Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/468 E. 2022/471 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/468
KARAR NO: 2022/471
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/642 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Taraflar arasında görülen kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davasında, 2021/643, 2021/656 ve 2021/657 esas sayılı dosyaların 2021/642 esas sayılı asıl dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, Mahkemece 10.11.2021 tarihli ara karar ile asıl dosya yönünden, 25.11.2021 tarihli ara karar ile birleşen 2021/656 ve 2021/657 esas sayılı dosyalar yönünden tedbir talebinin kabulüne, çek bedelinin % 15’i oranında teminat karşılığında icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine karar verildiği görülmektedir. Karşı taraf vekilince; Teminatın, alacağın tamamının icra veznesine depo edilmesinden sonra % 15 olarak alınması gerektiği, dolayısıyla teminat miktarının % 115 olması gerektiğinden bahisle itiraz edildiği, Mahkemece; 14.12.2021 tarihli ara karar ile; HMK’nun 394/2. maddesinde belirtilen itiraz sebeplerinden birinin ileri sürülmediği, verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu, ayrıca karşı tarafın işbu tedbir sebebiyle uğrayacağı zararların teminat altına alındığı, teminat miktarının da uygulamada istikrarlı şekilde ilk derece mahkemelerinde karar altına alınan ve üst mahkemeler tarafından da uygun bulunan oranda alındığı gerekçeleriyle itirazın reddine karar verildiği, söz konusu bu kararın karşı taraf vekilince istinaf edildiği görülmüştür. Karşı taraf vekili istinaf dilekçesinde özetle; Borçlu-davacının 09.10.2012, 21.11.2012 ve 31.12.2012 keşide tarihli çekleri diğer borçlu … Ltd.Şti lehine keşide ettiğini, borçlu-üçüncü kişinin de kendilerine verdiğini, bu sebeple de kendilerine karşı menfi tespit davası açılamayacağını, dolayısıyla da bu dosyalar hakkında tedbir kararı verilmemesi gerektiğini, Dosyaların bulunduğu aşama, dosyalarda yapılan işlemlere rağmen bu güne değin böyle bir itirazın 9 yıllık sürede yapılmamış olması, davacı şirketin mersis adresinde bulunmamasının her dört dosyadan da sabit oluşu, davacı şirketin yetkilisinin istihkak davasındaki yargılamada istihkak iddiacısı şirketleri de fiilen yönettiğinin anlaşılmış olması, itiraz edilen imzaların aynısı ile keşide edilmiş onlarca çekin davacı şirket tarafından 2013 yılı öncesi nizasız bir şekilde bankalardan ödenmiş olması, aynı imzalara sahip onlarca kıymetli evrak için, müvekkil dışında başka alacaklılar tarafından açılmış icra dosyalarının bulunması, tarafımızca aynı imzalarla keşide edilmiş çeklere dayalı açılmış bazı dosyaların ödeme ile infaz edilmiş olması, davacı ile aramızdaki ticari ilişkinin ticari defter kayıtlarımızla kanıtlı olması, davacının hiç bir aşamada itiraza konu çekler için kayıp, çalıntı ya da ödemeden men şeklinde bir başvurusunun bulunmaması nedenleri göz önüne alınarak ihtiyati tedbir kararının reddedilmesi gerektiğini, Mahkemenin kararına dayanak yaptığı İİK 72/3 maddede sadece %15 teminat yatırılmasının öngörülmediğini, borçlunun gecikmesinden doğacak alacaklı zararının da ayrıca karşılanması gerektiğinin belirtildiğini, tedbir kararı verilebilmesi için her iki şartın birlikte sağlanması gerekirken mahkemece salt %15 ibaresi dikkate alınarak teminat miktarı belirlendiğini, Kanunda yer alan ”gecikmeden kaynaklı alacaklı zararının ayrıca karşılanması” ibaresi ile murat edilenin %15 teminatın yanı sıra tüm icra dosya bedelinin depo edilmesi olduğunu, uygulamanın da bu yönde olduğunu, bu sebeple icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında teminat tutarının dışında ayrıca tüm icra dosyası bedelinin depo edilmesi, diğer bir deyişle %115 oranında teminat sunulması istendiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, Mahkemece İİK’nun 72/3.maddesi kapsamında verilen tedbir kararına karşı yapılan itirazın reddine yönelik 14.12.2021 tarihli ara kararın istinafen incelenmesine yöneliktir. Karşı taraf vekilinin sair istinaf sebepleri davanın esasına yönelik olduğundan ve yargılamayı gerektirdiğinden yerinde görülmemiş, ancak teminat miktarına yönelik istinaf sebeplerine ilişkin aşağıdaki şekilde incelemeye geçilmiştir. İİK’nun 72/3.maddesi ”İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” şeklinde olup alacağın tamamının icra veznesine depo edilmesi gibi bir şart öngörülmemiş, ancak uygulamada Mahkemelerce borçlunun talebine bağlı olarak verilebilmektedir. Dolaysıyla Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından karşı taraf vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/642 E. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/03/2022