Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/233 E. 2022/317 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/233
KARAR NO: 2022/317
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 29/12/2021
NUMARASI: 2021/635 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in diğer müvekkili … Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğunu, müvekkili … tekstilin, tekstil sektörüne 1955 yılından beri hizmet veren … Ltd. Şti.’ni kardeş kuruluşu olarak, 1989 yılında … Paz. Olarak faaliyete geçtiğini, bu tarihten beri, boya ve apre konularında Avrupa’nın önde gelen şirketlerinin mümessilliğini yaptığını, 2018 yılı itibariyle firmanın unvanının … Ltd. Şti. Olduğunu, müvekkili şirketin İtalya’da kurulu … firmasının 1980 yılından beri Türkiye’de ticari mümessilliğini yapmakta ve taraflar arasında imzalanan mümessillik sözleşmesi gereği uzun yıllardır marka adı altında ürün satışı yaptığını, bu sebeple müvekkili şirketin “…” markasıyla haklı bir ün yapmış olup, bu marka ile tanınmakta, ayrıca markayı uzun yıllardır kullanmakta olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasını kullanımının eskiye dayalı olup, söz konusu markanın üzerindeki tek hak sahibi olduğunu, müvekkili şirketin yetkili mümessil sıfatıyla markayı kullanmakta iken, davalı … tarafından 03/02/2014 tarihinde “…” markası için tescil başvurusu yapıldığını, ancak müvekkilinin itirazı üzerine başvurunun reddedildiğini, davalı …’in kötüniyetli marka başvurusu üzerine “…” markasının müvekkili … tarafından 25/07/2016 yılında 17.ve 35.sınıfta … tescil numarası ile tescillendiğini, davalı …’in ise müvekkilinin fikri ve sınai haklar kapsamında sahibi olduğu “…” markasını 06/05/2019 tarihinde 22. sınıfta tescil ettirdiğini, davalı …’in tescili kapsamına dahil olan 22.sınıftaki mal ve ürün listesinde açıkça “kauçuk olmayan” ürünler belirtilmiş olmasına rağmen müvekkilinin markasının tescilli olduğu sınıf kapsamına giren “kauçuktan yapılmış Silindir Sargı Bantlarının” davalı ve davalının yetkilisi bulunduğu firma tarafından … markası adı altında haksız olarak kullanıldığı, sergilendiği, satışa sunulduğu ve haksız kazanç elde edildiğini, bu hususta Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/195 d.iş dosyasında delil tespiti yapıldığını alınan raporda; davalı …’in, müvekkili …’in marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet niteliği taşıdığını iddia ettikleri fiillerinin sürdürüldüğünün tespit edildiğini, tecavüz oluşturacak şekilde markayı kullandığı ürünlerin üretiminin, satış ve dağıtımının, reklamının, tanıtımının ithal ve ihracının önlenmesine, tabela, afiş, kartvizit ve basılı evraka el konulmasına, ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı – karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın sunacağı her türlü delil ve beyana karşı beyanda bulunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla; tedbir talebimiz, davaya cevaplarımız ve davacı karşı davalının ikame ettiği asıl davanın tüm ferileri ile reddine, karşı davamız yönünden ise; Öncelikle davacı ve karşı davalıların müvekkillerimin ticaret ünvanına tecavüz niteliğindeki faaliyetlerinin tedbiren durdurulmasına, Karşı davalıların müvekkile ait ticaret unvanına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, kaldırılmasına ve yasaklanmasına, Davacı Karşı davalı adına tescilli “…” ve “…” isimli markalara ait ürün ve araçların imhasına, Davacı Karşı davalı adına tescilli “…” ve “…” isimli markaların terkinine, Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik;1.000-TL maddi, 20.000-TL manevi tazminata,dava tarihinden itibaren reeskont faizili ile tahsiline karar verilmesini talep etmşiştir. İlk Derece Mahkemesince;” Davacının ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesinde; dosya kapsamı deliller ve Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/195 d.iş sayılı dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporuna göre, marka tescili kapsamındaki emtialar yönünden markasal kullanıma dair yaklaşık ispata yeter delil bulunmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin yukarıda esas sayısı yazılı dosyasından verilen 29/12/2021 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir talebimizin reddine karar verilmiş olup; kararın gerekçesinde, dosya kapsamı deliller ve Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/195 d.iş sayılı dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporuna göre, marka tescili kapsamındaki emtialar yönünden markasal kullanıma dair yaklaşık ispata yeter delil bulunmadığından davacının ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar vermek gerektiği belirtilmiştir. İşbu dilekçemiz aracılığıyla, ihtiyati tedbirin reddi kararına karşı istinaf sebeplerimizi sunmaktayız. 1-Dava dilekçesinde de yer verildiği üzere, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/2. maddesi “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir.” şeklinde düzenlenmiş olup, şüphelinin kullanmış olduğu “…” markasının, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun marka tescilinden doğan hakların kapsamının düzenlendiği 7. maddesinin b ve c bendlerine de açıkça aykırılık teşkil ettiğini, yine davalılarca müvekkilin markası ile neredeyse aynı olacak şekilde ayırt edilemeyecek derecede benzer ismi kullanması, reklamını yapması nedeniyle ortalama tüketici kitlesi nezdinde iltibas yaratan eylemlerinin, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca müvekkillerinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, 2-Davalı …’in tescili kapsamına dahil olan 22. sınıftaki mal ve ürün listesinde açıkça “kauçuk olmayan” ürünler belirtilmiş olmasına rağmen, dava dilekçesi ekinde sunulan görsellerden de görüleceği üzere, müvekkilinin markasının tescilli olduğu sınıf kapsamına giren “kauçuktan yapılmış Silindir Sargı Bantlarının” davalı ve davalının yetkilisi bulunduğu Firma tarafından … markası adı altında haksız olarak kullanıldığı, sergilendiği, satışa sunulduğu, haksız kazanç elde edildiğinin görüldüğünü, başka bir deyişle davalıların, markayı tescil ettirdikleri sınıfta bulunan ürünlerde değil, müvekkilin tescil hakkı sahibi olduğu 17. ve 35. sınıf kapsamına giren ürünlerde kullandıklarını, bu hususların, Bakırköy 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/195 D.İş , 2021/195 K. Sayılı dosya kapsamında alınan 04/10/2021 tarihli bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, yine davalı tarafından müvekkiline ait … markası adı altında 17. ve 35. sınıf kapsamına giren ürünlerin satıldığına dair görsellerin dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, 3-Yine davalı firmanın unvanında haksız şekilde “…” ibaresine yer verilmiş olmasının, davalı firmaya bu ibareyle ilgili markasal hak tanımadığını,başka bir deyişle, tescilli de olsa ticaret unvanının başkalarının haklarına tecavüz oluşturur biçimde kullanılamayacağını, markanın aynı veya benzeri bir sözcüğün, aynı veya benzer konularda faaliyet gösteren bir firma tarafından ticaret unvanında kullanılmasının, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edeceğini, somut olayda da, müvekkilinin “…” markasının, davalı şirketin ticaret unvanında kullanılmakta ve hatta unvandaki ayırt edici, en keskin unsur olarak yer aldığını, yine, davalı firmanın ticaret unvanının, müvekkilin “…” markası ile karışıklık yaratacak şekilde kullanılması ve söz konusu markayı taşıyan mal ve hizmetlerin, sanki davalı firmanın işletmesinde de üretiliyor izleniminin verilmesinin, müvekkilin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturtuğunu, 4-Müvekkili adına tescilli “…” markasının, davalılarca, ticaret ünvanında iltibas yaratmak suretiyle müvekkilinin haklı ününden ve ticari portföyünden faydalanmak kastıyla kullanıldığını, öte yandan www…com uzantılı e-ticaret sitesinde müvekkilinin tescil sınıfına giren kauçuktan silindir sargı bantlarının satışını yaptığını, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde tescilli markasını haksız bir şekilde kullanarak “aslen müvekkil şirkete ait olan müşteri portföyü nezdinde güven yaratma” saiki ile haksız kazanç elde ettiğini, somut olayda bahse konu durumların ve yukarıda yer verilen marka hakkının ihlali ve haksız rekabet ile ilgili hükümlerin tamamının mevcut olup davalıların söz konusu fiillerinin, müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, 5-HMK m.389’da gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinin düzenlendiğini, 6-Ayrıca SMK m.159 “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” Hükmüne amir olduğunu, marka hakkı tecavüze uğrayan müvekkilinin, daha fazla zarara uğramasını engellemek ve ileride verilecek hükmün etkinliğini temin etmek amacıyla, 6769 sy SMK m.159 ve 6100 sy HMK m.389 ve 390.maddeleri gereğince davalıların tecavüz oluşturacak şekilde markayı kullandığı ürünlerin üretiminin, satış ve dağıtımının, reklamının, tanıtımının ithal ve ihracının önlenmesi, tabela, afiş, kartvizit ve basılı evraka el konulmasını teminen, takdiren teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekir iken, yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddedilmiş olmasının, usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu sebeplerle, yerel mahkeme’nin istinaf nedenleri bağlamında usul ve yasaya aykırı olan kararının kaldırılmasını, ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile takdiren teminatsız olarak tecavüz oluşturacak şekilde markayı kullandığı ürünlerin üretiminin, satış ve dağıtımının, reklamının, tanıtımının ithal ve ihracının önlenmesine, tabela, afiş, kartvizit ve basılı evraka el konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalının marka kullanımının davacının tescilli markasına tecavüz niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davalıların tecavüz oluşturacak şekilde markayı kullandığı ürünlerin üretiminin, satış ve dağıtımının, reklamının, tanıtımının ithal ve ihracının önlenmesine, tabela, afiş, kartvizit ve basılı evraka el konulmasına, ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Davacı vekili tedbir talepli dava dilekçesinde, müvekkili …’in diğer müvekkili … Ltd. Şti.’nin yetkilisi olduğunu, müvekkili … tekstilin, tekstil sektörüne 1955 yılından beri hizmet veren … Ltd. Şti.’nin kardeş kuruluşu olarak, 1989 yılında … Tic. Ve Paz. Olarak faaliyete geçtiğini, bu tarihten beri, boya ve apre konularında Avrupa’nın önde gelen şirketlerinin mümessilliğini yaptığını, 2018 yılı itibariyle firmanın unvanının … Ltd. Şti. Olduğunu, müvekkili şirketin İtalya’da kurulu … firmasının 1980 yılından beri Türkiye’de ticari mümessilliğini yapmakta ve taraflar arasında imzalanan mümessillik sözleşmesi gereği uzun yıllardır marka adı altında ürün satışı yaptığını, bu sebeple müvekkili şirketin “…” markasıyla haklı bir ün yapmış olup, bu marka ile tanınmakta, ayrıca markayı uzun yıllardır kullanmakta olduğunu, müvekkili şirketin “…” markasını kullanımının eskiye dayalı olup, söz konusu markanın üzerindeki tek hak sahibi olduğunu, müvekkili şirketin yetkili mümessil sıfatıyla markayı kullanmakta iken, davalı … tarafından 03/02/2014 tarihinde “…” markası için tescil başvurusu yapıldığını, ancak müvekkilinin itirazı üzerine başvurunun reddedildiğini, davalı …’in kötüniyetli marka başvurusu üzerine “…” markasının müvekkili … tarafından 25/07/2016 yılında 17.ve 35. sınıfta … tescil numarası ile tescillendiğini, davalı …’in ise müvekkilinin fikri ve sınai haklar kapsamında sahibi olduğu “…” markasını 06/05/2019 tarihinde 22. sınıfta tescil ettirdiğini, davalı …’in tescili kapsamına dahil olan 22.sınıftaki mal ve ürün listesinde açıkça “kauçuk olmayan” ürünler belirtilmiş olmasına rağmen müvekkilinin markasının tescilli olduğu sınıf kapsamına giren “kauçuktan yapılmış Silindir Sargı Bantlarının” davalı ve davalının yetkilisi bulunduğu firma tarafından … markası adı altında haksız olarak kullanıldığı, sergilendiği, satışa sunulduğu ve haksız kazanç elde edildiğini, bu hususta Bakırköy 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/195 d.iş dosyasında delil tespiti yapıldığını alınan raporda; davalı …’in, müvekkili …’in marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet niteliği taşıdığını iddia ettikleri fiillerinin sürdürüldüğünün tespit edildiğini, tecavüz oluşturacak şekilde markayı kullandığı ürünlerin üretiminin, satış ve dağıtımının, reklamının, tanıtımının ithal ve ihracının önlenmesine, tabela, afiş, kartvizit ve basılı evraka el konulmasına, ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, davalı taraf davanın reddinin yanısıra, karşılık davasında öncelikle davacı ve karşı davalıların müvekkillerinin ticaret ünvanına tecavüz niteliğindeki faaliyetlerinin tedbiren durdurulmasına, karşı davalıların müvekkiline ait ticaret unvanına tecavüzünün ve haksız rekabetinin tespitine, önlenmesine, durdurulmasına, kaldırılmasına ve yasaklanmasına, davacı karşı davalı adına tescilli “…” ve “…” isimli markalara ait ürün ve araçların imhasına, davacı karşı davalı adına tescilli “…” ve “…” isimli markaların terkinine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik;1.000-TL maddi, 20.000-TL manevi tazminata,dava tarihinden itibaren reeskont faizili ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve bu red kararı davacı vekilince yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 20121/195 d.iş sayılı dosyasında davacıların talebi üzerine keşif ve delil tespiti yapılmış olup, 04.10.2021 tarihli bilirkişi raporu dosyaya sunulmuş, söz konusu raporda, sonuç olarak ihtilaf konusu bakımından her iki taraf şirket adına tescilli herhangi bir markalarının bulunmadığı, 2015/12340 kod numaralı markanın Markalar Ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğin 17. ve 35. sınıflarında davacı şirket yetkilisi adına, 2018/114910 kod numaralı “…” ibareli markanın Markalar ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğin 22. sınıfında davalı şirket yetkilisi adına tescilli olduğu, davacının acentalık sözleşmesi yaptığı yabancı firmmanın Türkiyede tescilli bir markasının bulunmadığı tespitlerinin yapıldığı, dosyadaki Ticaret Sicili örneğinden davalı … Ltd. Şti.’nin 16.01.2014 tarihli ttsg’de tescil ve ilan olunduğu görülmüş, mahkemece davacının ihtiyati tedbir talebinin yaklaşık ispat şartları oluşmadığından reddine karar verildiği görülmüştür. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca marka hukukunda tescilli markalar bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almaktadır. SMK m.159/1; “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Maddede belirtildiği üzere dava açma hakkı olan kişiler, markanın ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek biçimde kullanıldığını veya bu tecavüz halinin gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla mahkemeden ihtiyati tedbir talep edebilecektir. Mahkemece ihtiyati tedbir talebinden önce talep üzerine 2021/195 değişik iş sayılı dosyada delil tespiti yapılmış ve bilirkişiden 04.10.2021 tarihli rapor alınmış, bu rapor ve dosyada mevcut diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde bu aşama itibarıyla, ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için gerekli yasal şartların oluşmadığının görüldüğü, ileride değişen koşullara göre yeniden bilirkişi raporu alınabileceği ve yaklaşık ispat şartlarının varlığının tespiti halinde mahkemece her zaman tedbir kararı verilebileceği, sonuç olarak, ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/635 E., sayılı, 29/12/2021 günlü kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.24/02/2022