Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/427 E. 2022/365 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/427
KARAR NO: 2022/365
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/11/2020
NUMARASI: 2016/486 E. – 2020/544 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Alacağına mahsup edilmek üzere, keşidecisi … olan … Mudanya Yolu Şubesinin … nolu hesabından lehtarı dava dışı …A.Ş. adına keşide edilen 17.05.2014 keşide tarihli 5.000,00 TL bedelli çek ile … Bankası A.Ş. Bursa Atatürk Caddesi Şubesinin … no’lu hesabından, müvekkili şirket namına keşide edilen 30.04.2014 tarihli 15.000,00 TL bedelli çeklerin, kendisine gönderilmek üzere … Kargo’ya verildiğini, ancak söz konusu çeklerin kargo firmasının aracındayken çalındığını, çekler üzerinde müvekkili şirkete atfen atılan imza ve kaşenin sahte olduğunu, müvekkili şirketin kendisinden sonra gelen davalı cirantalar ile herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığını beyan ederek, çekler sebebiyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, dava konusu çeklerin değerinin % 20’sinden aşağı olmak üzere tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Temlik eden … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin bir finans kuruluşu olup, davalılardan … – … adlı kişiye kullandırılan finansmandan doğan ve davaya konu çekleri de kapsayan finansman alacağını tahsil edememiş olması sebebiyle 16.09.2015 tarihinde ”Tahsili Gecikmiş Alacakların Satış ve Devir Sözleşmesi” başlıklı sözleşme ile … AŞ.’ye devretmiş olduğunu, yapılan bu devir kapsamında alacağı tevsik eden tüm bilgi ve belgeler de anılan … Şirketi’ne teslim edildiğini, bu nedenle davaya dair detaylı cevap verme imkanlarının bulunmadığı gibi, hukuken davaya taraf olmadıklarını, bir alacaklarının bulunmadığını, söz konusu alacağı temlik ettiklerini, bu sebeplerle davanın dava dışı … AŞ.’ye ihbar edilmesi ve temlik alan bu şirket aleyhine sürdürülmesi gerektiğini, davacı yanın imza ve kaşedeki sahteliğe dair iddiası ancak ciro silsilesinde sahte olduğu ileri sürülen kendi cirosuna ardışık ciro sahibine karşı ileri sürülebileceğini, sahteliği bilebilecek durumda olmayan yetkili hamilin kötüniyeti ispatlanmadıkça yargılama giderleri, vekalet ücreti gibi kalemlere mahkum edilemeyeceğini, müvekkilinin kotüniyetinin ispat edilemediği hususunun Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/258 E. ve 2015/982 K. sayı ve 05.11.2015 tarihli kararı ile ortaya çıktığını belirterek dava konusunun devri söz konusu olduğundan HMK m. 124 uyarınca davanın devralan … A.Ş. aleyhine sürdürülmesini; öte yandan haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Bilirkişi raporu ile, çekler üzerindeki imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığının belirlendiği, çeklerin, davacının elinden rızası dışında çıkıp sahte cirolarla tedavüle konulduğu, davacı şirketin çeklerden sorumlu olmadığı, sahtelik iddiasının mutlak defi olup herkese karşı ileri sürülebileceği, bu nedenlerle davanın kabulü gerektiği, ancak kötüniyet ispatlanamadığından kötüniyet tazminatının reddine karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın kabulüne, tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davalı temlik alan … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; Alacağı temlik eden … A.Ş. ile diğer davalı …- … arasında düzenlenen faktoring sözleşmesi uyarınca, kambiyo evraklarının … tarafından faktoring işlemine tabi tutulduğunu, … A.Ş’nin faktoring mevzuatına uygun şekilde, tüm silsileye uygun ve eksiksiz evrak teatisi ile işlemi gerçekleştidiğini, Davaya konu teşkil eden söz konusu 2 çekteki sahte imza ve kaşenin faktoring şirketince tespit edilmesi mümkün olmayan hususlar olması sebebiyle faktoring şirketinin bir kusuru bulunmadığını, özen yükümlülüğüne aykırı bir fiilinin de bulunmadığını, Davacı tarafın basiretli davranmayarak çekleri kargo şirketi ile göndermesi ve çeklerin kargo aracından çalınmış olması sebebiyle davacının faktoring şirketine karşı borçtan sorumlu olmadığına ilişkin bir hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Finansal Kiralama, Faktöring ve Finansman Şirketleri Kanunu Md. 9/3’te: ”Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” şeklinde düzenleme yer aldığını, Davacı tarafından faktoring şirketinin kötü niyeti veya ağır kusuru ispat edilememiş olmasına karşın mahkemenin de faktoring şirketinin kötüniyetli olmadığı hususunun kabulünde olduğunu, bu sebeple Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından karşı taraf vekalet ücretinin, yargılama giderlerinin ve harçların kendilerine yüklenmiş olmasının da hukuka aykırılık teşkil ettiğini, alacağı temlik eden faktoring şirketinin hiç bir özen yükümlülüğüne aykırı davranmamış olması, söz konusu sahtecilikle bir ilişkisinin bulunmaması ve kötü niyetinin mevcut olmaması durumu mahkemece de kabul edilmesine rağmen yargılama giderlerinin ve harçların kendilerine yükletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Aynı zamanda dava tarihinde … A.Ş.’ nin harçtan istisna olması sebebiyle de harcın kendilerine yükletilmesinin mümkün olmadığını, kararın bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, dava konusu çeklerdeki kaşe ve imzaların davacı şirket yetkilisine ait olmadığı gerekçesiyle çeklerden dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Davalı … A.Ş. ile … AŞ. (Birleşme öncesi … A.Ş.) arasında Beyoğlu … Noterliğinin 07/12/2015 tarih ve … yevmiye numaralı alacağın temliki sözleşmesi ile davaya konu çeklerden kaynaklanan alacakların davalı … A.Ş’ ye temlik edildiği, işbu alacakların talep, dava, tahsil ve ahzu kabz yetkilerinin temlik alan şirkete devredildiği, davacının beyanı ve talebi doğrultusunda Mahkemece HMK’ nın 124. maddesi hükmü uyarınca taraf teşkiline yönelik usuli eksikliğin giderildiği anlaşılmıştır. Davaya konu çekler incelendiğinde; … Anonim Şirketi, Mudanya Yolu Şubesine ait, keşidecisi …, … olan, … seri numaralı, Bursa 17/05/2014 keşide yer ve tarihli, 5.000,00 TL bedelli çek ve … Bankası Anonim Şirketi, Bursa … Caddesi Şubesine ait, keşidecisi … Anonim Şirketi olan, … seri numaralı, Bursa 30/04/2014 keşide yer ve tarihli, 15.000,00 TL bedelli çekler olduğu, ciro silsilesine göre davacı lehtar şirketin kaşesi basılarak imzalanmak suretiyle devredildiği, davacı şirket cirosundan sonra her iki çekte de sırasıyla önce … Ltd. Şti’ nin, sonra … – … cirolarının bulunduğu, akabinde çeklerin faktoring sözleşmesi kapsamında son hamil olarak temlik eden … A.Ş’ye cirolanarak devredildiği, çeklerdeki ciro silsilesinde şeklen tam olduğu ve bir kopukluk bulunmadığı görülmüştür. Davacı çekteki kaşe ve imzaların kendisine ait olmadığını iddia ettiğine göre, ispat yükü davacı üzerinde olup, bu hususta Mahkemece aldırılan denetime elverişli 26/08/2019 tarihli bilirkişi raporu ile imzanın davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığının tespit edildiği, sahtecilik iddiasının mutlak defi’lerden olduğu ve herkese karşı ileri sürülebileceği, bu nedenle son hamilin ayrıca kötüniyetli olması şartının aranmadığı, böylelikle davacının iddiasını ispatladığı anlaşılmakla Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı … AŞ. vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan davalı istinaf eden her ne kadar, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini ve kötüniyetli olmadığını, harçtan muaf olduğunu, bu sebeple yargılama giderlerinin kendilerine yüklenemeyeceğini beyan etmiş ise de; 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’ nun 143. maddesinde ” Bu Kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri ile 4743 sayılı Malî Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’ un bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3 üncü maddesinin yedinci fıkrası uyarınca Kurulun çıkarmış olduğu yönetmelik kapsamında kurulan varlık yönetim şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar, kuruluş işlemleri de dâhil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’ na göre ödenecek damga vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanunu’ na göre ödenecek harçlardan, her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden, kaynak kullanımını destekleme fonuna yapılacak kesintilerden ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’ un 39 uncu maddesi hükmünden istisnadır.” hükmü düzenlenmiş olup, davalı temlik alan … A.Ş’nin 2005 yılında kurulduğu, böylece, ilgili yasal düzenleme gereği temlik alanın kurulduğu takvim yılı ve bunu izleyen 5 yıl süresince 492 sayılı Harçlar Kanunu’ na göre ödenecek harçlardan istisnasının 2010 yılı itibariyle sona erdiği, davanın da harç istisnasının sona erdiği tarihten sonra 2016 yılında açılmış olduğu, bu nedenle davalının harçtan muaf olmadığı, davanın kabulüne karar verilmiş olmasına göre, Mahkemece yargılama harç ve giderlerinin davalı tarafa yükletilmesinde bir hata bulunmadığı anlaşılmakla davalı istinaf eden vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan sebepler gereğince dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı … A.Ş. vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2020 tarih ve 2016/486 E. 2020/544 K. sayılı kararına karşı davalı … A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.366,20 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalı … A.ş’den tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı … A.ş tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı … A.ş tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/03/2022