Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/235 E. 2022/264 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/235
KARAR NO: 2022/264
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/11/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/256 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 140 yılı aşkın süredir baklavacılık işini devam ettirdiğini, müvekkilinin belirli işletmelerle franchise sözleşmesi yaparak “…” markasının kullanımı ile şirket merkezinden gönderilen ürünlerin satışının yapılması hususunda yetki verdiğini, taraflar arasında 01/09/2021 tarihli franchise sözleşmesi imzalandığını, ancak davalının sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bunun üzerine noter vasıtası ile ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye cevap verilmediğini, bunun üzerine sözleşmenin tek taraflı olarak feshetme hakkı doğduğunu, davalının müvekkilinin markasının itibarına zarar verdiğini belirterek, franchise sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğinin tespitine karar verilmesini, ayrıca müvekkili şirkete ait tabelaların kaldırılması, ürünlerin toplatılması ile müvekkiline teslimine karar verilmesi suretiyle ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle yetkili mahkemenin Ticaret mahkemeleri olduğunu, ihtarnamelere cevap verilmemesi ve ödeme yapılmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, franchise verenin kendi lehine tek taraflı fesih maddeleri koymasının açık bir şekilde hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde hiçbir somut olaya dayanılmadığını belirterek, davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 16.11.2021 tarihli ara kararıyla; “Tüm dosya kapsamı, sunulan tüm beyanlar ve bilirkişi raporu doğrultusunda yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluşmadığına kanaat getirilmekle davacının tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Bilirkişi raporu ile de haklılıklarının sabit olmasına rağmen ihtiyati tedbir kararı verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin defalarca fesih iradesini yönelttiği Franchise Sözleşmesine ilişkin olarak davalının faaliyetine devam ettiğini ve müvekkili şirketin ürünlerinin ve isminin yer aldığı sair tanıtım ürünlerinin kullanıldığının tespit edildiğini, davalının kullandığı markanın müvekkil şirket adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli bir marka olduğunu ve iltibas yaratacağının bilirkişi raporunda açıkça belirtildiğini, davalının işyerinde müvekkili şirket ürünleri dışında melodi markalı çikolatalar, drajeler, locus markalı kandil simidi, kurabiyeler, cezeryelerin satışa sunulduğu ve girişte Locus tabelası tespit edildiğini, bu durumun taraflar arasına akdedilen franchise sözleşmesinin 4.6.7 maddesini ihlal ettiğini, müvekkili şirket adına tescilli olan markaların itibarına zarar veren işbu fiillerin önlenmesini talep ettiklerini, -Mahkemenin ihtiyati tedbir taleplerinin reddi kararının gerekçesiz olması sebebiyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının açıkça ihlali niteliğinde olduğunu bu sebeple kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin feshinin tespiti ve feshin sonuçları talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından karar istinaf edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 341/1 maddesinde, “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” denmiştir. Geçici Hukuki Koruma tedbirlerinden olan “ihtiyati tedbir” 6100 Sayılı HMK’nun 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir. HMK’nun 391/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir. İhtiyati tedbir öğretide, “Kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir (Medeni Usul Hukuku 12.Baskı Sh.714-Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes). Anılan tariften de anlaşılacağı üzere, ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 Sayılı HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuş, “yaklaşık ispat” kavramından bahsedilerek kabul edilmiştir. Yaklaşık ispat durumunda hakim, o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Yaklaşık ispatta tam ispat aranmamakla beraber basit bir iddia da yeterli kabul edilemez. Karşı tarafı riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte verilecek tedbir kararının amacına uygun düşeceğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Bu kapsamda bakıldığında davacı iddiaları yargılamayı gerektirdiğinden, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesince sözleşme ilişkisi, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, ihtar süreleri, ihtar gerekçeleri yargılamayı gerektirmekle, davacının tedbir talebinin de, dava dilekçesiyle belirttiği talep sonucunu gerçekleştirecek şekilde ihtiyati tedbir isteminde bulunduğu, taraflar arasında sözleşme serbestisi bulunması ve sözleşmenin feshinin geçerli olduğunun kabul edilmesine kadar sözleşmenin sonuçlarına yönelik kapsamlı davanın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/11/2021 tarih ve 2021/256 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022