Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/375 E. 2022/430 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/375
KARAR NO: 2022/430
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/11/2021
NUMARASI: 2021/111 E. – 2021/243 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin TPMK nezdinde … başvuru numaralı “…” ibareli marka ile ilgili sektörde hizmet verdiğini, davalının Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü nezdinde “…” başlığı altında telif hakkı müracaatında bulunduğunu ve tescil belgesi verildiğini, davalının bu tescilinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının bu eserin kayıt tescil belgesine dayanarak müvekkili aleyhine Mahkememizin 2020/507 Değişik İş sayılı dosyası ile tespit talebinde bulunduğunu ve alınan rapor neticesinde tedbir kararı verildiğini, müvekkilinin tedbir kararı nedeniyle müşterileri ve tedarikçileri nezdinde çok ciddi itibar kaybına uğradığını, büyük çaplı iş yaptığı kişilerin müvekkili ile alışverişini durdurduğunu ve bu durum neticesinde müvekkilinin çok ciddi maddi ve manevi zararlara uğradığını iddia ederek, 10.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Eldeki davanın arabuluculuğa başvurulmadan açıldığını, bu nedenle dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, ayrıca esas yönünden de Mahkememizin 2020/507 Değişik İş sayılı dosyasında yapılan delil tespiti ve tedbir kararının haklı ve hukuka uygun olduğunu ve davacının maddi ve manevi zararının söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A – 1 maddesi uyarınca “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” 6325 Sayılı Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” Bu yasal düzenleme karşısında, tarafların her ikisinin tacir olup, dava konusu tazminat taleplerinin ticari işletmeleri ile ilgili olduğu ve bir miktar paranın ödenmesine ilişkin tazminat talebine dahil olduğu ve arabulucuya başvurulmadan davanın açıldığı anlaşılmakla, dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalı …’ın, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/507 D. İş sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine delil tespiti talebinde bulunduğunu ve teminat karşılığı ihtiyati tedbir kararı aldığını, bu karar nedeniyle müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, İlk derece mahkemesinin ise …’ın kötü niyetle aldığı ihtiyati tedbir kararına karşı açtıkları tazminat davasını bir ticari dava olarak gördüğünü ve arabulucuğa başvurulmamış olması sebebiyle dava şartı yokluğundan reddettiğini, oysa ki davalarının TTK m.4 hükmünde düzenlenen ticari davalardan olmadığını, HMK’de düzenlenen bir kötü niyet tazminatı davası olduğunu, Türk Ticaret Kanunu m.5/2 hükmüne göre bir arabuluculuk görüşmesinin 6-8 hafta arasında sürdüğünü, oysa ki davalarına dayanak olan HMK’nın m.392/2 hükmüne göre dava açma süresinin 1 ay olduğunu, davalarının bir ticari dava değil HMK’de düzenlenmiş bir dava olduğundan, davalarının konusunun da ticari işletmeler değil davalı tarafın kötü niyeti ile ihtiyati tedbir kararı alarak müvekkilinin tasarruf alanına haksız müdahale etmesi olan işbu davada arabuluculuk dava şartı olmamasına rağmen ilk derece mahkemesi dava şartı yokluğundan bahisle davalarının reddedilmesinin yasaya, hukuka ve hakkaniyete aykırı olup kararının istinaf yolu ile incelenip düzeltilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Türk Ticaret Kanunu’nda yapılan düzenleme gereği TTK’ya madde 5/A eklenerek 4. maddesinde belirtilen davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunluluğu getirildiğini, Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 16.11.2021 T., 2021/111 E.2021/243 K., sayılı kararının haklı ve hukuka uygun olup, davacının haksız ve hukuka aykırı istinaf talebinin tümden reddi, usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararının onanmasını talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 Sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Buna göre 6102 Sayılı TTK’nın 5/A. maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6102 Sayılı TTK’nın 3. maddesi gereğince bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiillerin ticari iş olduğu, aynı kanunun 4/1-a. maddesine göre, ”bu kanunda” (TTK) ve 4/1-d maddesine göre de ”Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta” , öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı, ayrıca davacının verilen tedbir kararı sebebiyle çok ciddi itibar kaybına uğradığına, büyük çaplı iş yaptığı kişilerin müvekkili ile alışverişini durdurduğuna ve bu durum neticesinde müvekkilinin çok ciddi maddi ve manevi zararlara uğradığına ilişkin araştırmaların da TTK kapsamında değerlendirmesinin yapılması gerektiği, TTK’dan kaynaklanan tüm uyuşmazlıkların, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari iş ve ticari dava sayıldığı, somut uyuşmazlıktaki talebin kaynağının da ticari iş olduğu, davanın ticari dava olması ve bir miktar paranın ödenmesi talebini içermesi sebebiyle, 6102 Sayılı TTK’nın 5/A. ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A. maddesi gereğince dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmasının dava şartı bulunduğu ve davacı tarafça da mahkemece verilen karar tarihine kadar arabuluculuk tutanağının sunulmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/11/2021 tarih ve 2021/111 E., 2021/243 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 128,10 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 47,40 TL harcın karar kesinleştiğinden ve talebi halinde davacıya iadesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/03/2022