Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/431 E. 2022/1386 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/431 Esas
KARAR NO: 2022/1386
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 24/11/2021
NUMARASI: 2013/102 E. – 2021/407 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının davacıya ait soruları davaya konu kitaplarda davacının izni dışında basarak (intihal suretiyle) davacının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundan kaynaklanan mali ve manevi haklarını ihlal ettiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere FSEK md. 68 kapsamında 1.000- TL maddi, FSEK md. 70/1 kapsamında 5.000 TL manevi tazminat ile FSEK md. 70 kapsamında haksız kazancın iadesi talebinde bulunulduğu, Davacı vekili16.08.2013 havale tarihli dilekçesinde özetle; 06.03.1992 tarihinde taraflar arasında “Karşılıklı Anlaşma ve Protokol” başlıklı bir sözleşme imzalandığını, ancak davacının 1998 ve 1999 yıllarında cayma ihtarı ile 06.03.1992 tarihli sözleşmeden döndüğünü bildirdiğini, bu sebeple söz konusu tarihten itibaren davalının cevap dilekçesinde belirtilen kitaplar bakımından tek yetkilinin davacı olduğunu, taraflar arasındaki başka mahkemelerdeki davaların huzurdaki dava ile ilgisi bulunmadığını, davanın 1998 yılında sona eren sözleşme ile ilgisi olmadığını, huzurdaki davanın halen satışı yapılan kitaplarda intihal yapılması sebebine dayandığını ve zamanaşımı itirazının yerinde olmadığını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davacı asil 12.3.2018 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; maddi tazminat istemini 69.155 TL olarak talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile … arasında 06.03.1992 tarihinde “Karşılıklı Anlaşma ve Protokol” başlıklı sözleşme ile; Matematik Pratik Test Yöntemleri Kolejlere Hazırlık İlkokul 2-3-4-5 sınıflar, Kolejlere Hazırlık Türkçe Dilbilgisi Dil Yeteneği İlkokul 2-3-4-5 sınıflar, Pratik Ders Yöntemleri ile Bütün Dersler için Anadolu Liseleri Kolejlere, Devlet Parasız Yatılı Sınavlara Hazırlık İlkokul 5. sınıf kitaplarının basım, yayın ve dağıtım hakkının …’ya bırakıldığını, ancak …’nin Haziran 1998 ve Temmuz 1999 tarihlerinde cayma ihtarı yollayarak 06.03.1992 tarihli sözleşmeden döndüğünü bildirdiğini ve devam eden yargılamalar sonucunda söz konusu kitapların basımından vazgeçildiğini, İstanbul 3. FSHHM’nin 2006/111 E. ve İstanbul 2. FSHHM’nin 2010/52 E. sayılı davalarının açıldığını, davacının huzurda açtığı davada hangi kitaplar için ve neyi talep ettiğinin anlaşılamadığını, 1998 yılındaki kitaplar yönünden dava açmış ise; davanın husumet, derdestlik ve zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesini, hangi kitap için ne talep ettiği yönünde net beyanda bulunduğu, davacının talebini netleştirdiğinde delil sunma ve beyanda bulunma haklarını saklı tutarak, davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının talebinin, eserlerinin izinsiz olarak davalı yanca intihal edildiği iddiasıyla FSEK 68. maddesine göre (davacı asilin 12.3.2018 tarihli ıslah dilekçesi kapsamına göre) 69.155 TL maddi tazminat ve 5.000.00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin olduğu, Bilirkişilerin ilk raporda; Türkçe ile ilgili kitaplarda tanımların, kuralların ve temel bilgilerin, Matematik kitaplarında ise problem kurgusunun, formüllerin ve kuralların intihal olarak kabul edilemeyeceğini bildirmelerine rağmen, intihal oranı belirledikleri, bu oranın davacının hangi eseri ile davalının hangi eseri yönünden ve ne şekilde gerçekleştiğini (tablo, anlatım, uslup vb..) gerekçelendirmedikleri, İkinci heyetin ise; itirazların hiçbirini incelemediği halde, raporda hiçbir gerekçe ve açıklamada bulunmadan ilk rapordaki oranlamayı kopyaladıkları, denetime uygun olmayan bir tazminat hesabı yaptıkları, ilk raporda Türkçe Dilbilgisi 4. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 3/55’inin intihal olduğu belirlenmişken, ikinci heyetin 2/59’unda intihal olduğu tespiti yaptıkları halde, hesaplamayı 3/55 oranına göre yaptıkları ve hesaplama yapma gerekçelerini açıklamadıkları, ikinci raporun kopyalanmak suretiyle oluşturulduğu, keza eğitim kitaplarında en az 10.000 baskı sayısına göre ve kitap fiyatları belirtilirken benzer kitapların internet satış sitelerindeki (www…com /vb. siteler) güncel satış bedellerinin taban alındığını bildirdikleri, tek bir internet sitesinin kitap fiatının belirlenmesinde tek başına kriter olamayacağı, raporun özensiz hazırlandığı, çelişkilerin giderilmediği, aksine çelişki yaratan ve davalı itirazlarının incelenmediği denetime uygun olmayan rapor olduğu, Alınan üçüncü raporda 9.1.2018 tarihli rapor tanzim eden farklı bir heyette yer alan …’in matematik sorularında birebir aktarım olmadığını, bazı sorularda çok benzer ifadelere rastlandığını, incelemeyi yaparken kitabın tamamının değil intihal olduğu iddia edilen sorular bakımından inceleme yapıldığını bildirdiği, bu raporun içerik itibariyle de ilk ve ikinci rapor ile çeliştiği, İlk raporda, Birebir Matematik 3. sınıf kitabında 2/11 intihal oranı belirlemişken, 9.1.2018 tarihli raporda intihal olmadığı, ilk raporda Birebir Matematik 5. sınıf kitabında 1/15 intihal oranı belirlemişken, 9.1.2018 tarihli raporda intihal olmadığı, ilk raporda Testli matematik 2 kitabında 2/16 intihal oranı belirlemişken, 9.1.2018 tarihli raporda 2/19 oranı belirlendiği, ilk raporda Testli matematik 3 kitabında 4/19 intihal oranı belirlemişken, 9.1.2018 tarihli raporda 3/18 oranı belirlendiği, 30.5.2018 Tarihli …‘in beyanına göre de, davacı ve davalı kitaplarının tamamı kapsamına göre intihal bulunmadığı yönünde rapor tanzim edildiği, çelişkili raporlara göre karar verilmesinin mümkün olmadığı, davacının çelişki giderilmeden dosyanın karara çıkarılmasını talep ettiği, davasını yetersiz raporlara göre ıslah ettiği, davalının ileri sürdüğü hiçbir itirazın intihal var denilen önceki raporlarda incelenmediği, sebep ve niçin intihalin var yada yok olduğunun dosya kapsamından anlaşılamadığı, İntihal belirlemesinde, bilirkişilerin oranlamayı doğru şekilde yapabilmesi için kitapların tamamının incelenmesi gerektiği halde bu yönde raporların yeterli açıklıkta olmadığı, çelişkili olduğu, … tarafından düzenlenen ayrıntılı raporda özetle; önceki heyetlerde atasözlerinin dahi intihal var şeklinde raporda açıklandığı, matematik problemleri yönünden ise raporun bir çok yerinde MEB öğretmenlere ilk ve orta okullarda ölçme ve değerlendirme tekniklerinin tümünün kullanılmasını önerdiği soru türleri ve sınavlara hazırlık kitaplarında ölçme tekniklerinin ve soru türlerinin yaygın olarak kullanıldığının belirtildiği, belirli sözcük ve kavramların kullanımının anlaşılmasını kolaylaştırma amacı taşıdığı, yazarlardan beklenenin özgün bir eser yaratması değil müfredetta ilgililere anlaşılır biçimde aktarılması olduğu, küçük yaştaki çocukların sözcük dağarcığının sınırlı olduğu, bu yaş grubuna uygun dil ve kelime dağarcığının sınırlı kullanılmasının doğru bir yaklaşım olduğu, seçilen örneklerin birbiriyle örtüşmesinin olağan olduğu, zıt anlamlı, eş anlamlı sözcükler belirlenirken o yaştaki çocukların öğrenmesi bilmesi gerekli kelimelerden olduğu, kimi benzerliklerin tablo resim ve grafiklerin eğitim amaçlı kitaplarda benzer olmasının kaçınılmaz olduğu, Türkçe dil bilgisi ve matematik ile ilgili olarak sunumda kullanılan tanım ve açıklamaların genel açıklamalar olduğu, daha farklı ifade edilemeyeceği, davacı ve davalının ihlal olduğu iddia edilen tüm incelemeleri ve karşılaştırmaları sonucunda intihal bulunmadığını tespit ettiği, Mahkeme hakiminin maddi gerçeği araştırmakla yükümlü olduğu, davacının davasını somutlaştırmadığı, mahkemeye ve bilirkişilere yardımcı olmadığı, davasını açıklaması için süre verildiğinde ve yetersiz bilirkişi raporu ile karar verilemeyeceğine dair ara kararlar oluşturulduğunda ise mahkeme hakimini önyargılı olmakla itham ettiği, bilirkişileri ve hakimi red ettiği, dosyaya huzurdaki dava ile ilgisi olmayan bir çok beyan ve dilekçe, ayrıca münasebetsiz evrak kabilinden dilekçeler sunduğu Kural olarak herkesin iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu, kendisine ispat yükü düşen tarafın iddiasını ispat edemezse, kendisine ispat yükü düşmeyen diğer tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek olmadığı, o olgunun ispat edilmemiş sayılacağı, davacının belirlenen kesin sürede bilirkişi ücretini yatırmadığından, bilirkişi deliline dayanma hakkından vazgeçmiş sayılacağı, davacının sunduğu dilekçede açıkça bilirkişi ücretini yatırmayacağını, lehine olan önceki raporlara göre hüküm verilmesini talep ettiği, Kendisine ispat yükü düşmeyen tarafın, ispat yükü kendisinde olan diğer tarafın iddiasını ispat etmesini beklemeden, onun iddiasının aksini ispat için delil gösterebileceği, davalının eserlerin bilirkişilerce incelenmesini talep ettiği, önceki raporlarda da çelişki oluştuğundan mahkemece görevlendirilen matematik öğretmeni bilirkişi …’ın 19/04/2019 tarihli raporunda; matematik kitaplarında ileri sürülen, itiraza sebep olan sorularda intihal olmadığını bildirdiği, 6100 sayılı HMK’nun 31. maddesindeki düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesinin amaçlandığı, Mahkemenin ihtisas mahkemesi olması sebebiyle hâkimin mesleki bilgi ve deneyimleriyle toplanan delillere göre olayı çözmesi gerektiği, bilirkişi görüşünün, hâkimin uyuşmazlığı çözerken dikkate alacağı takdiri delil olduğu, davacının ısrarla çelişkiler giderilmeden karar verilmesi talebinde bulunduğu, mahkemece çelişki giderilmeden karar verilemeyeceğinden ispat hukuku kurallarına göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği, Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında; intihal var denilen raporlarda davacının hangi kitabinin (hangi basım yılı ve sayfasında) yer alan ve intihal olduğu iddia edilen kısmın davalı kitabında ne şekilde kullanıldığının ve bir intihal yada esinlenme varsa bunun piyasada var olan kitaplar, MEB mevzuatı, Türk diline ve Gramere hakim kurallar, Matematik bilimine ilişkin kurallarda incelenmek suretiyle aynen iktibas mı, esinlenme serbestisi içinde olup olmadığının, varsa intihal oranının kitabın bütünü içindeki yerinin ve tazminat oranının denetime uygun olarak belirlenmesi gerekirken buna riayet edilmediği, bilirkişi heyetine davacı asilin baskısı sonucunda, denetime uygun olmayan ve davalı itirazlarının incelenmediği raporlar tanzim edildiği, aleyhe gelen her rapor sonrasında davacı yanca hakaret ve iftira içeren dilekçeler sunulduğu, davacının MK 2. maddesine aykırı tutum ve davranışları ile yargılamanın uzamasına sebep olduğu, Somut dava dosyasında; davacının, belirlenen kesin süre içinde bilirkişi incelemesine ilişkin gideri yatırmadığı, kesin sürenin davanın taraflarını ve mahkeme hakimini bağlayıcı olduğu, kesin süreye uyulmaması sebebiyle davacının artık bilirkişi incelemesi delilinden vazgeçmiş sayıldığı, davacının dilekçesinde teknik yönden yeni bir inceleme talep etmediği, mevcut raporlara, lehine verilmiş olan önceki ilam içeriklerine ve islah ettiği bedele göre hüküm kurulmasını talep ettiği, Dava konusu kitaplar ile kitaplarda yer alan soru ve metinlerin hususiyet taşıyıp taşımadığı, eser vasfında olup olmadığı, davalı kitaplarında alıntı yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa iktibas serbestisi mahiyetinde bulunup bulunmadığının tespiti ile tazminat hesabının mahkeme hakiminin teknik bilgisi ile çözümlenecek hususlardan olmadığı, İstanbul BAM 16.HD’nin 2018/2960 E, 2021/1156 K ve 3.6.2021 tarihli ilamındaki gerekçesi, tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, sunulu fiziki metaryal, bilirkişi raporları, yerleşik içtihatlar bir bütün olarak incelendiğinde; raporlar arasında çelişki olduğu, mahkemece çelişkilerin giderilmesi için 20.9.2018 tarihli celsede davacı vekiline bilirkişi ücretini yatırması için kesin süre verildiği ve belirlenen kesin sürede ücret yatırılmadığı takdirde mevcut delillere göre karar verileceğinin ve kesin sürenin hukuki sonuçlarının ihtar edildiği, davacının bilirkişi ücretini yatırmadığı, lehine olan raporlara göre karar verilmesini talep ettiği, bilirkişi ücretini yatırmayan davacının yeni heyetten rapor alınması talebinden vazgeçmiş sayıldığı, ispat yükü kendisinde olduğundan ve davasını ispat edemediğinden, ispat hukukuna ilişin amir usul hükümleri gözetilerek, ispat edilemeyen davanın, tüm taleplerin reddine” karar verilmiştir. Temlik alan davacı … vekili istinaf 31/01/202 tarihli dilekçesinde özetle; 1-Yerel mahkemenin “gerekçe” olarak belirttiği ispat yüküne ilişkin değerlendirmenin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dosyadaki bilirkişi raporları değerlendirildiğinde, temlik alan ve temlik eden davacılar yönünden iddiaların dosyaya mübrez 4 bilirkişi raporu ile ispat edilmiş olmasına rağmen, mahkemenin bu bilirkişi raporlarını yok saymasının hatalı olduğunu,2-Dosyaya mübrez 4 bilirkişi raporu arasında çelişki bulunmadığını, buna rağmen yerel mahkemenin usul ekonomisi ilkesine aykırı hareket ederek 5. raporun alınmasına karar verdiğini,Davacı tarafın, diğer raporlar ile iddiasını ispat etmiş olduğundan, 5. bilirkişi ücretini yatırmadığını, dosyada mübrez ilk 4 bilirkişi raporunun Yargıtay kararlarına uygun ve denetime elverişli olduğunu, ayrıca bilirkişi ücreti yatırılmayınca “mevcut belgelere göre karar verilmesi” gerekip, mahkemece tüm bu hususlar göz ardı edilerek, ispat yükünün yerine getirilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilemesinin hatalı olduğunu, 3-Yerel mahkemenin; “Bilirkişiler ilk raporda Türkçe ile ilgili kitaplarda tanımların, kuralların ve temel bilgilerin, Matematik kitaplarında ise; problem kurgusunun, formüllerin ve kuralların intihal olarak kabul edilemeyeceğini bildirmiş, buna rağmen intihal oranı belirlemiş ancak bu oranın denetime uygun olmayacak şekilde davacının hangi eseri ile davalının hangi eseri yönünden ve ne şekilde gerçekleştiğini (tablo, anlatım, uslup vb..) gerekçelendirmemişlerdir. İkinci heyetin ise itirazların hiçbirini incelemediği halde raporda hiçbir gerekçe ve açıklamada bulunmadan ilk rapordaki oranlamanın aynısını kopyaladıkları, ayrıca denetime uygun olmayan bir tazminat hesabı yaptıkları, öte yandan ilk raporda Türkçe Dilbilgisi 4. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 3/55’inin intihal olduğu belirlenmişken, ikinci heyetin 2/59 unda intihal olduğuna dair tespit yaptıkları halde hesaplama yaparken neye göre 3/55 oranına göre hesaplama yaptıklarını açıklamadıkları, – dolayısıyla ikinci raporun özensiz olarak kopyalanmak süretiyle oluşturulduğu, keza ikinci raporda hesaplama yönteminin dahi hakkaniyete uygun olmadığı, zira eğitim kitaplarında en az 10.000 baskı sayısına göre ve Kitap fiyatları belirlilirken benzer kitapların internet satış sitelerindeki (www…com siteler) güncel satış bedelleri taban alındığını bildirdikleri, oysa tek bir internet sitesinin kitap fiatının belirlenmesinde tek başına kriter olamayacağı, dolayısıyla raporun özensiz olarak hazırlandığı gibi, çelişkilerin giderilmediği aksine çelişki yaratan ve davalı itirazlarının incelenmediği denetime uygun olmayan rapor sunulduğu anlaşılmıştır Aynı şekilde itirazların giderilmesi için alınan üçüncü raporda 9.1.2018 tarihli rapor tanzim eden farklı bir heyette yer alan … matematik sorularında birebir aktarım olmadığını, bazı sorularda çok benzer ifadelere rastlandığını, incelemeyi yaparken kitabın tamamının değil intihal olduğu iddia edilen sorular bakımından inceleme yapıldığını bildirmiştir. Bu rapor içerik itibarıyla da ilk ve ikinci rapor ile çelişmektedir” ifadelerinde bulunmuşsa da, davacı lehine olan hususların hiçbirinin yazılmadığını ve dosyaki değerlendirmenin mahkemece dikkate alınmadığını, Yargıtay 11. HD.’nin 28.06.2013 tarih, E. 2011-12752; K. 2013-13684 sayılı ilamı ile de sabit olduğu üzere intihalden söz edilebilmesi için, birebir alınmış olmasının şart olmadığını, eserin bir hususiyetinin, çalıntı esere geçmiş olmasının yeterli olduğunu, ayrıca dil bilgisi tablolarının biçimini alıp, içini biraz değiştirme eylemini intihal kabul eden kesinleşmiş mahkeme kararlarının davacı … tarafından dosyaya sunulduğunu, hiçbir intihalcinin tabloyu yada yazıyı olduğu gibi aynen kullanmayacağını, yerel mahkemenin raporlara yönelik sözde çelişki değerlendirmelerinin hukukun esaslarına, objektiflik ilkesine aykırı olduğunu,4-Davacı … tarafından dosyaya sunulan Ankara BAM. 20. Hukuk Dairesi kararının davaya karine teşkil eden içeriklerinin mahkeme tarafından incelenmediğini, 5-Dosyada mübrez 12 bilirkişinin imzasını taşıyan raporların hepsinde intihal olduğu tespiti açıkça görülmesine rağmen, mahkeme tarafından bu tespitlerin hüküm tesisinde dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından bilirkişilerin intihal olduğuna ilişkin tespitleri değerlendirilmeden, davacının ispat yükünü yerine getirmediği yönündeki açıklamasının kabul edilemeyeceğini, Bilirkişi raporunda her ne kadar kısmi nitelikte intihallerden bahsedilmişse de, neticede intihalin tam veya kısmi nitelikte olabileceğini, ister tam, ister kısmi nitelikte olsun, intihalin (aşırmanın, çalıntının) varlığı hâlinde, buna maruz kalan hak sahibinin, hukukun kendisine tanıdığı yasal yollara başvurma hakkına sahip olduğunu, davacının intihal iddiasını ispat ettiğinin dosyaya mübrez 4 bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, mahkemece davacının 5. rapor alınmasını istememesi, mevcut delillere göre karar verilmesini istemesinin hatalı değerlendirilerek ispat yükünün yerine getirilmediğinin belirtilmesinin hatalı olduğunu, 6-Dava dosyası kapsamındaki; İlk Heyet Raporu ile ( 29.05.2014) İntihaller ve oranlarının belirlendiğini, İkinci Heyet Raporu ile (06.05.2016 ) İntihaller ve oranlarının tekrar belirlendiğini, Muhasip Bilirkişi Raporu.ile (11.05.2016) Tazminat miktarının belirlendiğini,Üçüncü Heyet Raporu ile (09.01.201 18) Aynı intihallerin yeniden belirlendiğini, alınan raporlarda intihaller olduğu açıkça yazılı olduğu halde mahkeme tarafından, davacının sonuca etkili, ciddi ve esaslı itirazları üzerinde yeterince durulmadığını, 7-İntihal iddiası araştırılırken eser sahiplerinin hususiyetleri dikkate alınarak eserler arasındaki – farklılıklar ve benzerliklerin belirtilmesi, eserler arasında benzerlik varsa benzerliklerin sebep kaynaklandığı ve ilk eser sahibinin hususiyetinin sonraki esere aynen geçirilip geçirilmediğinin açıklanması, tespit edilen benzerliğin FSEK’nin 35. maddesinde belirlenen iktibas serbestisi veya esinlenme kapsamında kalıp kalmadığının incelenmesi ve intihal yapılıp yapılmadığı hususunun tüm deliller değerlendirilerek tespit edilmesi gerektiğini ve tüm bu hususlar dosyada mevcutken, yerel mahkemenin gerekçesiz şekilde raporlar arasında çelişki olduğunu belirttiğini, teknik açıdan yapılması gereken tüm incelemelerin yapıldığını ve intihal olduğu tespit edilmişken, 5. kez rapor alınmasına karar verilmesi yerinde olmadığından, davacı …’nin dosyada mevcut deliller üzerinden karar verilmesini talep etmesinin yerinde olduğunu, Davacının ispat yükümlülüğünü fazlasıyla yerine getirdiğini, ilk heyet raporu ile (29.05.2014) İntihaller ve oranlarının, muhasip bilirkişi raporu ile (11.05.2016) Tazminat miktarının belirlendiğini, ikinci heyet raporu ile (06.05.2016 ) intihaller ve oranların tekrar belirlendiğini, üçüncü heyet raporu ile (09.01.201 18) aynı intihallerin yeniden belirlendiğini, bu raporlar arasında çelişki bulunmadığını, yerel mahkeme tarafından çelişkiler giderilmeden karar verilemeyeceğinden bahsedilmesinin gerekçeden yoksun açıklamalardan ibaret olduğunu, Temlik eden …’nin istinaf başvurusunda beyan ettiği tüm hukuki hususlara iştirak ettiklerini, izah olunan sebeplerle; İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/102 Esas, 2021/407 Karar sayılı hukuka uygun olmayan ret kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davacı …’nin 22/01/2022 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; 1.Mahkeme hakiminin ”taraf” konumunda olduğunu, sunduğu ”bilirkişilerin suçları hakkında mahkeme kararlarına” itibar etmediğini, İstanbul C.B. Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunda 34 dosya ile soruşturulan avukatın dedikodularına itibar ederek davada ”taraf olduklarını” ispat ettiğini, 2.Kararın, AYM Genel Kurulu’nun, 09.05.2015/29350, 03.06.2015/29375 ve 12.12.2019/30684 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan üç ayrı kararına aykırı olduğunu, mahkemenin, AYM Genel Kurulu kararlarına dayalı olarak yaptığı “aynı maddi olgulara delilere göre açıp kazandığı, kesinleşmiş mahkeme kararlarının celbi ve incelenmesi” taleplerini yok saydığını, 1- İst. 4.FSHH Mah. 2011/31, 2- İst. 2.FSHH Mah. 2004/387, 3- Bakırköy 1.FSHH Mah. 2013/195, 4- Bakırköy 1.FSHH Mah. 2017/166, 5- İst. Anadolu FSHH Mah. 2017/265, 6- Ankara 4.FSHH Mah. 2015/417, 7- Ankara 4.FSHH Mah. 2015/418, 8-İZMİR FSHH Mah. 2015/166 E. Sayılı dosyalarındaki intihaller ile bu dosyadaki intihallerin ve kesinleşen yedi mahkeme kararındaki delillerin, huzurdakilerle aynı olduğunu, AYM’nin, “bu tip iddiaların incelenmesine ve hüküm kurulmasına” hükmettiğini, oysa, Ankara BAM 20.HD., MEB’e karşı açtığı davada, Bakırköy 1.FSHHM. 2018/ 240 E. davada, anılan 6 dosyayı celp ettiğini, mahkemenin AYM Genel Kurulu Kararına uymadığını, 3. 29,05.2014 tarihli ilk heyet raporunda intihaller ve oranların belirlendiğini, 06.05.2016 tarihli ikinci heyet raporunda intihaller ve oranlarının tekrar belirlendiğini, üçüncü ve 11.05.2016 tarihli muhasip bilirkişinin raporunda tazminat miktarının belirlendiğini, dördüncü 09.01.20118 tarihli üçüncü heyet raporu ile aynı intihallerin yeniden belirlendiğini, ilk dört raporda çelişki olmadığını, raporların, Yargıtay kararlarına uygun ve denetime elverişli, karar vermeye yeterli olduğunu, 4.Bilirkişi ücreti yatırılmayınca, mevcut delillere göre karar vermesi gereken hakimin, satın alınan matematik raporuyla çelişki yarattığını ve sonrasında ”yarattığı çelişkiyi gidermeden” karar verdiğini,5.Yatırılmayan bilirkişi ücretini, yeni rapor talep eden davalının ödemesi gerektiğini, kendisinden talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 6.Gerekçeli kararın çelişkilerle dolu olduğunu, 7.Tek kişilik matematik ve türkçe raporu yeterli delil niteliğinde olduğundan itibar edilmesi gerektiğini,8.Davalının “bu tabloların her kitapta olduğu, MEB programı gereğince zorunlu olduğu ve başka türlü anlatılamayacağına” ilişkin itirazlarının, celbi talep edilen ve kesinleşen yedi mahkeme dosyasında, davalılar tarafından ısrarla ileri sürüldüğünü ve mahkemeler tarafından, heyet raporlarına dayalı olarak reddedildiğinden yerinde olmadığını, 9.Karara esas alınan ek rapoardaki Av.bilirkişi …’in, Bilirkişilik Yönetmeliğine göre; ortak çalışma/tartışma yapması gerekirken bu kurala uymaması ve önceki üç heyet raporundaki tespitlere itibar etmeme sebeplerini açıklanmaması, dosya gerçeklerine aykırı kendisine ait tespitleri bilimsel gerçek gibi yazması, uzun paragraflarla demagoji yapması sebebiyle raporunun, AYM Genel Kurulu’nun, 05.02.2016 tarihli 20920 ve 16.12.2015 tarihli 29615 sayılı “Dosyadaki diğer resmi raporları irdelemeyen, o rapordaki tespitlere itibar edilmemesinin sebeplerini açıklamayan bilirkişi raporu hükme esas alınamaz.” yönündeki kararına, HMK 267.maddesine, Yargıtay kararlarına ve doktrine aykırı olduğunu, 10.Mahkeme Hakiminin emsal gösterdiği, İst. BAM 16. H.D. E.2018/2960 ; K.2021/1156 kararının Yargıtay’da olup, henüz onaylanmadığından emsal olamayacağını, 11.6100 sayılı HMK’nin 267. maddesine göre; “… heyetlerde tek sayıda bilirkişi görevlendirilir” düzenlemesine aykırı olarak, 1. heyetin 4 kişiden oluşup, 2 Türkçe bilirkişisi olduğunu, çift sayı olduğundan, görevlendirmenin yasa maddesine aykırı olduğunu, Mahkeme’den MEB’e karşı açtığı davada, Ankara BAM 20.HD. nin aldığı EK: 1 gibi bir karar alınmasını talep edip, yüzlerce sayfa belge ve doküman sunduğu halde, AYM Genel Kurulu’nun üç kararının çiğneyerek, bu talebinin yok sayıldığını Ankara BAM 20. HD.’nin kararının emsal alınmasını ve kesinleşen 6 mahkeme kararıyla ilgili dosyaların UYAP üzerinden celp edilmesini; AYM Genel Kurulu kararları uyarınca, ”kesinleşen mahkeme kararlarındaki maddi olgularla/delillerle huzurdaki davanın maddi olgularının / delillerinin aynı olup olmadığının, bir devlet üniversitesi tüzel kişiliğinden alınacak raporla tespit edilmesini, yargılamanın duruşmalı yapılmasını, BAM 16. HD.’ nin bazı hakimleri hakkında yapacağı reddi hakim talebinin sonucunun beklenmesini, mahkeme kararının kaldırılmasını/bozulmasını, davasının kabul edilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Kısmen temlik eden davacının talebi; sorularının davaya konu kitaplarda izni dışında intihal suretiyle basılarak, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklanan mali ve manevi hakları ihlal edildiğinden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere FSEK md. 68 kapsamında maddi, FSEK md. 70/1 kapsamında manevi tazminat ile FSEK md. 70 kapsamında haksız kazancın iadesi talebine ilişkindir. Mahkemece; Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, sunulu fiziki metaryal, bilirkişi raporları, yerleşik içtihatlar bir bütün olarak incelendiğinde; raporlar arasında çelişki olduğu, mahkemece çelişkilerin giderilmesi için 20.9.2018 tarihli celsede davacı vekiline bilirkişi ücretini yatırması için kesin süre verildiği ve belirlenen kesin sürede ücret yatırılmadığı takdirde mevcut delillere göre karar verileceğinin ve kesin sürenin hukuki sonuçlarının ihtar edildiği, davacının bilirkişi ücretini yatırmadığı, lehine olan raporlara göre karar verilmesini talep ettiği, bilirkişi ücretini yatırmayan davacının yeni heyetten rapor alınması talebinden vazgeçmiş sayıldığı, ispat yükü kendisinde olduğu ve davasını ispat edemediği, ispat hukukuna ilişin amir usul hükümleri gözetilerek, ispat edilemeyen davanın ve tüm taleplerin reddine karar verilmiştir. Karar aleyhine temlik eden davacı ve kısmen temlik alan … tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Temlik alan davacı … vekilinin istinaf talebi yönünden; 1-HMK 190 maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. FSEK uyarınca intihalin varlığı ve buna bağlı olarak tazminat talepli davalar yönünden ispat külfeti yönünden özel düzenleme bulunmadığından, davada ispat yükü davacı tarafta olup, mahkemece de aynı yönde değerlendirme yapıldığından, mahkemenin ispat yükü değerlendirmesinin hatalı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosyaya sunulan 29/05/2014 tarihli bilirkişi raporunda; Dava konusu kitapların belirtilen bölümlerinde yapılan karşılaştırmalı inceleme ve değerlendirme sonucunda: I. Testli Dilbilgisi 2, 4, 5. sınıf, kitabında intihal olmadığı,2. Testli Dilbilgisi 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 1/12’sinde intihal olduğu,3. Soru Hazinem 2, 4, 5.sınıf kitabında intihal olmadığı,4. Türkçe Dilbilgisi 2. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 6/23’ünde, 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/59’unda, 4. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 3/55’inin, 5. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 7/49’unun intihal olduğu,5. Birebir Matematik 4. sınıf kitabında intihal olmadığı,6. Birebir Matematik 5. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 1/15’inde, 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/11’inde intihal olduğu,7. Testli Matematik 4, 5. sınıf kitabında intihal olmadığı,8. Testli Matematik 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 3/8’inde intihal olduğu,9. Testli Matematik 2. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/16’sında intihal olduğu tespit edilmiştir. 06/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda; intihal oranlarına göre tazminat hesaplaması yapıldığı, diğer kitaplar yönünden ilk rapordaki oranlar esas alınmakla birlikte, Türkçe Dilbilgisi 4. sınıf kitabı için gerekçesi açıklanmadan, 29/05/2014 tarihli rapordaki 3/55 oranından farklı olarak, 2/59’unda intihal olduğu belirtilerek hesaplama yapıldığı tespit edilmiştir. 09/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda; yapılan karşılaştırmalı inceleme ve değerlendirme sonucunda: I. Testli Dilbilgisi 2, 4, 5. sınıf, kitabında intihal olmadığı,2. Testli Dilbilgisi 3. sınıf kitabının 129 sayfasında intihal olduğu,3. Soru Hazinem 2.sınıf kitabında 4, 5.sınıf kitabında intihal olmadığı,4. Türkçe Dilbilgisi 2. sınıf kitabının 43,47,101,155. sayfasında, 3. sınıf kitabının 43 ve 47. sayfasında, 4. sınıf kitabının 194. sayfasındaki, 5. sınıf kitabının 67,155,205,211.sayfasında intihal olduğu belirtilmesine rağmen oranının belirlenmediği,5. Birebir Matematik3, 4, 5. sınıf kitabında intihal olmadığı,6. Testli Matematik 2. sınıf kitabında 1/12, 3. sınıf kitabında 4/9, 5.sınıf kitabında 2/28 oranında intihal olduğu,7. Testli Matematik 4, sınıf kitabında intihal olmadığının tespit edildiği, İlk raporda; Soru Hazinem isimli kitapta intihal olmadığı belirtilmesine rağmen, son raporda intihal tespit edildiği, Birebir Matematik 5. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 1/15’inde, 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/11’inde intihal olduğu belirtilmesine rağmen 02/01/2018 tarihli raporda intihal olmadığı,Türkçe Dilbilgisi kitaplarının intihal oranlarının farklı olarak belirtildiğinden aralarında aykırılık olduğu, 30.5.2018 Tarihli heyete atanan Edebiyat öğretmeni … bilirkişi raporunda özetle; Türkçe ve dil bilgisi, testli dil bilgisi kitaplarını, soru hazinesi, test kitaplarını karşılaştırmalı olarak incelediği ve İNTİHAL bulunmadığı yönünde rapor tanzim ettiği tespit edilmiştir. 09/01/2018 ve 29/01/2019 tarihli raporlara itiraz üzerine alınan 19/04/2019 tarihli raporda, itiraz edilen raporlarda değiştirilmesi gereken bir husus bulunmadığının belirtildiği tespit edilmiştir. 29/05/2014 ve 09/01/2018 tarihli raporlarda Testli Dilbilgisi 3. sınıf, Türkçe Dilbilgisi 2. sınıf, 3. sınıf, 4. sınıf kitabında intihal olduğu belirtilmesine rağmen, 30/05/2018 tarihli raporda intihal olmadığının belirtilmesi sebebiyle aralarında çelişki olduğu tespit edildiğinden, Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca, çelişkili raporlara dayanılarak karar verilmeyeceğinden, davacı vekilinin alınan 4 rapor ile iddianın kanıtlandığı ve mahkemece yok sayıldığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- HMK 282. maddesi uyarınca hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca raporlar arasındaki çelişki mevcut olduğunda giderilmeden karar verilemez. Dosyada alınan raporlar birbiri ile çelişkili olduğundan, mahkemece yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesinde usule aykırılık olmadığından, raporlar arasında çelişki bulunmadığı, 5. Kez rapor alınmasına karar verilmesinin usule aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Dosyada mevcut raporlar, mahkeme denetimine açık ise de; konusunun uzmanı bilirkişilerin dahi birbirinden farklı değerlendirmede bulundukları tespit edilmiştir. İntihalin varlığının tespiti ve oranının belirlenmesi teknik bilgi gerektirdiğinden, mahkeme hakiminin genel ve hukuki bilgisi ile çözümü mümkün konulardan değildir. Sadece teknik bilgi ile giderilebilecek aykırılıklar bulunan mevcut raporlara göre mahkemenin karar vermesi mümkün olmadığından, davacı tarafın mevcut raporlar ile iddianın kanıtlandığı, esastan karar verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir. Raporlar arasındaki açık aykırılık giderilmeden eksik inceleme ile verilecek kararın Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay denetiminde bozulma ihtimalinin yüksekliği karşısında, davanın yeniden görülmesine, masraf ve zaman kaybına sebebiyet vereceğinden, mevcut raporlara göre karar verilmesi davacı tarafın iddiasının aksine dava ekonomisine aykırı olduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3-Yargıtay 11. HD.’nin 28.06.2013 tarih, E. 2011-12752; K. 2013-13684 sayılı ilamında belirtildiği üzere; intihalin varlığı için eserin birebir alınması gerekmez ve yazarın hususiyetinin geçmesi yeterli ise de; alınan 29/05/2014, 06/05/2016, 25/05/2018 ve 19/04/2019 tarihli raporlarda, davacının eserlerindeki hususiyetinin davalı tarafa ait kitaplara aktarıldığına ilişkin bir tespitin yapılmadığı, “09/01/2018 havale tarihli raporda; Dava konusu kitaplar incelendiğinde, kitap içeriğinin sorulardan oluştuğu, soruların ilköğretime yönelik olduğu, fikir ve sanat eserleri mevzuatı kapsamında şaheser olarak adlandırılabilecek, biricik yahut orijinalitesi çok yüksek eserler olmayıp sahibinin hususiyetinin aktarılmasının ve ayırediciliğin sağlanmasının zor olduğu ilim ve edebiyat eseri olarak nitelendirilebilecek metinler olduğu, bu sebeple benzerlik kriterine göre inceleme yapılacağı”, belirtildiğinden, davacıya ait sorulardaki hususiyetin, davalı kitaplarına geçtiği tespit edilmediğinden, davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebebi reddedilmiştir Dava intihalin varlığı ve buna bağlı olarak tazminattır. Tazminat miktarının belirlenebilmesi için intihalin varlığının yanında oranının da belirlenmesi zorunludur. Bilirkişi raporları arasında intihal oranları konusunda ihtilaf olduğu gibi, alınan 30/05/2018 tarihli raporda intihal olmadığının belirtilmesi sebebiyle, aralarında intihalin varlığı konusunda da aykırılık olduğu sabittir. Her dava dosyası kapsamındaki delillere göre değerlendirileceğinden, bire bir aynı esere ve aynı ihtilafa ilişkin olmadığı sürece görülmekte olan dava için emsal ve kesin hüküm olamaz ise de pek kuvvetli delil olabilir. Başka bir eser için başka mahkemeden verilen ve kesinleşen kararlardaki soruların aynı olduğu iddia edildiğinden, davacı … tarafından sunulan kesinleşmiş kararlardaki kitaplar ve sorular ile dava konusu kitapların karşılaştırılarak, aynı olup olmadığı, tespit edilen intihallerin davaya konu kitaplarda mevcut olup olmadığı yönünden ek rapor alınması zorunludur.Yerel mahkemece gerekçeli kararın 2, 3 ve 4. sayfasında bilirkişi raporlarının kısa özeti yazılmıştır. Nihai karar; mevcut raporlar arasındaki aykırılık sebebiyle iddianın kanıtlanamadığına ilişkin olduğundan, verilen nihai karara paralel olarak, dosya kapsamındaki raporlar arasındaki çelişkiler belirtildiğinden, gerekçe içeriğindeki rapor özetlerinde bilirkişi görüş ve beyanları rapor kapsamına uygun olarak özetlendiğinden, kaldı ki intihallerin varlığının ve oranının belirtilmesine ilişkin ibareler, davacı lehine değerlendirmeler olduğundan, davacı lehine olan hiç bir hususun yazılmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.Davacı … tarafından, İst.2.FSHH Mah. 2004-387 E. sayılı, İst. 4. FSHH Mah. 2011-31 E. Sayılı, Bakırköy 1.FSHH Mah. 2013/195 esas sayılı, Bakırköy 1.FSHH Mah. 2017/166, esas sayılı, İst. Anadolu FSHH Mah. 2017/265, esas sayılı, Ankara 4.FSHH Mah. 2015/418 esas sayılı, Ankara 4.FSHH Mah. 2015/417 esas sayılı dosyanın, İzmir FSHH Mah. 2015/166 E. Sayılı dosyalarının kararları veya bilirkişi raporları ibraz edilerek, görülmekte olan dava konusu kitaplarla aynı oldukları ve bir kısım sorular yönünden intihalin varlığının kesin hüküm halini aldığı iddia edilmiştir. Önceki davalarda davalıların farklı olması, henüz kesinleşmeyen dosyalar yönünden ise; kararın kesinleşmemesi ve taraflarının farklı olması sebebiyle verilen kararlar kesin hüküm olmaz ise de, pek kuvvetli delil niteliğinde olacağından, mahkemece dosyanın tevdi edildiği önceki bilirkişilerden; davacı … tarafından sunulan kesinleşmiş kararlardaki kitaplar ve yapılan tespitler ile dava konusu kitapların karşılaştırılarak, aynı olup olmadığı, tespit edilen intihallerin davaya konu kitaplarda mevcut olup olmadığı yönünden ek rapor alınmadığından, bu konuda rapor alınmadan karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davacı tarafın bu konudaki itirazlarının değerlendirilmediğine ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. 4- Ankara BAM. 20. Hukuk Dairesi’nin 2020/407 esas sayılı dosyasına ilişkin kararı; Davcı … ile davalılar Maliye Bakarlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında görülen Fikir ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi ve Tazmini istekli davada Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.01.2019 tarih ve 2017/318 E. – 2019/547 K. sayılı karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine incelenmesine ilişkin olduğu, tensip zaptı ile; Davacı …’nin taraf olduğu İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2011/31 Esas, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2013/195 Esas, Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/418 Esas, İzmir 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/166 Esas, Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/417 Esas, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/265 Esas, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/166 Esas (Eski 2013/272 Esas) sayılı dosyaların mahkemelerine müzekkere yazılarak, UYAP sistemi üzerinden gönderilmesinin istenilmesine, karar verildiği tespit edilmiştir.Tarafları aynı olmayan bir kararın diğer bir mahkeme veya bölge adliye mahkemesi dairesi için karine olabilmesi için, mahkeme veya dairenin işten el çektiği nihai karara ilişkin olması, Yargıtay veya Bölge Adliye Mahkemesi denetiminden geçerek kesin hüküm halini alması gerekip, Ankara BAM. 20. Hukuk Dairesi’nin 2020/407 esas sayılı dosyasında verilen ve … tarafından dosyaya sunulan kararı “ara karar” niteliğinde olduğundan, görülmekte olan dava yönünden karine niteliği taşımadığı gibi, her dava ileri sürülen iddia ve kapsamında bulunan delillere göre değerlendirileceğinden, istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 5-Davacı tarafın talebi intihalin varlığının tespiti ve sonrasında tazminata ilişkin olup, tazminat miktarının tespiti ise intihalin varlığı ve oranı ile belirlenecektir. Her ne kadar 29/05/2014 ve 9/01/2018 tarihli raporlar ile intihalin varlığı tespit edilmiş ise de; 30/05/2018 tarihli raporda intihal olmadığının belirtilmesi sebebiyle, intihalin varlığı konusunda raporlar arasında aykırılık olduğu sabit olduğundan, intihalin varılığının kanıtlandığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Raporlar arasında intihalin varlığı yanında oranları yönünden de aykırılık mevcuttur. Karar verilebilmesi için, raporlar arasındaki aykırılık giderilerek, şüpheye yer bırakmayacak şekilde kesin olarak intihalin varlığı, kitabın hangi bölümünde olduğu, oranı ve buna bağlı olarak tazmini gereken miktarın tespit edilmesi gerekir. Dosya kapsamındaki raporlar ile intihalin varlığı ve oranı şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilemediğinden, mahkemece de gerekçeli kararda raporlar arasındaki aykırılıklar ayrıntılı şekilde belirtildiğinden, bilirkişilerin intihalin varlığına ilişkin tespitleri değerlendirilmeden, ispat yükünün yerine getirilmediğinin belirtildiği yönündeki istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 6-Mahkemece davacı tarafın bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilerek, ek rapor veya başka heyetten rapor alınmasına karar verildiği, ancak davacı … tarafından sunulan kesinleşmiş kararlardaki kitaplar ile dava konusu kitapların karşılaştırılarak, aynı olup olmadığı, tespit edilen intihallerin davaya konu kitaplarda mevcut olup olmadığı yönünden ek rapor alınmadığı tespit edilmiştir. Davada tazminat da talep edildiğinden raporlarda sadece intihalin varlığının tespiti yeterli olmayıp, var olduğu tespit edilen intihal oranının ve buna bağlı olarak tazminat miktarının da belirlenmesi gerekir. Mahkemece alınan raporlar arasında tespit edilen intihal oranı ve tazmini gereken miktar yönünden çelişki bulunduğu belirtilerek çelişkili raporlara dayanılarak karar verilemeyeceği belirtilmiş ve bu yönü ile yerinde ise de, bilirkişilerce intihaller olduğu açıkça belirtilmesine rağmen, davacı … tarafından sunulan kesinleşmiş kararlardaki sorular ile dava konusu kitapların karşılaştırılarak, kitapların aynı olup olmadığı, tespit edilen intihallerin davaya konu kitaplarda mevcut olup olmadığı yönünde ek rapor alınmadığı tespit edildiğinden, davacının itirazlarının nazara alınmadığına ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 7- Alınan 29/05/2014, 06/05/2016, 25/05/2018 ve 19/04/2019 tarihli raporlarda, davacının eserlerindeki hususiyetinin davalı tarafa ait kitaplara aktarıldığına ilişkin bir tespitin yapılmadığı, “09/01/2018 havale tarihli raporda; Dava konusu kitaplar incelendiğinde, kitap içeriğinin sorulardan oluştuğu, soruların ilköğretime yönelik olduğu, fikir ve sanat eserleri mevzuatı kapsamında şaheser olarak adlandırılabilecek, biricik yahut orijinalitesi çok yüksek eserler olmayıp sahibinin hususiyetinin aktarılmasının ve ayırediciliğin sağlanmasının zor olduğu ilim ve edebiyat eseri olarak nitelendirilebilecek metinler olduğu, bu sebeple benzerlik kriterine göre inceleme yapılacağı”, belirtildiğinden, davacıya ait kitaplardaki hususiyetin, davalı kitaplarına geçtiği tespit edilmediğinden, davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 29/05/2014 ve 09/01/2018 tarihli raporlarda Testli Dilbilgisi 3. sınıf, Türkçe Dilbilgisi 2. sınıf, 3. sınıf, 4. sınıf kitabında intihal olduğu belirtilmesine rağmen, 30/05/2018 tarihli raporda intihal olmadığının belirtilmesi sebebiyle aralarında çelişki olduğu, ilk raporda; Soru Hazinem isimli kitapta intihal olmadığı belirtilmesine rağmen, son raporda intihal tespit edildiği, Birebir Matematik 5. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 1/15’inde, 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/11’inde intihal olduğu belirtilmesine rağmen 09/01/2018 tarihli raporda intihal olmadığı, Türkçe Dilbilgisi kitaplarının intihal oranları farklı olarak belirtildiğinden aralarında çelişki olduğu, alınan 29/05/2014, 06/05/2016, 25/05/2018 ve 19/04/2019 tarihli raporlarda intihal olduğu iddia edilen kitaplarda davacının hususiyetinin yansımasına ilişkin inceleme yapılmadığı “09/01/2018 havale tarihli raporda ise; dava konusu kitaplarda niteliği itibariyle sahibinin hususiyetinin aktarılmasının ve ayırediciliğin sağlanmasının zor olduğu ilim ve edebiyat eseri olarak nitelendirilebilecek metinler olduğu, bu sebeple benzerlik kriterine göre inceleme yapılacağı”, belirtildiğinden, aralarında çelişki bulunmadığı, hususiyetin yansıtıldığına ilişkin incelemenin mevcut olduğu yönündeki iddianın ve çelişki giderilmeden karar verilemeyeceği gerekçesinin yerinde olmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı …’nin 22/01/2022 tarihli istinaf talebi yönünden; 1-Dosya kapsamında mahkeme hakiminin taraflı davrandığına ilişkin iddialar, HMK 38 ve devamı maddelerinde düzenlenen ret sebebi olarak ileri sürülmesi gerektiği gibi, mahkemece davacı tarafın bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilerek, ek rapor veya başka heyetten rapor alınmasına karar verildiği tespit edildiğinden, davada hakkında soruşturma olan vekilin dedikodularına itibar edildiğine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. (28/10/2014 davacı tarafın itirazı ve 13/03/2018 tarihli davacı ve davalı vekilinin itirazlarına ilişkin ek rapor alınmasına ilişkin oturum zabıtları) Davacı, 07/10/2018 tarihli dilekçesinde bilirkişi … tarafından incelenmesi gereken kitaplar dosya kapsamında mevcut olduğu halde incelenmeden rapor düzenlendiğini iddia ederek Bakırköy 2. FSHHM’nin 2013/272 esas ve 2014/197 esas sayılı dosyaları ile İstanbul 3. FSHHM’nin 2015/196 esas sayılı dosyalarının duruşma zabıtlarını ibraz etmiş olup, zabıtlarda; incelenmesi gereken kitaplar dosya kapsamında mevcut olduğu halde olmadığından bahisle rapor ibraz edilmediği, incelemenin eksik olduğu, kitapların karşılaştırılmadığına ilişkin mahkeme tespitlerinin bulunduğu belirtilerek dosyanın başka bilirkişi heyetine tevdiine karar verildiği, 07/10/2018 tarihli dilekçesinde, bilirkişi … hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirterek Ankara C. B. Savcılığı’nın 2018-128776 SRŞT. dosya numarasını bildirdiği, ekinde aynı kararları sunduğu, bilirkişiyi şikayet etmesine rağmen, bilirkişinin kendisi hakkında şikayette bulunmamasını raporun rüşvet karşılığı yazıldığını göstereceğini iddia ettiği, takip eden çok sayıda dilekçesinde 28 adet bilirkişi hakkında şikayette bulunduğunu belirttiği tespit edilmiştir. (16/03/2019 tarihli dilekçe ve diğerleri) Davacı …’nin raporun rüşvet karşılığı yazıldığı iddiasına delil olarak gösterdiği belgeler, mevcut dosyaya ilişkin değildir. Her dava kendi kapsamındaki belge ve bulgulara göre değerlendirilir. Başka dosyaları ilişkin olup, bilirkişinin rüşvet aldığına ilişkin tespiti içermeyen, sadece dosya kapsamında kitapların mevcut olmasına rağmen, olmadığından bahisle ön rapor verilmesini saptayan mahkeme kararı, görülmekte olan dosyadaki raporun rüşvet karşılığı yazıldığını kanıtlamaya yeterli olmadığından, mahkemece nazara alınmamasında usule aykırılık bulunmadığından, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- İstanbul 2. FSHHM’nin 2004-387 E. sayılı tecavüzün ref’i ve haksız rekabetin önlenmesi talepli dosyada; matematik 4 kitabında 1192 adet 19 adedinin iktibas edildiği, matematik 5 kitabından 980 sorudan 11 adedinin davacı …’ye ait kitabın soruları ile aynı olduğu tespit edilerek, davalılar …, …, …, … hakkındaki davanın kabulüne, … hakkındaki davanın reddine karar verildiği, İstanbul 4. FSHHM’nin 2011-31 E. Sayılı dosyasında davacı; …, davalılar …, …, …, …, …, …, … olup, …, …, …, …, …,…, haklarındaki davanın kabulü ile basım yılı 2003 olan İlk öğretim Türkçe Dil Bilgisi 2. Sınıf, İlk Öğretim Türkçe Dil Bılgisi 3. Sınıf, İlköğretim Türkçe Dilbisi 4. Sınıf. liköğretim Türkçe Dilbilgisi 5. Sınıf, Eğlenceli Pratik Dilbilgisi 2. Sınıf, Eğlenceli Pratik Dilbilgisi 3. Sınıf, Eğlenceli Pratik Dilbilgisi 4.-Sınıf ve Eğlenceli Pratik Dilbilgisi 5. Sınıf adlı kitapların davalılarca basım ve dağıtımının önlenmesine, kitapların basmında kullanılan ürünlere el konularak hüküm kesinleştiğinde imhasına, … adında bir şahıs olmadığından, hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, Bakırköy 1.FSHHM’nin 2013/195 esas sayılı davasının: … ve davalı … Pazarlama ve … Yayın arasında FSEK’ten Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat talepli olduğu, Bakırköy 1.FSHHM’nin 2017/166 esas sayılı dosyanın; … ve davalı TUDEM arasında Türkçe ve Türkçe Hepsi Bir Arada kitabı yönünden FSEK’ten Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat talepli olup, yargılamanın devam ettiği, İstanbul Anadolu FSHHM’nin 2017/265 esas sayılı dosyanın; … ve davalı … Ltd. Şti. arasında FSEK’ten Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat talepli olup, yargılama sonunda, davacının mali hak sahibi olduğu Ankara 4.FSHHM’nin 2015/418 esas sayılı dosyanın; … ve davalı … Yayın Ltd. Şti. arasında FSEK’ten Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat talepli olup, yargılama sonunda, davacının mali hak sahibi olduğu Türkçe Dil Bilgisi ve Dil Yeteneği 1,2,3,4,5,6,7 ve 8. Sınıflar, Bütün dersler 2,3,4,5.sınıflar adlı eserlerden alıntı yapılarak (blok halinde veya değiştirilerek) davalı tarafın Bay Kalem Türkçe 2, 3, 4, 5,6,7 ve 8. Sınıflar; Tüm Dersler 3, 4, 5 ve 6. Sınıflar adlı eserlerinde (sözel kitaplarında) kullanıldığı ve bu suretle davacının FSEK 22 ve 23. maddelerinden kaynaklanan mali haklardan “çoğaltma” ve “yayma” haklarını ihlal ettiği anlaşıldığından, davanın kısmen kabulüne talep edilen telif tazminatından temlik ettiği kısım mahsup edilerek 30.821,15 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, diğer ve fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verildiği, Ankara 4.FSHHM’nin 2015/417 esas sayılı dosyanın; … ve davalı … A.Ş. arasında FSEK’ten Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat talepli olup, yargılama sonunda, davacının mali hak sahibi olduğu Türkçe Dil Bilgisi ve Dil Yeteneği 1,2,3,4,5,6,7 ve 8. Sınıflar, Pratik Test Yöntemleri Matematik 1,2,3,4,5.sınıflar, Bütün dersler 2,3,4,5.sınıflar adlı eserlerden alıntı yapılarak ( blok halinde veya değiştirilerek) davalı tarafın Dil Bilgisi 1, 2, 3, 4 ve 5. Sınıflar ile Matematik 4, 5 ve 6. Sınıflar adlı kitaplarında kullanıldığı ve bu suretle davacının FSEK 14, 15 ve 16. maddelerinden kaynaklanan manevi haklardan “umuma arz yetkisi”, “adın belirtilmesi yetkisi” ve “eserde değişiklik yapılmasını men” ile FSEK 22 ve 23. maddelerinden kaynaklanan mali haklardan “çoğaltma” ve “yayma” haklarını ihlal ettiğinden, talep edilen telif tazminatından alacağını temlik ettiği kısım mahsup edilerek 16.143,71 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, diğer ve fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verildiği, İzmir FSHHM’nin 2015/166 E. Sayılı dosyasının … ve … Tic. A.Ş. arasında Tecavüzün Ref’i, Maddi- Manevi Tazminat davası olup, davalının “Türkçe Hepsi Bir Arada 2″ ve Türkçe Hepsi Bir Arada 3” adlı kitaplarda, 10/10/2016 tarihli bilirkişi raporu ile gösterilen kısımları kullanarak çoğaltma ve yayma yapmasının davacının haklarına tecavüz oluşturduğundan, bundan böyle bu şekilde çoğaltma ve yaymanın önlenmesine, tecavüzlü nüshaların ref edilmesi davasının reddine, fazla hakları saklı 1.000 TL maddi, 2.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek, davacıya ödenmesine, manevi tazminat bakımından fazla istemin reddine karar verildiği, tespit edilmiştir. Mevcut davanın konusu; Testli Dilbilgisi 2, 3, 4, 5. sınıf, Soru Hazinem 2, 4, 5. sınıf, Türkçe Dilbilgisi 2, 3, 4, 5. sınıf, Birebir Matematik 3, 4, 5. sınıf, Testli Matematik 2, 3, 4, 5. sınıf kitapları olduğu tespit edilmiştir. Davacı … tarafından, İst.2.FSHH Mah. 2004-387 E. sayılı, İst. 4. FSHH Mah. 2011-31 E. Sayılı, Bakırköy 1.FSHH Mah. 2013/195 esas sayılı, Bakırköy 1.FSHH Mah. 2017/166, esas sayılı, İst. Anadolu FSHH Mah. 2017/265, esas sayılı, Ankara 4.FSHH Mah. 2015/418 esas sayılı, Ankara 4.FSHH Mah. 2015/417 esas sayılı dosyanın, İzmir FSHH Mah. 2015/166 E. Sayılı dosyalarının kararları veya bilirkişi raporları ibraz edilerek, görülmekte olan dava konusu kitaplarla aynı oldukları ve bir kısım sorular yönünden intihalin varlığının kesin hüküm halini aldığı iddia edilmiştir. Önceki davalarda davalıların farklı olması, henüz kesinleşmeyen dosyalar yönünden ise; kararın kesinleşmemesi ve taraflarının farklı olması sebebiyle verilen kararlar kesin hüküm olmaz ise de, pek kuvvetli delil niteliğinde olacağından, mahkemece dosyanın tevdi edildiği önceki bilirkişilerden; davacı … tarafından sunulan kesinleşmiş kararlardaki kitaplar ile dava konusu kitapların karşılaştırılarak, aynı olup olmadığı, kararlarda tespit edilen intihallerin davaya konu kitaplarda mevcut olup olmadığı yönünden ek rapor alınması gerekir. Bu konuda ek rapor alınmadan davanın kanıtlanmadığından bahisle ret kararı verilmesi usule aykırı olduğundan, davacı tarafın bu konudaki itirazlarının değerlendirilmediğine ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. 3- Dosyaya sunulan 29/05/2014 tarihli bilirkişi raporunda; Dava konusu kitapların belirtilen bölümlerinde yapılan karşılaştırmalı inceleme ve değerlendirme sonucunda: I. Testli Dilbilgisi 2, 4, 5. sınıf, kitabında intihal olmadığı, 2. Testli Dilbilgisi 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 1/12’sinde intihal olduğu,3. Soru Hazinem 2, 4, 5.sınıf kitabında intihal olmadığı,4. Türkçe Dilbilgisi 2. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 6/23’ünde, 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/59’unda, 4. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 3/55’inin, 5. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 7/49’unun intihal olduğu,5. Birebir Matematik 4. sınıf kitabında intihal olmadığı,6. Birebir Matematik 5. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 1/15’inde, 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/11’inde intihal olduğu,7. Testli Matematik 4, 5. sınıf kitabında intihal olmadığı,8. Testli Matematik 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 3/8’inde intihal olduğu,9. Testli Matematik 2. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/16’sında intihal olduğu tespit edilmiştir.06/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda; intihal oranlarına göre tazminat hesaplaması yapıldığı, diğer kitaplar yönünden ilk rapordaki oranlar esas alınmakla birlikte, Türkçe Dilbilgisi 4. sınıf kitabı için gerekçesi açıklanmadan, 29/05/2014 tarihli rapordaki 3/55 oranından farklı olarak, 2/59’unda intihal olduğu belirtilerek hesaplama yapıldığı tespit edilmiştir. 09/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda; yapılan karşılaştırmalı inceleme ve değerlendirme sonucunda:I. Testli Dilbilgisi 2, 4, 5. sınıf, kitabında intihal olmadığı,2. Testli Dilbilgisi 3. sınıf kitabının 129 sayfasında intihal olduğu,3. Soru Hazinem 2.sınıf kitabında 4, 5.sınıf kitabında intihal olmadığı,4. Türkçe Dilbilgisi 2. sınıf kitabının 43,47,101,155. sayfasında, 3. sınıf kitabının 43 ve 47. sayfasında, 4. sınıf kitabının 194. sayfasındaki, 5. sınıf kitabının 67,155,205,211.sayfasında intihal olduğu belirtilmesine rağmen oranının belirlenmediği,5. Birebir Matematik3, 4, 5. sınıf kitabında intihal olmadığı,6. Testli Matematik 2. sınıf kitabında 1/12, 3. sınıf kitabında 4/9, 5.sınıf kitabında 2/28 oranında intihal olduğu,7. Testli Matematik 4, sınıf kitabında intihal olmadığının tespit edildiği, İlk raporda; Soru Hazinem isimli kitapta intihal olmadığı belirtilmesine rağmen, son raporda intihal tespit edildiğinden, Birebir Matematik 5. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 1/15’inde, 3. sınıf kitabının karşılaştırılan bölümlerinin 2/11’inde intihal olduğu belirtilmesine rağmen, 02/01/2018 tarihli raporda intihal olmadığı, Türkçe Dilbilgisi kitaplarının intihal oranları farklı olarak belirtildiğinden aralarında aykırılık olduğu, 30.5.2018 tarihli heyete atanan Edebiyat öğretmeni … raporunda özetle; Türkçe ve dil bilgisi, testli dil bilgisi kitaplarını, soru hazinesi, test kitaplarını karşılaştırmalı olarak incelediği ve İNTİHAL bulunmadığı yönünde rapor tanzim ettiği, 09/01/2018 ve 29/01/2019 tarihli raporlara itiraz üzerine alınan 19/04/2019 tarihli raporda, itiraz edilen raporlarda değiştirilmesi gereken bir husus bulunmadığının belirtildiği tespit edilmiştir. 29/05/2014 ve 09/01/2018 tarihli raporlarda Testli Dilbilgisi 3. sınıf, Türkçe Dilbilgisi 2, 3, 4. sınıf kitabında intihal olduğu belirtilmesine rağmen, 30/05/2018 tarihli raporda intihal olmadığının belirtilmesi sebebiyle aralarında aykırılık olduğu tespit edildiğinden, çelişkili raporlara dayanılarak karar verilmeyeceğinden, davacı vekilinin alınan 4 rapor ile iddianın kanıtlandığı ve raporlar arasında çelişki bulunmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 4- HMK 282. maddesi uyarınca hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca raporlar arasındaki çelişki mevcut olduğunda giderilmeden karar verilemez. Dosyada alınan ilk rapora davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine alınan raporlar birbiri ile çelişkili olduğundan, çelişkinin mahkemece yaratıldığı iddiası yerinde olmadığı gibi, raporların çelişkili olması sebebiyle mahkemece yeniden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesinde usule aykırılık olmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Raporlar arasındaki açık aykırılık giderilmeden eksik inceleme ile karar verilmez. Bilirkişi ücretinin yatırılmasına ilişkin ara kararı yerine getirilmediğinde ihtarat yapılmak suretiyle mevcut delillere göre karar verilir. Mahkemece mevcut deliller değerlendirilerek raporlar arasında aykırılık olduğu, giderilmesi için yeni bilirkişi incelemesi gerektiği ve inceleme için gereken avansın davacı tarafça yatırılmadığı bu sebeple mevcut duruma göre davanın kanıtlanmadığı yönünde karar oluşturulduğundan, mevcut delillere göre karar verilmediğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 5-HMK 190. maddesi uyarınca ispat yükü; iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. İntihalin varlığını ve zararının tazminini talep eden davacı taraf olduğundan, verilecek karardan yarar sağlayacak taraf, davacı olmakla ispat yükü davacı taraftadır. Mahkemece alınan raporlar arasında aykırılık olduğu, karar vermeye yeterli olmadığı, maddi gerçeğin ortaya çıkması ve davacı tarafın iddiasının kanıtlanması için yeni rapor alınmasına ihtiyaç duyulduğundan, HMK 190. maddesi uyarınca taraflar iddialarının ispatı bakımından sarfı gereken giderleri karşılamakla yükümlü olduğundan ve HMK 120. maddesindeki gider avansının dava açılırken ve yeterli olmadığı taktirde yargılama sırasında davacı tarafa tamamlatılacağına ilişkin düzenleme uyarınca bilirkişi ücretinin davacı taraftan tahsiline karar verilmesinde usule aykırılık olmadığından istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 6-Gerekçeli karar; dosyadaki bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu ve ispat külfeti kendisinde olan davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde takdir edilen bilirkişi ücreti yatırılarak yeni heyetten rapor alınarak çelişki giderilemediği için davanın ispatlanmadığı temeline dayandırılmıştır. Bu ret sebebi yönünden mahkeme gerekçesinde çelişki bulunmadığı gibi, davacının çelişki olarak beyan ettiği hususlar, davacının dilekçelerinde geçen ve mahkemece dosyaya uygun bulunmayan beyanlara ilişkin olduğundan, kararın çelişkilerle dolu olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 7-Dosyada mevcut …’a ait 09/01/2018 tarihli tek kişilik rapor, daha önce alınan 29/05/2014 ve 06/05/2016 tarihli raporlar ile intihalin varlığı ve miktarı yönünden çelişkili olup, dosyada çelişen rapor bulunması halinde, çelişki giderilmeden karar verilemeyeceğinden, tek kişilik rapora itibar edilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 8-Mevcut davanın konusu; Testli Dilbilgisi 2,3, 4, 5. sınıf, Soru Hazinem 2, 4, 5. sınıf, Türkçe Dilbilgisi 2, 3, 4, 5. Sınıf, Birebir Matematik 3, 4, 5. sınıf, Testli Matematik 2,3, 4, 5. sınıf kitapları olduğu, davacı tarafça bildirilen ve kesinleşen İstanbul 2.FSHHM’nin 2004-387 E. sayılı dosyada verilen kararın, matematik 4 ve 5 adlı kitaplara, İst. 4. FSHHM’nin 2011-31 E. Sayılı dosyasının basım yılı 2003 olan İlk öğretim Türkçe Dil Bilgisi 2. Sınıf, İlk Öğretim Türkçe Dil Bilgisi 3. Sınıf, İlköğretim Türkçe Dilbisi 4. Sınıf. liköğretim Türkçe Dilbilgisi 5. Sınıf, Eğlenceli Pratik Dilbilgisi 2. Sınıf, Eğlenceli Pratik Dilbilgisi 3. Sınıf, Eğlenceli Pratik Dilbilgisi 4.-Sınıf ve Eğlenceli Pratik Dilbilgisi 5. Sınıf adlı, İzmir FSHHM’nin 2015/166 E. Sayılı dosyasının “Türkçe Hepsi Bir Arada 2″ ve Türkçe Hepsi Bir Arada 3” isimli kitaplara ilişkindir. Davacı tarafça intihalin aynı olduğu ve verilen kararlar ile kesin hüküm halini aldığı iddia edilmekte olup, davanın taraflarının farklı olması ve bir kısım kararların kesinleşmemesi sebebiyle kesin hüküm olmaz ise de; kesinleşen kararlar bu dava yönünden pek kuvvetli delil niteliğini alacağından, mahkemece önceki bilirkişilerden, bu dosyalardaki kitaplar ile dava konusu kitapların karşılaştırılarak aynı olup olmadığı ve intihallerin önceki kararlar ve raporlarda tespit edilenler olup olmadığı konusunda ek rapor alınması gerekirken alınmadığından, davacı itirazları tam karşılanmamış olup, davacı tarafın bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 9- HMK 267. maddesi bilirkişi sayısının belirlenmesine ilişkin olduğundan, davacı tarafın iddia ettiği AYM Genel Kurulu’nun, 05.02.2016 tarihli 20920 ve 16.12.2015 tarihli 29615 sayılı “Dosyadaki diğer resmi raporları irdelemeyen, o rapordaki tespitlere itibar edilmemesinin sebeplerini açıklamayan bilirkişi raporu, hükme esas alınamaz.” yönündeki kararı ile ilgisi bulunmamaktadır. HMK 279/2. maddesi uyarınca bilirkişilerin oy ve görüşlerini mahkemeye ortak rapor halinde sunmaları gerekir. Bilirkişiler arasında ayrık görüş varsa raporda belirtilmesi ve ayrık görüş sahibi bilirkişinin oy ve görüşünü ayrı rapor halinde sunması mümkündür. Bilirkişi … 25/05/2018 tarihli raporu sunan heyettedir. Rapor bilirkişiler tarafından ortak sunulmuş, bilirkişi … muhalefet şerhini rapor sonunda belirtmiştir. Bilirkişi …’nin tespitlere muhalefet etmesi …’in ortak çalışmadığını göstermeyeceğinden, davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi … 25/05/2018 tarihli raporda intihalin varlığı veya yokluğu yönünde tespitlerini çizelge halinde belirtip, gerekçelerini izah ettiğinden, önceki bilirkişilerin görüşünden ayrılma sebeplerinin izah edilmediğine ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verilmesi gerekmiştir. 10-Mahkemece 20/09/2018 tarihli oturumda; 2-Davacının yazar olduğu halde hukukçu şeklinde intihal ve FSEK ile ilgili bilirkişilere olumsuz yol gösteren bir takım belgeler sunduğu, dava konusunun davacının üzerinde hak sahibi olduğunu iddia ettiği kitaplardaki alıntılar ile sınırlı ve bilirkişilerin görevinin de her dosyaya özgü sunulan deliller, Yargıtay içtihatları kapsamında intihalin yasada ve Yargıtay içtihatları ile belirlenen şekli ile inceleme görevleri olduğu, davacının Ankara Mahkemelerinde de görev alan bilirkişiler hakkında suç duyurusu, hakaret gibi işlemlerde bulunması sebebi ile yargılamanın görev alan bilirkişilerin de görevden çekilme dilekçeleri sunmaları sebebi ile sürüncemede kaldığı dikkate alınarak, bu aşamadan sonra İstanbul’da daha önce davacının ve davalının dosyalarında görev almamış tercihen 2018 listesindeki Edebiyat, Türkçe, Matematik Öğretmeni ve FSEK uzmanı tercihen akademisyenden oluşan bilirkişi heyeti katılımı ile 4 kişilik bilirkişi heyeti oluşturulmasına, Bilirkişilerin sarf edeceği emek ve mesai karşılığında 1000’er TL ve bilirkişi tebligat ücreti 56-TL toplam 4.056- TL‘nın davacı vekili tarafından 2 haftalık kesin sürede mahkeme veznesine depo edilmesine, belirlenen kesin süre içinde masraf verilmediği takdirde dosya içindeki mevcut deliller ile inceleme yapılacağı hususunun davacı vekiline ihtarına(kesin sürenin hukuki sonuçları ihtar edildi) şeklinde karar verildiği, davacı asilin 15/01/2019 tarihli beyan dilekçesi ile bilirkişi ücretini maddi imkansızlık sebebiyle yatıramadığına dair dilekçe sunduğu, davasını bandrollere göre yapılan tazminat hesabına göre kabul edilmesini, muhasip bilirkişiden rapor alınmasını talep ettiği tespit edilmiştir. Mahkemece kararın 7. sayfasında; “6100 Sayılı HMK 266. madde de; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” hükmü düzenlenmiştir. Dava konusu kitaplar ile kitaplarda yer alan soru ve metinlerin hususiyet taşıyıp taşımadığı, eser vasfında olup olmadığı, davalı kitaplarında alıntı yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa iktibas serbestisi mahiyetinde bulunup bulunmadığının tespiti ile tazminat hesabı mahkeme hakiminin teknik bilgisi ile çözümlenecek hususlardan değildir. İstanbul BAM 16.HD’nin 2018/2960 Esas, 2021/1156 Karar ve 3.6.2021 tarihli ilamlarında da işaret edildiği üzere;”…. Bilirkişi ücretini yatırmayan davacının yeni heyetten rapor alınması talebinden vazgeçtiği ve ispat yükü kendisinde olduğundan, davasını ispat edemediği kanaatiyle mahkemenin davanın reddine karar vermesi yerinde görüldüğünden, davacı asilin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçesi de dikkate alındığında ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.” şeklinde gerekçe yazıldığı tespit edilmiştir. Davacı tarafa 20/09/2018 tarihli oturumda bilirkişi ücretini depo etmesi için kesin süre verilip, usulüne uygun ihtarat yapılmasına rağmen yatırılmadığı tespit edildiğinden, mevcut delillere göre karar verilmesi usule uygundur. Gerekçede belirtilen İstanbul BAM 16. HD’nin 2018/2960 E., 2021/1156 K. ve 3.6.2021 tarihli kararında belirtilen; “Bilirkişi ücretini yatırmayan davacının yeni heyetten rapor alınması talebinden vazgeçtiği ve ispat yükü kendisinde olduğundan, davasını ispat edemediği” şeklindeki gerekçe Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarının gerekçesi olduğundan, (Yargıtay 11. HD’nin 2011/2807 esas ve 2012/8428 karar sayılı, Yargıtay 11. HD’nin 2011/11461 esas ve 2012/17982 karar sayılı,Yargıtay 11. HD’nin 2020/2654 esas ve 2021/659 karar sayılı kararı) 16. Hukuk Dairesi’nin belirtilen kararının kesinleşmemiş olması emsal alınmasına engel olmadığından, davacının bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 11-6100 sayılı HMK’nin 267. maddesinde; “Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle tek sayıda birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi mümkündür.” düzenlemesi mevcuttur. İlk raporu …, … ve … ibraz etmiş olup, heyet 3 kişiden oluştuğu, mahkemece düzenlenen 30/04/2014 tarihli bilirkişi teslim tutanağında; 1- … Yayıncı bilirkişi, 2-… -(4499) Öğretim görevlisi – Üniversite Yard. Doç. Dr. bilirkişi, 3- …- (6024)Türk Dili ve Edebiyat Öğretmeni – Ortaögretim, (4501) Öğretim üyesi – Üniversite öğretim görevlisi bilirkişi olarak görevlendirildiği tespit edildiğinden, iki adet Türkçe bilirkişisi atandığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddi gerekmiştir. HMK165. maddede bekletici mesele; bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen ve tamamen bağlı olması koşullarına bağlandığından, reddi hakim talebi bu kapsamda kalmadığından, BAM 16. HD.’nin bazı hakimleri hakkında yapacağı reddi hakim talebinin sonucunun bekletici mesele yapılmasına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Ankara BAM. 20. Hukuk Dairesi’nin 2020/407 esas sayılı dosyasına ilişkin kararı; Davacı … ile davalılar Maliye Bakarlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında görülen Fikir ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi ve Tazmini istekli davada Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.01.2019 tarih ve 2017/318 E. – 2019/547 K. sayılı karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine incelenmesine ilişkin olduğu, tensip zaptı ile; Davacı …’nin taraf olduğu İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2011/31 Esas, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2013/195 Esas, Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/418 Esas, İzmir 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/166 Esas, Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2015/417 Esas, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/265 Esas, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/166 Esas (Eski 2013/272 Esas) sayılı dosyaların mahkemelerine müzekkere yazılarak, UYAP sistemi üzerinden gönderilmesinin istenilmesine, karar verildiği tespit edilmiştir. Tarafları aynı olmayan bir kararın diğer bir mahkeme veya bölge adliye mahkemesi dairesi için karine olabilmesi için, aynı hukuki sebebe dayanması, mahkeme veya dairenin işten el çektiği nihai karara ilişkin olması, Yargıtay veya Bölge Adliye Mahkemesi denetiminden geçerek kesin hüküm halini alması gerekip, Ankara BAM. 20. Hukuk Dairesi’nin 2020/407 esas sayılı dosyasında verilen ve … tarafından dosyaya sunulan karar “ara karar” niteliğinde olduğundan, görülmekte olan dava yönünden karine niteliği taşımadığı gibi, her dava ileri sürülen iddia ve dosya kapsamında bulunan delillere göre değerlendirileceğinden, istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin inceleme; Davada taraf sıfatının denetlenerek, taraf teşkilinin sağlanması, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen yapılması gereken işlemlerdendir. Davacı … dava dosyasına konu alacağının %25’ni 23/11/2015 tarihli temlik sözleşmesi ile …’e, 12/04/2021 tarihli temlik sözleşmesi ile payının %99’unu …’ya temlik etmiş, … davaya dahil edilmesine rağmen, 23/11/2015 tarihli temlik sözleşmesi ile alacağın %25’ne sahip olan …’e duruşma gününün bildirilerek davaya katılımının sağlanmadığı bu hali ile dosyada taraf teşkili tamamlanmadan karar verildiği tespit edilmiştir. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince davacı … vekilinin 3 ve 6 numaralı, davacı …’nin 2 ve 8 numaralı istinaf sebepleri yönünden ve taraf teşkili sağlanmaması sebebiyle kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 355. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Temlik alan davacı … vekilinin 3 ve 6 numaralı, davacı …’nin 2 ve 8 numaralı istinaf sebebinin KABULÜ ile;2- İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/11/2021 tarih, 2013/102 E. 2021/407 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 ve 355. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendilerine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022