Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/41 E. 2022/43 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/41
KARAR NO: 2022/43
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/10/2021
NUMARASI: 2020/967 E. 2021/772 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/01/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Müvekkili şirketin gözlük sektöründe toptan gözlük malzemeleri satışı ile iştigal ettiğini, müvekkil ile davalının 2019 yılının Haziran ayında yaptıkları anlaşma uyarınca davalı …’ın müvekkiline 25.000,00 Euro değerinde gözlük malzemesi teslim etme taahhüdüne karşılık müvekkilin 27.06.2019 düzenleme, 31.03.2020 vade tarihli 25.000,00 Euro bedelli malen kayıtlı bonoyu davalı lehine keşide ederek teslim ettiğini, davalı tarafça müvekkiline anlaşma gereği teslim edilen ürün olmadığını ve keşide edilen bononun İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini, müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, haksız ve kötü niyetli davalının asıl alacağın en az %20 si kadar kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkili ile davacı arasında herhangi bir ticari akit bulunmadığını, davanın genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerinde açılması gerektiğini, dava konusu senedi müvekkilinin davacıya borç olarak verdiğini, menfi tespit davalarında icra inkar tazminatına yer olmadığını, müvekkilinin iyi niyetli ve borçlunun borcuna sadık kalacağı düşüncesiyle vermiş olduğu parasını geri alabilmek adına senedi takibe koyduğunu, dava dilekçesinde bir ticari akit olduğu söylenmesine rağmen ticari akti sunmadığını ve sözlü yapılan akte dair tanık göstermediğini, dosyanın görevli mahkeme olan İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Bononun, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyenin, asıl borçlu durumunda olduğu, (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 691/1.maddesi) senetlerin ihdas bölümünde malen ya da nakden kaydı yazılmışsa bu kayıtlara uyulması gerektiği, aksinin savunulmasının senedin talili anlamına geldiği ve ispat yükünün yer değiştirdiği, senedi talil edenin savını ispat etmesi gerektiği, (Yargıtay HGK. 17/12/2003 tarih ve 2003/19-781 E., 2003/768 K. Sayılı Kararı) dava konusu senedin ihdas nedeni bölümünde malen kaydı bulunduğu halde, davalının cevap dilekçesinde bono bedelini davacı tarafa borç olarak verdiğini, davacının söz konusu bonoyu düzenleyerek verdiğini beyan ettiği, böylece senet metnini talil etmiş olduğundan ispat külfetini üzerine aldığı, ancak davalı tarafça taraflar arasındaki borç ilişkisini ispatlayan herhangi bir delil sunulmadığından davanın kabulüne, İİK. 72/5 maddesine göre davalının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükünün, davacı üzerinde olduğu, davacının, davalının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamadığından, kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin gerekçeli kararında ispat yükünün yer değiştirmesi ve davalının da alacağı ispatlayamadığı gerekçesi ile davayı kabul ettiğini, ispat yükünün yer değiştirdiğini kabulü anlamına gelmemekle birlikte, öyle bile olsa alacağı ispat için mevcut delillerin toplanmadığını, tanıkların dinlenmediğini, her iki tarafın defter ve kayıtlarının incelenmediğini, hukuki dinlenme haklarının ihlal edildiğini, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi, davalı …’ın 25.000,00 Euro değerinde gözlük malzemesi teslim etme taahhüdüne karşılık 27.06.2019 düzenleme, 31.03.2020 vade tarihli 25.000,00 Euro bedelli malen kayıtlı bonoyu davalı lehine keşide ederek teslim ettiği halde, davalı tarafından anlaşma gereği teslim edilen ürün olmadığından ve keşide edilen bono İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile takibe konu edildiğinden, davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, haksız ve kötü niyetli davalının asıl alacağın %20 si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olup karar yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/05/2021 tarihli 2017/9-2204 esas ve 2021/638 karar sayılı ilamı ile 15/06/2021 tarihli 2017/(17)4-2049 esas ve 2021/771 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinin 1. fıkrası “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmünü düzenlemiş olup, Anayasa’nın 36. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun/HMK) “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesinde; “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmüne yer verilmiş olup, maddedeki “açıklama ve ispat hakkı” tarafların, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkını kapsamaktadır. Her iki taraf da bu haktan eşit olarak yararlanır. Mahkemelerin, taraflara tebligat yaparak iddia ve savunmalarını sunma, tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi vardır. Dolayısıyla mahkemelerce, yargılamanın taraflarınca ileri sürülen iddialar ve gösterilen deliller gereği gibi incelenmek zorundadır. Mahkemece; davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri, duruşma günleri usule uygun olarak tebliğ edilerek, savunma yapmaları, delillerini ibraz etmeleri sağlanmış olduğundan, bu yönde eksiklik olmadığı tespit edilmiştir. Takip konusu senedin, 27/06/2019 tanzim, 31/03/2020 vade tarihli 25.000,00 Euro bedelli davacı …-… tarafından … emru havalesine keşide edilmiş, kayıtsız şartsız borç ikrarını havi kambiyo senedi vasfını haiz bono olup, bedelinin malen ahzolunduğu belirtilmiştir. Davacı taraf bononun, davalının teslim etmeyi taahhüt ettiği gözlük malzemesi karşılığında verildiğini ve malzemenin teslim edilmediğini belirtmek suretiyle senet metnindeki malen kaydı doğrultusunda beyanda bulunmasına rağmen, davalı taraf cevap dilekçesinin esasa ilişkin itirazlar bölümünde; “Bahse konu senedi müvekkil davacıya BORÇ olarak vermiştir” sözleri ile senetteki malen kaydının aksini iddia etmiştir.Yerleşmiş Yargıtay kararları ve öğretide bu durum talil olarak vasıflandırılmaktadır. Bono metninin talili halinde, iddianın ispat külfeti bu iddiadan lehine yarar çıkaran tarafa geçmektedir. Bono metnindeki malen kaydının aksini, borç olarak verildiğini iddia eden davalı taraf olduğundan, ispat külfeti davalı taraftadır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15/02/2017 tarih ve 2015/14502 E., 2017/832 K. Sayılı kararı). HMK 201. maddesi gereğince senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler HMK 200. maddedeki miktardan az bile olsa aynı kuvvette belge ile ispatı gerektiğinden, davalı tarafın, borç karşılığı verildiğini yazılı delille kanıtlamakla yükümlüdür. Tanık beyanı ile kanıtlanması mümkün olmadığından, davalı tarafça tarafların ticari defterlerine ve yemin deliline dayanılmadığından, davalı vekilinin tanıklarının dinlenmediği, ticari defterlerin incelenmediği ve delillerinin toplanmadığı bu suretle hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğine ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığı gibi, davalı tarafça bononun borç karşılığı olarak verildiğine ilişkin yazılı belge sunulmadığından, davanın kabulünde usul ve yasaya dosya kapsamına aykırılık bulunmadığından istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun istanbul anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2021 tarih ve 2020/967 E., 2021/772 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 13.127,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 4.388,91 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.738,19 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 06/01/2022