Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/61 E. 2022/45 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/61
KARAR NO: 2022/45
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 13/08/2021
NUMARASI: 2021/210 E. 2021/214 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin uzun yıllardır tekstil ürünleri imalat ve ticareti ile iştigal ettiğini, yoğun emek, masraf ve mesleki tecrübe ile kendine ait tasarımlarla modeller oluşturduğunu, anılan tasarımların bir kısmının müvekkili tarafından yapılan başvuru üzerine Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 19.04.2021 başvuru tarihi itibariyle tescil ettirildiğini, 10.05.2021 tarihli ve 364 numaralı resmi bültende yayınlandığını, aleyhine tespit istenilenlerden …Ltd. Şti. tarafından “…” firma unvanı ile.. Mah. … Cad. No:… Beyoğlu-İstanbul adresinde müvekkiline ait …, …, …, …,…, … numaralı tasarımların kopyalanarak taklit imalatlarının gerçekleştirdiğini, taklit ürünlerin şikayet edilen …’in “… Cad, … Sok. No:… Laleli–İstanbul” adresindeki “…” isimli mağazasında satışa sunulduğunu, karşı tarafa ait “…” isimli telegram hesabında müvekkilinin adına tescilli tasarımlara ait ürünlerin satışa yönelik reklamı yapıldığını, müvekkiline ait tasarımların kendi nam ve hesaplarına imal ettirip satarak haksız ve hukuka aykırı kazanç elde edildiğini, https://… olduğunu, linkin açılması için telegram üyesi olmak gerektiğini, müvekkiline ait tescilli tasarımların aynısını yada benzerlerini üretmek, satmak, bulundurmak, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun ilgili hükümleri gereğince yasaklandığını, yapılan araştırmada, karşı tarafa ait adreslerde herhangi bir bayilik sözleşmesine dayanmadan yetkisiz olarak taklit ürünlerin üretildiğini, bulundurulduğunu, bunların satışının yapıldığını, taklit ürünlerden ve satışlarından dolayı müvekkilinin büyük zarara uğradığından, şahıslara ait adres ve depolarındaki piyasaya sunulan ve sunulmak üzere olan taklit ürünlere yönelik olmak üzere delil tespitini, taklit ürünlerin adli emanete alınmasını, bu eylemler müvekkiline ait tescilli tasarımlara tecavüz niteliğinde olduğundan, bu konuda açılacak davadan evvel ilgili ürünlerin saklanmasını, kaçırılmasını bertaraf etmek maksadı ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “13/08/2021 tarihli D. iş dosyasında alınan 20/08/2021 tarihli bilirkişi raporu kapsamına göre; HMK 389 vd.maddeleri gereğince karşı yanın tespit yapılan “… Cad. …Sok. No…. Laleli – İstanbul ” ve “… Mah. …Cad. No…. Beyoğlu/ İstanbul” adreslerinde …nolu tescilli 10/05/2021 tarih ve … no resmi bültenle yayınladığı …, …,… numaralı tasarımların karşı yanca ayırt edilemeyecek derecede benzer biçimlerde kullanıldığı tespit edildiğinden, bu tasarımlara karşı tecavüz eder nitelikteki kullanımların tedbiren durdurulmasına, engellenmesine, tespit edilen ürünlerin yedd-i emine teslimine” karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince 01/12/2021 tarihli duruşmada; ”1-Tedbire itiraz eden tarafından mahkememizin 17/09/2021 tarihli kararına karşı itiraz edilmiş olduğundan davacının dava açma süresinin mürafa gününden mürafada verilecek karardan itibaren başlayacağı gözetilerek usule yönelik itirazların reddine, 2-Davacının dayanak tasarımı yönünden açılmış bir hükümsüzlük davası, değişik iş dosyalarının niteliği gereği uzman bilirkişi tarafından incelemenin yapılmış ve raporun tanzim edilmiş olması mevcut rapor kapsamına göre ihlal bulunduğu belirtildiğinden mahkememizcede tedbirin rapor kapsamına göre verildiği gözetilerek ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Değişik iş dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporu esas alınarak müvekkilinin savunma ve delil hakkı sunmasına imkan tanınmadan verilen ihtiyati tedbir kararının talep eden davacı tarafından tatbik edildiğini, ancak davacının HMK’nun 397. maddesi gereği 2 haftalık süre içerisinde esas davasını ikame etmediğini, mahkemenin ihtiyati tedbir kararına yapmış olduğu itirazın mürafaalı incelemesinde bu husus dile getirildiği halde mahkemenin HMK md 397’ye açıkça aykırı davranarak ve hatta kendini kanun koyucu yerine koyarak esas dava açma süresinin mürafaadan başlayacağı gerekçesi ile tedbirin devamına karar verdiğini, HMK md 397 açık olup kanunda böyle bir istisna ön görülmediğini, kararın öncelikle usuli yönden incelenerek bozulması gerektiğini, Davacı tarafın haksız çıkma ihtimali düşünüldüğünde, tedbir kararına teminatsız hükmedilmiş olmasının, müvekkili şirket nezdinde telafisi imkansız mağduriyetler ve çok ağır sonuçlar doğuracağını, rapora ilişkin beyanlar, davaya ilişkin deliller sunulmadan müvekkili aleyhine teminatsız şekilde tedbir verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu ürünlerin arama ve toplama işleminin yapılması durumunda müvekkili itibar kaybına uğrayacağı gibi muhtemel diğer zararlar ile karşı karşıya kalacağını, ürünlerin benzerliği ve tasarım hakkının ihlal edildiğine dair somut bir delille desteklenmeyen bu iddiaya binaen ihtiyati tedbir kararı verilmesinin, mahkeme tarafından temin edilen değişik iş bilirkişi raporuna karşı yasal süre olan 15 günlük itiraz ve karşı delil sunma hakkı kapsamında henüz dosyaya delilleri dahi girmeden karşı cevap ve savunma hakkı dinlenmeden teminatsız verilen ihtiyati tedbir kararının kanuna aykırıolduğunu, teminatsız verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Tedbir ve tespit isteyen tarafı talebi üzerine mahkemece 07/09/2021 tarihinde, tecavüz eder nitelikteki kullanımların tedbiren durdurulmasına, engellenmesine, tespit edilen ürünlerin yedd-i emine teslimine karar verilmiş olup yapılan itiraz üzerine mahkemece ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine karar verilmiş olduğu ancak ayrıca gerekçeli karar yazılmadığı tespit edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının ihtiva etmesi gereken hususlar belirtilmiş olup, her ne kadar itiraz üzerine verilecek kararın niteliği konusunda yasada açık bir düzenleme mevcut değil ise de ihtyiyati tedbire itiraz üzerine verilen karar, değişik iş dosyası üzerinden verilen karar niteliğinde olduğundan ve HMK 394/5. maddesi gereğince istinaf yasa yolu açık olduğundan, yasada hüküm bulunmayan hallerde benzer nitelikteki hükümler kıyas yolu ile uygulanacağından, HMK 391. maddesinin kıyas yolu ile uygulanarak mahkemece HMK 391. maddede belirtilen hususları ihtiva eder nitelikte karar yazılması gerekmekte olup mahkemece bu nitelikte yazılmış gerekçeli bir karar bulunmadığından, itiraz üzerine verilen kararla ilgili gerekçeli bir karar yazılmak ve sonrasında istinaf incelemesi için dosyanın gönderilmesi hususunda dosyanın, 6100 Sayılı HMK’nın 352. maddesi gereğince geri çevrilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Dosyanın,6100 Sayılı HMK 391. madde hükümlerini ihtiva eder nitelikte karar yazılmak üzere 6100 Sayılı HMK’nın 352. maddesi gereğince ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE,6100 Sayılı HMK’nın 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 06/01/2022