Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1820 E. 2023/65 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1820 Esas
KARAR NO: 2023/65
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22.09.2022
NUMARASI: 2022/629 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Tic. Ltd. Şti’nin … Ambalaj A.Ş.’ne ambalaj satımı işi sebebiyle 4 adet çek keşide ettiğini, bunların arasında davaya konu 2 adet çeki … Kargoya verdiğini, 16/05/2022 tarihinde Faktoring şirketi ve bankanın çeklerle ilgili olarak keşideci … şirketi arayarak teyit istemesi üzerine … şirketi tarafından lehtar … ile iletişime geçtiğini çekleri hiçbir zaman …’a ulaşmadığını öğrendiğini, yapılan araştırmada kargo taşıma esnasında çeklerin kaybolduğunun öğrenildiğini, davalının huzurdaki davanın konusu olmayan diğer 2 adet çeke ilişkin olarak bankaya ibraz ettiği anlaşıldığından, Ünye Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/143 Esas sayılı dosyasında kambiyo senedine yönelik imza inkarına/sahteciliğe dayalı menfi tespit davası ikame edildiğini, yine aynı kargoda çalınan huzurdaki takiplerin konusu olan çekler bakımından Ünye 3. AHM’nin 2022/103 Sayılı dosyasında çek iptali davasının açıldığını, davalının çekleri iptal davası görüldüğü mahkemeye ibraz etmeden doğrudan kambiyo senedine dayalı takip başlatıldığını, esasen hiç bir zaman çekleri teslim almayan …’ın kendisine keşide edildiğinin haberi dahi olmadan sahte kaşe ve imzayla ciro edildiğini, çek suretlerinde farkettiğini icra mahkemesinde imzaya itiraz davası açtığını, çekin üzerindeki …n şirketi yetkililerine aitmiş gibi gözüken ciro zincirindeki imzanın müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını belirterek müvekkil şirketleri 18/06/2022 keşide tarihli … seri nolu 242.021,26 TL bedelli ve 27/06/2022 keşide tarihli … seri nolu ve 530.614,64 TL bedelli çek bakımından borçlu olmadığının tespitine icra takibinin tedbiren durdurulmasına Ünye 3. AHM’nin 2022/103 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan inceleme sonucu; “Sonuç olarak menfi tespite ilişkin davanın niteliği, tedbir talebinin ”icra takibinin durdurulmasına” münhasır olarak ileri sürülmüş olması, İİK Madde 72 düzenlemesi, tedbir talebinin söz konusu maddenin 2. fıkrası çerçevesinde olup, davanın icra takiplerinden sonra açılmış olması nedeni ile gözetilmesi gereken taleple bağlılık ilkesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleşmediği sonucuna varıldığından mevcut kapsam ve aşamaya bağlı olarak söz konusu tedbir talebinin oy çokluğu ile reddine” karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından güncel olmayan içtihatlara dayanılarak verilen kararın hukuken yerinde olmadığını, taraflarınca menfi tespit davasına dayanak olarak imzaya itiraz ileri sürülmüş olmakla birlikte tedbire esas hukuki dayanak olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) m.209 gösterilmediğini, mahkemece tedbir talebine esas hukuk kuralının HMK m.209 olduğunu ifade ettiğini, bu kuralın uygulanmasının mümkün olmadığını da yine kendisinin ileri sürdüğünü, diğer bir ifadeyle taraflarınca dayanıldığı ileri sürülmeyen bir hukuk kuralına önce dayanıldığı varsayılmış sonrasında bu kuralın uygulanmasının mümkün olmadığının belirtildiğini, HMK m.209’un uygulanamayacağına dair ispat olarak gösterilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi’nin 24/06/2021 tarih ve 2021/714 Esas, 2021/733 Karar sayılı kararının da bu doğrultuda huzurdaki uyuşmazlıkla ilgili bulunmadığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararında tedbir talebinin ”icra takibinin durdurulması” şeklinde münhasır olarak ileri sürülmüş olması nedeniyle istemin reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtildiğini, yerel mahkemenin söz konusu yaklaşımının HMK m.26 çerçevesinde de hukuka aykırı olduğunu, şöyle ki; maddeye göre hakim, talep sonucundan daha azına karar verebilecektir. Huzurdaki davada taraflarınca “takibin durdurulması yönünde tedbir” talep edilmiş olup yerel mahkemece “icra veznesine giren paranın ödenmemesi yönünde tedbir” talep edilmemesi red kararının gerekçesi olarak gösterildiğini, “İcra veznesindeki paranın ödenmemesi” tedbiri “icra takibinin durdurulması” tedbirinin içinde olduğunu, mevcut durumda “İcra veznesindeki paranın ödenmemesi” tedbirine hükmedilmesi, taleple bağlılığa aykırı bir durum yaratmamakta; nitekim HMK m.26 gereği mahkeme, talep sonucundan daha azına karar verebilmektedir. Yerel mahkemenin taleple bağlılık ilkesine yaklaşımı külliyen hatalıdır. Tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasını, tedbir talebinin kabulünü, “icranın durdurulması” şeklinde; değilse “icra veznesindeki paranın ödenmemesi” şeklinde kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.2004 Sayılı İİK’nın menfi tespit ve istirdat davaları başlıklı 72.maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.2004 Sayılı İİK’nın 72. madde menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir ile ilgili özel düzenleme olup davanın takipten önce veya sonra açılması, verilecek tedbirin şekli yönünden değişikliğe yol açmaktadır.2004 Sayılı İİK’nın 72. maddenin 3. fıkrasında “….İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Maddenin düzenleniş biçimi nazara alındığında, düzenlemeyle borçluya alacaklının gecikmeden doğan zararlarını karşılamak üzere teminat yatırarak, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödememesini isteme hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla bu durumda mahkemenin tedbir hususunda takdir hakkı bulunmamakta, sadece teminat tutarını asgari oranda belirlemede takdir hakkı bulunmaktadır. Bu maddede yer alan düzenleme 6100 Sayılı HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir ile ilgili düzenlemeye benzeyen ancak kendine özgü özellikleri de olan ve borçluya tanınan bir hak olduğu, borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu … icra Müdürlüğünün … Esas sayılı ve İstanbul Anadolu … icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında alacaklı tarafından borçlular (içinde davacılarında bulunduğu) aleyhine kambiyo senedine istinaden icra takibi başlatılmıştır. Somut olayda, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası söz konusu olduğundan, icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilemez ise de, İİK 72/3 maddesi kapsamında, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın % 15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir. İhtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması istemi icra takibine başlandıktan sonra talep ve dava edildiği gözetildiğinde davacının tedbir talebinin mahiyetinin İİK 72/2. maddesinde yer alan takibin durdurulmasına ilişkin olduğu anlaşılmakla takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin tedbir talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır ancak davacının icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesine ilişkin talebi yönünden dava değeri üzerinden hesaplanacak %15 teminat mukabilinde İİK 72/3. maddesi gereğince icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesine karar vermek gerekmiştir.Yukarıda açıklanan hususlar gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına ancak tespit edilen eksiklik yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacının tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3-Davacıların İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ ile; 2004 Sayılı İİK’nın 72/3. maddesi gereğince borçlu tarafından gecikmeden doğan zararları karşılamak ve toplam alacağın %15’i oranında nakdi veya süresiz kesin banka teminat mektubu teminat karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine,4-İhtiyati tedbire ilişkin karar uygulamasının ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,5-6100 Sayılı HMK’nın 393/1. maddesi gereğince iş bu kararın tebliğinden itibaren 1 hafta içinde tedbirin uygulanması için başvurulması aksi halde tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılacağının ihtarına,6-Davacılar tarafından peşin alınan 161,40 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde, kendisine iadesine,7-İstinaf yargılaması için davacılar tarafından yapılan 441, 40 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 9,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 450,40 TL yargılama giderinin ileride haksız çıkan taraftan tahsiline, 8-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 9- 6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi gereğince kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile tedbir kararının infazının ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,10- 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 19/01/2023