Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/239 E. 2022/318 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/239
KARAR NO: 2022/318
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 10/12/2021
NUMARASI: 2021/537 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)|Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Marka Hakkına Tecavüzden)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İflas idaresi tarafından yönetilen “… Ltd.Şti.’nin, Elektrik, bobinaj ve dalgıç pompa konularındaki birikimlerini 1998 yılında … adı altında topladığını, kablo sektöründe öncü haline geldiğini, yurt içi ve yurt dışına ihracatlarını yaptığını, müvekkilinin “…” markasının … sayı ile 9.sınıfta tescilli olduğunu, davalının haksız ve kötü niyetli olarak … başvuru numaralı 9 ve 35.sınıfta “…” markasını tescil ettirdiğini, davalının davalının kullanımının müvekkilinin tescili ile aynı sınıfta olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu, davalının müvekkilinin markasına tecavüz eden fiillerinin mahkememiz nezdinde değişik iş dosyalarında yapılan tespitler sonucu sabit olduğunu, davalının bu fiillerin müvekkilinin tescilli markasından doğan haklarına zarar verdiğini iddia ederek, davalının “…” markasının kullanımının öncelikli olarak tedbiren durdurulmasını, “…” markasının kullanıldığı ürünlere el konulmasını, www…com.tr, https://www.facebook.com/… ve https://www.instagram.com/… ve https://www.facebook.com/… internet alan adlarına erişimin tedbiren durdurulmasını, davalının davaya konu markayı kullandığı tabelanın indirilmesini, markanın üzerinde bulunduğu fiş, magnet, broşür, poşet gibi her türlü yazılı emtiaya el konulmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin markasına uygun bir kullanım yaptığını,markasını 2020 yılında tescil ettirdiğini,markasının tescili sürecinde davacının sessiz kaldığını,her hangi bir marka tecavüzünün söz konusu olmadığını, davanın reddi gerektiğini, mahkemece verilen tedbir kararında el konulan 2.000.000,00 TL mala karşılık 40.000,00 TL’lik teminatın çok düşük olduğunu, davanın reddine ve tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini, Davalı vekili 26/09/2021 tarihli ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde ise özetle; iflas idaresi tarafından yönetilen bir şirketin aktif husumet ehliyetinin olmadığını, bu husus incelenmeksizin tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin “…” markasını 2020 yılında 9.ve 35.sınıfta tescil ettirdiğini, hukuka uygun bir markasal kullanım yaptığını, ilgili markanın haksız kullanımının söz konusu olmadığını, müvekkilinin piyasaya giriş tarihi gözetildiğinde, iflas idaresi tarafından yönetilen ve artık piyasada bulunmayan bir şirketin markasını bilmesinin mümkün olmadığını, marka hakkına hiçbir tecavüz olmadığına ilişkin Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/41 değişik iş sayılı dosyası ile alınan bilirkişi raporunda tespit edildiğini, mahkemece 40.000,00 TL tutarlı teminat bedeli karşılığında ihtiyati tedbirin kabul edildiğini, müvekkilinin tedbiren alınan malların değerinin ise 2.000.000,00 TL olduğunu, el konula malın değerinin karşılığında yalnızca 4kırk bin Türk Lirası teminat bedelinin oldukça az olduğunu, tüm bunların yanısıra tedbiren el konulan malların üzerindeki marka ve sembollerin sökülebilir, silinebilir durumda olduğunu, davacının marka hakkına tecavüz edildiği iddiasını kabul etmemekle birlikte tedbiren el konulan malların imhası amacı aşan bir ağırlık taşıyacağından ve el konulan ürünler üzerindeki marka, sembol ve yazıların silinmesi/değiştirilmesi/sökülmesi mümkün olduğundan tedbir konulan malların, masrafları taraflarına ait olmak üzere, üzerindeki yazı ve sembollerin silinip/değiştirilip/sökülüp ham maddelerinin taraflarına verilmesini, markasız iadesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbire itiraz üzerine,10.12.2021 tarihli ara kararla; “Bilirkişi raporu geldikten sonra tedbirin kaldırılması yahut kablolar üzerindeki markanın silinerek kaldırılması yönündeki itirazların esastan değerlendirilmesine, bu aşamada üzerine tedbir konulan ambalajlar ve naylon poşetler üzerindeki “…” ibaresini ihtiva eden etiketlerin sökülmek suretiyle söz konusu ambalajların, etiketlerin ve naylon poşetlerin davalı yana iadesine, Huzurda bulunan taraflarca el konulan ürünlerin değeri konusunda alınan beyanlar nazara alınarak mahkememizce 40.000,00 TL olarak takdir edilen teminatın 200.000,00 TL’ye çıkarılmasına, bakiye 160.000,00 TL teminatın gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde davacı tarafça yatırılmasına, Davacı tarafça süresi içerisinde bakiye 160.000,00 TL teminat yatırılmadığı takdirde mahkememizce verilmiş ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-İlk derece mahkemesi tarafından 31.01.2022 tarihli tedbirin kaldırılmasınını tamamen usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2-Davalı tarafça müvekkilin tescilli markası olan “…” markasına, kendi adına tescil ettirdiği “…” markasını kullanmak suretiyle tecavüz edildiğini, mahkeme dosyasından görüleceği bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere el konulan ürünlerde “…” ifadesinin yer almadığını, doğrudan “…” markasının yer aldığı ürünler olduğunu, mahkeme tarafından tedbir taleplerinin, 06.09.2021 tarihinde 40.000 TL bedelle kabul edildiğini, bedelin yatırıldığını, müvekkili tarafından tedbirin infazı için teminat bedeline ek olarak yaklaşık 100.000,00 TL değerinde masrafa katlanıldığını, 3-Davalı tarafından ihtiyati tedbire yapılan itiraz neticesinde mahkemece teminat bedelinin 40.000,00-TL’den 200.000,00 TL’ye çıkarıldığını, ancak mahkemece belirlenen bu fahiş bedelin kabulünün mümkün olmadığını, zira açıklamalarından görüleceği üzere, müvekkili iflas idaresinin bu süreçte yaklaşık 100.000,00 TL değerinde masraf yaptığını, mahkemece herhangi bir gerekçeye dayanmaksızın ihtiyati tedbirin kaldırılması halinde müvekkil tarafından yapılan masrafların hiçbir anlamı kalmayacağı gibi, bu durum huzurdaki davanın da amacına aykırılık teşkil edeceğini, sonuç olarak mahkeme tarafından tedbirin tümüyle kaldırıldığını, davalı tarafından müvekkilin markasına tecavüzün yolunun açıldığını, bu nedenle de yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın itirazları doğrultusunda istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve mevcut tedbir kararının devamına karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece,07.09.2021 tarihli ara kararla davalıya ait bir kısım malların 40.000,00 TL teminat karşılığında el konularak yediemine teslimine diar ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, davalı tarafça bu tedbir kararına karşı 26/09/2021 tarihli dilekçeyle yaptığı itiraz sonucu, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, el konulan kablo ürünü dışındaki ambalaj ve poşetler üzerindeki etiketlerin sökülmek suretiyle tedbirin uygulanabileceği alınan rapor ile anlaşıldığından söz konusu el konulan ambalaj ve poşetler yönünden tedbir kararının değiştirilerek, markasal ibareyi havi etiketleri söküldükten sonra aleyhine tedbir uygulanan davalı yana iadesine kablolar ile ilgili ek rapor tanziminden sonra değerlendirme yapılmasına ancak bu aşamada tarafların ortak kabulleri ile el konulan kabloların piyasa değerinin yüksekliği nazara alınarak tarafların hak ve çıkarlarını dengeleyerek davalının muhtemel zararlarını önlemek için teminatın 200.000,00 TL’ye çıkarılmasına karar verilmiş, davacı vekilince iş bu karar, teminat bedeli kısmına yukarıdaki gerekçelerle istinaf edilmiştir. HMK’ nın 389/1. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesine yer verilmiş olup; HMK’nın 392/1. maddesinde “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez.”hükmü öngörülmüştür. HMK’nın 392. maddesinde açıklandığı üzere davacının teminat yatırması, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık güven sağlayacaktır. HMK.nun 87. maddesi 1. fıkrasında bir davada verilecek teminatın tutarını ve şeklini hakim serbestçe tayin eder. Ancak tarafların teminatın şeklini sözleşme ile kararlaştırmaları halinde teminat ona göre belirlenir, hükmünü, 2. fıkra da teminatı gerektiren durum ve koşullarda değişiklik olması halinde hakimin teminatın azaltılması, artırılması, değiştirilmesi ya da kaldırılmasına karar verebileceğini düzenlemiştir. Somut olayda, tedbiren el konularak teslim edilen malların piyasa değeri, davalının bu malzemelerden fayda sağlayamayacağı yargılama süresi, haklı çıkması halinde uğrayacağı muhtemel zarar miktarının yukarıda açıklanan yasa maddeleri çerçevesinde mahkemece değiştirilmek suretiyle artırılan teminat bedelinin dosya kapsamına uygun olduğu, bu bağlamda ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/537 E., sayılı, 10/12/2021 günlü kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 140,00 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 59,30 TL harcın talep halinde davacıya iadesine 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022