeklerin meşru hamili olduğunun geçerli deliller ile ispat edilemediğini ifade ettiğini, esnaf kategorisinde yer alan müvekkilinin, ilgili tarihlerde işletme defteri tuttuğunu, bu defterlere de yalnızca gelir ve giderlerin işlendiğini, borç ve alacak takibi yapılmadığından, dava konusu çeklerin ticari defterlere işlenmemiş olmasının meşru hamilliği baltalar tarafı bulunmadığını, (Yargıtay 11. HD, E. 2020/1945, K. 2021/1627, T. 23.2.2021) Müvekkil’in dava konusu 4 adet müşteri çekinin meşru hamili olduğunu, müvekkili ile davaya konu 4 adet çekin keşidecileri arasında yıllara sari bir ticari ilişkinin ortaya konması ile ispat edileceğini, kök raporun 5. sayfasında yapılan tespitte “Davacının dava konusu çekleri aldığı firmalardan mal aldığı, yıllar içinde cari hesap olarak sürekli olarak çalıştığı, faturalar ve çekler üzerinden görüldü” ifadeleri yer aldığından, müvekkilinin, yıllar boyunca müşterisi olan şirketlerden almış olduğu 4 adet hamiline yazılmış müşteri çekinin meşru hamili konumunda olduğunun, bu 4 adet çekin sebebi tüm faturalar ile açıkça ortaya konduğunu, ayrıca çeklerin iptali amacıyla İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdindeki 2014/651 E. ve 2015/340 K. numarası üzerinden ikame edilen ve 27.04.2016 tarihinde kesinleşen yerel mahkeme kararının da iddiasını desteklediğini, kesmiş olduğu faturalar ile birebir uyumlu dava konusu müşteri çeklerini beyaz ciro marifetiyle edinmiş müvekkilinin meşru hamil olduğunu, 5-Davacı …’in, davaya konu 4 adet çekin işyeri kasasından çalınmasının hemen akabinde, 20.06.2014 tarihli şikayetinde davaya konu 4 adet çekin -gerekli ve yeterli tüm bilgilerini vermek suretiyle- işyerindeki kasasından çalındığını belirttiğini, müvekkilinin dava konusu çeklerin meşru hamili olup olmadığı ve iradesi dışında elinden çıktığının anlaşılabilmesi için, İstanbul C. Başsavcılığı’nın 2018/118213 Soruşturma dosyası bekletici mesele yapılarak, akıbetine göre karar tesis edilmesi gerekirken, beklenmeden hüküm tesis edildiğini, 6-Davalının TTK 792 uyarınca istirdat ve tazminat ile yükümlü olduğunu, (Yargıtay 11. HD, E. 2020/1945, K. 2021/1627, T. 23.2.2021) izah edilen hukuki sebepler dahilinde hukuka aykırı karar ortadan kaldırılarak haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davacı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-Davacı vekili dava dilekçesinin netice-i talep kısmında; “-Davalı tarafından haksız olarak tahsil edilen …. …/Sincan 31.11.2014 keşide tarihli, … çek numaralı 4.000 TL bedelli çek ile, … …/Uzunköprü 30.11.2014 keşide tarihli … çek numaralı 1.450 TL bedelli çeklerden dolayı 5.450 TL’nin davalı tarafından tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline, 2-Davalının meşru hamil olmadığı … …/Rize 30.09.2014 keşide tarihli, … nolu, 4.560 TL bedelli çek ile … …/Çankırı 30.09.2014 keşide tarihli … nolu, 2.600 TL bedelli çekten dolayı borçlu olmadığımızın tespiti ile çeklerin davalı şirketten istirdatı ile müvekkilime tüm hakları ile birlikte iadesine,” karar verilmesini talep etmiş olup, mahkemece gerekçeli kararın 3. Paragrafında “Davacının davası iki çek hakkında menfi tespit diğer iki çek hakkında ise istirdat davasıdır.” şeklinde tespit yapıldığı görüldüğünden, davacı vekilinin tespitin hatalı yapıldığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olduğu tespit edilmiştir. 3-Davalı taraf faktoring şirketi olup, 6361 sayılı yasa ve Mevlana Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 26/08/2016 tarih E.59572 sayılı bilgi verme yazısında …’nın dairelerinde, 01/01/2014-31/12/2014 tarihleri arasında faaliyette olduğu, faaliyet konusunun komisyon geliri amacıyla sahte fatura ticareti olduğu, 30/12/2015 tarih 2015-A-231/38 sayılı Vergi Tekniği Raporu, 2015-A-231/39-40-41-42 sayılı Vergi İnceleme Raporları ile Vergi Suçu Raporu tespit edildiği, Meram Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 18/10/2016 tarih E.73273 sayılı bilgi verme yazısında …’ın daireleri BİM kayıtlarının tetkikinde, 20/02/2014 tarihinde faaliyete başladığı 30/09/2014 tarihi itibari ile işini terk ettiği, ödevlinin, 02/05/2014 tarih ve seri … Sıra No:… nolu faturayı beyan edip etmediğine yönelik tarh dosyasında ve GİB Yönetim Bilgi Sisteminde yapılan sorgulamalardan tespit edilmesinin mümkün olmadığı, mükellef hakkında 2014 dönemine ilişkin 27/06/2016 tarih ve 2016-A-2095/24 sayılı Vergi Tekniği Raporu, 06/09/2016 tarih ve 2016-A-2095/47 sayılı vergi inceleme raporu düzenlendiği belirtilmiştir. … Ticaret – … tarafından …’ya düzenlenmiş, 02/05/2014 tarih ve seri … sıra … nolu faturanın, irsaliyeli fatura olmasına rağmen teslim eden ve teslim alan isim ve imzasının bulunmadığı tespit edilmiştir. Yargıtay 11. HD’nin 23/02/2021 tarihli 2020/1945 esas ve 2021/1627 sayılı kararında; çekle ilgili faktoring işlemlerinin gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmelik uyarınca faktoring işlemi bakımından mal veya hizmet satışının sadece fatura ile tevsik olunması yeterli olmayıp faktoring şirketince faturaya konu mal veya hizmet satışının fiktif nitelikte olup olmadığı, işlem taraflarının ve faturanın güvenilirliği, ilgililerin mali durumları konularında araştırma ve istihbarat çalışması yapılması gerektiği, ayrıca temlik alınan alacağı temsil eden kambiyo senedinin fatura tutarı ile uyumlu olup olmadığına bakılarak açık uyumsuzluk halinde işlem yapılmaktan kaçınılması, senedi düzenleyen ve sair ilgililer açısından da borcun varlığı bakımından teyit işlemleri yapıldıktan sonra ve ancak tüm bu araştırma ve soruşturma sonucunda olumlu bir sonuca varılması halinde faktoring işlemi yapılmasının öngörüldüğü açıktır. Nitekim, 6361 sayılı Kanun’a dayalı olarak 1.1.2015 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 5., 6. ve 8. maddelerinde de yukarda belirtilen hususlar hakkında hükümler sevkedildiği, söz konusu hükümlerin yürürlükten kalkan bir önceki yönetmeliğe dayalı olarak çıkarılmış olan ve faktoring şirketlerinin uymakla yükümlü oldukları hususlara ilişkin 8.7.2010 tarihli genelgede belirtilen prensipleri geliştirerek pekiştirdiği görülmektedir. Faktoring şirketlerinin imtiyazlı kuruluşlar olduğu da gözetildiğinde, yukarda belirtilen usul-esaslar çerçevesinde bir inceleme-araştırma yapılmaksızın faktoring işlemi yapılması halinde, mevzuattan kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebiyle hasıl olacak sonuçlar bakımından ağır kusurlu kabul edilmeleri gerektiği izahtan varestedir tespiti yapılmıştır. … ile (… İnşaat) davalı arasında 13/05/2014 tarihinde factoring sözleşmesi yapıldığı, karşılığında dava konusu çeklerin alındığı, dayanak olarak 02/05/2014 tarih ve seri …, sıra … nolu irsaliyeli fatura alınmıştır. Davalı tarafın faturanın VUK’na göre usule uygun düzenlendiğini denetleme görevi olup, … Ticaret – … tarafından düzenlenmiş, …’ya düzenlenmiş 02/05/2014 tarih ve seri … sıra … nolu fatura irsaliyeli olmasına rağmen teslim eden ve teslim alan isim ve imzasının bulunmadığı halde dayanak olarak alındığından, faturayı denetleme görevini yerine getirmediği sabittir. Mevlana Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 26/08/2016 tarih E.59572 sayılı bilgi verme yazısından, fatura muhatabı …’nın dairelerinde, 01/01/2014-31/12/2014 tarihleri arasında faaliyette olduğu, Faaliyet konusunun komisyon geliri amacıyla sahte fatura ticareti olduğu açıkça belli olduğundan, davacı tarafça araştırma yapıldığında bu bilgilere ulaşılması mümkün olup, davacının bu yöndeki denetim görevini de yerine getirmediği anlaşıldığından, çeki iktisapta ağır kusurlu olduğu sübuta ermiştir. Davacı vekilinin davalının çeki iktisap ederken yasa ve yönetmelik uyarınca üzerine düşen denetim görevini yapmadığına ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. 4-Dava dışı ciranta …’ın dava konusu tüm çeklere uyuşturucu madde etkisi altındayken imza atmış olduğunu ikrar etmesi davacı tarafın hukuki durumunu etkilemediğinden bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 5-… tarafından …/Rize Şubesi’nden 30/09/2014 tarihinde keşide edilen, … nolu, 4.560 TL bedelli çek ile …/Sincan Şubesi’nin … numaralı 31/11/2014 tarihli 4.000-TL bedelli keşidecisi … olan çekin hamiline düzenlendiği, …/Uzunköprü şubesi nezdindeki … numaralı 30.11.2014 tarihli 1.450-TL bedelli keşidecisi … olan çekin … emrü havalesine keşide edildiği, çekler üzerinde davacının cirosunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu ile; davacı ticari defter ve belgelerinin yerinde incelemesinde, dava konusu çeklerin ticari deftere işlenmediği, davacının TTK hükümlerine göre ikinci sınıf tacir olduğu, ekonomik faaliyetlerini işletme defterinde izlediği, işletme defterine sadece gelir ve gider faturalarının işlenebildiği, işletmenin varlıklarının, borç ve alacaklarının takibinin işletme defterinde yapılamayacağı tanımı gereği olduğu, davacının dava konusu çekleri aldığı firmalardan mal aldığı, yıllar içinde cari hesap olarak sürekli çalıştığının faturalar ve çekler üzerinden görüldüğü, dava konusu 1 adet çekin tahsilat makbuzunun mevcut olduğu, tespit edilmiştir. Davacının, çekler zilyetliğinde iken hırsızlık sonucu elinden rızası hilafına çıktığını belirterek İstanbul C. Başsavcılığı’na şikayette bulunduğu ve … Soruşturmanın başlatıldığı, çeklerin iptali amacıyla İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdindeki 2014/651 E. ve 2015/340 K. Numaralı davanın açıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Her ne kadar davacı …/Sincan şubesi nezdindeki … numaralı 31.11.2014 tarihli 4.000-TL bedelli keşidecisi … olan, …/Uzunköprü şubesi nezdindeki … numaralı 30.11.2014 tarihli 1.450-TL bedelli keşidecisi … olan, keşidecisi … olan çek ile …/Rize şubesi nezdindeki … numaralı 30.09.2014 tarihli 4.560-TL bedelli keşidecisi … olan çekler çalınması akabinde C. Savcılığı’na hırsızlıktan dolayı şikayette bulunmuş, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki 2014/651 Esas sayılı çek iptali davası açmış ve çekin dayanağı olduğunu iddia ederek faturalar ibraz etmiş, davacı defterlerinde çek keşidecileri ile arasında uzun süredir devam eden ticari ilişkinin varlığı tespit edilmiş ve davacının ikinci sınıf tacir vasfı sebebiyle yasal olarak işletme defterine çekleri işleme imkanı bulunmamakta, çekin kambiyo vasfı sebebiyle cironun şeklini düzenleyen TTK 683 ve hükümlerini düzenleyen 684/2-c. maddesi uyarınca ciranta, tekrar ciro etmeksizin elden başka kişiye verilmesi yolu ile dahi zilyetliğin geçmesi mümkün ise de; ceza soruşturmasına ilişkin evraklar içerisinde, davacının iddiasından başka davaya konu çeklerin hırsızlık yapılan kasa içerisinde olduğuna ilişkin belge olmadığı gibi, çeklerin davacıya teslim edildiğine ilişkin belge sunularak zilyetlik kanıtlanmadığından, davacı vekilinin çeklerin müvekkilinin zilyetliğinde iken elinden çıktığının sübuta erdiğine, mahkemenin davacının zilyetliğini kanıtlayamadığına ilişkin tespitinin yerinde olmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 6-Dava ekonomisi ilkesi uyarınca, davaların gereksiz yere uzamasını engellemek mahkeme hakiminin görevi olup, çeklerin davacı tarafın zilyetliğinde olduğunu göstermeye yeter delillerin dosyaya davacı tarafından sunulması gerektiğinden, gösterdikleri delillerin yeterli görülmediği taktirde ceza soruşturmasının sonucunun beklenmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 7-TTK 792. maddesinde; “Çek, herhangibir surette hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamiline, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu taktirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” düzenlemesi mevcuttur. Bilirkişi tarafından; Davalı ticari defter ve belgelerinin yerinde incelemesinde, dava dışı … faturası ile karşılığında temlik alınan dava konusu çeklere ait muhasebe kayıtları; Davalının 23/06/2014 tarihi itibariyle, 02/05/2014 tarih … nolu13.027,20 TL’lık faturanın 12.610,00 TL’sını devir ve temlik aldığı faturanın üzerindeki ve dava dışı … tarafından imzalı kaşe üzerinden görüldü, … yevmiye kaydı ile, davalının devir ve temlik aldığı faturayı 23/06/2014 tarihinde kayıtlarına aldığı görüldü. Davalının, dava konusu dört adet çeki portföydeki çekler olarak ticari defterlerine kaydelliği görüldü. Davalı temlik aldığı çeklerden …/Uzunköprü. 30/11/2014 tarihli, … numaralı 1.450,00 TL bedelli çek ile, …/Sincan, 31/11/2014 tarihli, … numaralı, 4.000,00 TL bedelli çeki tahsil ederek, çeklerin tahsilini ticari defterlerine kaydettiği görüldü. tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır. Çek iptali davasında istirdadı istenen çeklerin davalı elinden çıkması sebebiyle konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulmuştur. Davalı tarafın çeki iktisapta ağır kusurlu olduğu tespit edilmiş ise de; çekin veya bedelinin istirdadının talep edilebilmesi için, davalının iktisapta ağır kusurlu olmasının yanında davacının çeklerin zilyetliğinde iken rızası dışında elinden çıktığını kanıtlaması gerekip, davacı taraf çek tevdi bordosu, teslim tutanağı veya çek üzerinde gerçekleştirilmiş ciro ile zilyetliğini kanıtlamadığından, davalının TTK 792. madde uyarınca sorumlu olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Davacı vekilinin davadaki taleplerinin tespitinin hatalı yapıldığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olduğu tespit edilmiş ise de; dosya kapsamına göre verilecek karara etkili olmadığından, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2021 tarih ve 2015/423 E. 2021/862 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022