Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/392 E. 2022/653 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/392
KARAR NO: 2022/653
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/12/2021
NUMARASI: 2020/365 E. 2021/230 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, … Vakfı bünyesinde bulunan özel bir sağlık kurumu olduğunu, … liderliğinde 1920 yılında kurulduğunu, 1995 yılından itibaren … Vakfı’nın yaklaşık 200 milyon doların üzerindeki katkılarıyla geniş çaplı renovasyon ve yeni modern binalarıyla 2007 yılında 60.500 m2’lik bir modern sağlık tesisine dönüştüğünü, müvekkilinin ara vermeden çok uzun yıllardır kullanmakta olduğu … HASTANESİ markasının, toplumda ciddi bir bilinirliğe ve tanınmış marka vasıflarını haiz olduğunu, davalı tarafın açılan davalarda aleyhe sonuçlar almasına karşın marka başvurusu yapmaya, davacı şirketi zarara uğratmaya devam ettiğini, taraflar arasında görülen Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/115 E. – 2018/170 K. sayılı kararında, taraflara ait markaların benzer olduğunun kabulü ile davalı taraf eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesine ve durdurulmasına karar verildiğini, Ankara Bölge Adliyesi 20. Hukuk Dairesi’nin 04.07.2019 T., 2018/1336 E.- 2019/779 K. sayılı kararı ile davalıların istinaf taleplerini esastan reddetmesine rağmen davalı tarafın marka başvuruları yapmaya devam etmesinin davalının kötü niyetinin başlıca göstergesi olduğunu, taraflar arasında görülen Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/87 E. 2019/95 K. sayılı kararında ise, davalıya ait 2016/22404 sayılı “…” markasının tescil edilmek istendiği tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ile ilgili YİDK kararının iptaline karar verildiğini, mahkeme kararında; “…” ibaresi davacı markalarında esas unsur olarak tescil edilmiş olduğundan, bu ifadenin davalı markasında aynen ve esas unsur olarak yer alması nedeniyle markaların benzer olduğu ve bu markaların halk tarafından karıştırılma ihtimali bulunduğu” şeklinde benzerlik tespiti yapıldığını, Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/260 E. Sayılı kararında ise, davalı şahsa ait 2017/120217 sayılı “…” markasının tescil edilmek istendiği tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğü ve ilgili YİDK kararının iptaline karar verildiğini, davalının “…” adı altında işlettiği tıp merkezinin lokasyon olarak, müvekkili şirketin tanınmış hastanesine 2 km uzaklıkta olup, davalının … markasını kullanırken tercih ettiği renk kombinasyonunun, müvekkili şirketin tanınmış markalarının renkleri ile birebir aynı olduğunu, davalının mevcut kullanımının, tüketici nezdinde karışıklığa yol açtığını, hastaların işletmeler arasında bir bağlantı olup olmadığını, …’nin … HASTANESİ’nin bir işletmesi olup olmadığını sorduklarını, bu kullanım nedeniyle davalının davacı markalarının tanınmışlığından haksız yararlandığını, davaya konu … no ile tescilli “….com.tr“ marka ile müvekkiline ait “…” ibareli markaların, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 anlamında gerek bütünsel olarak gerekse esas unsur bazında benzer olduğunu, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunduğunu, davacı şirket tarafından … markası altında verilen hizmetin, kalitesi nedeniyle tercih edildiğinden, davalı kullanımının davacının tanınmış markasının itibarını erozyona uğratarak ciddi zararlar verebileceğinden, SMK 6/4 ve 6/5 maddeleri uyarınca da markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, 6769 sayılı SMK’nın 6. maddesinin 6. fıkrasının,“Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir” hükmünü içerdiğinden, aynı zamanda bir hükümsüzlük sebebi olduğunu, “…” ibaresinin sınai mülkiyet hakkı olan alan adının (www…org ve www…com.tr) da esas unsurunu oluşturduğunu, dava konusu markanın hükümsüz kılınmaması halinde, müvekkili şirketin 6769 sayılı SMK’nin 6/6 maddesi gereğince de haklarının zarar göreceğini, 6769 sayılı SMK’nin 6/9 maddesi “Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” hükmünü haiz olup, davalının “…” ibareli markanın esas unsurunu içerir ibareyi marka olarak tescil ettirmesi ve bu şekilde kullanıyor olmasının, ticari hayatta öne çıkmak için yapılmış kötü niyetli bir eylem olduğunu, aynı zamanda eylemin tanınmış bir marka ve firmanın ayırt edici gücünden yararlanmak şeklinde “rekabette öne çıkma” olarak ifade edilen haksız rekabet fiilini teşkil ettiğini, her türlü maddi ve manevi tazminat talep ve sair dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı adına … sayısı ile tescilli “…com.tr” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı adına tescilli “…com.tr. ibareli markanın hükümsüzlüğü davasının daha önce Ankara 4. FSHM. 2017/115 E. Sayılı dosyasında görülerek, verilen kararın temyiz incelemesinde; davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilmeyen ve lehlerine karar verilen Ankara 3. FSHM 2017/463 E. Sayılı dosyanın da incelenmesi ve gerekirse tekrar bilirkişi raporu alınması istemiyle usulden bozulduğunu, … Esasında halen derdest olduğundan, derdestlik itirazları olduğunu, Ank.2.FSHM 2019/260 E. Sayılı dosyada verilen karar her ne kadar aleyhlerine ise de, aynı dosyada mübrez ilk bilirkişi raporunun kendi lehlerine olduğunu, davacının iddialarının aksine gerek kendi markasının ayırt edicilikten yoksun olması, gerek markaların hitap ettiği tüketici kitlesinin farklılığı görecek şekilde bilinçli olması nedenleriyle derdestlik iddia ettiği dosyada yaptığı savunmalarla birebir örtüşen rapor ve kararları ekte sunarak davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, davalı adına tescilli … numaralı markanın benzerlik, tanınmışlık, ve kötü niyetli tescil nedeniyle hükümsüzlük davası olduğu, Dosya içerisine alınan 25/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda, davacının … markasının 44. Sınıfta yer alan sağlık hizmetleri, hastane hizmetleri, tıbbi hizmetler açısından davaya konu markanın başvuru tarihinden önce tanınmış marka olduğu, davaya konu markanın hükümsüzlük koşullarının oluştuğu yönünde görüş bildirildiği, Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davaya konu … numaralı markanın 44. Sınıfta veterinerlik ve hayvan üretimi, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler, Tarım, bahçecilik ve Ormancılık ile ilgili hizmetler, İş yeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri bakımından tescilli olduğu, davacının ise davaya konu markanın tescil tarihinden önce tescil edilen … numaralı … Hastanesi markasının 44. sınıftaki sağlık hizmetleri, hastane hizmetleri, … numaralı … Polikliniği markasının 09, 10 ve 42. sınıflarda tescilli olduğu, … numaralı … ibareli markanın 44. sınıfta, … numaralı … isimli markanın 44. sınıfta, … isimli markanın 44. sınıfta ve … numaralı … markasının 44. sınıflarda tescilli sahibi olduğu, Taraf markaları karşılaştırıldığında; esas unsurun … ibaresi olduğu, … ibaresi yanında yer alan poliklinik, tıp merkezi ile davalının davaya konu markasında yer alan … ibarelerinin tanımlayıcı mahiyette olduğu, esas unsurun … ibaresi olması sebebiyle davalının davaya konu markasının tescilli olduğu 44. sınıftaki hizmetler bakımından davacının … numaralı …, … numaralı … ve … numaralı … isimli markaların tescil tarihinin davalı markasından daha önceki bir tarihte olduğu, kelime yapısı itibariyle markaların benzediği ve aynı sınıfta tescilli olmaları sebebiyle SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, SMK’ nın 6/4 ve 6/5 maddeleri yönünden yapılan değerlendirmede, davacı markasının tanınmış marka olduğu hususunun karara bağlandığı yine bilirkişi heyetince davacının … markasını davalının … numaralı markanın tescil tarihi olan 11/11/2015 tarihi itibariyle tanınmış marka olduğu yönünde görüş bildirildiği, mahkemece davacının … sayılı … markasının önceki mahkeme kararları ve dosyada alınan bilirkişi raporundaki tespit nedeniyle, tanınmış marka olarak kabul edildiği, davacının … esas unsurlu seri markaların sahibi olduğu, davalının davaya konu markasında yer alan … esas unsurlu ibarenin davacı markaları ile söz konusu hizmetlerin ortalama tüketicilere hitap eden hizmetler olması sebebiyle iltibasa yol açacağı anlaşıldığından SMK’ nun 6/4 ve 6/5. Maddeleri uyarınca da hükümsüzlüğe karar vermek gerektiği, Kötü niyeti iddia edenin ispat etmesi gerektiği, davacının ve davalının ortak olarak sağlık sektöründe, tıbbi alanda hizmetler verdiği, davalının davacının … markasından haberdar olduğu, her ne kadar … ibaresi zayıf bir marka olarak nitelendirilse de davacının kullanımları sayesinde bu markaya ayırt edicilik kazandırdığı, davalının görülmekte olan dava dışında davacı ile birçok davası olduğu ve davalı tarafından … esas unsurlu birçok marka başvurusunda bulunduğu bir kısım markaların iptal edildiği, bir kısım davaların devam ettiği, davalının davaya konu … numaralı markası her ne kadar 44. sınıfta tescilli ise de; davalıya ait … internet sitesi üzerinde yapılan incelemede davalının plastik cerrahi, medikal estetik alanında faaliyet gösterdiği, davaya konu markayı tescilli olduğu hizmetler bakımından değil, tıbbi hizmetler alanında kullandığı bir arada değerlendirildiğinde, davalının kötü niyetli olarak davacının tanınmış … esas unsurlu markalarından faydalanmaya yönelik tescil talebinde bulunulduğu kanaatine ulaşıldığından, SMK’nın 6/9.maddesi uyarıca kötü niyetli tescil bakımından da davanın kabulüne karar vermek gerektiği, Davalı tarafından her ne kadar davaya konu markanın Ankara 4. FSHM’nin 2017/115 Esas sayılı dosyası ile hükümsüzlük davası açıldığı yönünde derdestlik itirazında bulunulmuş ise de; Ankara 4. FSHM’nin 2017/115 Esas sayılı davanın marka hakkına tecavüzün tespiti, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine ilişkin olduğu, görülen davanın ise hükümsüzlük davası olup, konuları farklı olduğundan, derdestlik itirazının yerinde olmadığı anlaşıldığından, davanın kabulü ile, davalı adına tescilli … sayılı ….com.tr ibareli markanın hükümsüzlüğüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararı ve itiraz ettikleri bilirkişi raporunda, ”…” ibaresinin markanın esaslı unsuru olarak kabul edildiğini, SMK 5. maddesinin c bendi gereğince bu kabulün kanuna aykırı olduğunu, (Marka tescilinde mutlak ret nedenleri Madde 5- 1/c ”Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.”) hükmü nazara alındığında ”…” kelimesinin anılan maddeye göre öncelikle bir coğrafi kaynak olmakla birlikte bir değeri, bir vasfı, bir kaliteyi de ifade ettiğinden (Ör: … malı, … bezi, … Koleji ) madde hükmünce zaten tek başına marka adı olamayacağı gibi, esaslı unsuru da olamayacağını, bu hususun yoruma açık olmadığını, bilirkişi heyetince markanın esaslı unsuru görülerek rapor tanzim edildiğinden ve karara esas alındığından kabul etmediklerini, … yada Alman gibi bir coğrafi yada bir millet adını, tekeline alabilecek bir gerçek kişi yada ticari bir tüzel kişilik olmasının diğer bütün şahıslar için haksızlık teşkil edeceğinden, kanunen mutlak red sebebi olarak düzenlendiğini ve tek başına kullanılmaktan men edildiğini, bu sebeple tartışılması gerekenin … ile … ibarelerinin benzerliği olması gerektiğini, Davacı ve davalı arasındaki diğer mahkemelerde görülen uyuşmazlıklarda alınan bilirkişi raporlarının dosyada mevcut olduğunu, açıklanan nedenlerle Yerel Mahkeme kararının istinafen markanın esaslı unsurunda yapmış oldukları fahiş hata nedeniyle kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı vekili karar aleyhine ”…” kelimesinin anılan maddeye göre öncelikle bir coğrafi kaynak olmakla birlikte bir değeri, bir vasfı, bir kaliteyi de ifade ettiğinden SMK 5/1-c maddesi hükmünce tek başına marka adı olamayacağı gibi, esaslı unsuru da olamayacağını, bir coğrafi yada bir millet adını, tekeline alabilecek bir gerçek kişi yada ticari bir tüzel kişilik olmasının diğer bütün şahıslar için haksızlık teşkil edeceğinden, kanunen mutlak red sebebi olarak düzenlendiğini ve tek başına kullanılmaktan men edildiğini, bu sebeple tartışılması gerekenin … ile … ibarelerinin benzerliği olması gerektiğini,istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 6769 Sayılı SMK. nun 5/c. Maddesinde; Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların yada hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran yada esasa unsur olarak içeren işaretler marka tescilinde mutlak ret sebepleri arasında sayılmıştır. Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen yazı cevapları ile; davacının davaya konu markanın tescil tarihinden önce … numaralı … Hastanesi markasının 44. sınıftaki sağlık hizmetleri, hastane hizmetleri, … numaralı … markasının 09, 10 ve 42. sınıflarda tescilli olduğu, … numaralı … ibareli markanın 44. sınıfta, … numaralı … isimli markanın 44. sınıfta, … numaralı … isimli markanın 44. sınıfta ve … numaralı … markasının 44. sınıflarda tescilli sahibi olduğu sübuta ermiştir. 6769 Sayılı SMK’nun 6/1. maddesi ile Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali nispi ret nedeni sayıldığından, markaların benzer olduğu ve karıştırılma ihtimali bulunduğu tespit edildiğinden, davalı vekilinin 6/1. madde uyarınca hükümsüzlük talep hakkı doğduğunda bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 6769 Sayılı SMK.nun 6. maddesinde marka tescilinde nispi ret sebepleri; (1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. (2) Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. (5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın – itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. (6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir. (9) Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir. 6769 Sayılı SMK.nun 25. Maddesinde “Marka Hükümsüzlük hâlleri ve hükümsüzlük talebi” (1) 5 inci veya 6 ncı maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. (2) Menfaati olanlar, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurum ve kuruluşları markanın hükümsüzlüğünü mahkemeden isteyebilir. düzenlemeleri mevcuttur. Mahkemece alınan 25/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda: Davacının … (44) ,… (09/10/42), … (44), … (44) … (44) , … (44)no ile tescilli … esas unsurlu markalarının 44. Sınıfta yer alan hizmetlerde tescilli olduğu, davacı şirketin … no ile tescilli … markasının 44. Sınıfta yer alan “Sağlık hizmetleri, hastane hizmetleri tıbbi hizmetler açısından 11.11.2015 tarihinde tanınmış marka olduğu, davalının konusu … no ile tescilli ….com.tr markasının 44. sınıfta yer alan “Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri” için tescilli olduğu, davalının … no ile tescilli ….com.tr kelime markası ile davacının markaları arasında görsel, kavramsal ve fonetik anlamda davacının markaları ile benzer olduğu, davacının, davalıdan daha önceki tarihli …, …, … no ile tescilli markaların 44. Sınıfta “Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri”nde tescilli olduğundan, davacının … (44) no ile “Sağlık Hizmetleri ve Hastane Hizmetleri” açısından tescilli ve tanınmış markası kapsamı açısından, davalının markasının aynı, benzer ve ilgili olduğu, söz konusu hizmetlerin orta düzeyde tüketicilere hitap eden mal ve hizmetler olduğu, davalının markasının davacının tescilli ve tanınmış markalarına benzer olduğu, sözkonusu hizmetlerin davalı markası ile sunulması halinde orta düzeyde tüketici kitlesi nezdinde iltibasa neden olacağı, hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, Huzurdaki davada; davacı ve davalının aynı sektörde faaliyet gösterdiği, davacının ısrarlı olarak … esas unsurlu markaları 44. Sınıfta yer alan hizmetler için tescil ettirmek üzere marka başvurularında bulunduğu, davalının davacı şirketin ve markalarının varlığı ve mevcudiyetinden haberdar olmamasının mümkün olmadığı, davalının www….com.tr alan adı altında Markasını 44. Sınıfa dahil “ Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri” içintescil ettirmiş ise de, davacının en çok tanınmış olduğu “…” nde bilfiil kullandığı, yani tescil kapsamının dışında markasını kullandığı da gözönüne alınarak davalının …(44)no ile 44.3. – Sınıflarda yer alan “Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri“ açısından yaptığı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığına dair kanaat oluştuğunu bildirdikleri tespit edilmiştir. Davacı tarafa ait seri markalar ile dava konusu … tescil numaralı “…com.tr” kelime markası arasında görsel, kavramsal ve fonetik anlamda benzer olduğu, davacının, dava konusu markadan daha önceki tarihli …, …, … no ile tescilli markalarının 44. Sınıfta “Veterinerlik ve hayvan üretme, besicilik, nalbantlık ile ilgili hizmetler. Tarım, bahçecilik ve ormancılıkla ile ilgili hizmetler. İşyeri ve personel sağlığı ile ilgili danışmanlık hizmetleri.”nde aynı sınıfta tescilli olduğundan, davacının markasını tanınmış marka olması sebebiyle, … (44) no ile “Sağlık Hizmetleri ve Hastane Hizmetleri” açısından tescilli tanınmış markası kapsamı açısından, davalının markasının aynı, benzer ve ilgili olduğu, söz konusu hizmetlerin orta düzeyde tüketicilere hitap eden mal ve hizmetler olduğu, davalının markasının davacının tescilli ve tanınmış markalarına benzer olduğu, sözkonusu hizmetlerin davalı markası ile sunulması halinde orta düzeyde tüketici kitlesi nezdinde iltibasa neden olacağı tespit edildiğinden 6769 Sayılı Kanun’un 6/1, 2 ve 5.maddesindeki hükümsüzlük koşullarının oluştuğu tespit edilmiştir. Davacı taraf ayrıca 6769 Sayılı Kanun’un 6/9 maddesindeki tescilin kötü niyetli olduğunu iddia etmiştir. Davalının görülmekte olan dava dışında Ankara 4. FSHHM 2017/115 E.- 2018/170 K. sayılı marka hakkına tecavüz – haksız rekabet davasına konu www….com.tr adresli alan adını kullandığı, Ankara 2. FSHHM 2017/87 E. – 2019/95 K. sayılı YİDK karar iptali ve hükümsüzlük davasına konu, … sayılı “ae …” markasını tescil ettirmek istediği, Ankara 3. FSHHM 2017/463 E. – 2019/67 K. sayılı YİDK karar iptali ve hükümsüzlük davasına konu … sayılı “ae …” markasını tescil ettirdiği, Ankara 3. FSHHM 2019/260 E. – 2020/292 K. sayılı YİDK karar iptali ve hükümsüzlük davasına konu … sayılı “…” markasını tescil ettirdiği tespit edilmiştir. Davacı ve davalı aynı sektörde olduğundan ve davacı markasının tanınmış marka olması sebebiyle davalının davacıya ait “…” esas unsurlu markasını bilmediğini ileri süremeyeceğinden, davacı tarafın sınırsız seçenek özgürlüğü varken, ısrarla davacı tarafın tanınmış markasının esaslı unsuru olan “…” ibareli marka ve alan adları için başvuruda bulunup tescil ettirdiği tespit edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09/04/2019 tarihli 2018951 – 2019/2796 esas ve karar sayılı ilamında belirtildiği gibi kötü niyetle marka tescilinden bahsedebilmek için marka başvurusunda bulunan kişinin, markaya konu mal ve hizmeti üretip pazarlamaktan daha ziyade başkalarının ticaretine engel olmak, marka tescili yoluyla başkalarından haksız para koparmaya çalışmak veya vekalet, bayilik, dağıtıcılık, acentelik vb. ilişki nedeniyle kendisine duyulan güvene ve ticari dürüstlük kuralına aykırı davranış içerisinde bulunması gerekir. Tanınmış olduğu ileri sürülen markanın benzerinin tescil ettirilmek istenilmesinin tek başına kötü niyetli marka başvurusunda bulunulması olarak kabulü mümkün değil ise de; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/02/2021 tarihli 2020/1837 esas ve 2021/1722 karar sayılı ilamında; Markanın hükümsüzlüğüne ilişkin bir mahkeme kararını etkisiz kılmak için yeni marka başvurularında bulunulması da kötü niyetli marka başvurusu olarak kabul edilebilir. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25/02/2021 tarihli 2017/11-2405 esas ve 2021/163 karar sayılı kararında genel olarak kötü niyetli marka başvurusunun; hak sahibi olmadığını bilmesine rağmen dürüstlük kuralına aykırı şekilde tescil için başvuruda bulunulması veya başvurunun tescil ettirilmesi olarak tanımlandığı, bu kapsamda başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme ve marka ticareti yapmak ya da şantaja yönelik başvuruda bulunmak ve tescil ettirmek de kötü niyetli olarak kabul edilmelidir tespitinin yapıldığı görülmektedir. Davalı taraf, aynı sektörde olduklarından ve davacı markasının tanınmış marka olması sebebiyle davacıya ait “…” esas unsurlu markasını bilmediğini ileri süremeyeceğinden, sınırsız seçenek özgürlüğü varken, Ankara Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemelerince … markalarının hükümsüzlüğüne karar verildikten sonra ısrarla davacı tarafın tanınmış markasının esaslı unsuru olan “…” ibareli marka ve alan adları için başvuruda bulunup tescil ettirdiğinden, kötü niyetli olduğu sübuta ermiş olup, kötüniyet FSEK 6/9.maddesi uyarınca hükümsüzlük nedeni olduğundan, mahkemecede bu yönde karar verildiğinden istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/12/2021 tarih ve 2020/365 E. 2021/230 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/04/2022