Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/306 E. 2022/362 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/306
KARAR NO: 2022/362
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2021
NUMARASI: 2021/405 E. – 2021/973 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili şirket arasında 6361 Sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu Çerçevesinde Finansal Kurumlar Birliğinde 28.04.2015 tarihinde … tescil numarası ile tescil edilen 24.08.2015 sözleşme tarihli … sözleşme numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi ve Finansal Kurumlar Birliğinde 29.08.2016 tarihinde … tescil numarası ile tescil edilen 24.08.2015 sözleşme tarihli … sözleşme numaralı Finansal Kiralama Tadil Sözleşmesi akdedildiğini, davalı sözleşme hükümlerine aykırı davrandığından, davalı kiracı şirkete Beyoğlu … Noterliğinden 10.02.2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname keşide edilerek 60 günlük yasal süre içinde kira borcunun ödenmesi, aksi takdirde sözleşmenin fesih edileceği ve fesih süresi sonundan itibaren 3 gün içerisinde sözleşme konusu malları tesliminin ihtar edildiğini, işbu ihtarnamelerin kiracı şirket yetkisine usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, davalı kiracının, işbu ihtara rağmen borçlarını ödemediği gibi, kendisine yüklenen edimleri kanuni süresi içinde yerine getirmediğinden sözü edilen Finansal Kiralama Sözleşmeleri’nin feshedildiğini, 6361 Sayılı yasanın 23. maddesi Finansal Kiralama konusu malın mülkiyetinin kiralayan şirkete ait olduğunu, davalının sözleşme hükümlerine uymaması neticesi, sözleşmenin fesh edilmiş olması, davalı ile aradaki sürekli borç ilişkisini sona erdirdiğini ve davalının haksız zilyet durumuna düştüğünü, davalı tarafın kiralama konusu malları bugüne kadar rızası ile tarafa iade etmediğini, bu sebeple ileride telafisi imkansız zararları önleyebilmek için mülkiyeti müvekkili şirkete ait Finansal Kiralama Konusu Malların İhtiyati Tedbir kararıyla şirkete teslimini ile mülkiyet hakkının kabulüyle, dava konusu malların taraflarına aynen iadesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu davanın arabuluculuk şartı mevcut olması sebebiyle, davaya usul yönünden itiraz ederek, davanın usulden reddine karar verilmesini talep etiklerini, müvekkili ile davacı şirket arasında 24.08.2015 tarihinde … referanslı Noterliği’nin … yevmiye no’lu finansal kiralama sözleşmesi dahilinde davacının müvekkiline … Plakalı …Model taşınırı teslim edeceğini, müvekkilinin de bahse konu taşınıra istinaden karşılığında 14.409,00 Euro KDV’li kira bedelini ödemeyi taahhüt ettiğini, bu kira bedelini aralarında 5 taksit şeklinde anlaştıkları ve bu kira bedelinin tamamı ödenmesi halinde … Plakalı … Model taşınırın mülkiyetinin müvekkiline intikal edeceği yönünde davacı tarafça anlaşıldığını, davalının 24.08.2015 tarihinde davaya konu finansal kiralama sözleşmesini davacı taraf ile kurduğunu, ekte mevcut dekontlar mevcut olmak üzere 25/08/2016 tarihinde 3.254,27 Euro, 25/08/2017 tarihinde 3.254,27 Euro, 24/08/2018 tarihinde de 3.254,27 Euro davacıya ödendiğini, müvekkilinin tarım ile uğraşan bir köylü olduğunu, kendisinin, hukuki olarak bir yetkinliği, anlayabileceği bir eğitim düzeyinin mevcut olmadığını, davacı şirkete güvenerek, tarafına kredi çıkmaması sebebiyle işbu sözleşmeyi imzaladığını, davacı tarafın müvekkilinin, toplamda 10.771,81 Euro ödemesi mevcut iken, traktörün aynen iadesini talep etmesinin hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmakla birlikte ticaret etiğine de tamamen ters bir tutum olduğunu, her iki tarafın aldığını geri verme yükümlülüğü bulunduğunun açık ve net olduğunu, davacının aynen iade veya bedelinin geri istendiği bir durumda müvekkili tarafından ödenmiş olan taksitlerin de iadesinin talep edilebileceğini, bu sebeplerle usule ve esasa ilişkin itirazlarının kabulüne, davanın reddine; mahkeme aksi kanaatte ise mahkemenin ödeme yapılan kısımların talep edilen alacaktan düşülmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Taraflar arasında imzalanan Finansal Kiralama Sözleşmesi gereğince davacı tarafın sözleşmeye konu malları teslim ederek edimlerini yerine getirdiği, ancak sözleşme edimlerini yerine getiren davacıya, ihtarnameye ve mahkemece alınan tedbir kararına rağmen sözleşme konusu kiralanan malın ilgili iade ve tesliminin de yapılmadığı anlaşıldığından, 6361 Sayılı Kanun’un 31/1 Fıkrası gereğince bir yıl içinde sözleşmede yer alan kira bedellerinden üçüncü veya üst üste iki kira bedelinin zamanında ödenmemesi nedeniyle ihtara muhatap olunması halinde fesh edilebileceği ayrıca FFK’nın 32-33. Maddesine göre kiralayan tarafından sözleşmenin feshi halinde kiracının malı iade ile yükümlü olduğu sabittir. Somut olayımızda davalının sözleşme hükümlerine göre malın aynen iadesi ile yükümlü olduğu kanaatine varıldığından, talebin kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacının finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklı alacak davası açmış olduğunu, işbu davada arabuluculuk şartı mevcut olması sebebiyle, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme yapılarak taleplerinin dikkate alınmadığını, -Müvekkili ile davacı şirket arasında 24.08.2015 tarihinde … referanslı Noterliği’nin … yevmiye no’lu finansal kiralama sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin maddi durumundaki güçlük sebebiyle son 1.5 taksiti ödeyemediğini, müvekkilinin ödeme günü olan 23/08/2019 tarihinde ise davalı şirkete 1000,00 Euro ödeme gerçekleştirdiğini, gerekçeli kararda, 6361 Sayılı Kanun’un 31/1 Fıkrası gereğince bir yıl içinde sözleşmede yer alan kira bedellerinden üçüncü veya üst üste iki kira bedelinin zamanında ödenmemesi sebebiyle kiraya verene fesih imkanı mevcut olduğunun belirtildiğini ancak sözleşmeye konu araç için taraflarca anlaşılmış 6 taksitin mevcut olduğunu, bu taksitlerden 4’ünün gereği gibi ödendiğini, 5. taksitin bir kısmı ödenerek son taksitin ödenemediğini, bu sebeple kanunun lafzına uygun bir sözleşme feshinin mevcut olmadığını, somut olayın ilgili maddeyle ilişkilendirilerek aynen iade kararının 4 taksitin tamamını ödemiş bir kiracı için tamamen hakkaniyetsiz olduğunu, gerekçede belirtilen madde ile somut olay arasında tutarsızlık olduğunu, somut olaya uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile esasa dahi girilmeden karar verilmesinin müvekkilini mağdur ettiğini, davacının aynen iade veya bedelinin geri istendiği bir durumda müvekkili tarafından ödenmiş olan taksitlerin de iadesinin talep edilebileceğini, mahsup yöntemi uygulaması gerektiğini, müvekkilinin 10.771,81 Euro ödeme yaptığı göz önünde bulundurulduğunda her iki taraf için de hakkaniyete uygun olacağını, TBK. 123. ve 125. maddeleri uyarınca müvekkillerinin 10.771,81 Euro yapmış olduğu ödeme mevcut iken aynen iade kararının gerek yerleşik kararlara, gerekse ticari uygulamalara aykırılık teşkil ettiğini, -Davacı tarafça 10/02/2021 tarihinde ihtar çekildiğini, sözleşmenin devir süresi 60 ay olmakla birlikte sözleşmenin sona ermesinin 25/08/2020 tarihinde olduğunu, davacının çekmiş olduğu ihtarnamenin usule aykırılık teşkil ettiğini, sözleşmeden sonra düzenlendiğini, davacının, sözleşmede kiracının borcunu ödememesinden kaynaklı seçimlik haklarını kullanma hakkının sona erdiğini, -Aynen iade kararının; usule ve kanuna aykırılık taşıdığını, iyi niyet kuralları dahilinde 10.771,81 Euro ödenmiş bir malın tamamının iadesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu sebeple müvekkilinin yapmış olduğu ödemelerin … Bankasına müzekkere yazılarak tespit edilmesi, bununla birlikte dava şartı arabuluculuk aşamasının değerlendirilmesi ve sözleşme feshinin usulüne uygun süresinde yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi ve deliller dahi toplanmadan davanın kabulüne karar verilmesi sebebiyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan, alacak ve tazminat talebi oluşturmadığından arabuluculuğa tabi olmadığını, Davalı vekilinin dilekçelerinde de açıkça toplam 6 kira ödemesi olan finansal kiralama sözleşmesine ilişkin 3 taksit ödendiği, 4. Taksitin kısmen ödendiği ve 2 taksitin hiç ödenmediğinin beyan edildiğini, 6361 sayılı kanunun 31/2 maddesinde de taraflardan birinin sözleşmeye aykırı davranması halinde, bu aykırılık sebebi ile diğer tarafın sözleşmeyi devam ettirmesi beklenemeyeceği hallerde de sözleşmenin fesih edilebileceğinin hüküm altına alındığını, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde, 24.11.2020 tarihi itibari ile davalının sözleşmeye konu kira borçlarını ödeyip bitirmiş olması gerekmekte olduğunu, ancak davalının tüm uyarılara rağmen kira ödemelerini zamanında yerine getirmediğini buna rağmen müvekkilinin iyi niyetli olarak 10.02.2021 tarihine kadar davalının ödeme yapmasını beklediğini ancak davalı tarafından, kanun gereği belirlenmiş olan 60 günlük süre içinde ihtara konu borç ödenmeyince sözleşmenin fesih edildiğini, aldığını geri verme yükümlülüğünün sebepsiz zenginleşme durumunda söz konusu olacağını, dava konusu olayda ise, taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin mevcut olduğunu, bu sözleşmenin feshi halinde de kanunun taraflara yüklediği, finansal kiralama konusu malın kiralayana iadesi gibi bir takım yükümlülüklerin mevcut olduğunu, yapılan istinaf talebi kötü niyetli olduğundan davacı ve vekilinin disiplin cezası ile cezalandırılması gerektiğini, tüm sebeplerle mahkeme kararının onanarak kötü niyetli davalı ve davalı vekili aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında, finansal kiralama konusu malın davalı kiracıdan alınarak davacı kiralayana verilmesi istemine ilişkindir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. maddesi gereğince istinaf kanun yoluna başvurabilmek için istinafın kabule şayanlığına ilişkin şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlardan herhangi birisinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusu kabule şayan olmadığından dolayı reddedilir. İstinaf başvurusunun kabule şayanlık şartları kamu düzeninden olup davanın her derecesinde ve aşamasında resen dikkate alınmalıdır. İstinafın kabule şayanlık şartları; İncelemenin iş bölümüne göre görevli dairede yapılması, istinaf kanun yolunun caiz olması, kanun yoluna belirtilen süre içerisinde başvurulması, istinafa kanunda belirtilen şekil şartlarına uygun şekilde başvurulması, başvuru şartlarının yerine getirilmesi, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin gösterilmesi, başvuruda hukuki yarar bulunması, harç ve giderlerin yatırılması ve istinafa başvuru hakkından feragat edilmemiş olmasından ibarettir. Eldeki davada; İlk Derece Mahkemesinin istinaf karar harcının yatırılmasına ilişkin muhtıranın davalı vekiline e-posta yolu ile tebliğe çıkartılmış ve 11/01/2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 345. maddesinde istinaf başvuru süresi gün olarak değil hafta olarak belirlenmekle tebliğ tarihi olan 11/01/2022 tarihi dikkate alındığında yasal bir haftalık sürenin 18/01/2022 tarihinde sona erdiği, davalı vekilince ise yasal süreden sonra 20/01/2022 tarihinde harcın yatırıldığı dolayısıyla istinaf başvurusunun yasal süresi içerisinde yapılmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla istinaf başvurusunun harcın zamanında yatırılmaması sebebiyle bu tebliğ yönünden de yasal süresi içerisinde yapılmadığı anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK’nın 344. maddesinde istinaf dilekçesine ilişkin harcın kanuni süre geçtikten sonra verilmesi halinde kararı veren mahkemece istinaf dilekçesinin reddine karar verileceği ve red kararına karşı da istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 346/1. maddesi gereğince miktar itibariyle ret kararının mahkemesince verilmesi gerekli ise de; Temyiz merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle davacı vekilinin istinaf dilekçesinin ve isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2, 346/1. ve 352. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 344. ve 346. maddeleri kapsamında 6100 Sayılı HMK’nın 352/1/ç. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.280,81 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 3- 6100 Sayılı HMK’nın 326/1. maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4- 6100 Sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,5- 6100 Sayılı HMK’ nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-d maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022