Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/315 E. 2022/342 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/315
KARAR NO: 2022/342
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/677 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07.05.2021 düzenleme tarihli 20.10.2021 vade tarihli 250.000 TL bedelli senet üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığını, davacının dava konusu bono ile hiçbir alakası olmadığını belirtmiş, tedbiren ödeme yasağı kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 20.10.2021 tarihli ara kararıyla; “İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 389/1 maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Talep tarihi itibariyle takibe konu edilmemiş olmak kaydıyla ve yalnızca davalı … yönünden sonuç doğurmak üzere %15 nakdi veya gayrinakdi teminat [37.500,00TL] ile talebe konu; 07.05.2021 düzenleme ve 20.10.2021 vade tarihli, 250.000 TL bedelli, lehdarı …, düzenleyeni … olan bononun ödemesinin durdurulmasına ve takibe konu edilmemesine, yapılacak takiplerin dava süresince durdurulmasına” karar verilmiştir. Davacı vekili ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; Davacının davalının alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla imzaya itiraz ettiğini, senetteki imzanın davacıdan sadır olduğunu belirtmiş, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiş olup ilk derece mahkemesinin 14.12.2021 tarihli ara kararıyla davacı vekilinin ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Yerel Mahkemenin delilleri tam olarak ilgili kurum ve kuruluşlardan celp etmeden; eksik ve hatalı bir inceleme ile karar verdiğini, davacının müvekkiline başka borçlarının da bulunduğunu, davacının dava dilekçesi ile her ne kadar takibin iptalini talep etmiş ise de, hali hazırda davacıya açılmış bir icra takibi olmadığını, davacı ile daha önce yapılan görüşmelerde karşılarına farklı ve imkansız bir ödeme yöntemi ile gelinmesi sebebiyle alacaklarının sürüncemede bırakıldığını, bu sebeple takip de başlatmadıklarını, -Davacının borçları için sıralı senetler verildiğini, davacı tarafın hukuki yararın bulunmadığını, davacı hakkında başlatılmış bir takip olmadığını, taraflar arasında hukuki ilişki olduğunu ve senetlerin davacı tarafından keşide edilerek müvekkiline verildiğini, -Yerel Mahkemenin imza incelemesi yapmadan karar verdiğini, -Davacının müvekkiline ilişkin zorla senet imzalatma ve tefecilikten dolayı suç duyurusunda bulunacağını beyan ettiğini ancak müvekkiline yönelik herhangi bir suç duyurusu mevcut olmadığını, Yerel Mahkemenin kendileri tarafından yapılmış olan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/222531 Soruşturma numaralı dosyasını da celp etmeden kararı ihdas ettiğini, dosyaya sunulan banka dekontlarının ilgili bankalardan celp edilmediğini, hangi meblağın kimden kime transfer edildiği, senetlerin ne için davalı yanca keşide edilerek müvekkiline teslim edildiği, banka, hesap ve IBAN bilgileri verilen banka ve kuruluşlardan ilgili belgeleri celp ederek aradaki ilişkiyi tespit etmesi gerekirken bu konuda da herhangi bir değerlendirme tesis etmeden Yerel Mahkeme kararını ihdas ettiğini, -Kabul anlamına gelmemekle birlikte; bir an için davacının senedi, şirketinde çalışan kişilere imzalatması halinde dahi ilgili mevzuat ve yargıtay kararları gereği ilgili kişi/kişilerin hem cezai hem de hukuki sorumluluğunun söz konusu olacağını tüm sebeplerle senet üzerindeki tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, İİK’nın 72. maddesi uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit davasıdır. Davacı vekili, takibe konu çeklerdeki keşideci imzasının müvekkiline ait olmadığını ve davalıya borçlarının bulunmadığını beyanla menfi tespit ve ihtiyati tedbir isteminde bulunmuş; davalı ise, davacı iddialarının asılsız olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir. Tedbir kararı davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İhtiyati tedbir 6100 Sayılı HMK’nın 389 vd. Maddelerinde düzenlenmiştir. HMK 389..maddesi ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 390/3 maddesinde ise ihtiyati tedbirin diğer şartları ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. ” şeklinde kanunda yer bulmuştur. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.(İİK m. 72/2) İhtiyati tedbirin şartları HMK 389 ve devamı maddelerinde belirtilmiştir. Menfi tespit davasının icra takibine etkisi ise İİK 72. Maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Normlar hiyerarşisi kuralına göre özel nitelikli hükmün öncelikle uygulanması gerekecektir. Bu sebeple icra takibinden önce açılan işbu menfi tespit davasında davacı vekilinin bononun icra takibine konu edilmemesi (var ise takibin durdurulması) isteminin İİK 72/2. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Her ne kadar sahtelik iddiasına konu belge aslı üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerekliyse de, Tedbir konusu senetlerin kambiyo senedi niteliğinde olması, ticari hayattaki tedavül kabiliyeti ve ticari senetlere güven ilkesi çerçevesinde iyi niyetli 3. kişilerin hak kaybına sebebiyet vermemek maksadıyla, dava konusu bononun iyi niyetli 3. kişilere devir ve temliki neticesi bu kişilerin senette mündemiç hak sahipliğine zarar vermemek hususları dikkate alınarak icra takibine konu edilmesinin engellenmesi usul ve yasaya uygun olacağı ayrıca yargılama sırasında imza incelemesi yapıldıktan sonra 6100 Sayılı HMK’nın 396/1 maddesinde;” Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir ” hükmü gereği yeniden değerlendirme yapılabileceği, dosya kapsamına göre; tarafların iddia ve savunmalarının yargılamayı gerektirmesi ve İİK 389/1 maddesi gereğince bonoların miktarı sebebiyle şartların oluşması sebebiyle İİK 72/2 maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin kabulüne yönelik mahkemece yapılan işlemlerde usule aykırılık bulunmamaktadır. Bu durumda davacı takipten önce ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş olup, dosyada mevcut deliller değerlendirildiğinde, 6100 Sayılı HMK’nın 389. ve devamı maddelerinde belirtilen koşulların oluştuğu göz önüne alınarak davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2021 tarih ve 2021/677 E. sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcın peşin yatırılan 4.269,38 TL’den mahsubu ile bakiye 4.188,68 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022