Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/189 E. 2022/166 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/189
KARAR NO: 2022/166
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:
NUMARASI: 2021/843 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili 23/12/2021 havale tarihli dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 24/12/2021 tarihli ara karar ile; “Dava konusu senedin sebepten mücerret olduğu, senetteki keşideci imzasının yetkisiz kişi tarafından atıldığının ve senedin imza tarihinin yapılacak yargılama neticesinde tespit edilebileceği, mevcut deliller kapsamında ihtiyati tedbir talep koşullarının yaklaşık ispat zımnında ispatlanamadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Somut davada borçlunun borçlu olmadığını ispat etmesi gerektiğini, senedi imzalayan davalı …’ın diğer davalı … ile birlikte hareket ettiğini, gerçek olmayan bir hukuki ilişkiye bağlı senet imzaladığını, bu senetlerin o dönem yetkili davalı … tarafından şirketin ticari defterlere işlenmediğini, bu nedenle senetlerin gerçeğe aykırı ve sahte olduğunu, tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi güç zararların doğacağını beyan ederek belirlenecek teminat karşılığı icra dosyasında bulunan paranın takip alacaklısına ödenmemesine karar verilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasında görülen menfi tespit davasında davacı vekili; İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine takibe konulan bono altındaki imzanın kendisine ait olmadığını beyan ederek, icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş olup, HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, somut olayda, dava ve takibe konu senet altındaki imzanın aidiyeti ve taraflar arasındaki alacaklılık-borçluluk durumunun yargılamayı gerektirdiği, mevcut delil durumu itibariyle yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2021/843 E. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.10/02/2022