Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/200 E. 2022/360 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/200
KARAR NO: 2022/360
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
NUMARASI: 2021/110 E.
DAVANIN KONUSU: Fikir ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş. nin (şekil ) 2012’de kurulduğunu, müvekkili şirketin TPMK nezdinde birçok markanın da tescilli sahibi olduğunu, … Ltd. Şti.’nin (“…”) faaliyetlerini www…com adlı internet sitesi aracılığıyla sürdürdüğünü, …’ın, müvekkili şirketin işletmelerinde kullanılan, müvekkili şirkete özgü ve müvekkili şirketin markasını haksız ve hukuka aykırı olarak kendi internet sitesinde yayınladığını, müvekkili şirketin tanınmışlığından haksız ve hukuka aykırı olarak faydalanmaya çalıştığını, …’ın eylemlerinin müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunu, … Müvekkil Şirket’in izni olmaksızın, müvekkili şirketin markasını hukuka aykırı olarak kullandığını, dava dilekçesinde belirtilen URL adreslerinde, müvekkili şirkete ait markanın müvekkili şirketten izin almaksızın yer verildiğini, şubelerinin resimlerinin paylaşıldığını, belirtilen URL adreslerinde karşı taraf …’ın, müvekkili şirket adına TPMK nezdinde tescilli markaları aleyhinde yarattığı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca tespitine, menine ve ref’ine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … Ltd. Şti.’nin 2011 yılında kurulmuş, geniş iş hacmine sahip, alanında bilinen ve etkin faaliyet gösteren birçok firma ile çalışan ve bu firmaların kendisine referans olduğu, sektörün aranan isimlerinden biri olduğunu, müvekkilinin zaten alanında bilinen ve kendisine güven duyulan uzman bir şirket olduğundan, davacının iddia ettiği gibi tanınmışlığından yararlanmasının söz konusu olamayacağını, 1-) Dava dilekçesinde davacının tecavüzün ref’i talebi bulunduğunu, ancak davacı rakamsal bir belirleme yapılmadığını, tecavüzün ref’i talepli davalarda, davacı tarafça belirtilmesi gereken harca esas değere göre harç yatırılması gerektiğini, Harçlar Kanununun uygulanması kamu düzenini ilgilendirdiğinden mahkemenizce re’sen gözetilmesi gerektiğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, 2-) Dava dilekçesinde; ”2012 yılından beri hazır yemek sektöründe faaliyet gösteren, Türkiye’nin kendi alanında en çabuk büyüyen biri olan müvekkil şirketin tanınmışlığından haksız ve hukuka aykırı olarak faydalanmaya çalışmaktadır.” ifadelerine yer verildiğini, müvekkili … Organizasyon Ticaret Ltd. Şti.’nin 2011 yılından beri mühendislik ve mimari tasarım hizmeti vermekte olup davacı şirket henüz kurulmamışken aktif olarak kendi sektörü olan alanda uzman olarak çalıştığını, hazır yemek sektörü işinde asıl hizmetinin olmadığını, gıda alanında çalışan herhangi bir firma ile rekabet etmek yahut onun tanınmışlığından faydalanması gibi bir durumun olmadığını, müvekkilin zaten kendi hizmet verdiği sınıfta tanınan ve tercih edilen bir şirket olduğunu, Ayrıca davacı yanın yapmış olduğu tanınmış marka müracaatı başvurusunun reddedildiğinin sabit olduğunu, tanınmışlık başvurusu reddedilen bir firmanın tanınmışlık iddiası ile böyle bir dava açmasının mümkün olmadığını, 3-) SMK madde 29′ da marka hakkına tecavüz sayılan fiillerin tahdidi olarak sayıldığını, maddenin aynı kanunun 7. maddesine atıf yaparak düzenlendiğini, beyanlarını destekleyici nitelikteki 13/10/2021 tarihli Bilirkişi Heyeti raporunun 21. Sayfasında sınırlı sayı ile fiillerin belirlendiği kanun maddesi kapsamında olabilecek ve dava konusu edilecek bir eylemin söz konusu olmadığını, Kullanım amacına yönelik açıklamaların iltibas yaratma amacı bulunmaksızın ve ayırt edici niteliği bulunduğu sürece ürün veya hizmetlerde belirtilmesinin dürüst kullanım ilkesi kapsamında değerlendirildiğini, marka sahibinin markasının dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde kullanılmasını engelleyemeyeceğini, (Yargıtay 11. H.D. E. 2009/14167, K. 2011/6513, 30.5.2011 tarihli kararı) 4-) Davacı taraf gıda sektöründe, müvekkili şirketin mühendislik ve mimarlık tasarım hizmetleri sınıfında faaliyet göstermekte olduğundan tarafların iştigal ettiği hizmet alanlarının birbirininden farklı olduğunu, faaliyet alanlarının farklı olması sebebi ile ortalama hizmet alıcıları açısından herhangi bir karışıklık olmayacağını, iltibas içerecek nitelikte olmadığını, davacının Nice Sınıflandırmasına göre 42. Sınıfta tescilli olmadığı ve dava konusu konseptlerin üreticisinin müvekkili şirket olması sebebiyle huzurunuzda görülmekte olan davanın reddi gerektiğini, 5-) Davacının, marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürdüğü fiilin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu iddiasının yersiz ve soyut olduğunu, davalı şirketin markasal kullanım niteliği taşıyacak bir fiilinin olmadığını, Davacı tarafın dava dilekçesinde; ” … Ltd. Şti.’ nin müvekkil şirkete ait markayı, logoları kendi internet sitesinde kullanmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı ve bu kuralın özel bir düzenlemesi niteliğinde olan haksız rekabet teşkil edeceği açıktır.” ifadelerine yer verdiğini, TTK madde 55, Dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar madde başlığı ile haksız rekabet hâllerinin başlıcalarını bentler halinde sayıldığını, dürüstlük kuralına aykırılık oluşmadığını ve müvekkilin bu madde ve kanunun diğer ilgili maddeleri kapsamına girerek haksız rekabet olarak değerlendirilecek davranışı olduğuna dair beyanın soyut bir iddia olarak kaldığını, 6-) Davacının internet sitelerine erişim engeli istemesi talebinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, müvekkili ile davacı şirketin faaliyet alanları farklı olduğundan tarafların hitap ettiği kitlenin de farklı olduğunu, tüketici tarafından davacı yanın gıda müvekkilin ise mimarlık ve mühendislik tasarımı yaptığını ayırt edebileceğini, iltibasa yol açacak bir husus bulunmadığından, haksız rekabetin mevcut olmadığını, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, Dosyaya sunulan 13/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; http://www…com/ adlı web sitesi üzerinde yapılan incelemede; sitede firma hakkında yer alan bilgilerde …‘ın 2011 yılında kimlik sahibi mimari projeler tasarlamak ve hayata geçirmek için kurulduğu, AVM tecrübelerinin yanı sıra fuar standı, proje ve uygulamaları, mimarı danışmanlık, konsept tasarım, uygulama ve kontrolörlük alanlarında hizmetler sunduklarının belirtildiği, Sitede davalı … Ltd.Şti. firmasının 2015 yılından 2018 yılına kadar gerçekleştirilen …’nın şubelerine ait konsept projelerinin referans olarak gösterilip, İç Mimarlık Konsept Tasarım, Uygulama & Danışmanlık ve Kontrolörlük Hizmetleri sunduklarının belirtildiği, Sitede yer alan Referanslar sayfasında …’nın (ŞEKİL)yer aldığı, Sitede “…” ibaresinin, (ŞEKİL)+(ŞEKİL) ve şekillerinin ve … Şubelerinin iç mekan görüntülerinin yer aldığının tespit edildiği, davalı tarafın web sitesi içeriğinde … restoranlarına nice sınıflandırması kapsamındaki 42. Sınıf “mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri” verdiği bu hizmetlere ilişkin tasarım görsellerini paylaştığı, marka hakkına tecavüz sayılan SMK’nın 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. Maddede belirtilen fiiller kapsamında hareket etmediği, yaptığı tasarım hizmetlerinin web sitesinde sergilediği bu durumun SMK m.7/5(b) gereği marka tescilinden doğan hakların istisnaları kapsamında sayılacağı, davacı markasının tanınmışlık müracaatının TPM tarafından reddedilmesi, davacı markalarının, davalının faaliyet gösterdiği 42. sınıfta tescilli olmaması, davalı ve davacı faaliyet alanlarının farklı olması sebebi ile ortalama hizmet alıcıları nezdinde karışıklığa yol açmayacağı bu surette iltibasa sebebiyet vermeyeceğinin bildirildiği, Mevcut durum, bilirkişi raporları, dosya kapsamı birlikte değerlendirmede; davalının, davacı şirket restoranlarına mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri verdiği, yapılan paylaşımların bu hizmetlere ilişkin görsellerden oluştuğu, davalı tarafça yapılan bu paylaşımların marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediğinin her iki tarafın delilleri toplandıktan sonra yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkabileceğinden, yargılamayı gerektirdiğinden, ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş. (“Müvekkil Şirket”)’nin 2012’de kurulmuş toplam 163 şubeye ulaşmışmış, hızla büyüyen bir firma haline geldiğini, yılda 15 milyondan fazla kişiye ulaştığını, Uluslararası Lezzet ve Kalite Enstitüsü (…) uluslararası tadım oturumunda, 3 yıldır arka arkaya 3 lezzetiyle “…”ne layık bulunduğunu, aynı zamanda Kristal Lezzet Ödüllerini (Crystal Taste Awards) de kazandığını, alanında en çok tanınan şirket ve markalardan biri haline geldiğini, Türk Patent Kurumu ve Marka Başkanlığı nezdinde birçok markanın da tescilli sahibi olduğunu, Talebe konu internet sitelerinin, müvekkil şirketin markalarını içerdiğini, … Ltd. Şti. (“…”) faaliyetlerini www…com adlı internet sitesi aracılığıyla sürdürdüğünü, ekran görüntüleri ile de sabit olduğu üzere, …’ın müvekkili şirketin işletmelerinde kullanılan, müvekkil Şirket’e özgü markasını haksız ve hukuka aykırı olarak kendi internet sitesinde yayınladığını, müvekkili şirketin tanınmışlığından haksız ve hukuka aykırı olarak faydalanmaya çalıştığını, … şirketinin, müvekkili şirketin izni olmaksızın, müvekkilinin markasını hukuka aykırı olarak kullandığını, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 29. maddesi düzenlemesinde açıkça belirtildiği üzere, marka sahibinin izni olmaksızın markayı kullanmak marka hakkında tecavüz sayılan fiillerden olduğundan, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, … Ltd. Şti.’ nin (“…”) müvekkili şirkete ait markayı, logoları kendi internet sitesinde kullanmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağından ve bu kuralın özel bir düzenlemesi niteliğinde olan haksız rekabet teşkil edeceğini, Bilirkişi Raporu’nda her ne kadar Davacı markalarının, Davalının faaliyet gösterdiği 42. Sınıfta tescilli olmaması, davalı ve davacı faaliyet alanlarının farklı olması sebebi ile ortalama hizmet alıcıları nezdinde karışıklığa yol açmayacağı bu surette iltibasa sebebiyet vermeyeceği tespiti yapılmış olsa da, müvekkil şirket’in “iltibas” iddiası bulunmadığını, müvekkili şirketin markasını kendi sitesinde yayınlayarak, müvekkilinin markadan kaynaklanan haklarını ihlal ettiğini ve bu surette haksız rekabete neden olduğunu, Dosyaya sundukları dilekçelerinde belirtmiş oldukları http ile başlayan işbu URL’ler incelendiğinde, müvekkili şirkete ait markanın izin almaksızın yer verildiğinin, şubelerinin resimlerinin paylaşıldığının tespit edildiğini, URL’lerin faaliyetine devam etmesinin, müvekkili şirketin maddi ve manevi haklarına her an halel getirdiğini, açıklanan nedenlerle, http ile başlayan url’lere erişimin nihai olarak engellenmesi yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamında mevcut dilekçelerinde detaylı şekilde izah edildiği üzere, söz konusu durumun 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. Maddesinde yer alan marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, müvekkil şirketin marka haklarına tecavüzün ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerin derhal durdurulması gerektiğini, …’a ait http ile başlayan URL’ler bakımından erişimin nihai olarak engellenmesine karar verilmesini talepetmiştir, İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; … şirketinin internet sitesinde, müvekkili şirket’e ait marka ve logoları müvekkili şirketin izni olmaksızın paylaştığından, bu URL’lerin faaliyetine devam etmesinin, müvekkili şirketin maddi ve manevi haklarına her an halel getirdiğinden, dilekçesinde liste halinde belirttiği url’lere erişimin engellenmesi yönünde tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece; Mevcut durum, bilirkişi raporları, dosya kapsamı birlikte değerlendirmede; davalının, davacı şirket restoranlarına mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri verdiği, yapılan paylaşımların bu hizmetlere ilişkin görsellerden oluştuğu, davalı tarafça yapılan bu paylaşımların marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediğinin her iki tarafın delilleri toplandıktan sonra yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkabileceğinden, yargılamayı gerektirdiğinden, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının davacı vekiline 08/01/2022 tarihinde e tebligat ile tebliğ edildiği ve davacı tarafça 19/01/2022 tarihinde istinaf yasa yoluna başvurulduğu, talebin süresinde olduğu tespit edilmiştir. Dosyaya sunulan 13/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; http://www…com/ adlı web sitesinde firma hakkında yer alan bilgilerde …‘ın 2011 yılında kimlik sahibi mimari projeler tasarlamak ve hayata geçirmek için kurulduğu, AVM tecrübelerinin yanı sıra fuar standı, proje ve uygulamaları, mimarı danışmanlık, konsept tasarım, uygulama ve kontrolörlük alanlarında hizmetler sunduklarının belirtildiği, Sitede davalı … Ltd.Şti. firmasının 2015 yılından 2018 yılına kadar gerçekleştirilen …’nın şubelerine ait konsept projelerinin referans olarak gösterilip, İç Mimarlık Konsept Tasarım, Uygulama & Danışmanlık ve Kontrolörlük Hizmetleri sunduklarının belirtildiği, Sitede yer alan Referanslar sayfasında …’nın (ŞEKİL)yer aldığı, Sitede “…” ibaresinin, (ŞEKİL)+(ŞEKİL) ve şekillerinin ve … Şubelerinin iç mekan görüntülerinin yer aldığının tespit edildiği, davalı tarafın web sitesinin 42. sınıf “mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri” verdiği bu hizmetlere ilişkin tasarım görsellerini paylaştığı, marka hakkına tecavüz sayılan SMK’nın 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. maddede belirtilen fiiller kapsamında hareket etmediği, yaptığı tasarım hizmetlerini web sitesinde sergilediği bu durumun SMK m.7/5(b) gereği marka tescilinden doğan hakların istisnaları kapsamında sayılacağı, davacı markasının tanınmışlık müracaatının TPM tarafından reddedilmesi, davacı markalarının, davalının faaliyet gösterdiği 42. sınıfta tescilli olmaması, davalı ve davacı faaliyet alanlarının farklı olması sebebi ile ortalama hizmet alıcıları nezdinde karışıklığa yol açmayacağı bu surette iltibasa sebebiyet vermeyeceğinin bildirildiği, tespit edilmiştir. 10/01/2017 tarihinde 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1. maddesinde; ” Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, 159/3. maddesinde; ” ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 Sayılı HMK’nun 389/1. maddesi; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3. maddesi gereği, tedbir talep eden taraf dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesinde, bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilere hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbir talep etme hakkı tanınmış, ihtiyati tedbirlerle ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesi gereği, delillerin değerlendirilmesi sonucu ulaşılacak yaklaşık ispat, tedbir kararı verilmesi için yeterlidir. Davacı taraf makaların maliki sıfatı ile marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet iddiaları ile dava açma hakkına sahip ise de, ihtiyati tedbir geçici hukuki koruma türü olup, tedbir talebinin yapıldığı tarihte dosyaya sunulan dayanak belgeler nazara alınarak ve dava sonunda verilecek karar yönünden ihsası rey oluşturmayacak şekilde tedbir isteği yönünden karar verilmesi gerektiğinden, tedbir kararının verildiği tarih itibariyle dosyaya sunulan 13/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davalı tarafın web sitesinin 42. sınıf “mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri” verdiği bu hizmetlere ilişkin tasarım görsellerini paylaştığı, marka hakkına tecavüz sayılan SMK’nın 7. maddesine de atıf yapılmak suretiyle 29. maddede belirtilen fiiller kapsamında hareket etmediği, yaptığı tasarım hizmetlerini web sitesinde sergilediği bu durumun SMK m.7/5(b) gereği marka tescilinden doğan hakların istisnaları kapsamında sayılacağı, davacı markasının tanınmışlık müracaatının TPM tarafından reddedilmesi, davacı markalarının, davalının faaliyet gösterdiği 42. sınıfta tescilli olmaması, davalı ve davacı faaliyet alanlarının farklı olması sebebi ile ortalama hizmet alıcıları nezdinde karışıklığa yol açmayacağı bu surette iltibasa sebebiyet vermeyeceğinin bildirilmesi ve dosya kapsamı nazara alındığında, davalı tarafın sitesinde davacı tarafa ait şubelerin davalı tarafça verilen hizmet karşılığı oluşan görsellere yer vermesinin, 556 Sayılı KHK’nin 12. maddesindeki “dürüstçe ve ticari ve sanayi konularıyla olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım aracı, diğer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zararı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez.” kapsamında kalıp kalmadığı ve marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmayacağı yapılacak yargılama ile belirleneceğinden, mahkemece de “davalının, davacı şirket restoranlarına mühendislik ve mimari tasarım hizmetleri verdiği, yapılan paylaşımların bu hizmetlere ilişkin görsellerden oluştuğu, davalı tarafça yapılan bu paylaşımların marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediğinin her iki tarafın delilleri toplandıktan sonra yapılacak yargılama sonucunda ortaya çıkabileceğinden, yargılamayı gerektirdiğinden” bahisle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğinden, mahkemece tedbir talebinin reddinde yasalara ve usule aykırılık olmadığından, tüm istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05/11/2021 tarih ve 2021/110 E. Sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 21,40 TL harcın talep edenden tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.