Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/535 E. 2022/625 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/535
KARAR NO: 2022/625
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 11/02/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/615 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; davalı adına kayıtlı olduğu bildirilen … ve … sayılı markaların tescil belgelerinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davada davalı adına tescilli markaların kullanmama sebebiyle iptalini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 02/12/2021 tarihli ara kararıyla; “Dava dilekçesi ve ekli belgelere göre, HMK’nın 389 ve devamı maddeleri ile SMK’nın 159. Maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, takdiren 5.000,00 TL teminat karşılığında, davalı adına kayıtlı olduğu bildirilen … ve … sayılı markaların tescil belgeleri davalı adına kayıtlı ise, 3. şahıslara devrinin önlenmesi açısından TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına” karar verilmiştir. Davalı vekili itiraz dilekçesi ile, tescil şartlarını karşılayan ve tescillenen markanın, başvuru tarihinden itibaren 10 yıl süreyle korunduğunu ve yenilendikçe marka hakkının devamlılık arz ettiğini, ancak hak sahibinin rızasıyla vazgeçmesi, yenilenmemesi veya mahkeme kararı ile hükümsüzü kılınması neticesinde sona erebileceğini, markanın çekirdek unsurunun kullanılması kullanma zorunluluğu karşılamaya yeterli kabul edildiğini, mahkemece şartları oluşmadan verilen tedbir kararının kaldırılmasına, aksi takdirde makul bir teminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 11/02/2022 tarihli ara kararıyla; “Dava, davalı adına kayıtlı … ve … tescil nolu markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve davalı adına tescilli markaların sicilden iptali talebine ilişkin olup, söz konusu iptali talep edilen markaların davanın devamı sırasında üçüncü kişilere devredilmesi durumunda, taraf teşkili sağlanması hususunda zorluk ve verilecek kararın infazında sıkıntı yaşanmaması, bu cümleden olmak üzere, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşmaması amacıyla verildiği, yerleşmiş istinaf uygulamalarının da (İst. BAM 16. HD., 17/11/2020 tarih, 2020/1877-2020/1919; İstanbul BAM. 16. HD. 07/12/2018 tarih, 2018/3590Esas, 2018/2636 Karar) aynı mahiyette olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin mahkememizce verilmiş tedbire ilişkin itirazın reddine karar vermek gerekmiştir. Somut uyuşmazlık bakımından HMK’nın 392/1-son cümlesi anlamında bir durum söz konusu olmadığı gibi, marka sahibinin hakları kısıtlandığından ve takdir olunan teminat miktarı yeterli olduğundan talebin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2021/615E. Sayılı ve 11.02.2022 Tarihli kararı ile İhtiyati tedbir kararına karşı yapmış oldukları itirazın reddine karar verildiğini, müvekkili şirketin uzun yıllardır iptali istenen markalarını kullanmakta özellikle saat ürünleri yönünde yoğun bir şekilde kullanmakta olduğunu, mahkemece müvekkil şirkete ait markaların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için çok düşük teminat belirlenmiş olduğunu, miktarın arttırılması gerektiğini, talebin açıkça kötü niyetli olması karşısında hükmedilen çok düşük teminat karşısında verilen tedbir kararının da haksız olduğunu ve kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından takdir olunan teminat miktarının huzurdaki dosya kapsamı ve uygulamada belirlenen teminat miktarları ile doğru orantıda olması sebepleriyle davalının tedbir kararının kaldırılması ile teminat miktarı artırım talebinin reddedilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği görülmektedir. Marka hükümsüzlüğüne yönelik davalarda dava konusu olan marka tescil belgesinin üçüncü kişilere devredilmek suretiyle taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği tedbir kararı verilmesi gerek Yargıtay kararları, gerekse Dairemizin kararları ile yerleşik uygulama haline gelmiştir. Marka tescil belgesinin devrinin önlenmesi tasarruf yetkisine getirilen bir sınırlama ise de, bu yönde tasarrufu gerektiren bir zorunluluğun yada zararın davalı tarafça yaklaşık olarak dahi olsa ispatlanamadığı, davalı şirketin itibarının zedeleneceğine yönelik iddianın yerinde olmadığı, 6100 sayılı HMK’nun 392.maddesi kapsamında durum ve koşullara göre Mahkemece teminat alınmamasında veya teminat miktarının 5000 TL olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, miktarın takdir kapsamında uygun bulunduğu buna yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesinin tedbire itirazın reddine yönelik kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/02/2022 tarih ve 2021/615 E. sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/04/2022