Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/466 E. 2022/518 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/466 Esas
KARAR NO: 2022/518
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/12/2020
NUMARASI: 2019/810 E. – 2020/909 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekilinin 10/05/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili aleyhine 120.000,00TL bedelli bir adet bonoya dayalı olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası aracılığı ile icra takibi başlatıldığının, müvekkili ve kardeşleri icra takibinin diğer borçlularından … ile Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Hakkı Sözleşmesi düzenlemiş olduklarını, müvekkiline tüm kardeşleri Müteahhit … ile anlaşmak üzere vekalet verdiklerini, anlaşma sağlandıktan bir süre sonra müvekkilinin kardeşlerinden …, müvekkillerini azlettiğini, akabinde …’ın tüm kardeşlerin birlikte feragat ettiği babalarının bıraktığı vasiyete dayanarak hissesine düşenden daha fazla hak istediklerini, müvekkilinin mağduriyetlerin giderilmesi adına İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/548 esas sayılı dosyası aracılığı ile …’ a karşı tapu iptal ve tescil davası açıldığını, baskı ve tehdit altında zorla imzalatılan sende karşı İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın 2019/366 soruşturma numaralı dosyası aracılığı ile …, …, …’a karşı suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkil …’nün, icra dosyasına konu olan bonodan dolayı borçlu olmadığının tespit edilmesi için mahkememize başvurmak zorunluluğunun doğduğunun, açıklanan sebeplerle, müvekkilinin borcu olmadığının tespit edilmesine, haksız ve kötü niyetli yapılan takip sebebi ile bonoda yazılı miktar olan 120.000,00TL’nin % 20’si üzerinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, mahkeme tarafından belirlenecek teminat ile takibin durdurulmasına, …’ın dahili davalı olarak eklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin 03/09/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacının iddiasının tutarlı olmadığını, zira davacının dava dilekçesinde senedin hangi sözleşmeye göre verildiğini açıkça yazdığını, davacının iddialarının kendi içinde çelişkilerle dolu olduğunun, takibe konu senedin 23.09.2018 düzenlenme tarihli olup davacının sözleşme düzenlendiğini iddia ettiği tarihten 2 gün sonra olduğunun, zorla senet imzalatılan kişi tehdidin ortadan kalkması üzerine savcılığa ve mahkemeye müracaat ederek şikayet ve dava yoluna başvurması gerekmekte olduğunun, fakat davacının senedi imzaladıktan sonra tapuda işlem yaptığının, vadesi geçtikten icra takibi açıldıktan sonra da iş bu davayı açtığını, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Es sayılı dosyası ile 27.03.2019 tarihinde icra takibi başlatıldığını ve icra takibinin başlatılmasından sonra davacının sırf borçtan kurtulmak için iş bu davayı açtığını, dava konusu talep zorunlu arabulucuk yoluna başvuru ön şartına bağlı olduğundan davanın öncelikle bu sebeple reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunun, arz ve izah ettiğimiz sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/78 esas sayılı dosyasının 05/02/2019 tarihinde açıldığı, davanın menfi tespit davası olduğu, talebin davamızın konusunu oluşturan senet ile aynı şekli ile ” davaya konu 28/02/2019 vade tarihli 120.000,00 TL bedelli bononun öncelikle takibinin durdurulmasına, yapılacak yargılama sonucunda da iptaline,” olduğu, davacının her iki davada da davasını dayandırdığı vakıaların aynı olduğu hususları hep bir arada değerlendirilerek davanın iş bu nedenle usulden reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/78 esas sayılı dosyası ile bu dosya taraflarının farklı olduğunu, bu dosya davalısı … tarafından başlatılan icra takibinden sonra müvekkilinin başkaca bir yolu kalmadığını ve davalıya karşı menfi tespit davası açıldığını, davalarının amacının …’a karşı bir alacak borç ilişkisinin mümkün olmadığının ispatı olduğunu, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/78 esas sayılı dosyası dosyasında da müvekkilinin, Davalı … ile arasında herhangi bir borç ilişkisi söz konusu olmadığını, senedin silah tehdidi altında imzalatıldığını, Mahkeme’nin gerekçesinin aksine davanın taraflarının farklı olduğunu, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/78 esas sayılı dosyasında Davalı … iken, huzurdaki davada davalının … olduğunu, bu sebeple istinaf incelemesi yapılarak mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Derdestlik 6100 Sayılı HMK’nın 114/I-ı. maddesinde olumsuz bir dava şartı olarak düzenlenmiş olup, davanın görülmekte olması anlamına gelmektedir. Derdestlik sebebi ile davanın reddi üç koşula bağlıdır. Bunlar; davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması, birinci davanın görülmekte olması ve daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması şeklinde sayılabilir. Bir dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için ise, maddi anlamda kesin hüküm gibi her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve konusunun aynı olması gerekir (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, B. 6, İstanbul 2001, s. 4217-4244). Derdestlik bir dava şartıdır, bir dava görülürken, konusu, dava sebebi ve tarafları aynı olan dava yeniden açılırsa bu ikinci dava, dava şartı eksikliği sebebiyle reddedilir. Bir davanın derdestlik sebebiyle reddedilebilmesi için; ilk açılan dava görülmekte iken ikinci bir dava açılması ve her iki davanın aynı dava olması gerekir. Birinci dava görülmekte iken ikinci davanın açılmış olması, birinci davanın (ilk açılan) davanın görülmekte (derdest) olması demek, ikinci davanın açıldığı tarihte birinci davanın henüz karar bağlanmamış olması veya karar bağlanmakla birlikte verilen kararın henüz şekli anlamda kesinleşmemiş olması demektir. Her iki davanın aynı dava olması derdestlik için diğer şarttır. İkinci dava, başka bir mahkemede açılmış olabileceği gibi, birinci davanın görüldüğü mahkemede de açılmış olabilir. İki davanın aynı dava sayılması bakımından, maddi anlamda kesin hüküm ile derdestlik arasında bir fark bulunmamaktadır. O sebeple bu dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için; maddi anlamda kesin hükümdeki gibi; her iki davanın taraflarının, dava konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Her ne kadar Mahkemece davanın derdestlik sebebiyle reddine karar verilmiş ise de İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/78 Esas sayılı dosyasındaki davalının … olduğu, işbu dava dosyasındaki davalının … olduğu, dava sebeplerinin aynı olmasının tek başına derdestlik itirazına konu olamayacağı, açıklanan sebeplerle derdestlik şartının somut davada gerçekleşmediği, Mahkemece davanın usûlden reddine yönelik kararda bir isabet bulunmadığı, bu haliyle dosyanın esasına girilerek yargılama sonucunda varılacak kanaate göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu sonucuna varılmıştır. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve İlk Derece Mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/6. maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2020 tarih, 2019/810 E. 2020/909 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022