Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/363 E. 2022/401 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/363
KARAR NO: 2022/401
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/761 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ve beyan dilekçesinde özetle; Dava konusu senedin henüz icra takibine konu edilmemiş olup senedin vadesinin 30.11.2021 olması sebebi ile her an icra takibine konu edilmesinin söz konusu olduğunu, davacı …, kefili diğer davacı … olan dava konusu 30.11.2021 tarih 100.000 USD bedelli senet için icra takibine konulmadan önce huzurda açılan dava sebebi ile, İİK 72/2. maddesi gereğince “İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir” hükmü gereğince tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 03/12/2021 tarihli ara kararıyla; “Verildiği iddia olunan senedin teminat senedi olarak verildiğine ilişkin sunulan belgeler arasında herhangi bir açıklık bulunmadığından ayrıca 2 adet resim ve kürkün davalılara teslim edildiğine ilişkin de bir belge sunulmadığından tedbir isteminin yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlanamadığından reddine” karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Davalılar hakkında, tefecilik, dolandırıcılık ve bedelsiz senedin takibe konulmasına ilişkin olarak İstanbul CBS 2021/189296 haz sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, iş bu dosya kapsamında davalı …’in vermiş olduğu ekte sunmuş oldukları 03.12.2021 tarihli ifadesinde, dava dilekçesinde bahsetmiş olduğumuz eserlerin kendisine teslim edildiğini ikrar ettiğini, ancak iki adet resmi paralarını ödeyerek satın aldığını, kürkü ise satmak üzere teslim aldığını beyan ettiğini, müvekkillerinden dava konusu senedinde arasında olduğu senetler sebebiyle 325.000 USD alacağı olduğunu, bu alacağını almak için uzun süredir uğraştığını beyan eden davalının,, 325.000 USD alacağı olan müvekkiline para ödeyerek eser satın aldığı beyanının, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu eserlerin, davalının kendi talebi ile borca karşılık olarak davalıya teslim edildiğini, davalı eserlerin kendine teslim edildiğini kabul ve beyan ettiğini, bu hususta taraflar arasında geçen konuşmalara ilişkin kayıtlarda dosyaya sunulduğu halde yerel mahkemenin, senetlerin teminat senedi olduğuna dair hiçbir beyan olmadığı halde, bu kanıya nereden kapıldığını anlamadıkları şekilde senedin teminat senedi olduğundan bahisle sunulan belgeler arasında herhangi bir açıklık olmadığından bahsederek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurduğunu, oysa ki dava dilekçesinde de açıkça belirttiğimiz üzere, dava konusu senedinde aralarında olduğu senetlerin, bedelsiz kaldığı halde müvekkillerine iade edilmediğini, davalı … tarafından cirolanarak diğer davalıya verildiğini, 2- Dava dilekçesinde belirttikleri 225.000 USD değerindeki menkullerin davalı Bediiye teslim edildiğine ilişkin davalının ikrarı karşısında yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiğini, kaldı ki bu hususta taraflarınca tanıkta dinletileceğini, anılan sebeplerle, İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2021 tarihli tedbir talebinin reddine ilişkin kararının kaldırılarak İİK 72/2. maddesi gereğince tedbir talebinin kabulüne yargılama ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, bedelsiz kalan senetten dolayı İİK 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Davacılar vekili, dava konusu senedin henüz icra takibine konu edilmemiş olup senedin vadesinin 30.11.2021 olması sebebi ile her an icra takibine konu edilmesinin söz konusu olduğunu, davacı …, kefili diğer davacı … olan dava konusu 30.11.2021 tarih 100.000 USD bedelli senet için icra takibine konulmadan önce huzurda açılan dava sebebi ile, İİK 72/2 maddesi gereğince “İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” hükmü gereğince tedbir kararı verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesinin 03/12/2021 tarihli ara kararıyla tedbir isteminin yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlanamadığından reddine karar verilmiş, davacı vekili yukarıdaki sebeplerle bu kararı istinaf edilmiştir. İİK 72. maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. vd. maddelerinde de ihtiyati tedbir hükümleri düzenlenmiştir. Buna göre; HMK’nın 389. ve devamı maddelerinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir … İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir…Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır …” hükmü yer almakta, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Hak sahipliğini ispat görevi başlıklı 790/1. maddesine göre Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılacağı düzenlemesi, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Elden Çıkan Çek başlıklı 792/1. maddesinde” (1) Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” düzenlemesi, Ve Türk Ticaret Kanunu 687. maddede ise; “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” düzenlemesi bulunmaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Bu açıklamalar ışığında, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, somut olayda, dava ve takibe konu senedin bedelsiz kaldığı, davalıların kötü niyetli oldukları iddialarının ispatı ve taraflar arasındaki alacaklılık-borçluluk durumunun yargılamayı gerektirdiği, mevcut delil durumu itibariyle yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2021 tarih ve 2021/761 E. Sayılı ara kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacılar tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/03/2022