Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/263 E. 2022/606 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/263
KARAR NO: 2022/606
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
NUMARASI: 2020/332 E.
DAVANIN KONUSU: Marka, Maddi ve Manevi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/04/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı adına … tescil numaralı “…” ibareli ve … tescil numaralı “…” ibareli markaların 35. sınıfta yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri” ile 39. sınıfta yer alan “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, tur düzenleme, seyahat için yer ayarlama, seyahat ile ilgili bilet sağlama, kurye hizmetleri. Araba parkları hizmetleri, garaj kiralama hizmetleri. Tekne barındırma hizmetleri. Boru hattı ile taşıma hizmetleri. Elektrik dağıtım hizmetleri. Su temin hizmetleri. Taşıt ve malları kurtarma hizmetleri. Malların depolanması, aketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri. Çöplerin depolanması ve taşınması hizmetleri, atıkların toplanması ve taşınması hizmetleri.” bakımından hükümsüzlüğü ve sicilinden terkinine,davacı adına tescilli olan “…” ibareli markaya Davalı yanca gerçekleştirilen markaya vaki tecavüzünün ve haksız rekabetin tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesine, markadan kaynaklanan hakları ihlal eden kullanımlar gerçekleştirilen www…com uzantılı alan adına ve
https://www. instagram.com/…, https://www.facebook.com/…/ https://twitter.com/… şeklindeki sosyal medya hesaplarına erişimlerin tümden engellenmesi ile https: //www…com/ uzantılı alan adı içerisinde yer alan tecavüz teşkil eden kullanımlara erişimin engellenmesine, bu hususun teknik olarak mümkün olamaması halinde ise ilgili alan adına erişimin tümden engellenmesine, ürünlerin / evrak, broşür, tanıtım malzemesi ve sair her türlü doküman ile birlikte toplanmasına, şimdilik işleyecek en yüksek mevduat faizleri ile birlikte 5.000,00 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminatın en yüksek mevduat faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Türkiye’ nin ilk ve en büyük online yemek sipariş sitesi olan www…com internet sitesinin ve “…” mobil uygulamasının sahibi olduğunu, yemeksepeti bünyesinde alt marka olarak yer alan … ile “…com” internet sitesinden ve … mobil uygulaması üzerinden online market alışverişi hizmeti verildiğini, müvekkilin Türk Patent nezdinde … numaralı 35,39,43. Sınıflarda tescilli “…” ve …1 numaralı 35,39,43. Sınıflarda tescilli “…m” markalarının sahibi olduğunu, Müvekkilinin www…com ve www…com alan adlarını kullandığını, www…com alan adına ilişkin tedbir taleplerinin incelenmeksizin reddedilmesi gerektiğini, Davacının davalının hangi kullanımının marka hakkına tecavüz ettiği sorusuna cevap vermediğini, davacının iddialarını delillerle somutlaştıramadığını ve kendi markasal kullanımına ilişkin delil sunmadığını, davacının markasını hangi hizmetlerde fiilen kullandığının, hatta kullanıp kullanmadığının net olmadığını, Müvekkilinin markasal kullanımları ile davacının “…” markasının karıştırılacak düzeyde benzer olmadığını, müvekkilinin markasal kullanımlarının “…” logosunun yanı sıra çeşitli unsurları içerdiğini ve bu kullanımların müvekkil ile özdeşleştiğini, müvekkilinin markasal kullanımlarının hem tescilli marka hakkına dayandığını hem de renk/şekil/kelime unsurları bakımından davacının markasal kullanımlarından uzaklaştığını, … kelime, beyaz-pembe renk ve özgünleştirilerek farklı bir formatta oluşturulduğunu, bi şeklinde banabi logo unsurlarından oluştuğunu, müvekkilinin sosyal medya hesaplarında ve internet sitelerinde markasal kullanımın … şeklinde olduğunu, … logosunun … ile beraber kullanıldığını, … markasının … sayı ile tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, birlikte kullanımın tarafların markasal kullanımlarının birbirleriyle karıştırılmasını önlediğini, Reklam, tanıtım vb faaliyetler kapsamında “…” ibaresinin tüketicinin dikkatini çekmek için “… (meyve, sebze, temizlik ürünü vb) LAZIM” formatı içerisinde adeta kelime oyunu olarak yer verildiğini, “…” markasının da özgün bir slogan olarak kullanıldığını, -Tarafların markasal kullanımlarını içeren faaliyet alanları ve hitap ettikleri tüketici kitlesinin farklı olduğunu, davacının … markasını https://…com alan adında ve … isimli mobil uygulamada kullanmakta olduğunu, davacıların kullanıcılara “kurye hizmeti” verdiğini, … ile ihtiyaca göre yaya, arabalı, moto kurye ile hizmet verilerek kullanıcıların teslimatının istenilen adrese ulaştırıldığını, müvekkilinin ise “online
market” alışverişi hizmeti verdiğini, bu hizmetler için reklam ve tanıtım faaliyetinde bulunduğunu, davacının “kurye himetleri” davalının “online market hizmetleri” verdiğini, tüketicinin sipariş vermek için www…com internet sitesine giriş yapsa dahi sipariş oluşturmak için www…com internet sitesi veya … mobil uygulamasına yönlendirildiğini, online market siparişinin nasıl olacağının www…com internet sitesinde açıklandığını, davacının 6. Adıma ait görselde yer alan Sipariş/Kurye Takibi ibaresinden ötürü müvekkilinin kurye hizmeti sağladığını iddia ettiğini, bu ibaresinin siparişi kullanıcıya ulaştırmakla yükümlü kuryenin konumunu ve siparişin takibini yapmak üzere kullanılarak siparişin son aşamasını oluşturduğunu, müvekkilinin alışverişe konu ürünün kendisini satarak online perakendecilik hizmeti sunduğunu, ürünün taşınması hizmetinin yan hizmet niteliğinde olduğunu, davacının ürünün taşınması hizmeti verdiğini, taşınacak olan şeyin müşteri tarafından sağlandığını, davacının taşınan paketin içeriğini bilmediğini, hizmetlerin birbirinden farklı olduğunu, Davacının markasının koruma kapsamını genişletme amacının kötüniyetli olduğunu ve korunmaması gerektiğini, Davacının şikayetlere ilişkin sunduğu formaların şikayetvar.com platfotmu ile davacı şirket yetkilileri arasındaki yazışmalar olduğunu,tüketicilerin taraf markaları ile sağlanan hizmetleri karıştırdığına dair objektif bir bilgi olmadığını, Müvekkilinin … markasının hükümsüzlük koşullarının SMK uyarınca oluşmadığını, müvekkilinin markasında yer alan unsurlar göz ardı edilerek … kelime unsuruna odaklanarak markaların benzer olduğu sonucuna varılmasının yanlış olduğunu, müvekkilinin … markasının özgün bir slogan olarak formüle edildiğini, karıştırılmanın mümkün olmadığını, davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 159/1. maddesi “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” şeklinde olup, maddenin son fıkrasına göre de ihtiyati tedbirlerle ilgili olarak bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 6100 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi uyarınca ise mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Aynı Kanun’un 390/3. maddesine göre de ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir talep eden tarafın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir. Öte yandan, kural olarak davanın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değil ise de somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 159. maddesi, bu kuralın istisnasını oluşturmaktadır. O halde bu hükümler çerçevesinde, bir sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil edecek şekilde kullanımda bulunulduğunu yaklaşık olarak ispat eden sınai mülkiyet hak sahibi, bu kullanımların engellenmesini ihtiyati tedbir yoluyla isteyebilecektir. Tüm dosya kapsamı sunulan farklı heyetlerden alınmış heyet raporları içeriği gözetildiğinde davacı yanın tedbir istemi yönünden yaklaşık ispat şartı gerçekleşmiştir. Karşı yan ise uzman görüşü sunmuş olup, henüz yargılama sonuçlanmamış olmakla birlikte , pandemi döneminde bulunmamız, davalının ise yemek siparişi sektöründe pandemi dönemi boyunca yoğun olarak hizmet veriyor olması, ayrıca internet sitesi dahil olmak üzere, banabi esas unsurlu kullanımlarına son verilmesi için gereken süre gözetildiğinde davalının yatıracağı 2.500.000 TL lik teminat karşılığında tedbirin uygulanmasının ertelenmesinin hakkaniyete uygun olacağı yönünde mahkememizde kanaat oluştuğundan, 15.12.2021 tarihli celse ara kararına uygun olarak tedbir” kararı verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Mahkemenin, öncelikle dosyada mevcut bilirkişi raporları ve yaklaşık ispat ölçüsünü göz önünde bulundurduğunu ve davalı müvekkilin … ibareli kullanımlarının marka ihlali ve haksız rekabet yarattığını belirtiğini,, davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin kapsamını birebir davacı tarafından talebe konu edildiği şekliyle kabul ettiğini, 2- Müvekkili şirket adına … Bankası A.Ş. tarafından düzenlenmiş olan 20.12.2021 tarih, … sayılı, 2.500.000 TL İkiMilyonBeşYüzBinTürkLirası#) tutarındaki kesin ve süresiz teminat mektubu 20.12.2021 tarihinde dosyaya sunulmuş olup, karar kapsamında tedbir kararının uygulanması ertelendiğini, 3- Mahkemenin “davalının … ibareli kullanımlarının marka ihlali ve haksız rekabet yarattığı gözetilerek” demek suretiyle davanın esasına ilişkin bir tespitte bulunduğunu, mahkemenin bu tespitinin, ihtiyati tedbir değerlendirmesinin kapsamını aştığını, 4- Mahkemenin, davacı yanın ihtiyati tedbir talebini birebir davacı tarafından talebe konu edildiği şekliyle teminatsız olarak kabul ettiğini, ancak, müvekkili şirkete tedbirin uygulanmasının ertelenmesi için 2.500.000 TL (ikimilyonbeşyüzbintürklirası) miktarında teminat gösterme yükümlülüğü getirdiğini, hatta, aleyhine tedbir kararı verilen davalı müvekkil tarafından teminatın yatırılmaması halinde tedbirin derhal uygulanmasına karar verdiğini, mahkemenin teminatsız olarak davacı yanın tedbir talebini kabul etmesi yerinde olmadığını, ayrıca, davacı yanın tedbir talebinn teminatsız olarak kabul edilmişken, tedbirin uygulanmasının ertelenmesi için müvekkili şirketçe gösterilmesi gereken teminat miktarının son derece yüksek olduğundan, verilen kararın menfaat dengesine aykırı ve çelişkili olduğunu, 5- Dosyada mevcut bilirkişi heyeti raporlarının ihtiyati tedbir talebi hakkında değerlendirme yapmak için yeterli olmadığı yönünde önemli itirazları bulunmasına rağmen, Mahkemenin itirazlarını değerlendirmeden ihtiyati tedbir kararı verdiğini, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli şartlar oluşmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin doğru olmadığını, 6- Öncelikle, davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin teminatsız olarak kabul edilmesi yerinde olmadığını, zira, Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kapsamının son derece geniş olup davalı müvekkili şirketin “…” markası altında verilen çevrimiçi ve fiili bütün faaliyetlerini durduracak nitelikte olduğunu, 7- HMK’nın 392/1 hükmü “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir” demek suretiyle ihtiyati tedbir talep eden yanın teminat göstermesinin zorunlu olduğunu ve ancak belirli istisnalar halinde bu zorunluluğun ortadan kalktığını düzenlediğini, mahkemece teminatsız olarak davacı lehine ihtiyati tedbir kararı verildiğinden ve teminat alınmamasının gerekçesi belirtilmediğinden kararın kanun hükmüne açık aykırılık teşkil ettiğini, 19, Teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu benzer olaylarda verilen yargı kararlarıyla da sabittir. Bu kararlar da Mahkemece TEMİNATSIZ olarak davacı lehine ihtiyati tedbir kararı verilmesinin yerinde olmadığını göstermektedir: İstanbul BAM 16. H.D. E. 2019/77 K. 2019/117 sayılı ve 21.01.2019 tarihli kararında “Verilen tedbir kararıyla aleyhine tedbir verilenin esasen marka üzerindeki devre ilişkin hakları kısıtlanmış olduğundan bu nedenle uğraması muhtemel zararların karşılanması amacıyla uygun bir teminata karar verilmesi gerekirken mahkemece bu yönün gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan…” değerlendirmesinde bulunmuştur ÇEK 4). Kayseri BAM 1. H.D. E. 2020/36 K. 2020/37 sayılı ve 27.01.2020 tarihli kararında “Somut olayımızda talebin resmi belgeye veya başkaca kesin bir delile dayandığının anlaşılamaması ve davacılar tarafından bu aşamada dosyaya bu konuda bir delil sunulmamış olması, …, HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen yaklaşık ispat kuralı, yargılamada gözetilmesi gereken hak ve adalet ilkesi ve ayrıca mahkemece yargılama sırasında teminat karşılığında veya durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına karar verilebileceği hususları nazara alındığında davacı tarafın teminat göstermek zorunda olduğu ve ilk derece mahkemesinin dava sonuna kadar teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin verdiği ara kararın bu yönüyle isabetli olmadığı anlaşıldığından…” değerlendirmesinde bulunmuştur JEK İstanbul BAM 16. H.D., E. 2021/1462, K. 2021/1587 sayılı ve T. 23.09.2021 tarihli kararında “devrin önlenmesi kararı, davalı tescil sahibinin tasarruf yetkisini kısıtladığından, davalının olası zararları yönünden teminat alınması gerektiğinden…” değerlendirmesinde bulunmuştur JEK 6). 8- Bir diğer deyişle Mahkeme’nin açıkça ifade etmese de, uygulamada bilindiği üzere “ters tedbir”e karar verdiği anlaşılmaktadır. Ancak, ters tedbir taraflar arasındaki menfaat dengesini sağlamak amacıyla getirilmiş bir kurumdur. Nitekim ters tedbir İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin E. 2019/191, K.2019/279 sayılı, 08.12.2019 tarihli; E. 2019/301, K.2019/333 sayılı, 19.02.2019 tarihli kararları da dahil olmak üzere, taraf menfaatleri arasında denge kurulması amacıyla Mahkemelerce uygulanmaktadır. 9- Ancak somut olayda Mahkemece davacı yanın tedbir talebi TEMİNATSIZ olarak kabul edilmişken, tedbirin uygulanmasının ertelenmesi için müvekkil şirketçe gösterilmesi gereken teminat miktarı son derece yüksek olduğundan, verilen karar menfaat dengesine aykırıdır. Oysaki Konya BAM 6. H.D.’nin EK 3) altında yer verilen kararında belirtildiği üzere “tedbir kararını değerlendiren mahkeme her iki tarafın menfaatlerini gözetmek zorundadır.” ve Antalya BAM 1. H.D.nin E. 2017/283 K. 2017/233 sayılı ve 18.04.2017 tarihli kararında belirtildiği üzere “Hâkim tedbir kararı verir iken ihtiyati tedbir konulan yer ile birlikte, tarafların karşılıklı isabetli olmadığı anlaşıldığından…” değerlendirmesinde bulunma 10- Somut olaya çok benzer bir uyuşmazlıkta İstanbul BAM 16. H.D., E. 2021/1071 K. ve 2021/1581 sayılı ve 23.09.2021 tarihli güncel kararında şu değerlendirmede bulunduğunu,: “Davacının tedbir talebinin kabul edilerek, markanın kullanımının durdurulması, el koyma ve yeddiemine teslim tedbirinin uygulanması halinde davalı yönünden doğacak zarar ihtimali ile, davalının markayı kullanması halinde davacı yönünden doğacak zarar ihtimali göz önüne alındığında, taraflar arasındaki yarar dengesinin kurulması yönünden tedbir talebinin kısmen kabul edilerek, 6769 Sayılı SMK 159/2-c maddesi gereğince davalı tarafça teminat yatırılmasına karar verilmesi ve davalı tarafın, davacının olası zararlarının karşılanması” yönünden teminat yatırmasına karar verilmesi dosya kapsamı ve yaklaşık ispat kurallarına uygundur. Ancak mahkemece davalı tarafın teminat yatırmasına, davalı tarafça teminat yatırılmadığı taktirde, davacı tarafın tedbir talebinin kabulüne karar verilebileceğinin ihtar edilmesi gerekirken, önce davacının tedbir talebi kabul edilerek, tedbir talebinin davalının teminat yatırması halinde uygulanmamasına karar verilmesi yerinde değildir” 11- Ayrıca anılan kararda “Mahkemenin 10/09/2020 tarihli kararı ile 100.000 TL teminat karşılığında davacı tarafın tedbir talebinin kabulüne karar verildiğini, ara kararın devamında, 2. bentde 2-Ancak davalı tarafça, takdiren 300.000,00 TL (üçyüzbintürklirası) teminatın karar tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içinde yatırılması halinde tedbirin UYGULANMAMASINA, aksi takdirde tedbirin derhal uygulanacağı hususunun ihtarına (ihtarat yapıldı), şeklinde hüküm kurularak çelişki yaratılmış, şartlı tedbir kararı verildiği izlenimi yaratılmıştır” değerlendirmesine yer verildiğini, dolayısıyla somut olaydaki gibi açıkça ters tedbire hükmedilmeden önce ihtiyati tedbir kararının kabul edilmesi ve sonrasında karşı tarafça teminat yatırılması halinde tedbirin uygulanmamasına karar verilmesinin, bir diğer deyişle şartlı tedbir kararı verilmesinin, BAM tarafından oldukça yakın tarihli karar ile hukuka aykırı bulunduğunumuştur. Mahkemece verilen şartlı tedbir kararının bu yönden de çelişkili olduğunu, 12- Dolayısıyla, Mahkemece önce davacı yanın ihtiyati tedbir kararının TEMİNATSIZ olarak kabulüne karar verilmesi ve sonrasında müvekkili şirket tarafından 2.500.000 TL teminat gösterilmesi halinde tedbir kararının uygulanmasının ertelenmesine karar verilmesinin menfaat dengesine aykırı olması ve çelişki yaratması sebebiyle yerinde olmadığını, 13- Dosyada mevcut bilirkişi raporlarına karşı itirazları değerlendirilmeden ihtiyati tedbir talebinin kabulü yönünde karar verilmesinin yerinde olmadığını, bilirkişi heyeti raporlarının esastan öte teknik açıdan dahi ihtiyati tedbir kararına temel oluşturmaya elverişli olmadıklarını, 14-. Yukarıda anılan nedenlerle ilk bilirkişi heyeti raporuna tarafımızca itiraz edilmiştir ve Mahkemece itirazlarımız doğrultusunda verilen 17.05.2021 tarihli ara karar doğrultusunda yeni bir heyetten rapor alınmıştır. Bilirkişi heyetince hazırlanan rapora karşı itirazlarımız detaylarıyla 19.11.2021 tarihli dilekçemiz ile Mahkemeye sunulmuştur. Anılan dilekçemizde de yer verildiği üzere ikinci bilirkişi heyeti raporu da esastan öte TEKNİK AÇIDAN dahi ihtiyati tedbir kararına temel oluşturmaya elverişli değildir 15- Dava dosyasında mevcut dilekçelerinde detaylı olarak açıklandığı üzere ihtiyati tedbir kararı verilmesi için aranan koşulların oluşmadığını, buradaki en önemli kriterin taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmaması ve davalı müvekkilin “…” markasının fiili kullanımlarının ne davacı …’in “…” markası kapsamındaki hizmetler ile ne de bu markanın fiili kullanımı ile karıştırılmasının mümkün olmaması olduğunu,. 16- Dosyada mevcut dilekçelerde defalarca yer verildiği üzere tarafların faaliyet alanına ilişkin en önemli tartışma “kurye hizmetleri” eksenindedir. Müvekkil şirket “…” markası altında online market hizmeti verdiğini, tüketicilerin, “…” üzerinden market alışverişi yapmakta ve bu alışverişe konu ürünler müvekkil şirkete ait depolardan tedarik edilerek, tüketiciye “…” organizasyonunda çalışan kuryeler aracılığıyla ulaştırıldığını, böylece tüketicinin, “…” online market hizmetini kullanarak, farklı firmalara ait farklı markalı ürünleri satın alabildiğini, dolayısıyla, müvekkili şirketin, alışverişe konu ürünün kendisini sattığını ve online perakendecilik hizmeti sunduğunu, ürünün taşınması hizmetinin yan hizmet niteliğinde olduğunu, davacının ise sadece kuryelik hizmeti verdiğini, hal böyleyken, müvekkili şirketin markasal kullanımlarının “kurye hizmeti”ne indirgenmesinin mümkün olmadığı gibi, taraf markalarının tescil kapsamlarının ve fiili kullanımlarının sektörel farklılığının 24.09.2021 tarihinde Mahkemeye sunulan uzman görüşü raporunda da detaylı olarak açıklandığını belirterek,1. İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi tarafından 15.12.2021 tarihli duruşmada verilen ara kararın ihtiyati tedbir talebine ilişkin olan kısmının (Kararın 6 no.lu maddesi) kaldırılmasına, 2- müvekkili şirket … aleyhine davacı yanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, 2 numaralı talebinin uygun görülmemesi halinde, müvekkili şirket tarafından makul düzeyde teminat yatırılarak (mevcut karardaki teminat miktarı düşürülerek), müvekkili şirketin talebe konu kullanımlarının devamına (uygulamada bilindiği üzere “ters tedbir”e, tarafımızca “ters teminat” yatırılmasına), 4. 3 numaralı talebinin uygun görülmemesi halinde ihtiyati tebir talep eden tarafından yüksek miktarda teminat gösterilmesine, her durumda yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. Dava, marka hükümsüzlüğü ve terkini, davacı adına tescilli olan “…” ibareli markaya Davalı yanca gerçekleştirilen markaya vaki tecavüzünün ve haksız rekabetin tespiti, meni, durdurulması ve önlenmesine, markadan kaynaklanan hakları ihlal eden kullanımlar gerçekleştirilen alan adlarına erişimim engellenmesi, ürünlerin / evrak, broşür, tanıtım malzemesi ve sair her türlü doküman ile birlikte toplanması ile maddi ve manevi tazminat davası olup, mevcut uyuşmazlık, bu aşamada tedbir talebine ilişkindir. Mahkmece, 6100 sayılı HMK’nın 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159.maddesi gereğince; A- Davalı tarafça, 15.12.2021 tarihli celseden geçerli olmak üzere takdiren 2.500.000 TL (ikimilyonbeşyüzbintürklirası) teminatın yada bu miktardaki teminat mektubunun mahkememize 1 haftalık kesin süre içinde yatırılması/sunulması halinde tedbir kararının uygulanmasının ertelenmesine, B- Belirlenen kesin süre içinde teminat yatırılmadığı yada bu miktarda teminat mektubu mahkememize sunulmadığı takdirde tedbirin derhal uygulanmasına, kesin süre ile ilgili ihtarın davalı vekiline ihtarına (ihtarat yapıldı), C- Öngörülen kesin sürede teminat yatırılmadığı takdirde https://www.instagram.com/…/ https://www.facebook.com/…, https://twitter.com/… şeklindeki sosyal medya hesaplarına erişimlerin tümden engellenmesine, Ç- https: //www…com/ uzantılı alan adı içerisinde yer alan tecavüz teşkil eden kullanımlardan … ibaresinin çıkarılmasına, D- … ibaresinin yer aldığı her türlü tanıtım, reklam malzemesi, broşür gibi tanıtıcı dokümana el konulmasına ve tanıtıcı fiziki materyalin toplanmasına, ticari evrak ve faturaların ticari hayattaki güvenlik ve 3.kişilerin haklarının teminat altına alınması bakımından el koyma işlemi dışında tutulmasına, E- Teminat yatırılmadığı takdirde HMK 393/1. mad. gereğince davacının da hükmün infazı için davalı yan için ön görülen 1 haftalık kesin süreden sonra icra dairesine başvurmadığı takdirde tedbirin kendiliğinden kalmış sayılacağına, tedbirin İstanbul icra müdürlüğü aracılığıyla infazına şeklinde tedbir kararı verilmiş, davalı vekilince tedbir kararına yapılan itiraz, mahkemece reddedilmiş, işte bu red kararı davalı vekilince yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 10/01/2017 tarihinde 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1.maddesinde ” Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, mahkemece 159/2 maddesi uyarınca ” davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması”, ” sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretim veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara yada patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanması “, “herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi ” konusunda tedbir kararı verilebilir. 159/3. maddesinde; “ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 Sayılı HMK’nun 389/1. maddesi ise; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3 mad. “ Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü taşımaktadır. Görüldüğü üzere, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Eldeki uyuşmazlığın da bu yasal düzenlemeler çerçevesinde çözülmesi gerekmektedir. Taraflar arasındaki yarar dengesinin kurulması yönünden ters tedbir talebinin kabul edilerek, ters tedbir kararı verilmesi ve davalı tarafın, davacının olası zararlarının karşılanması yönünden teminat yatırmasına karar verilmesi yerinde olup mahkemece verilen tedbir kararında bir çelişki görülmemektedir. Davalı vekilince her ne kadar bilirkişi raporlarına itirazlarını bildirmişse de, bu aşamada dairemizce yapılan inceleme tedbir kararına itiraza ilişkin olup esas yönünden bir inceleme yapılmayacağı, bilirkişi raporlarının değerlendirilmesinin yargılama süreci ve akabinde verilecek esas kararla birlikte yapılacağından bu aşamada bu itirazların incelenmesine gerek görülmemiştir. Davanın niteliği, uyuşmazlığın ticari boyut ve miktarı toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, mahkemece yapılan teminat uygulamasının takdirinde bir hata görülmediğinden bu yöndeki itirazların reddi gerekmiştir. Dosya kapsamı mevcut deliller dikkate alındığında, somut olayda ilk derece mahkemesince tedbirin ters teminata çevrilmesine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2020/332 E. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/04/2022