Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/436 E. 2022/434 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/436
KARAR NO: 2022/434
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/12/2021
NUMARASI: 2021/159 E. – 2021/242 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket yetkililerinin aile olarak 1950’li yıllarında gerçek kişi olarak başlamış oldukları ticaret hayatına … A.Ş. unvanlı tüzel kişi olarak gıda sektöründe özellikle kuru gıda-bakliyat-kuruyemiş-kuru meyve sektörlerinde, şirket yetkilisinin annesinin … olmasından esinlenilerek, gıdada tercihinin olduğunda ilişkin işitsel bir hoşluk çağrışımı veren, kabul edilen, beğenilen, hoş karşılanan anlamında “…” ismini kullandıklarını, davacının TPE nezdinde “…” esas unsurlu markalarını tescil ettirdiklerini, davaya konu … markasının tüm ticari emtialarda kullanıldığını, … markasının sektöründe maruf marka olduğunu, davacının … markası altında faaliyet gösteren sektöründe en önde gelen firmalardan biri olduğunu, kendine has mağazacılık sistemi ile hizmet kalitesi geliştirerek Türkiye’de lider konumda maruf bir marka haline dönüştüğünü, davacının kuru gıda-bakliyat-kuruyemiş-kuru meyve sunumunu münhasır mağazacılık olarak sunduğunu, özel dekorasyon, mağaza dizaynı, mobilyalı, cam bölmede sunum gibi kendine özgü unsurlarla benzediğini, … mağazalarında ürün sunumu için kullanılan mobilyalar ve stantların sektörde daha önce örneği bulunmadığını, tasarlanan orta kuruyemiş ve duvar tipi kuruyemiş stantlarının ayrı bir iş kolu oluşturduğunu, … tipi kuruyemiş standı olarak bilinilirlik kazandığını, … mağaza konseptinin uygun fiyat ve yüksek kaliteli ürün sunmak amacı ile operasyonel verimlilik ve sınırlı sayıda ürünü tek çatı altında sunan indirim marketi tanımı ile tasarlanıp, hayata geçirildiğini, mağaza içi ürün görsellerin büyük ölçü ile duvar kaplaması olarak kullanılması da … mağazalarına özgü bir ticari sunum ve tescilli mağaza dizayn deseni olduğunu, davalının … tescil numaralı “…” markasının 29 ve 35. Sınıflarda 29.01.2016 tarihi itibari ile koruma altına alınıp 25.08.2016 tarihinde tescil edildiğini, davalının … markası ile aynı ürünleri, aynı faaliyet alanında, aynı mahallede aynı mağaza dizayn, tabela, renk ve benzerlikte ve hatta bazen aynı yerde kullanmaya başladığını, her iki taraf markasının da arasındaki tek farkın “…” ve “…” harfleri olduğunu, markaların benzer olduğunun açıkça görüldüğünü, davacıya ait markanın davalı markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olup, aynı mallarda tescilli olduğunu, davacının … markası ile özdeşleştiğini, hiç ara vermeden yoğun reklamlar ile kullanıldığını, markasının ayırt edici ve sektöründe tanınan bir marka haline geldiğini, davalının haksız kullanımı sebebiyle davacının markasına telafisi imkansız zararlar verdiğini, markanın ayırt ediciliğinin olumsuz etkilendiğini, davalıya ait … markasının davacıya ait daha önceki tarihte koruma altına alınmış … markası ile iltibas yarattığını, sektöründe maruf ticari itibarı olan … markasının ayırt edilemeyecek derecede benzer bir marka olan … markasının kullanılmasının, … markasının tüketiciler gözünde davacıya ait olmaktan çıkaracağını, markasının sahip olduğu ve çok büyük yatırımlar sonucu elde ettiği ayırt ediciliği ciddi biçimde zedeleyeceğini, davalının davacı markasının tanınmışlık düzeyi sebebiyle haksız yarar sağladığını, davacının, … markası altında satılan ürünlere müdahale etme imkanı olmadığını, ürünlerin kalitesinin düşük olması sebebi ile davacıya ait … markasının itibarına ciddi zarar verip kazancını etkilediğini, davacı markasının tanınmışlığı da dikkate alındığında, davalı markasının davacı markasını sulandıracağını, davalı markasının hükümsüzlük şartlarının gerçekleşmiş olduğunu, tescilli bir markanın kullanım şeklinin değiştirilip, tescilli başka bir markaya yaklaştırıp iltibas oluşturacak, müşteri gözünde karıştırılmaya sebep olacak şekilde kullanımın tecavüz oluşturduğunu, davalının … markasının tescilini kötüniyetli olarak gerçekleştirdiğini, davacının … tescil ve başvuru nolu “Mağaza Dizayn Desen” şeklini seçenek özgürlüğü bulunduğu halde diğer unsurlardaki taklide ek olarak aynı şekilde Dizayn etmesinin, marka konusundaki asıl niyetini de gösterdiğini, açıklanan sebeplerle … tescil numaralı … markasının hükümsüzlüğü ve sicilden terkin edilmesini, davalının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep edilen markasını esasa ilişkin karar tarihinden itibaren kullanımının önlenmesine, bu çerçevede davalının söz konusu markayı ürün ve/veya hizmetler üzerinde kullanmasının, bu markayı taşıyan ürünleri veya hizmetleri depolamasının, elde bulundurmasının, satışa arzının, ithal ve ihracının önlenmesine, markanın davalı tarafından reklam ve tanıtım malzemelerinde, antetli kağıtlarda, irsaliyelerde, fiyat listelerinde, faturalarda ve sair basılı evraklarda kullanılmasının da önlenmesine, hükmün ilanına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının 1973 yılından bu yana İstanbul Ticaret Odası’nda kayıtlı, üç kuşaktan bu yana faaliyet gösteren, … markasını yaklaşık 4 yıla yakın süredir ürün ve hizmetlerinde kullanan ve geliştiren, sektöründe lider ve özgün firmalardan birisi olduğunu, davacının hükümsüzlüğünü talep ettiği markanın yalnızca “…” ibaresinden müteşekkil olduğunu bildirmesine rağmen, 29.02.2016 başvuru tarihli, 29. ve 35. sınıflarında tescilli … numaralı markanın “…” şeklinde olduğunu, dava dilekçesinde atıf yapılan “…” ibareli marka ile ilgilerinin olmadığını, davalıya ait dava konusu marka ile davacı yana ait markaların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyecek kadar farklı olduğunu, bu gerekçe ile davacının tanınmışlık iddialarının huzurda bulunan ihtilaf bakımından herhangi bir önemi bulunmadığını, huzurda bulunan ihtilaf bakımından davacı yanın markasının tanınmış olduğu iddialarının inceleme konusu yapılsa dahi ilgili incelemenin davalının ihtilaf konusu marka tescil başvurusunu gerçekleştirmiş olduğu 29.02.2016 tarihinden önceki dönemler bakımından davacı yana ait markanın tanınmış olup olmadığının değerlendirilmesi yönünde yapılabileceğini, dolayısıyla dava dilekçesinde yer alan 2017 ve 2018 verilerinin somut uyuşmazlık bakımından bir önemi olmadığını, huzurdaki davanın “markanın hükümsüzlüğü” davası olmak ile birlikte, davacı yan mağaza konseptlerine ve tabela kullanımlarına ilişkin haksız ve mesnetsiz beyanlarına cevap verilme gereği duyulmadığını, bahse konu haksız, mesnetsiz ve gerçek dışı isnatlarına karşı her türlü hukuki yola müracaat etme haklarının saklı tutulduğunu, davalıya ait markalar ile davacının davasına mesnet teşkil edebilecek olan markaların asli unsurları, tali unsurları, renk unsurları, anlamsal unsurları, işitsel unsurları, bakımından farklı olmak ile birlikte, bütünsel açıdan inceleme yapıldığında karşılaştırmaya tabi markaların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyecekleri noktasında herhangi bir duraksama bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davacının davasının tümden kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Dosyada mübrez bilirkişi yok hükmünde olduğunu, davacı yan markası ile müvekkiline ait markanın asli, tali, ren, anlamsal, işitsel unsurlar bakımından farklı olmak ile birlikte, bütünsel açıdan inceleme yapıldığında karşılaştırmaya tabi markaların nihai tüketici nezdinde iltibasa sebebiyet vermeyeceklerini, 1933 yılından bu yana bakliyat ve kuruyemiş işi ile iştigal eden bir ailenin girişimci fertleri tarafından 1971 yılında ticaret siciline kaydedilen şirketlerinin özgün nitelikteki … markasını yine özgün nitelikte dekore edilmiş olan mağazalarında kullandığını, müvekkilinin bu marka ile ilgili olarak radyo, billboard ve sosyal medya platformlarında reklamlar vererek, aylık periyotlarda düzenli olarak insert çalışmaları yaptığını ve marka üzerinde ciddi yatırımlar yaptığını, bu şartlar altında dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde müvekkilinin ekonomik anlamda tazmini mümkün olmayan zararlara uğrayacağını bu sebeplerle usul ve esas yönünden hatalı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, haksız davanın esas ve usul yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilince yasal iki haftalık süre içinde istinaf edilmiştir. Dosyanın istinaf incelemesi sırasında, davacı vekili, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/03/2022 tarihinde Dairemize gönderdiği 25/02/2022 tarihli dilekçesiyle, davalı taraf ile sulh olduklarını belirterek davadan feragat ettiğini beyan etmiş, sertifika denetiminde EHSH sertifikasının güvenilir, imzanın doğru olduğu, vekaletnamesinin incelemesinde, davadan feragate yetkili olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekili Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/03/2022 tarihinde Dairemize gönderdiği 02/03/2022 tarihli dilekçesiyle, davacı vekilinin feragat etmesi sebebiyle vekalet ücreti ve masraf taleplerinin bulunmadığını beyan etmiş, sertifika denetiminde EHSH sertifikasının güvenilir, imzanın doğru olduğu, vekaletnamesinin incelemesinde, davadan feragate yetkili olduğu tespit edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesinde; “Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. HMK 309 maddesinde; Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat ve kabul, kayıtsız şartsız olmalıdır. HMK’nın 310. maddesinde; Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.” düzenlemeleri mevcuttur. Davacı vekili, karar istinaf incelemesinde olduğu sırada 25/02/2022 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiş olup, vekaletnamesinin incelemesinden, feragate yetkili olduğu, e-imza sertifikasının güvenilir ve imzanın doğru olduğu tespit edildiğinden, Bakırköy 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/159 Esas- 2021/242 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılarak, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç olmadığından, davanın feragat sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf isteminin, davadan feragat edilmesi sebebiyle İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA 2- Davacı vekili karar kesinleşmeden davadan feragat ettiğini bildirdiğinden Bakırköy 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/159 Esas- 2021/242 Karar Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın, 6100 Sayılı HMK’nın 307. maddesi gereğince feragat sebebiyle REDDİNE 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince 80,70 TL maktu karar harcının peşin alınan 44,40 TL’den mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı taraf talep etmediğinden yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4/d- Davalı taraf talep etmediğinden davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi davadan feragat sebebiyle incelenmediğinden davalı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderinin talebi olmadığından üzerinde bırakılmasına, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/03/2022