Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/195 E. 2022/260 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/195
KARAR NO: 2022/260
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2021
NUMARASI: 2020/535 E. – 2021/765 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup ilgili ödeme emrinin müvekkili şirkete 11/03/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, işbu takipte alacaklı tarafça talep edilen 4.725,20 USD çek tazminatı ve buna bağlı ferileri açısından müvekkili şirketin borcunun bulunmadığını, … Bankası A.Ş. Kartal Şubesi’ne ait … seri numaralı keşide yeri İstanbul keşide tarihi 19/09/2018 olan 20.000,00 USD bedelli çek ve … Bankası A.Ş. Kartal Şubesi’ne ait … seri numaralı keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 26/09/2018 olan 27.252,00 USD bedelli çeklerin takibe dayanak olarak gösterildiğini, müvekkili şirketin konkordato sürecinde işlemlerinin onaya tabi tutulmuş olması sebebiyle hesabında bulunan paranın bankaca ve komiser heyeti tarafından ödenmemiş olmasından dolayı çek tazminatından sorumlu tutulamayacağını, alınan ödeme yasağı kararı sebebiyle borçlu tarafından karşılığı bulundurulan çek bedelinin ödenmemesinden dolayı çek tazminatından sorumlu tutulmasının hukuku ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da olduğu gibi mahkemece verilmiş bir tedbir kararı olması dolayısıyla işlem yapılamayan çekler sebebiyle davalı/alacaklı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak talep edilen 4.725,00 USD çek tazminatı yani 25.500,48 TL. ve buna bağlı ferilerden müvekkili şirketin sorumlu olmadığını ve talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek öncelikle kötüniyetle açılan takibin 4.725,00 USD çek tazminatı yani 25.500,48 TL. ve buna bağlı ferileri yönünden yargılama boyunca tedbiren durdurulmasına, müvekkili şirketin söz konusu takipte toplam 4.725,00 USD çek tazminatı yani 25.500,48 TL. ve buna bağlı ferileri yönünden borçlu olmadığının tespitine, davalının kötüniyetli olmasından dolayı %20 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu icra takibine dayanak çeklerin ibraz tarihleri itibariyle çeklerin ilgili banka hesabında karşılığının bulunmadığının tespiti ile de açıkça anlaşılacaktır ki icra takibine konu çeklerin karşılığını bankada bulundurmayan keşideci davacının çek tazminatından sorumlu olduğunu, davacı borçlunun İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1076 esas sayılı dosyasıyla konkordato talebinde bulunduğunu ve davacıya 3 ay süre ile geçici mühlet verildiğini, davaya konu edilen icra takibine dayanak çeklerin ise geçici mühlet süresi içinde bankaya ibraz edildiğini ve banka tarafından konkordato komiseri onayı gerektiğinden işlem yapılmadığını, müvekkili şirketin geçici mühlet süresi içinde tedbir sebebiyle davacı aleyhine icra takibi yapmadığını, ilgili davada karar verilmesini beklediğini, davacının kesin mühlet ve konkordato talebinin İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1058 esas sayılı dosyası ile 13/02/20198 tarihinde reddedildiğini ve tüm tedbirlerin kaldırılmasına, komiserlerin görevlerine son verilmesine karar verilmesi ve gerekçeli kararın yazılması üzerine icra takibinin 07/03/2019 tarihinde başlatıldığını belirterek fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla öncelikle arabulucuk tutanağı kapsamında yer almayan çek tazminatı talebine ilişkin açılan menfi tespit davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, aksi halde davacının haksız ve mesnetsiz taleplerine dayalı davasının tümden reddi ile kötü niyetli davacı – borçlu aleyhine % 20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Davanın kabulü için öncelikle çekin ibraz tarihinde bankada karşılığının olması gerekmektedir. Ayrıca çeki bankaya ibrazı ile birlikte bankanın komiser onayı alması gerekmektedir. Alınan banka cevabi yazısında 20.000 USD bedelli çekin karşılığı olmadığı sabittir. Davacının bu çek için talebi reddedilmiştir. … numaralı 27.252 USD bedelli çekin ibraz tarihinde alınan banka cevabi yazısından anlaşılacağı üzere ibraz tarihinde bankada karşılığı olduğundan bu talep yönünden talebi kabul edilmiştir. Bu nedenle davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davaya konu çeklerin süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edildiğini, muhatap bankadan dosyaya gelen müzekkere cevaplarında, çeklerin ibraz tarihlerinde muhatap banka nezdinde karşılığı bulunmadığının sabit olduğunu, çeklerin arkasına banka tarafından düşülen şerhlerin -çek ödemesinin komiser onayına tabi tutulması- davacı/borçlunun çek tazminatı sorumluluğunu asla ortadan kaldırmadığını, mahkemenin bu hususa ilişkin öncelikli görevinin, muhatap bankaya müzekkere yazılarak ibraz tarihi itibariyle hesap bakiyesinin ne kadar olduğunun sorulması olduğunu, bankanın cevabında para bulunmadığının sabit olduğunu, ilk derece mahkemesi kararında belirtilen banka hesabının, muhatap banka değil farklı bir bankaya(komiser hesabının bulunduğu) ait olduğunu, müvekkilinin muhatap bankaya çekleri süresi içerisinde ibraz ettiğini ancak söz konu çeklerin bedellerinin müvekkili şirkete ödenmediğini, tüm bunlarla birlikte davaya konu icra takibinin de davacı/borçlunun kesin mühlet talebinin (konkordato davasının reddinin) akabinde başlatıldığını, Yargıtay kararları uyarınca da borçlunun çekin ibraz tarihinde bankada karşılığını bulundurması zorunlu olduğunu, çeklerin ödenmesinin komiser onayına tabi tutulmasının veya ödeme yasağı olma olmasının borçlunun çek tazminatı veya diğer fer’ilerine ilişkin sorumluluğunu kaldırmayacağını, muhatap bankadan gelen cevabi yazıda banka hesap bakiyesinin her iki çekin ibraz tarihinde de -0- usd olduğunun sabit olduğunu, -Davacı/borçlunun huzurdaki davayı kötüniyetli ve haksız kazanç sağlamak amacıyla ikame ettiğini, davacı/borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu taleplerinin reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkemenin “davanın kısmen kabulüne” kararının kaldırılmasını ve haksız davanın tümden reddi ile davacı/borçlu aleyhine 9620’den aşağı olamamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Çek ibraz tarihlerinin 19.09.2018 ve 26.09.2018 olduğunu, bu tarihlerde müvekkili şirket hakkında geçici mühlet kararı verildiğini, takibe konu çekler hakkında İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı gereğince görevlendirilmiş komiser heyetinin onayı olmadığından işlem yapılamaması sebebiyle çeke konu alacağın ödenmemesinin ve buna bağlı olarak talep edilebilen çek tazminatından müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, konkordato başvurusunun kabul edildiği 17/09/2018 tarihinden itibaren müvekkili şirketin kendi iradesi ile çek ödeme ve çek hesabında para bulundurmasının söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin faaliyetlerinin ortak hesap olarak açılan konkordato hesabından yürütüldüğünü ve şirket adına kayıtlı diğer hesaplardan para giriş çıkışı olmadığını, çeklerin ibraz tarihlerinde müvekkili şirketin tüm hesaplarının tek bir hesap altında toplanması ve mahkemece muhatap banka hesabı yerine komiser hesabının dikkate alınmasının yerinde olduğunu istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İcra ve İflas Kanunu’nun “konkordatonun hükümleri” başlıklı 308/c maddesinin ikinci fıkrasında, bağlayıcı hale gelen konkordatonun, konkordato başvurusundan önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburi olduğu gösterilmiştir. İİK’nın 294. maddesi gereğince konkordato kesin mühlet içerisinde 6183 Sayılı Yasa gereğince yapılan takipler de dahil olmak üzere borçlu şirket hakkında hiçbir takip yapılamayacağı, İİK’nın 288. maddesi gereğince geçici mühlet kararının kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı düzenlemeleri de dikkate alınarak, mühlet içerisinde yetkinin komiser heyetinde olduğu ve şirketin faaliyetlerinin ortak hesap açılarak konkordato hesabından yürütülmesi sebebiyle çeklerin ibraz tarihlerinde davacı şirketin hesabında para bulunmamasının davacının sorumluluğu olmadığı, ortak hesapta para bulunması sebebiyle tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/11/2021 tarih ve 2020/535 E., 2021/765 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.112,43 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 279,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 833,43 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022