Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/563 E. 2022/682 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/563 Esas
KARAR NO: 2022/682
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
NUMARASI: 2021/381 E.
TARİHİ: 12/01/2021
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından 2007 ve öncesinde ihdas edilerek kullanılan “…” ibaresiyle aynı; Türk Patent nezdinde müvekkil adına usulünce tescilli bulunan “…” ve “…” olarak tescilli bulunan seri markaların “…” ve “…” ibarelerine aynılık düzeyinde, ayırt edilemeyecek kadar benzer “…” ibaresinin davalı tarafından haksız, hukuka aykırı ve iltibas yaratır şekilde ürünleri üzerinde kullanılarak müvekkilimizin iş ürünlerinden haksız fayda sağlaması sebepleriyle, adli ve cezai başvuru ve her çeşit tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle davalı tarafa tebligat yapılmadan evvel müvekkilinin önceki kullanımları sebepleriyle gerçek hak sahibi olduğu “…” ibaresinin ve Türk Patent nezdinde tescilli … & … & … markalarına ait unsurların davalı tarafından ürünleri üzerinde haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz yaratır şekilde kullanıldığının, delillerin kaldırılmasına fırsat verilmeden tespit edilmesine ve davalı firma tarafından, müvekkili … adına usulünce tescilli … & … & … no’lu markalara ait “…” unsurları ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer, sanal ortamda, sosyal medya hesaplarında ve e-ticaret sitelerinde reklam ve tanıtımı yapılarak satışa sunulan genel temizlik ürünlerinin üretimi, reklam ve tanıtımının ve her türlü sanal ve fiziki ortamda satışlarının önlenmesini ve mevcutlarının, üretici davalı firmaya ait üretim tesisleri, depoları ve sevkiyat için bulundurulduğu her yerden toplanarak bir yedd-i emine teslimini, ayrıca Facebook, Instagram sosyal medya hesaplarında davaya konu edilen takdim sekli ile ve/veya bunlara yapılacak eklerle dahi olsa bu reklam ve tanıtımlarının engellenmesini ve e-Ticaret sitelerinde satısının durdurulmasını; mümkün kılacak sekilde, gerekli görülecek Teminat karşılığında bir ihtiyat-i tedbir kararının verilmesini, dava dilekçesi ve eklerinin davalı tarafa tebliği ile yapılacak yargılama sonucunda; davalının gerçek hak sahibi olduğu ve Türk Patent nezdinde tescilli “…” marka ibaresini “…” veya “…” şeklinde veya her ne şekilde olursa olsun, ürünleri üzerinde ve/veya iş evrakı, kartvizit, mektup, posta kartı, katalog, fiyat listeleri, internet sitesi gibi her çeşit kullanımının önlenmesi tecavüzün durdurulması, mevcut ürünlerin toplatılmasına, mevcut basılı evrakın imha edilmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalı markalarının müvekkil markasıyla iltibas yaratmayacak şekilde değiştirilmesine, haksız rekabetin men’i ve markaya vaki tecavüzün durdurulmasına, müvekkilinin markasının esaslı unsuru asprin ibaresini taşıyan davalı ürünlerinin adından asprin veya asprin ile ayırt edilemeyecek kadar benzer ibarelerin terkinine ve ürünlerinin adının değiştirilmesine, marka hakkına tecavüz eden aleyhine verilen mahkeme kararının masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, kamuya yayın yoluyla duyurulmasına, yargılama masrafları ile giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, diğer her türlü tazminat talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Sunulan bilirkişi raporu marka tescil belgeleri, tüm dosya kapsamı, yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak değerlendirildiğinde raporda “davaya konu markada yer alan “…” ibaresine ilişkin 3. Sınıfta çok sayıda başvuru bulunduğu, bir kısmının tescille sonuçlandığı, temizlik malzemeleri yönünden harcı alem nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi yönünden ayrı bir uzman tarafından değerlendirme yapılması gerektiği” belirtilmiş olup taraflara ait marka tescilleri dikkate alındığında davalı tescillerinin 2013 yılına dayandığı anlaşılmakla tedbir talebinin yargılamayı gerektirdiği bu aşamada tedbir şartlarının oluşmadığı taraf delilleri toplandıktan sonra ele alınabileceği anlaşılmakla bu aşamada tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Alanında uzman marka vekili ve bilgisayar mühendisi bilirkişilerin hazırlamış olduğu heyet raporu, müvekkilin gerçek hak sahipliğini tespit etmiş olmasına ve davalının eylemlerinin tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna varmış olmasına rağmen, ihtiyati tedbir talebinin reddi sonucunda, bu ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu, 23.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda, dava dilekçesinde belirttikleri hususların değerlendirildiğini ve haklı bulunduğunu, ilgili kısımların; “2.6 Sayın Mahkemece, markayı oluşturan, kullanan ve onu piyasada maruf hale getiren kişinin gerçek hak sahibi olarak kabul edilmesi durumunda, takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere, davacının … ibaresi üstünde gerçek hak sahibi olduğu kanaatine varılmıştır.”, “4.3.9 Davacıya ait markanın bulunduğu ambalajın kırmızı renkli olduğu; sprey kutusunun önce dar silindir şekilden yuvarlak bir forma döndüğü ve alt kısmının düzleşerek indiği görülmektedir. … ibaresinin üstte daha küçük puntolarla yazıldığından tali planda kaldığı asıl vurgunun … ibaresine yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalıya ait markasal kullanımların ilki incelendiğinde, ambalajın yine kırmızı renkli ancak sprey kısmının mavi renkli olduğu; sprey kutusunun önce dar silindir şekilden yuvarlak bir forma döndüğü ve alt kısmının düzleşerek indiği görülmektedir. … ibaresi üstte daha küçük puntolarla yazıldığından tali planda kaldığı asıl vurgunun … ibaresine yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalıya ait markasal kullanımların ikincisi incelendiğinde, yukarıda ifade edilenlere ek olarak … ibaresi üstte daha küçük puntolarla yazıldığından tali planda kaldığı asıl vurgunun … ibaresine yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalının tescilli markasından ayrı olarak söz konusu kullanımının markasal nitelikte olduğu anlaşılmıştır.”, “4.3.10 davalının markasal kullanımlarının davacının tescilli markası ile karıştırmaya imkân verecek ölçüde benzerlik taşıdığı; davalıya ait … tescil numaralı … markasının Türk Patent’te tescil edildiği haliyle kullanılmadığı; şayet davalı markasını tescil ettirdiği şekilde kullanıyor olsaydı bütüncül olarak değerlendirildiğinde davacı markasından uzaklaştığının kabul edildiği; ancak davacı markası ile davalının kullanımları mukayese edildiğinde; davacının tescilli markası ile davalının kullanımlarının benzer olduğu, yukarıda arz ettiğimiz üzere benzerlik incelemesi yapılırken markanın bütününün ele alınması gerektiği, markanın parçalara ayrılarak karşılaştırılma yapılmaması gerektiği, bütünsel olarak ele alındığında ise davalının kullanımlarının davacının şekil ve kompozisyona benzer olduğu, takdiri Sayın Mahkeme’ye ait olmak üzere, davacının tescilli markası ile davalının kullanımlarının tüketici nezdinde iltibasa sebep olabileceği, bu sebep ile davacının marka hakkının tecavüze uğradığından bahsedilebileceği kanaatine varılmıştır.” “5.5 Somut olayda, davalının markasal kullanımının davacı markası ile çok benzer oluşu ve davacının bu ibare üzerinde hak sahibi olması karşısında, davalının eylemi davacının emeğinden haksız faydalanma olarak değerlendirilebilir.” Raporun sonuç kısmında da “Davalının markasal kullanımlarının davacının tescilli markalarına tecavüz teşkil ettiği, 2- Davalının markasal kullanımlarının davacının tescilli markaları yönünden haksız rekabet teşkil ettiği, Takdir Sayın Mahkemenizin olmak üzere bilgilerinize, değerlendirilmek üzere arz ederiz.” şeklinde tespit yapıldığını belirterek, yukarıda önemli kısımları belirtilen ve müvekkilinin gerçek hak sahipliğini ortaya koyan, davalı markasal kullanımının müvekkilin haklarını ihlal ettiği sonucuna varan rapora rağmen, haksız ve hukuki mesnetten yoksun ara kararın istinafen incelenmesine ve kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dava markaya tecavüz sebebiyle, davalının markasal kullanımının önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili müvekkili şirket tarafından 2007 ve öncesinde ihdas edilerek kullanılan “…” ibaresiyle aynı, Türk Patent nezdinde müvekkili adına usulünce tescilli bulunan “…” ve “…” olarak tescilli bulunan seri markaların “…” ve “…” ibarelerine aynılık düzeyinde, ayırt edilemeyecek kadar benzer “…” ibaresinin davalı tarafından haksız, hukuka aykırı ve iltibas yaratır şekilde ürünleri üzerinde kullanılarak müvekkilinin iş ürünlerinden haksız fayda sağlaması sebebiyle, müvekkilinin önceki kullanımları sebebiyle gerçek hak sahibi olduğu “…” ibaresinin ve Türk Patent nezdinde tescilli … & … & … markalarına ait unsurların davalı tarafından ürünleri üzerinde haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz yaratır şekilde kullanıldığının, delillerin kaldırılmasına fırsat verilmeden tespit edilmesine ve davalı firma tarafından, müvekkili … adına usulünce tescilli … & … & … no’lu markalara ait “…” unsurları ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer, sanal ortamda, sosyal medya hesaplarında ve e-ticaret sitelerinde reklam ve tanıtımı yapılarak satışa sunulan genel temizlik ürünlerinin üretimi, reklam ve tanıtımının ve her türlü sanal ve fiziki ortamda satışlarının önlenmesini ve mevcutlarının, üretici davalı firmaya ait üretim tesisleri, depoları ve sevkiyat için bulundurulduğu her yerden toplanarak bir yedd-i emine teslimini, ayrıca Facebook, Instagram sosyal medya hesaplarında davaya konu edilen takdim sekli ile ve/veya bunlara yapılacak eklerle dahi olsa bu reklam ve tanıtımlarının engellenmesini ve e-Ticaret sitelerinde satısının durdurulmasını; mümkün kılacak sekilde, gerekli görülecek Teminat karşılığında bir ihtiyat-i tedbir kararının verilmesini talep etmiş, mahkemece ,taraflara ait marka tescilleri dikkate alındığında davalı tescillerinin 2013 yılına dayandığı, tedbir talebinin yargılamayı gerektirdiği bu aşamada tedbir şartlarının oluşmadığı, taraf delilleri toplandıktan sonra talebin yeniden ele alınabileceği anlaşılmakla bu aşamada tedbir talebinin reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu alınmış, raporda davalıya ait … tescil nolu … markası yönünden yapılan değerlendirmede, davalının markasal kullanımlarının davacının tescilli markası ile karıştırmaya imkân verecek ölçüde benzerlik taşıdığı, davalıya ait … tescil numaralı … markasının Türk Patent’te tescil edildiği haliyle kullanılmadığı, şayet davalı markasını tescil ettirdiği şekilde kullanıyor olsaydı bütüncül olarak değerlendirildiğinde davacı markasından uzaklaştığının kabul edildiği; ancak davacı markası ile davalının kullanımları mukayese edildiğinde; davacının tescilli markası ile davalının kullanımlarının benzer olduğu, yukarıda arz ettiğimiz üzere benzerlik incelemesi yapılırken markanın bütününün ele alınması gerektiği, markanın parçalara ayrılarak karşılaştırılma yapılmaması gerektiği, bütünsel olarak ele alındığında ise davalının kullanımlarının davacının şekil ve kompozisyona benzer olduğu, takdiri Mahkeme’ye ait olmak üzere, davacının tescilli markası ile davalının kullanımlarının tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği, bu sebep ile davacının marka hakkının tecavüze uğradığından bahsedilebileceği, davalının diğer markaları yönünden ise, davacının … ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğuna ilişkin iddiasınına karşılık, Türk Patent ve Marka Kurumu (“Türk Patent”) nezdinde yapılan araştırmada, davacının 2006 yılında … ve 2008 yılında … şeklinde marka başvurularının olduğu ancak her iki başvurunun da Türk Patent tarafından reddedildiği, davacının yukarıda sıralanan tescilli markalarından önce 3. sınıfta tescil edilmiş … adı altında başka bir markanın tescil edilip edilmediği kontrol edildiğinde, … tescil numaralı … markasının 3. sınıfta (Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler. Diş bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler ( Zımpara bezleri, parakağıtları, pomza taşları, pastalar dahil).)12.06.2009- tarihinden itibaren koruma altına alındığı, tescilinin ise 07.04.2011 tarihinde gerçekleştiği; … tescil numaralı … markasının 3. sınıfta (Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler. Sabunlar. Diş bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler ( Zımpara bezleri, zımpara kağıtları, pomza taşları, pastalar dahil). Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap v.biçin).) 10.11.2009 tarihinden itibaren koruma altına alındığı, tescilinin ise 30.11.2010 tarihinde gerçekleştiği; … tescil numaralı … markasının 3. sınıfta (Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parfümeri; közmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler. Sabunlar. Diş bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler ( Zımpara bezleri, zımpara kağıtları, pomza taşları, pastalar dahil). Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap v.b.için ).) 02.08.2010tarihinden itibaren koruma altına alındığı, tescilinin ise 30.09.2013 tarihinde gerçekleştiğinin tespit edildiği, bu durumda, marka üzerinde davacının öncelik hakkına sahip olup olmadığına ilişkin kesin tespit yapılmasının bu aşamada mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığı, ayrıca, yukarıda bahsi geçen davalıya ait … tescil nolu markası dışındaki markalarda iltibasın gerçekleştiğine dair bu aşamada bir tespitin bulunmadığı görülmektedir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, dosya kapsamına göre davalının, kendisine ait … tescil nolu … markasının tescil kapsamından uzaklaşarak davacı markasına yaklaştırma suretiyle kullanım gerçekleştiğine yönelik yaklaşık ispat şartlarının oluştuğu, fakat diğer markaların kullanımlara ilişkin marka tecavüzünün gerçekleştiğine dair yaklaşık ispat şartlarının oluşmadığı, bu sebeple davalıya ait … tescil nolu … markası yönünden ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken talebin tümden reddi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, fakat yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, resen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesi gereğince davacının ihtiyati tedbir talebinin davalıya ait … tescil nolu … markası yönünden kabulüyle, bu ürünün sanal ortamda, sosyal medya hesaplarında ve e-ticaret sitelerinde reklam ve tanıtımı yapılarak her türlü sanal ve fiziki ortamda satışının önlenmesine ve mevcutlarının, üretici davalı firmaya ait üretim tesisleri, depoları ve sevkiyat için bulundurulduğu her yerden toplanarak bir yediemine teslimine, Facebook, Instagram sosyal medya hesaplarında mevcut haliyle veya bunlara yapılacak eklerle dahi olsa bu reklam ve tanıtımlarının engellenmesine ve e-Ticaret sitelerinde satısının durdurulmasına, fazlaya ilişkin taleplerin ise bu aşamada reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 12/01/2021 tarih ve 2021/381 E. sayılı ara kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. Maddesi gereğince davacının ihtiyati tedbir talebinin davalıya ait … tescil nolu … markası yönünden kabulüyle, bu ürünün sanal ortamda, sosyal medya hesaplarında ve e-ticaret sitelerinde reklam ve tanıtımı yapılarak her türlü sanal ve fiziki ortamda satışının önlenmesine ve mevcutlarının, üretici davalı firmaya ait üretim tesisleri, depoları ve sevkiyat için bulundurulduğu her yerden toplanarak bir yedd-i emine teslimine, Facebook, Instagram sosyal medya hesaplarında mevcut haliyle veya bunlara yapılacak eklerle dahi olsa bu reklam ve tanıtımlarının engellenmesine ve e-Ticaret sitelerinde satısının durdurulmasına, fazlaya ilişkin taleplerin ise bu aşamada reddine, 3- İhtiyati tedbire ilişkin karar uygulamasının ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 4- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5- İstinaf yargılaması için yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince esasa ilişkin verilecek kararda dikkate alınmasına, 6- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/04/2022