Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/273 E. 2023/719 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/273 Esas
KARAR NO: 2023/719
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2021
NUMARASI: 2020/180 E. – 2021/734 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit Davası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı …’ya babası …’nın kendi üzerine olan taksi plakasını bağış yolu ile devrettiğini, davalı …’ün, davacı …’nın uyuşturucu madde kullandığını, uyuşturucu madde etkisi altındayken kolaylıkla kandırılabildiğini bildiğinden kendisi ile ortak iş yapacağı bahanesi ile müvekkilinden İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı takibe konu tanzim tarihi 20/03/2019, vadesi 25/04/2019 olan 550.000-TL bedelli bono ile yine tanzim tarihi 20/03/2019, vadesi 25/05/2019 olan 550.000-TL bedelli bonoları aldığını, takibe konu bonoların dışında yine 1.000.000-TL bedelli, tarihleri boş bırakılan bir senet daha düzenlettiğini, davalı …’ün bu senetler karşılığında davacıya bir mal veya hizmet vermesi veya para vermesinin mümkün olmadığını, aynı zamanda davalı …’ün dayısı olan diğer davalı … lehine yine uyuşturucu madde etkisindeyken tarihlerini bilmediği ve henüz icra dosyasına konu edilmeyen 1.000.000-TL bedelli tarih bölümleri boş bırakılan bononun davacının iradesi dışında kendisinden alındığını, bu bono karşılığında da yine hiçbir para, mal veya hizmet alınmamış olduğunu, davalıların bu bono bedelleri karşılığında davacıya verebilecek para veya mallarının hiçbir zaman olmadığını, dolayısıyla, bir an için bonoların müvekkili …’nın iradesi ile düzenlendiği kabul edilse dahi bu bonoların avans niteliği taşıyacağının açık olduğunu, buna karşılık, davalı tarafın bu bonolara karşılık verdiği şeyi ispatlamakla yükümlü olacağını belirterek, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyası nedeniyle davalı … ‘e borçlu olmadığının tespitine, yine henüz icra takibine konulmayan 1.000.000-TL’lik iki ayrı senet nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıyı, babası …’nın, arkadaş çevresinden uzaklaştırmak amacıyla İstanbul’a gönderdiğini, … ile iş kurabilmesi amacıyla sermaye olarak arazi vermek istediğini, verilen bu arazinin 2.250.000-TL’ye …’a satıldığını, ancak davacının, babasına arazi fiyatını düşük söylediğini, arazinin düşük fiyatla satıldığını öğrenen davacının babasının arazinin satışını iptal etmek istediğini, davacının babasının, … ile 250.000-TL fark ile iptal konusunda anlaşarak araziyi geri aldığını, geri satış bedelinin 1.000.000-TL’sini ödeyemeyen davacının müvekkilinden yardım istediğini ve müvekkilinin davacıya 1.000.000-TL’lik çek verdiğini, çek ödemesini yapabilmek için müvekkilinin Bursa’da satmış olduğu ev ile araziden sağlamış olduğu parayı kullandığını, davacının bu alım satım ve geri satımdan oluşan borcunu belli bir vade içinde ödeyebileceğini belirterek iki adet senet imzaladığını, ancak bu senet bedellerini ödemediğini, bunun üzerine davacı aleyhine … takibi başlatıldığını, davacının bizzat icra dairesine giderek borcunu ödeyemeyeceğini belirterek mal beyanında bulunduğunu, takip işlemleri devam edip mal beyanında belirttiği taksi üzerine haciz konulunca eldeki davayı açtığını, davacı borçlunun takibe itiraz etmediği gibi borcu kabul edip mal beyanında bulunmuş olduğunu belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; …’yı emlakçılık yaptığı dönemden tanıdığını, aynı zamanda yeğeninin arkadaşı olduğunu, bahsi geçen tarihte kendisinin bir arazisi olduğunu, satacağını söylemesi üzerine aralarında yapılan pazarlık sonucu 2.250.000-TL’ye anlaşma sağlandığını, parayı ödediğini ve araziyi üzerine aldığını, sonradan öğrendiğine göre babasının satmak istediği rakamın altına sattığı için aile içi sorun yaşandığını, davacının bu durumu kendisine iletmesi üzerine aldığı araziyi 250.000-TL fark alarak geri vermeyi kabul ettiğini, davacının, babası ile birlikte kendisine 1.000.000-TL değerinde bir çek ile 1.500.000-TL değerinde vadeli bir senet verdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi ” … davacı tarafça 2 adet 550.000,00-TL’lik bonoya istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile, davalı …’e verilen 1.000.000,00-TL’lik senet ve davalı …’a verilen 1.500.000,00-TL’lik senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayıl dosyasının incelenmesinden, alacaklı … tarafından borçlu … aleyhine 20/03/2019 düzenleme tarihli 25/04/2019 vadeli 550.000,00-TL bedelli bono ile 20/03/2019 tanzim tarihli 25/05/2019 vadeli 550.000,00-TL bedelli bonoya istinaden toplam 1.122.825,00-TL alacağın tahsili talebiyle kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, borçlu …’nın icra dosyasına sunduğu, mal beyanı konulu tarihsiz dilekçe ile, ödeme emrini tebliğ aldığını, mal beyanı olarak … plakalı aracının mal beyanı olarak kabul edilmesini talep ettiğini, borcunu kısa sürede ödeyeceğini bildirdiği, bu şekilde icra takibinin kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacının, aleyhine başlatılan icra takibi üzerine, borcunu kabul edip mal beyanında bulunduğu ve icra takibinin kesinleşmesini sağladığı açıktır. Dolayısıyla artık bu aşamadan sonra söz konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığın ileri süremeyecektir. Yine davacı taraf, davalılara ayrı ayrı verilen ve henüz takip konusu yapılmayan senetler nedeniyle de menfi tespit talebinde bulunmuştur. Davacı tarafça, kendisi uyuşturucu etkisi altında iken gerek takibe konu senetlerin gerekse henüz takibe konu edilmeyen senetlerin kendisinden alındığını ileri sürmekte ise de, bu senetlerin zorla kendisinden alındığı veya davalıların kendisine zorla uyuşturucu veya uyarıcı madde verip, uyuşturucu etkisi altında iken söz konusu senetleri aldıkları yönünde bir iddia ileri sürülmemektedir. Senetlerin kendisinden iradesi dışında alınmış olduğuna ilişkin savcılık veya emniyet birimlerine yapılan bir başvurusu da bulunmamaktadır. Kaldı ki davacının babası ile davacı ve davalılar tarafından düzenlenen ve dosyaya sunulan protokoller dikkate alındığında taraflar arasında ticari bir ilişki bulunduğu, söz konusu senetlerin de bu ticari ilişki kapsamında düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı …, Bursa 9. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih ve 2020/613 E., 2021/417 K. Sayılı kararı ile vesayet altına alınmış ise de, söz konusu dosya içeriğinden davacıya, uyuşturucu madde ve alkol kullanımı nedeniyle vasi atanması talebinde bulunulduğu görülmektedir. Yine dosya kapsamında davacının senetlerin düzenlendiği tarihte hukuki işlem ehliyetinin bulunmadığı yönünde bir tespit de yer almamaktadır. Ayrıca vasi tayini talebiyle sulh hukuk mahkemesinde açılan davanın tarihinin 29/06/2020 olduğu görülmektedir. Eldeki davanın açılma tarihi ise 09/03/2020 tarihidir. Bu husus, vasi tayinine yönelik davanın, Mahkememizde açılan davayı etkilemeye yönelik olarak açılmış olduğu kanaatini de uyandırmaktadır. Kaldı ki, davacı şu an için tedavi amacıyla bir sağlık kuruluşuna sevkedilmiş, kendisine vasi tayini gerekip gerekmeyeceği 2 yıl sonraki sağlık durumuna göre belirlenecektir. Tüm bu hususlar dikkati alındığında, davacının açmış olduğu davayı ispat edemediği sonucuna varılarak, davanın reddine karar verilmiştir. İcra takibinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olması ve davacının dava açmakta kötü niyetli olduğuna ilişkin dosya kapsamında bir delil bulunmadığı anlaşıldığından davalı …’ün kötü niyet tazminatı talebinin reddine …” gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin eksik incelemeye dayalı hüküm kurduğunu, davalı …’ın müvekkilinin babasının zengin ve malvarlığının çok olduğunu öğrendiği andan itibaren müvekkilinin peşini bırakmadığını, müvekkilinin eşi ile boşanma ve mal davasının devam ettiğini, mal davasında icraya konu yakalama konulan plaka üzerinde eşinin tedbirinin bulunduğunu, davalının mal davasının duruşmalarına dahi gidip durumu takip etmekte olduğunu hatta mal davasında konulan tedbirden ötürü tedbirin neden kaldırılmadığına dair cimere şikayette bulunduğunu, müvekkilinin sürekli alkol alması ve …’ın da sürekli müvekkili ile ilgileniyor olmasından dolayı davalı …’ın yine bir gün müvekkilinin babası …’nın köydeki evine geldiği bir gün ‘ Hüseyin İstanbul’da benim yanımda kalsın onu tedavi ettireceğim, alkol bağımlılığından kurtaracağım’ demesi üzerine müvekkilinin davalı ile İstanbul da kalmış olduğunu, kısa bir süre sonra müvekkilinin babasını İstanbul’a çağırarak araba alım-satım ticareti yapacaklarını bu yüzden müvekkilinin babası …’dan araç alım-satım vekaleti vermesini istediğini, müvekkilinin babasının da sırf oğlunun kurtulması için tamam dediğini, Kadıköy …Noterliğinin 25/06/2019 tarih ve … yevmiye numaralı vekaletname ile …’ü vekil tayin ettiğini, yüze karşı okunmayan vekaletnamede gayrimenkul alım- satımı vekaletinin de verildiğinden habersiz olunduğunu, Bursa’da yer alan tarlasının satıldığını öğrendikten sonra tapuya gidip görmesi sonucu öğrendiğini, müvekkilinin babasının yaşlılığından faydalanıldığını, tapu iptal davası açıldığını ve suç duyurusunda bulunduklarını, davalar neticesinde taşınmazların iade edildiğini, ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin ablasının da davalı … hakkında suç duyurularının bulunduğunu, uyuşturucuya ilişkin davalı …’ın bir çok adli dosyası olduğunu, davalıların dolandırıcılık örgüsü dahilinde olduğunu, müvekkilinin kısıtlı olup vasi atandığını, ticari ilişki olmamasına rağmen karar verildiğini, dava konusu bonolardan … tarafından örnekleri ibraz edilen 1.500.000 TL bedelli bononun, bonoda zorunlu unsurlardan olan DÜZENLEME TARİHİni içermediğini bu nedenle bu kambiyo taahhüdünün hükümsüz olduğunu, davaya konu evrakları uyuşturucu madde etkisi altında imzalatıldığını, davalılardan …’ın İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasına konu 2 adet bono dışında elinde başkaca evrak olmadığını belirttiğinden dava dilekçesinde …’ın elinde bulunduğunu belirttikleri 1.000.000-TL bedelli bonoya ilişkin taleplerinden vazgeçtiklerini, ispat yükünün davalı taraf üzerinde olduğunu ve davalı tarafın ispata yarar delil sunmadığını, davalıların müvekkilinin uyuşturucu madde etkisinde olması nedeniyle ehliyetsizliğinden ve irade sakatlığından yararlanarak davaya konu senetleri imzalattığını, alacaklı olduklarını ispat edemediklerini beyanla kararın kaldırılmasını, davanın kabulü ile tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı istinafa cevap dilekçelerinde özetle; Cevap dilekçeleri ile yargılama aşamalarındaki beyanları tekrarla davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini savunmuşlardır. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir : Dava; İİK m.72’den kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı vekili tarafından ilk derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresi içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurulmuş ise de davacı vekili 16.06.2023 tarihli dilekçesi ile istinaf kanun yolu başvurularından feragat ettiklerini bildirmiş olup dosyanın incelenmesinde vekaletnamesinde “kanun yollarından feragat etmeye” yetkili olduğu tespit edilmiştir. İstinaf başvuru hakkından feragati düzenleyen HMK m.349/2’de, başvuru yapıldıktan sonra feragat edilir ve dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karar bağlanmamış ise başvurunun feragat nedeniyle reddolunacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı vekili tarafından dilekçe ile istinaf başvurusundan feragat edildiğinden vekaletnamenin incelenmesi neticesinde davacı vekilinin kanun yollarından feragat etmeye yetkili olduğu belirlenmekle 6100 Sayılı HMK’nın 349/2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;,1-Davacı vekilinin istinaf aşamasında istinaftan feragat etmesi sebebiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK m. 349/2 gereğince REDDİNE,2-Peşin alınan 80,70-TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talebinde bulunan davacı tarafa iadesine,3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 06/07/2023