Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/361 E. 2022/453 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/361
KARAR NO: 2022/453
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2021
NUMARASI: 2019/45 E. 2021/732 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali,Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile alacaklı … tarafından … aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, takibe esas bononun 09/01/2015 tarihinde düzenlendiğini, vade tarihi 15/12/2015 olup, söz konusu bono imzalandığında …’nin 86 yaşında olduğunu, icra takibinin 28/03/2016 tarihinde başlatıldığını, ödeme emrinin borçluya 30/03/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, 18/06/2018 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile … tarafından alacağın …’a temlik edildiğini, bononun keşidecisi ve takip borçlusu …’nin 19/07/2016 tarihinde vefat ettiğini, İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/732 E., 2018/763 K. Sayılı veraset ilamı ile, müteveffa …’nin alt ve üst soyundan mirasçısının bulunmaması nedeniyle TMK 501. maddesi gereğince mirasının Devlete intikal ettiğini, Mahkeme kararının Hazineye tebliği üzerine, müteveffanın malvarlığı incelemesinde üzerine kayıtlı Şişli İlçesi, … Mahallesi, … ada … parsel … nolu bağımsız bölüm üzerinde haciz bulunduğunun ve icra dosyasında satışının talep edildiğini, ancak bu süreçte Hâzineye hiçbir tebligat, muhtıra v.s gönderilmediğini, 2004 Sayılı İİK’nun 53. maddesi gereğince icra takibi sırasında borçlunun ölmesi durumunda takibin mirasçılarına yöneltilmesi gerekirken tek mirasçı konumundaki Hâzineye hiçbir bildirim yapılmaksızın acele şekilde takibe devam edilmesinin takibin hukukiliği hususunda kuşku uyandırdığını, verasetin Hâzineye intikali ile müteveffaya ait tüm malvarlığı gibi satışa konu taşınmazın da Hâzineye devrolmuş olduğunu, İİK’nun 82. maddesi gereğince devlet mallarının haczi ve satışı da mümkün olmadığından bu hususlar belirtilerek satışın durdurulması ve iptali talebiyle İstanbul 28. İcra Hukuk Mahkemesin’de 2019/32 E. sayılı şikâyet davası açıldığını, …’nin bonoyu imzaladığında 86 yaşında olup, verasetinin Hâzineye intikal etmesinden de anlaşılacağı üzere yalnız yaşadığı ve kimsesinin olmadığının açık olduğunu, mernis adresinin satışa konu taşınmaz olan Şişli İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, … Apartmanı, No:… olduğunu, bono üzerinde alacaklı görünen …’nın, …’nin komşusu, olup onun da mernis adresinin … İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, … Apartmanı No: … olduğunu, bu husus dikkate alındığında yalnız yaşayan, üzerine kayıtlı bir taşınmazı bulunan ve kimsesi olmayan 86 yaşındaki yaşlı bir kadının, komşusuna 425.000,00-TL borçlanacağı bir bono imzalayarak vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bono ve ödeme emri üzerinde bulunan imzalar ile Şişli Tapu Müdürlüğü’nden alınan 30/06/1988 tarih ve … yevmiye numaralı resmi senet üzerinde bulunan …’nin imzası karşılaştırıldığında, imzalar arasındaki farkın çıplak gözle dahi anlaşıldığını, bono ve tebligat parçası üzerinde bulunan imzaların dahi açıkça farklılık göstermekte olduğunu, …’nin borca konu bonoyu imzaladığında 86 yaşında olduğundan ve yaşayan bir mirasçısı da olmadığından senedin zorla imzalattırıldığı veyahut sahte imza ile düzenlendiği tezinin çok güçlü olup, ilk alacaklı … hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu belirterek; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin iptali ile müteveffa …’nin borçlu olmadığının tespitine, kötü niyetli davalının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibini başlatanın … olduğunu, takip borçlusu …’yi tanımadığını, aralarındaki hukuksal ilişkinin neden ve sonuçlarını bilmediğini, …’nın, kendisine olan borcunu ödemek için nakit parası olmadığından kesinleşmiş icra takip dosyasındaki alacağı kendisine devretmeyi teklif ettiğini, kendisinin de bu teklifi kabul ettiğini, icra dosyası üzerinde inceleme yaptığını, sonrasında da sözleşme yaparak alacağı devraldığını, takibe devam etmesinde kötü niyetli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında; alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine, 01/09/2015 düzenleme tarihli, 15/12/2015 vadeli 425.000,00-TL bedelli bonoya istinaden 425.000,00-TL alacağın tahsili talebiyle icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği, icra dosyasına sunulan 18/06/2018 tarihli “Alacağın Temliki Sözleşmesi” ile dosya kapsamındaki alacağın …’a temlik edildiği, takibin … tarafından devam ettirildiği, İstanbul 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/732-763 E. ve K. Sayılı mirasçılık belgesinde; müteveffa …’nin mirasının TMK 501. maddesi gereğince Devlete intikal ettiği, İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/550 E. Sayılı dosyası kapsamında düzenlenen 21/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda ve mahkemece temin edilen 14/06/2021 tarihli raporda, borçlusu …, alacaklısı … olan, 09/01/2015 tanzim ve 15/12/2015 vadeli 425.000,00-TL bedelli senet aslının ön yüzündeki borçlu hanesindeki imzaların …’nin eli mahsülü olmadığının tespiti karşısında, söz konusu takip nedeniyle davacı tarafın, davalıya borçlu olmadığının tespitine, Takibin senet alacaklısı ve lehdarı … tarafından başlatıldığı, alacağın …’a temlik edildiği, takibin … tarafından devam ettirildiğinden, …’ın takibe konu bono üzerindeki imzanın …’ye ait olmadığına bildiğine, alacağı kötü niyeti olarak temlik aldığına ve takibi başlatan … ile iş birliği yaptığı yönünde dosya kapsamında davalının kötü niyetli olduğu hususuna yönelik herhangi bir delil bulunmadığı anlaşıldığından davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklının, kötüniyetli kabul edilmesi gerektiğini, davalının da kötüniyetli olduğunun dosya içindeki yasal delillerle kanıtlandığını, bu sebeple kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği halde, tazminata hükmedilmemesi kanuna aykırı olduğundan, belirtilen ve re’sen dikkate alınacak sair sebeplerle; karardaki ilk derece mahkeme hükmünün düzeltilerek kötü niyet tazminatı verilmesine dair hüküm kurulmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili kararı kötü niyet tazminatının reddine ilişkin hüküm yönünden istinaf incelemesine getirmiştir. İİK 72/5.maddesinde; Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olamaz. düzenlemesi nazara alındığında, İİK 72/5. maddesi uyarınca alacaklının tazminata mahkum edilebilmesi için, takip başlattığında kötü niyetli olması gerekip, kötü niyetin varlığını kanıtlamak davacı tarafa aittir. Dava ve takip konusu 09/01/2015 tanzim ve 15/12/2015 vadeli 425.000,00-TL bedelli senet borçlusu …, alacaklısı … olup, takip lehtar … tarafından başlatılmış, 18/06/2018 tarihli “Alacağın Temliki Sözleşmesi” ile icra dosyasındaki alacağın davalı …’a temlik edildiği, takibe davalı … tarafından devam edildiği, …’ın takibe konu bono üzerindeki imzanın …’ye ait olmadığına bildiğine, alacağı kötü niyeti olarak temlik aldığına ve takibi başlatan … ile iş birliği yaptığına ve davalının kötü niyetli olduğuna yönelik herhangi bir delil bulunmadığından, İİK 72/5. maddesindeki alacaklının kötü niyetli olması koşulu gerçekleşmediğinden, mahkemece kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi hukuka uygun olduğundan istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih ve 2019/45 E. 2021/732 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı Maliye Hazinesi harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/03/2022