Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/451 E. 2022/539 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/451
KARAR NO: 2022/539
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 29.11.2021 (ARA KARAR)
NUMARASI: 2021/751 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili aleyhine 575.000,00 TL’lık bonoya dayanılarak başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin davalıyı kesinlikle tanımadığını ve aralarında herhangi bir borç ilişki bulunmadığını, …’ün tasarım uzmanı olduğunu, takibe dayanak bononun profesyonel şekilde sahte olarak düzenlendiğini ve imzanın taklit edildiğini düşündüklerini, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’nde görevli Prof. Dr. … tarafından hazırlanan raporda bonoda bulunan imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin hesabı bulunan tüm bankalara haciz müzekkereleri gönderildiğini, ikametgahında muhafaza talepli haciz yapılmasının gündemde olduğunu, bu sebeplerle ihtiyati tedbir kararı verilmesini, takip dosyasına konu bonodan dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK’nın 686 maddesi uyarınca geçerli bir ciro silsilesine göre bonoyu elinde bulunduran kişinin yetkili hamil olduğunu, TTK’nun 792. maddesine göre müvekkilinin bonoyu kötüniyetle iktisap ettiği veya iktisabında kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı sürece iyiniyetli hamil olarak kambiyo senedinden doğan haklarını kullanmasında yasal bir engel bulunmadığını, imzaların istiklali prensibi gereği iyiniyetli 3. kişi hamil konumunda olan müvekkiline karşı şahsi defilerin ileri sürülemeyeceğini, Müvekkilinin beyanına göre, takibe konu bononun, dava dışı … tarafından, borcu sebep ile cirolanarak müvekkiline teslim edildiğini, vadesi geldiğinde … tarafından ödenemeyeceği bildirildiğinden, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı kambiyo senetlerine mahsus yolla dava dışı … ile keşideci … hakkında takip başlatıldığını, Borçlu … hakkında takibin kesinleştiğini, diğer dosya borçlusu olan davacı tarafından ödeme emrinin tebliği üzerine, İİK 170. maddesi uyarınca senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ile İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/113E. sayılı davanın ikame edildiğini, Yargıtay HGK’nun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E. 2001/483 K. sayılı kararlarında benimsendiği gibi; herhangi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye aidiyetinin mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması gerektiğinin istikrar kazandığını, İcra Hukuk Mahkemesinde görülen davada Grafoloji Uzmanından ve itiraz üzerine alınan 3 kişiden oluşan uzman heyet raporunda ” senet üzerindeki imzanın … eli ürünü olduğu kanaatine varılmıştır” şeklinde görüş bildirildiğini,İnceleme senet aslı olmadan yapıldığından, davacının ibraz ettiği “uzman görüşü” nün bilimsel esaslara aykırı, hukuken hiçbir geçerliliği bulunmayan bir rapor olduğunu, İcra hukuk mahkemesi dar yetkili mahkeme olsa da, hali hazırda iki ayrı bilirkişi raporu ile senet üzerindeki imzanın davacıya ait olduğu tespit edildiğinden, davanın reddine karar verilmesini, Davacının dava dilekçesinde dava dışı … ile kendi arasında olduğunu iddia ettiği hususların hiçbirinin müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, Davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu şekilde iddiaları söz konusu ise bu konu hakkında Savcılık şikayeti yoluna başvurması gerektiğini, izah edilen ve re’sen dikkate alınacak olan sebeplerle davanın reddine, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 29/11/2021 günlü ara kararla; “6100 sayılı yasanın 389 ve devam maddeleri gereğince, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, Kanunun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yaptığını (m. 389/1) özellikle dikkat edilmesi gereken hususun, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesi olduğunu, bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki korumanın ihtiyati haciz olduğu, Somut durumda talep dilekçesi incelendiğinde; uzman raporunun fotokopi belgeler üzerinden alınması yanında, icra mahkemesince aldırılan raporlar dikkate alındığında yaklaşık ispat şartının yerine getirilmediği anlaşıldığından ihtiyati tedbir talebinin bu aşama da reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’ne sundukları uzman raporunun, saygın ve yetkin resmi bir kurumda çalışan ve akademik hayatını sahtecilik ve adli belge inceleme üzerinde yoğunlaştıran Prof. ünvanlı bir kişiden alındığını, bilirkişinin Yargıtay ve yerel mahkemelerde görülen birçok dosyada sahtecilik konusunda ileri derecede uzmanlık gerektiren belgeler hakkında denetime elverişli raporlar düzenlediğini ve halen düzenlemekte olduğunu, raporun gerekçeli ve denetime elverişli olduğunu, takibe konu senet aslını görmemiş ise de, senet aslının son derece çözünürlüğü yüksek olan makineyle fotoğraflarının renkli olarak çekildiğini ve orijinali ile birebir aynı olacak şekilde hazırlanan belgeler incelenerek uzmanlık raporu verildiğini, İcra hukuk mahkemesinin karar duruşmasında uzmanlık raporunu hazırlayan bilirkişinin huzurda dinlenmesi ve gerekirse takibe konu senet aslı üzerinden inceleme yapılarak rapor aldırılması veya dosyanın Adli Tıp Fizik İhtisas dairesine gönderilmesi talep edildiğini, resmi kurumdan rapor alınmadan hüküm kurulduğunu, 3 kişilik heyetten alınan raporun gerekçesiz ve denetime elverişsiz olduğunu, Tedbir kararı verilmemesi durumunda İcra dosyasına yatacak olan para alacaklı tarafından çekileceğini, dava sonunda haklı çıkılması durumunda, alacaklı tarafından çekilmiş olan paranın iadesi mümkün olmayabileceğinden, müvekkilinin telafisi imkansız zarara uğrayacağını, İstinafa konu ara kararda “diğer hukuki korumaların alanına giren konular da ihtiyati tedbir verilemez” şeklinde bir tespitte bulunulduğunu, davada, davacının korunmaya değer hakkı menfi tespit davasının konusu olduğundan, istinafa konu ara kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, Alacağın %15 fazlası oranında teminat yatırılmış olacağından, davada ihtiyati tedbir kararı verilmesi halinde alacaklı yönünden hiçbir hak kaybına sebep olmayacağını, hakkaniyet ve nasafet kuralları gereğince de ara kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, açıklanan ve re’sen gözetilecek sebeplerle 29.11.2021 tarih ve 2021/751 E. Sayılı “İhtiyati tedbir red ara kararı”nın kaldırılmasını, %15’i oranında banka teminat mektubu teminatı ile İİK. 72. Md. uyarınca icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı vekili ara karar aleyhine istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili, keşidecisi …, lehtarı …, miktarı 575,000,00 TL, düzenleme tarihi 22.03.2019 ve vadesi 25.01.2021 olan bonodaki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığına ilişkin İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’nde görevli Prof. Dr. … tarafından, senet fotokopisi/fotoğrafı üzerinde makroskopik olarak gözle ve lupla, mikroskopik olarak stereomikroskop ve çeşitli ışık ışınları altında yapılan gözlem, değerlendirme ve grafometrik ölçümlere dayalı inceleme sonunda hazırlanan rapora dayanarak, İİK 72/3 maddesi uyarınca icra veznesine yatırılacak paranın dava sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi için tedbir talep etmiştir. Dosya içerisinde; İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’ne hitaben verilmiş, Prof. Dr. …, Prof. Dr. …,Prof. Dr. … imzalı 26.10.2021 tarihli üç kişilik bilirkişi heyet raporu ve 06.07.2021 tarihli, … imzalı, bonodaki borçlu imzasının … isimli şahsın eli mahsulü olduğu kanaatini bildirir bilirkişi raporu mevcuttur. 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesi; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/2, maddesinde “Talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hakim karşı tarafı, dinlemeden de tedbire karar verebilir,HMK 309/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” ..72. maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir düzenlemeleri mevcuttur. Davacı tarafın tedbir talebi niteliği itibariyle; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icra veznesine yatırılacak paranın dava sonuçlanıncaya kadar alacaklıya ödenmemesine ilişkin olup, takip hukukundan doğmaktadır. Kural olarak bir konuda özel hüküm olduğu taktirde genel nitelikteki HMK uygulanmaz. Takipten sonra açılan menfi tespit davalarında tedbir yönünden uygulanacak İİK 72/3. maddesinde özel düzenleme bulunduğundan mahkemece para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki korumanın ihtiyati haciz olduğu yönündeki gerekçe yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf talebi yerinde ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2016 tarihli, 2015/2070 Esas ve 2016/2713 Karar sayılı ilamı ile aynı dairenin 19/12/2018 tarih ve 20173325 Esas 2018/6735 Karar sayılı ilamlarında istikrarlı şekilde belirtildiği üzere imza inkarı mutlak def’ilerden olup, herkese karşı ileri sürülebilir ise de; İcra Hukuk Mahkemesince alınan iki raporda bonodaki keşideci imzasının davacının eli ürünü olduğu tespit edildiğinden, davalı tarafça senet fotokopisi/fotoğrafı üzerinde yapılan inceleme sonucu verilen rapora dayanıldığından, gerçek hak ve haklılık durumu yapılacak yargılama ile belirleneceğinden, dosya kapsamına göre yaklaşık ispat olgusu gerçekleşmediğinden, mahkemece de, uzman raporunun fotokopi belgeler üzerinden alınması yanında, icra mahkemesince aldırılan raporlar dikkate alındığında yaklaşık ispat şartının yerine getirilmediği anlaşıldığından ihtiyati tedbir talebinin bu aşama da reddine karar verildiğinden, davacı tarafın istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2021/751 E. Sayılı 29/11/2021 günlü ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 21,40 TL harcın talep edenden tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022