Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/59 E. 2022/21 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/59
KARAR NO: 2022/21
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 15/10/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/262 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, 2000 yılından itibaren “…” ve “…” markası altında ve aynı şekilde uzun yıllardır “…” ticaret unvanı ile otomobil sektöründe lider Pazar yeri olarak faaliyet gösterdiğini, internetten araç almayı ve satmayı çok daha güvenilir, çok daha kolay ve konforlu kılmak üzere tüm sistemini mükemmelleştirme misyonuyla çalışan müvekkil şirket, yapmış olduğu geliştirme çalışmaları neticesinde, sunduğu hizmetlere sürekli yeni fonksiyonlar ekleyerek, kullanıcılarının deneyimini iyileştirmeyi amaçlamakta olduğunu, aynı zamanda ticari unvanı da olan “…” ibaresi 2008 yılında müvekkilleri tarafından Türkiye’de tescil edildiğini, TPMK Kurumu nezdinde tescilli markalarının korumasının devam ettiğini, davalının …’nin unvanı ile faaliyet gösteren ve “…” marka ve alan adının da sahibi bulunan bir ticari tüzel kişilik olduğunu, … aracılığı ile Ads ve benzeri uygulamalar ile müvekkile ait tescilli markaları olan “…”, “…”, “…”; “…” “…” “…” ve “…?” “…” vb. ibareleri reklam sözcükleri olarak kullanıp, “…” markası ve alan adı ile faaliyet gösteren internet sitesini ön plana çıkaracak şekilde müvekkil marka ve ticaret unvanından kaynaklı haklarını ihlal ettiğini, müvekkilinin davalı tarafından gerçekleştirilen bu haksız eylemlerim önüne geçmek adına 6 farklı ihtarname gönderildiğini, davalının haksız eylemlerinin önüne geçmek adına gönderilen ihtarnameler ile uyarıda bulunulmuşsa da davalı, söz konusu eylemlerine devam etmeyi sürdürdüğünü, davalının tacir olması ve ihtarnameler ile de uyarılması, kusur şartını gerçekleştirdiğini, bununla birlikte söz konusu eylemler neticesinde davalının büyük kar elde ettiği ve aynı oranda müvekkilinin zarar ettiğinin açık olduğunu, zira tüketicilerin, … arama motoru üzerinden yapılan kelime aramalarında en üstte yer alan sonuçlara tıklama eğiliminde olduklarını, müvekkil ile aynı hizmet veren davalının, tüketici tarafından yazılan “… ” neticesinde en üstte çıkması sonucunda, müvekkili ile ilişkilendirileceğinin açık olduğunu, bu sebeple müvekkilinin zarar etmekte ve davalının haksız kazanç elde etmekte olduğunu” beyan etmekle davalının bu eylemleri değiştirilebilir olduğundan, müvekkili markaları bakımından, … arama motoru üzerinde arama yapılarak, davalının vermiş olduğu … sitesine yönlendirici reklamların tespitini, söz konusu tespitin akabinde, davalının söz konusu kelimelere reklam vermesinin ihtiyati tedbir niteliğinde önlenmesini, bu şekilde davalının eyleminin yasaklanmasını ve … şirketine bu kararın tebliğini talep etmiştir. Davalı vekili ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; “Davacı huzurdaki davada aynı zamanda dava konusu ibarelere ilişkin … arama motoru üzerinden arama yapılarak müvekkil şirkete ait … sitesine yönlendirici reklamların tespitini ve söz konusu reklamların ihtiyati tedbir niteliğinde önlenmesine karar verilmesini talep ettiğini, ihtiyati tedbire ilişkin hükümler Türk Hukukunda genel olarak 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 389 ve devamında düzenlenmekte olup; Marka Hukukunda ihtiyati tedbire ilişkin ise 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu madde 159’da özel bir hüküm yer aldığını, ihtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği İhtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığını, burada tekrar belirtmek gerekir ki; “…” “…” gibi harcıalem kelimelerden oluşan zayıf markaları kullanarak, kimsenin tekelinde bulundurulamayacak nitelikte olan bu markalar üzerinde hak iddia eden davacı tarafın güçlü markalara tanınan geniş hukuki korumadan faydalanamayacağı, zira zayıf markalara tanınan hukuki koruma oldukça dar bir hukuki koruma olduğu izahtan varested olduğunu, bu kapsamda ilgili hüküm uyarınca dava açma hakkı bulunmayan davacının ihtiyati tedbir talep etme hakkı da bulunmadığını, dosyada mübrez bilirkişi raporunda da açıkça … tarafından davacı markaları anahtar kelime kullanılmak sureti ile reklam verilmediği tespit edilmiş olup, kanunen ihtiyati tedbire hükmedilmesine ilişkin ispat şartı da gerçekleşmediğinden tedbir talebinin haksız olup reddi gerektiğini, yüksek Yargıtay ve ABAD kararları ile destekledikleri hususlar ve ayrıca alınan bilirkişi raporu doğrultusunda müvekkil şirketin davacı markasına karşı herhangi bir ihlal gerçekleştirmediği, ilgili markanın ülke içinde davacının sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde kullanılmadığının açıkça sübuta erdiğini, bu sebeple ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafın; müvekkil şirket tarafından kendi markasal haklarına tecavüz edilecek şekilde markalarının kullanıldığının ispat edilememesi sebebiyle davacının hukuka aykırı ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini” beyan etmiştir.İlk derece mahkemesinin 15.10.2021 tarihli ara kararıyla; “Tüm dosya kapsamı ve sunulan bilirkişi raporları dikkate alınarak değerlendirildiğinde yaklaşık ispat şartlarının oluşmadığı, ihtiyati tedbire konu talebin yargılamayı gerektirdiği anlaşıldığından yasal şartları oluşmayan tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkilinin, 2000 yılından itibaren “…” ve “…” markası altında hizmet verdiğini, tanındığını, davalının ise … Şirketi’nin unvanı ile faaliyet gösteren ve “…” marka ve alan adının da sahibi bulunan bir ticari tüzel kişilik olduğunu, davalının, … aracılığı ile Ads ve benzeri uygulamalar ile müvekkile ait tescilli markaları olan “…”, “…”, “…”; “… …” “…” “…” ve “…” “…” vb. ibareleri reklam sözcükleri olarak kullanıp, “…” markası ve alan adı ile faaliyet gösteren internet sitesini ön plana çıkaracak şekilde müvekkil marka ve ticaret unvanından kaynaklı haklarını ihlal etiğinden bahisle tespit ve tedbir talepli olarak mahkemeye başvuru yapıldığını ancak aldırılan bilirkişi raporunda, dava dışı olgulardan (Sorumluluğun … firmasında olduğundan) bahsederek tedbirin reddine karar verilmesine yol açıldığını, tedbir taleplerinin kapsamının mülkiyeti müvekkiline ait olan marka kelimelerine, davalı tarafından reklam verilmemesi, bu kararın … firmasına iletilmesi olup, davalıyı zora sokacak, sattığı bir ürünü engelleyecek, mal ve hizmet satışını durduracak bir talep söz konusu olmadığını, bilirkişi ön raporu ile davalı kullanımlarının tespitinin yapıldığını, müvekkil markalarından oluşan ilgili ibarelerin, … arama motorunda yapılan aramalarda, davalının reklamlarının gösterilmesinin tedbiren engellenmesi adına yeterli verilerin de rapor içeriğinde mevcut olduğunu, -Bilirkişilik makamının müvekkil markalarını … arama motorunda ararken, müvekkil ile uyumlu olmadığını düşündüğü 3 sonuç paylaştığını bu sonuçların çıkmasının … algoritmasındaki olguların sebebi olduğunu izah ettiğini ancak bu firmaların müvekkilin doğrudan rakipleri olduklarını, doğrudan ya da dolaylı olarak, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, müvekkili markalarının arama motoruna yazıldığında davalının reklamlarının yer aldığını, sorumluluğun tek başına … firmasına ait olmadığını, müvekkilin markalarının aynısının, reklam kelimesi olarak kullanılmasının engellenmesinin talep edildiğini, -Davalının 8 kez ihtarname ile uyarıldığını ancak negatifleştirme yapmadığını, Davalının, … ads sistemi üzerinden müvekkil markalarına reklam verdiğinden ve 8 ihtara rağmen bu durumu değiştirmediğinden, www…. sitesine yönlendirici reklamların davalının söz konusu kelimelere reklam vermesinin, ihtiyati tedbir niteliğinde önlenmesini, Davalı tarafından, … arama motoru üzerinden verilecek reklamlarda, Müvekkil adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde Müvekkile ait …, …, …, … ve … sayılı “…” ibareli markalar; … sayılı “…” ibareli marka ile … başvuru no’lu “ …”, … sayılı “…” ve … başvuru no’lu “…” ibareli marka kelimelerinin kullanılmasının tedbiren yasaklanmasını, taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır Marka hakkına internet üzerinden tecavüzü düzenleyen 556 Sayılı KHK/nin 9/2-e maddesinde “markayı internette kullanan kişinin, markayı içeren işareti kullanma konusunda meşru bir bağlantısı olmaması” ve ” markayı oluşturan işaretin aynısının ya da benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı olarak kullanılması, arama motorlarında, … reklam ve ilan sisteminde yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzer biçimde kullanılması marka hakkına tecavüz olarak tanımlanmış olup, madde düzenlemesinde birden fazla kullanım şartı bulunmadığından, bilirkişi raporu ile “…”,“… …” “…” “… ” kelimeleriyle yapılan sorgular sonucunda, reklamların yer aldığı kısımda, davalıya ait web sitesine ulaşıldığı ancak , hayatın olağan akışı içinde, gerek davacı sektöründe gerek sair alanlarda yaygın kullanılan “…”, “…”, “…”, “…”, “…” gibi jenerik, harcıalem ifadelerden oluşması ve … algoritmalarının bu gibi ifadelerde benzeştirme yoluyla kelimeler arasında ilişki kurarak reklam hedefini yönlendirebildiği; … etiketli Servis Sağlayıcının değerlendirilen algoritmik tasarımından kaynaklandığı tespit edildiğinden, mahkemece bilirkişi raporuna dayanılmasının yasaya aykırılık teşkil etmediği anlaşılmıştır. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlığını taşıyan 159. maddesinde, bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilerin dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilecekleri, ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme sebebiyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yine HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Görüldüğü üzere HMK’da ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta, yaklaşık olarak ispat yeterli görülmektedir. Somut olay değerlendirildiğinde, davacının marka olarak “…” markasının sahibi olduğu, diğer …, …kelimelerinin marka başvurusunun yapıldığı ancak başvuru aşamasında olduğu, talep edenlerin tedbir taleplerinin kabulü için karşı tarafın kullanımlarının tedbir talep edenin hakkına tecavüz teşkil ettiğinin ispatı gerekli olup, bilirkiyi raporunda markanın birebir kullanıldığına ilişkin bir tespitin yapılmamış olduğu , …”, “…”, “…”, “…”, “… gibi kelimelerin ise … algoritmalarının bu gibi ifadelerde benzeştirme yoluyla kelimeler arasında ilişki kurarak reklam hedefini yönlendirebildiğine ilişkin tespitinin bulunduğu, bu kelimeler üzerinde davalının birebir kullanımının bulunup bulunmadığı, davacıya ait markaların birebir davalı tarafça kullanılıp kullanılmadığı hususlarının da ancak yargılama sırasında gerekli deliller toplanarak, toplanan delillere göre uzman bilirkişiler aracılığıyla yaptırılacak inceleme sonucu anlaşılabileceği, yapılan incelemenin yeterli olmadığı, karşı taraftan reklam verilen anahtar kelimelere ilişkin şifre vb. kayıtlarının ibrazının istenerek inceleme yapıldıktan sonra alınacak ek rapor yada yeni bir rapordan sonra tedbir talebinin tekrar değerlendirilebileceği, ilk aşama alınan bilirkişi raporuna göre bu aşamada talep edilen tedbir isteminin kabulü için gerekli yasal şartların oluşmadığı görülmekle, iddianın bu aşamada yaklaşık olarak ispat edilemediği, ilk derece mahkemesinin açıkladığı gerekçe dairemizce uygun görüldüğünden, tedbir talebinin reddi kararının yerinde olduğu kanaatiyle, talep eden vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İStanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/10/2021 tarih ve 2021/262 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 06/01/2022