Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/279 E. 2022/469 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/279
KARAR NO: 2022/469
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 07/01/2022
NUMARASI: 2021/31 E
DAVANIN KONUSU: Fikir ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davalı vekili 20/12/2021 tarihli dilekçesinde özetle; Gerek İstanbul BAM 44. Dairesi gerekse mahkememizin öngördüğü şekilde harfiyen oluşturulan, Bilirkişi Raporu, eser sahibi müvekkilinin mutlak fikri mülkiyet haklarının bahusus intiral yoluyla ihlal edilmiş olduğunu eserin mahiyet ve hususiyetinin 20/05/2004 tarihli Sözleşme’ye aykırı olarak bozulmuş; eserin parçalanmış ve tahrip edilmiş olduğunu; asıl eserin bütünsel manada, 2011 yılından beri kullanılmadığını ortaya koyan açık ve net tespitleri ihtiva etmekte olduğunu, …’in yalnızca anten uçlarını bir daire içine almak suretiyle, intihalen oluşturulan bir aşırma şekil (… firmasının kurumsal kimlik ve tüketici markası olarak) tüm görsel iletişim mecralarında yıllardır biteviye kamuoyuna iletilmekte olduğunu, sürdürülmesi eser sahibi müvekkili aleyhine heran artan ölçüde vahim sonuçlar üreten yasalara aykırı … uygulamanın ihtiyati tedbir uygulayarak caymaya itiraz davasının kesinlik kazanmasına kadar, münhasıran FSEK m. 77 ve genel manada HMK 389 vd. kapsamında derhal durdurulmasını; müvekkilinin … isimli güzel sanat eseri logosunun ihtiyati tedbir yoluyla, yurt içi ve yurt dışı hertürden iletişim mecrasında internet ortamı dahil, kurumsal kimlik ve tüketici markası olarak Tv, sinema benzeri, reklam, PR, kurumsal tanıtım, promosyon, vb. amaçlı etkinliklerde, fuarlarda, bayilerde, satış ve abone noktalarında, kurum binalarında, sosyal tesislerinde, kurumsal resmî / gayrıresmi basılı evraklarında, dış reklamlarda, bilboardlarda, şehir mobilyalarında kullanılmasının, gerektiği hallerde matbaa, üretim çoğaltma tesislerine müdahale edilerek, çoğaltılmasını, depolamasının, dağıtımının, yayımının, ihracının ve benzeri uygulamaların derhal durdurulmasına dair, “ müvekkili tarafın eser sahibi olduğu ve eser sahipliğinin muhtelif belge ve yargı kararları ile sabit olduğu hususu da dikkate alındığında “ herhangi bir teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesince 07.01.2022 tarihli ara karar ile; “Tedbir talebinde bulunan davalı tarafından ihtiyati tedbire konu eylemlerin tespiti ve önlenmesi ve durdurulmasına ilişkin dava açılmadığı, dosyada davalı durumunda olduğu, bu bakımdan dava konusu olmayan bir hususta ve davalı tarafından da davaya konu edilmeyen hususta tedbir talep edilemeyeceği her ne kadar davalı vekili tarafından bilirkişi raporu uyarınca yeniden tedbir talebinde bulunulmuş ise de, 10/06/2021 tarihli ara karar ile tedbir talebinin reddine karar verildiği, tedbir talebinin reddini gerektiren hususlarda bir değişiklik olmadığı, ayrıca 10/06/2021 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılması talebinin de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesinin 2021/1261 E – 2021/1202 K- sayılı 21/10/2021 tarihli kararı ile reddedildiği anlaşıldığından koşulları oluşmayan tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyanın tevdi edildiği bilirkişi heyetinin konuyu her yönüyle araştırdığını, sonuç olarak, Müvekkil’in eser sahipliğinde meydana getirilmiş olan, FSEK bağlamıyla, güzel sanat eseri vasfını haiz, …’in “orijinal “ haliyle, Davacı firma tarafından 2011 yılından itibaren hiç kullanılmadığı, tespitinde bulunduğunu, davaya dayanak, “ Delil Tespiti “ kapsamında yapılan bilirkişi incelemesi ile, bilnetice, müvekkilinin fikri mülkiyet haklarının ihlal edildiği açıkça belirlenmiş olmasına rağmen, bilirkişi incelemesinin ihtiyati tedbir koşullarının gerçekleştiğinin kabulü için yeterli görülmeyerek, durumda bir değişiklik yaratmadığı kanaatiyle, İlk derece mahkemesi tarafından ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/05/2017 tarih 2015/98 E – 2017/126 K. sayılı kararının, Dairemizin 14/01/2021 tarih, 2020/190 E – 2021/4 K sayılı ilamı ile kaldırılması üzerine, aynı Mahkemenin 2021/31 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamada, 07/01/2022 tarih ve 2021/31 Esas sayılı ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, söz konusu bu kararın davalı vekilince istinaf başvurusuna konu edildiği görülmektedir. Dava, taraflar arasında FSEK kapsamıda yapılan 20.05.2004 tarihli ”sulh sözleşmesi” başlıklı sözleşmeden caymaya itiraz davası olup, davacı tarafça, sözleşmeden caymanın geçersizliğinin tespitine karar verilmesi talep edilmiştir. Taraflar arasında yapılan 20.05.2004 tarihli ”sulh sözleşmesi” başlıklı sözleşme incelendiğinde, sözleşme konusunun; taraflar arasında İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin 2003/42 Esas, 2003/49 Esas, 2001/891 Esas sayılı dava dosyaları ile davalı tarafından üçüncü kişiler aleyhine açılmış aynı mahkemenin 2003/836 Esas ve 2002/894 Esas sayılı dava dosyalarının feragat ile sonlandırılması, … tarafından kullanılan ”…” logosu üzerindeki mali hakların …’e aidiyeti, ”…” logosunun her türlü mecrada işlenme ve değiştirme yetkisinin …’e devri, logonun işlenmiş ve değiştirilmiş tüm şekillerine ilişkin mali haklarının …’e aidiyeti ve manevi haklarının da yine … tarafından kullanılması olduğu anlaşılmış olup, bilindiği üzere HMK’nun 389/1 maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, davanın esere vaki tecavüzün tespiti ve önlenmesine yönelik olmaması dikkate alındığında, davalının ihtiyati tedbir talebinde ileri sürmüş olduğu hususların, uyuşmazlığın konusunu oluşturmadığına yönelik Mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, nitekim daha önce aynı taleplerle ileri sürülen tedbir talebinin Mahkemece 10/06/2021 tarihli ara karar ile reddine karar verildiği, bu kararın Dairemizin 21/10/2021 tarih, 2021/1261 Esas ve 2021/1202 Karar sayılı ilamı ile reddedildiği, tedbir talebinin reddini gerektiren hususlarda bir değişiklik olmadığı, anlaşıldığından ihtiyati tedbir talep eden davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir talep eden davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07/01/2022 tarih ve 2021/31 E. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/03/2022