Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/518 E. 2023/1496 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/518 Esas
KARAR NO: 2023/1496
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2021
NUMARASI: 2012/424 E. – 2021/1008 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Tarafların İddia ve Savunmaları: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın davalı … ile … aracılığıyla tanıştığını, …’in gübre sektöründe birlikte iş yapma teklifinde bulunduğunu, bu konuda ısrarlı davrandığını, müvekkili ile … Aksaray’da bulunan fabrikaya ve Adana’ya götürmek istediğini, Aksaray’a gelindiğinde gece yarısı olduğundan dönüşte fabrikayı gezeriz diyerek Adana’ya gittiklerini, bir sonraki gün … kendilerine kıyak yapacağını, bin ton gübre çıkaracağını, 500-600.000,00-TL edeceğini, gübreyi eski tanıdığı pazarlamacı vasıtasıyla hemen nakde çevirteceğini, bu paraya İstanbul’da büro tutabileceklerini, üç dört yerli araç alıp pazarlamacı olarak da ziraat mühendisleri çalıştırabileceklerini söylediğini, … bey ile … Ltd.Şti.adında firmalarının bulunduğunu, bu firma üzerinden çalışabileceklerini ifade ettiğini, Bakanlık onayını ise …’in halledebileceğini söylediğini, … matbu sözleşme getirdiğini, müvekkili ile … sözleşmeyi okuyarak onaylamaları üzerine … sözleşmeyi tanıdık notere tasdik ettirdiğini belirttiğini, ancak bahsettikleri sözleşmeyi mahkemeye sunamadıklarını, zira daha sonra bu sözleşmenin … tarafından müvekkilinden alındığını ve yerine sözde yenisi (sahtesi) yapıldığını, sözleşmenin yapılmasını müteakip … ve … ile birlikte Mardin’e gittiklerini, bu sırada …’in telefon görüşmeleri yaptığını, Nusaybin’deki işlerin bitiminden sonra Ankara’ya dönüşte ödemeleri olduğunu, ödemeyi yapamaz ise arsanın elinden gideceğini söyleyerek müvekkilinden yardım istediğini, daha sonra yapmış oldukları araştırmada para gönderilen … … ortağı … ise … ait çekleri karşılıksız yazdırarak icraya koyan kişi olduğunu öğrendiklerine, müvekkilinin dolandırılması olayının bu şekilde başladığını, ihaleden dolayı teşekkür için televizyon alınmak üzere müvekkili … hesabından … hesabına 6.000,00-TL havale gönderildiğini, … Ltd. Şirketiyle yapılan distrübütörlük sözleşmesinin önemi kalmadığını belirten … bu sözleşmenin fotokopisinin müvekkilinden aldığını, yerine sözde noter onaylı … arasında yapılan sözleşmeyi sunduğunu, ilgili noterle yapılan görüşmede bu evrakın sahte olduğunun öğrenildiğini, … sonrasında ortaklıktan ayrıldığını, … Ltd.Şti.’nin keşidecisi olduğu beş adet toplam 220.000,00-TL tutarlı çeklerin … tarafından ödenmemesi üzerine müvekkili … tarafından ödenmek zorunda kaldığını, gübre sevkiyatı için nakliyecinin para istediğini belirterek müvekkili …’ın şahsi hesabına tanımlı … Bankası Beykent Şubesinden verilme hamiline düzenlenen 15/07/2012 tarih 35.000,00-TL tutarlı, 25/07/2012 tarih 25.000,00-TL tutarlı, 30/07/2012 tarih 25.000,00-TL tutarlı, 05/08/2012 tarih 25.000,00-TL tutarlı çeklerin …’e verildiğini, … daha sonra biraz daha para lazım diyerek müvekkili …’ın diğer firması olan … Ltd.Şti.’nin … Kıraç şubesinde bulunan hesabına tanımlı …adına düzenlenen 10/09/2012 tarih 19.000,00-TL, 05/09/2012 tarih 15.000,00-TL, 15/09/2012 tarih 15.000,00-TL, 25/09/2012 tarih 15.000,00-TL, 15/08/2012 tarih 10.000,00-TL, 25/08/2012 tarih 10.000,00-TL tutarlı çekleri verdiğini, ancak … para yatırılmadığını, bu arada … alınan çeklerin günü geldiğini, çeklerin ödenemediğini, 5 adette toplam 275.000,00-TL tutarında çeklerin … tarafından yazdırıldığını, … adlı şahısların … birinci dereceden akrabaları olduğunu ve söz konusu çekleri bizzat … tahsil ettiğini, durumdan şüphelenen müvekkilinin avukatı vasıtasıyla Tigem Genel Müdürlüğünden ve Ticaret Daire Başkanlığından belgelerin sahte olduğunu, kurum kaşesinin de sahte olduğunu öğrendiğini, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne resmi başvuru yaptıklarını ve resmi cevabi yazı ile belgelerin sahte olduğu, ödeme sırasını gösterir belgenin kurumca verilmediği, fatura temlikname kaydının olmadığı, … ile … arasında gübre alımıyla ilgili bir sözleşme olmadığının bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilinin 13/07/2012 tarihinde Büyükçekmece C.Başsavcılığının 2012/19525 sayılı soruşturma dosyasıyla suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek; davaya konu çeklerin, … Beykent Şubesinin muhatab banka olduğu, …’ın keşideci olduğu, 10/08/2012 keşide tarihli, 25.000,00 TL bedelli, … seri nolu çek, olmak üzere toplam 13 adet çekin bedelsiz olduğu, çeklerin müvekkillerinin dolandırılması suretiyle keşide edildiği, dolandıranların da …, … oldukları nedeniyle bu çeklerden dolayı müvekkillerinin davalılara borçlu olmadıklarının tespitine, çekler üzerine teminatsız olarak bunun mümkün olmaması halinde %15 teminat mukabilinde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davanın kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin dava dilekçesinde anlatılanlarla hiçbir ilgisinin olmadığını, müvekkilinin elinde bulunan 135.000,00-TL bedelli, keşidecisi … Tic.Ltd.Şti.olan, … cirantalı çekin Adana … İcra Dairesinin … Esas numaralı dosyası ile takibe konulduğunu, takibin halen devam ettiğini, dava dilekçesinde bildirilen kişiler ile müvekkilinin bağlantısının olmadığını, bu kişileri tanımadığını, davacının çeki müvekkiline bizzat kendisinin verdiğini, hatta keşideci şirketin imza sirküsünden bir fotokopinin dahi davacıdan alındığını, kaldı ki davacının müvekkili ile diğer davalılar arasında illiyet bağını gösterir herhangi bir delil sunamadığını, davacının çeke karşı ancak yazılı belge ile iddialarını ispat etmesi gerektiğini ileri sürerek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece; “Davaya konu … çek nolu , … çek nolu, … çek nolu … çek nolu çekler yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle bu çekler yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Davaya konu (9) adet çek yönünden ise; sübuta ermeyen davanın REDDİNE, Davacı … Ltd.Şti.yönünden taraf ehliyeti bulunmadığından davanın USULDEN REDDİNE,” karar verilmiştir.
İleri Sürülen İstinaf Sebepleri: Davacılar vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; …’ın davalı … ile … aracılığıyla tanıştığını, …’in gübre sektöründe birlikte iş yapma teklifinde bulunduğunu, … birtakım vaatlerle gübre işini kurmada kendilerine yardım edeceğini söylemesi nedeniyle müvekkilin … hesabından keşideli bir kısım çekler verdiğini, ayrıca nakit para da gönderdiğini, Daha sonra yapmış olunan araştırmada para gönderilen . … ortağı … ise … ait çekleri karşılıksız yazdırarak icraya koyan kişi olduğunu öğrendiği ve müvekkilin dolandırılması olayının bu şekilde başladığını, dava konusu toplam 13 adet çekin bedelsiz olduğu ve çeklerin müvekkilin dolandırılması suretiyle keşide edildiği, bu çeklerden dolayı müvekkilin davalılara borçlu olmadıklarının tespitine ve çekler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep edildiğini, dava konusu çeklerin dolandırıcılık sonucunda düzenlendiği ve bu nedenle bu çekler üzerinden davalılara karşı borçlu olunamayacağı iddiası öne sürüldüğünü, işbu iddialar tarafca sahte olduğu, dava konusu çeklerin keşide edilmesinden sonra tespit edilmiş olan belgelerin ilk derece mahkemesine sunulmasıyla delillendirildiğini, davalı …, müvekkilden olan alacağının, müvekkilin dükkanı için ödediği 148.00000, TL’nin teminatı olarak kendisine verilen çeke dayandığını belirtildiğini, davalı …’a hiçbir zaman dükkan satmadığını, Davalı …, müvekkile ödediğini iddia ettiği 148.000,00 TL ile ilgili herhangi bir belge sunamadığını müvekkile çek keşide etmesine dolandırıcılık fiilleriyle neden olan davalılar kötü niyetle hareket ettiği, avalılar, dolandırıcılık sonucu müvekkile tarafından keşide edilen çekleri kötüniyetle ve müvekkili zarara uğratmak amacıyla iktisap etmeye çalıştığını, Müvekkile ait gayrimenkuller üzerinde haciz bulunduğundan hala tarafca zarara uğranmakta ve mağduriyetin devam ettiğini, 2012 yılına ait defterlerle alakalı ek rapor düzenlenmesini talep etmiş olmamıza karşın ilk derece mahkemesi gerekli incelemeyi yapmaktan imtina ederek işbu hukuka aykırı hükmü kurduğunu, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
Gerekçe ve Sonuç:HMK’nın 355. Maddesi gerei, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;Dava menfi tespit istemine ilişkindir.Davacılar vekili dava dilekçesi ile, davalı …in muris …’ye gübre sektöründe birlikte iş yapmayı teklif ettiğini, teklifinin kabul edilmesi için davacıyı ikna etmek amacıyla Tarım Bakanlığında çok önemli bağlantıları olduğunu, bu bağlantıları ile karlı bir gübre ihalesini alabileceğini beyan ettiğini, bu amaçla evinde ağırladığını, dışarıdan fabrika gösterdiğini, birlikte bakanlığa gittiklerini bu şekilde davacıyı inandırdığını, davacının bu işin yapılacağına inançla davalıya şahsi hesaptan ve davacı … hesabından keşideli çekler ve nakit para verildiğini , ancak bu davalının müvekkilini dolandırdığını, dava konusu toplam 13 adet çekin bedelsiz olduğu ve çeklerin müvekkilin dolandırılması suretiyle keşide edildiği, bu çeklerden dolayı müvekkilinin davalılara borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Adana ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında; alacaklının …, borçluların … ile … San.Tic.Ltd.Şirketi olduğu, takip dayanağının 05/08/2012 keşide tarihli, … çek nolu, 134.000.-TL tutarlı çek olduğu, toplam 141.377,34 TL alacağın tahsili için 13/08/2012 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapıldığı, takibin kesinleştiği, Adana ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında; alacaklının …, borçluların … ile … olduğu, takip dayanağının 15/07/2012 keşide tarihli, … çek nolu, 30.000.- TL tutarlı çek olduğu, toplam 35.861,92.-TL alacağın tahsili için 21/01/2013 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapıldığı, takibin kesinleştiği görülmüştür. Bilirkişi raporunda; 13 adet çek ile ilgili borçlu almadıkları hususunda ikame edilen işbu dava da, 4 adet çekin davacılara iade edildiği, davacı şirketin incelenen 2011 yılı defterlerinde davalı şirketlerle ve şahıslarla ilgili borç/alacak işlemlerine rastlanılmadığı, ancak davalı …na 2011 yılında 3 adet çekin verildiği, 3 adet çek toplamı olan 130.000-TL. kadar davacı şirketin alacaklı olduğu, işbu alacağın 2012 yılına devretliği, 2012 yılı defterleri ibraz edilmediğinden, davacı şirket ile davalı şirket arasında borç/alacak ve/veya davaya konu çek ile ilgili işlemlerinin tespit edilemediği, davacı şirketin düzenlenmiş olduğu çekten dolayı borçlu olup olmadığının belirlenmesi için davalı şirketlerin defterlerinin incelenmesi gerektiği ve ayrıca davacı şirketin 2012 yılından düzenlediği çeklerle ilgili 2012 yılı kayıtlarını ibraz etmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece 2012 yılı ticari defterlerinin ibrazı için imkan tanınarak ek rapor alınması talebi karşılanmamıştır. Davacının dolandırıcılık iddiasıyla şikayette bulunduğu, Büyükçekmece C.Başsavcılığının 2012/19525 sayılı soruşturma dosyasında yetkisizlik kararı verildiği ve Ankara CBS’nin 2018/146992 sayılı dosyasına kaydedilen soruşturmanın sonuçlanmadığı mahkemece bu dosyanın sonucunun bekletici mesele yapıldığı ancak bu ara karardan rücu edilerek karar verildiği görülmektedir. Dava çeklerin dolandırıcılık fiili sonucu düzenlendiği iddiası yönünden irade fesadına nedeniyle hükümsüzlük mutlak def’ine , çeklerin bedelsiz olduğu iddiası yönünden ise şahsi defi’ye dayalı olarak açılmıştır.Tüm hukuki işlemlerde olduğu gibi kambiyo ilişkisinin hukuken geçerli olarak doğduğunu kabul etmek için tarafların karşılıklı iradeleri ile meydana gelmiş olması şarttır. Senedin düzenlenmesinde iradenin oluşumu ve beyanı aşamasında , iradenin özgür bir biçimde oluşmadığı veya gerçek iradeye uygun şekilde açıklanmadığı iddiasında sözleşme yapan taraf TBK ‘nın 39. Maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmiş ise bu iddiasını her türlü delil ile ispatlayabilir. İrade bozukluğu halleri Türk Borçlar Kanunu’nun 30 ila 39. maddeleri arasında “Yanılma”, “Aldatma” ve “Korkutma” başlıkları altında düzenlenmiştir. Aldatma (hile) ; genel olarak, bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı korumak yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2010 tarih ve 2010/1-502 E., 2010/536 K.; 08.07.2020 tarih ve 2017/1-1831 E., 2020/549 K. sayılı kararlarında, hilenin; gerçek durumu bilmesi halinde bir kimsenin kabul etmeyecek olduğu bir şeyi kabul etmesine diğer bir kimse tarafından yol açılması olduğu vurgulanmıştır. Başka bir deyişle, yalan söyleyende karşı tarafı aldatmak ve onun gerçeği bilmesi halinde yapmayacak olduğu bir sözleşmeyi yapmağa sevk etmek niyeti bulunmalıdır. ( Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, s. 414 vd., HGK’nın 20.10.2010 tarih ve 2010/1-502 E., 2010/536 K.; 08.07.2020 tarih ve 2017/1-1831 E., 2020/549 K. kararları) ) (Yargıtay hukuk Genel KuruluE. 2017/1-1216K. 2021/60, T. 11.2.2021) Eldeki davanının konusu 13 adet çekin dolandırıcılık eylemi nedeniyle düzenlendiği iddiasına dayalı olup, bu iddianın hukuki temeli yukarıda açıklanan hile nedeniyle irade bozukluğudur. Dolayısıyla mutlak defi olarak herkese karşı ileri sürülebilir. Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Menfi tespit davasında kural olarak, hukukî ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukukî ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. HMK.nun 165. maddesinde yeralan düzenlemeye göre; bir davada hüküm verilmesi, başka bir davada incelenmekte ve kesin olarak karara bağlanacak bir hukuki durumun mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise, mahkeme, o davanın sonuçlanmasını beklemek üzere yargılamayı erteleyebilir. Davalardan biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde iki dava arasında bağlantı var sayılır ve biri diğeri için bekletici mesele yapılır. Eldeki davada davacı dolandırıldığı iddiasıyla C.savcılığına başvurmuştur. Müşteki ve şüpheli …’in vefat etmiş oldukları ancak diğer şüpheliler yönünden soruşturmanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Ceza soruşturmasının sonucunun eldeki davanın sonucunu etkileyecek nitelikte olduğu aralarında bağlantı bulunduğu açık olup, bağlantının varlığı ve bekletici mesele yapıp yapmamak tarafların isteğine bırakılmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin bekletici mesele yapılmaması talebine göre ceza soruşturmasının sonucunun beklenilmemesi yerinde görülmemiştir. Buna göre, mahkemece, savcılık soruşturma dosyasının sonucunun iddianın ispatı bakımından eldeki davanın sonucunu etkileyeceği ve her iki dosya arasında bağlantı olduğu gözönüne alınarak, bekletici mesele yapılarak sonucunun beklenilmesi, bu dosyanın davalı … yönünden ölüm nedeniyle takipsizlikle sonuçlandırılacağı anlaşılmakla, takipsizlik kararı tıpkı beraat kararları gibi hukuk hakimini bağlamayacağından dosyada alınan ifadelerin eldeki dava yönünden delil mahiyetinde olduğu gözetilerek irade bozukluğu halinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi ve ayrıca davacıya 2012 yılı ticari defterleri üzerinde inceleme yapılması için olanak tanınarak tüm deliller toplandıktan sonra her bir davalı yönünden yukarıda belirtilen ispat kuralları göz önüne alınmak suretiyle ayrı ayrı inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca çerçevesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.İlk derece mahkemesi kararı eksik inceleme sonucu düzenlendiğinden istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler değerlendirilmeksizin kabulü gerekmiştir. Bu nedenlerle davacıların istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın duruşma yapılmaksızın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih, 2012/424 E. 2021/1008 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/11/2023