Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1813 E. 2022/1831 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1813
KARAR NO: 2022/1831
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 07/11/2022
NUMARASI: 2022/228 Değişik İş – 2022/229 K.
DAVANIN KONUSU: Delil Tespiti ve İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin “…” markası adı altında ısıtma ve soğutma sektöründe ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, müvekkilinin TPMK nezdinde “…” ibareli birçok marka tescili bulunduğunu, aleyhine tedbir talep edilen tarafın hem online hem fiziki mecralarda müvekkiline ait markanın aynısını, müvekkili markası ile doğrudan bağlantılı ürünler üzerinde izinsiz şekilde kullandığını, bu kullanımının müvekkilinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ile kullanımların engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. zlk derece Mahkemesinin 06.10.2022 tarihli delil tespitine ilişkin ara kararı ile “… Tedbir isteyen vekili bilirkişi deliline de dayanmış olmakla; öncelikle dosyanın resen seçilen marka uzmanı … ile bilişim uzmanı …’na tevdi ile, belirtilen davalı iş yerlerinde ve internet ortamında HMK 278 maddesi gereğince yetki de verilerek, karşı tarafın, tedbir talep eden adına olan marka haklarına tecavüzü olup olmadığı, belirtilen internet adreslerinin aleyhe tedbir istenen ait olup olmadığı, tecavüzün ne şekilde giderileceğine dair rapor tanzimi istenmesine, … Rapor verildiğinde, HMK. md. 403 uyarınca bu maddenin son cümledeki hükmüne havi meşruhatlı davetiye ile tespit dilekçesi, tespit kararı, ve bilirkişi raporunun bir örneğinin diğer tarafa tebliğine, İhtiyati tedbir talebinin rapor geldikten sonra değerlendirilmesine, …” karar vermiştir. İlk derece Mahkemesinin istinafa konu 17.11.2022 tarihli ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin ara kararı ile “… Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan ve ibraz edilen 18/10/2022 havale tarihli raporda sonuç olarak, “https://www…com/ alan adı kontrol edildiğinde alan adının 18.08.2022 tarihinde alındığı/kayıt edildiği, alan adı sahibi/yetkilisi bilgilerinde; Admin Name: … Admin Organization: … yazdığı görülmüş web sitesi içerisinde …, … ibarelerinin olduğu, https://www…com.tr/… link kontrol edildiğinde link içerisinde bulunan ürün satıcı bilgilerinde; İşletme Adı: … Ticaret Limited Şirketi yazdığı, link içerisinde/ürün görselinde …, …, www…com ibarelerinin olduğu, https://www…com.tr/… linki kontrol edildiğinde link içerisinde bulunan ürün Satıcı bilgilerinde; İşletme Adı: … ve … yazdığı, link içerisinde/ürün görselinde …, …, www…com ibarelerinin olduğu, https://www…com/… linki kontrol edildiğinde link içerisinde bulunan ürün Satıcı bilgilerinde; Satıcı: … yazdığı, link içerisinde/ürün görselinde …, …, www…com ibarelerinin olduğu, https://www…com/… linki kontrol edildiğinde link içerisinde bulunan ürün Satıcı bilgilerinde; Satıcı: … Ticaret yazdığı, link içerisinde/ürün görselinde …, …, www…com ibarelerinin olduğu, https://www…com/… linki kontrol edildiğinde link içerisinde bulunan ürün Satıcı bilgilerinde; Satıcı: … Ticaret yazdığı, link içerisinde/ürün görselinde …, …, www…com ibarelerinin olduğu, https://www…com/… linki kontrol edildiğinde link içerisinde bulunan ürün Satıcı bilgilerinde; ticaret Ünvanı: … yazdığı, link içerisinde/ürün görselinde …, …, www…com ibarelerinin olduğu, https://www…com/… linki kontrol edildiğinde link içerisinde bulunan ürün Satıcı bilgilerinde; Ticaret Ünvanı : … yazdığı, link içerisinde/ürün görselinde …, …, www…com ibarelerinin olduğu, https://www…com.tr/… linki kontrol edildiğinde link içerisinde bulunan 18 Ağustos 2022 tarihli değerlendirme/yorumda; Elektronik mühendisiyim. Ürünü … markasının ürünü olduğunu sandığım için aldım. Ama değilmiş. Ürün üzerinde yazan site gerçek değil İçinde hiçbir şey yok. İç ve dış priz arasına ledli anahtar koymuşlar sadece. 3-5 liralık anahtar cihazlarınızı korumaz. O 300-500 liralık cihazlar boşu boşuna o fiyata değil. Diyorsanız ki bana anahtarlı priz lazım, o zaman daha ucuza daha kaliteli markaların ürünnleri var. yazdığı, 11.10.2022 günü tespit isteyen vekili ile birlikte aleyhinde tespit talep edilen adreslere inceleme amacıyla gidilmiş, “… Mah. … Cad. No: … İç Kapı No: … Başakşehir/İstanbul” adresinin kapıcı …’ndan alınan bilgiye göre aleyhinde tespit talep edilen …’in ev adresi olduğu anlaşılmış, burada inceleme yapılmamıştır. Diğer adres olan “… Mah. … Cad. … Sok. No:… … Kat Küçükçekmece/İstanbul” adresinde yapılan incelemede ise, … markasını taşıyan takriben 5000 adet fiş, grup/tekli priz, kutular, poşetler, koliler tespit edilmiş, üretim alanında … markalı söz konusu ürünlerin üretiminin yapıldığı görülmüştür. Farklı markalı aynı tür ürünlerin de mevcut olduğu ve üretiminin yapıldığı da tespit edilmiştir. Ofiste teşhir standında yine tespite konu ürünlerin bulunduğu, tanıtımının yapıldığı, işyerinin dış cephesinde ve içeride ofis odasındaki duvar üzerinde reklam aracı olarak yine … markalı tespite konu ürün görsellerinin yer aldığı görülmüştür. İşyeri sahibi …, dosyaya, vergi levhası fotokopisi (inceleme yapılan adresin aleyhinde tespit talep edilen …’e ait olduğu görülmüştür), … markalı tescil belgesi fotokopileri, 3 adet katalog, 1 adet fatura örneği ve 1 adet fiyat listesi sunmuş ve avukatı aracılığıyla dosyaya beyanda bulunacağının belirtildiği, aleyhinde tespit talep edilenin 11.10.2022 günü yapılan incelemede tespit edilen fiili marka kullanımının ve internet incelemesinde tespit edilen markasal kullanımın söz konusu olduğu emtialar ayrıca dosyaya sunulu aleyhinde tespit istenene ait ürün, aleyhinde tespit istenen adına tescilli, … Esas sayılı davaya konu markaların tescili kapsamına doğrudan girdiğini, aleyhinde tespit talep edilenin marka kullanımı, tespit isteyenin 09. sınıfta tescilli … ibareli markalarının kapsamında doğrudan bulunan emtialara ilişkin olmadığı, tespit isteyen, markasının tanınmış marka olarak TPMK nezdinde … sayı ile kayıtlı olduğuna ve ayrıca markalarının özellikle aynı sınıf olan 09. sınıfta tescilli olduğu emtiaların aleyhinde tespit talep edilenin marka kullanımının söz konusu olduğu emtialarla “benzer” olduğuna dayandığı, Tespit isteyen, tanınmış marka ve ürün benzerliği konularında Sayın Mahkeme’nin 2020/344 Esas sayılı davasına sunulu kök ve ek raporlardaki yukarıda alıntılanan kanaat ve sonuçları belirtmektedir. Bu bilirkişi raporlarında kısaca tespit isteyenin markasının tanınmış marka olduğu ve 09. sınıftaki marka tescilleri kapsamında aleyhinde tespit istenenin tescilli markalarının kapsadığı emtialarla “benzer” emtiaların bulunduğu ifade edilmektedir. Tespit isteyenin … markalarının aleyhinde tespit istenenin tescilli (hükümsüzlük davasına konu) markalarından eski tarihli oldukları görülmektedir. Aleyhinde tespit istenene ait adreste tespit edilen şeklindeki marka kullanımı tespit talep edenin markası ile -“…” harfinin içerisinde kullanılan ve dikkat çekici olmayan- şekil unsuru haricinde birebir aynıdır. İşbu delil tespiti dosyasında, mevcut delillerin tespiti ile yetinilmiş ve esasa yönelik değerlendirme yapılmamıştır. Tespit edilen ve yukarıda belirtilen tüm hususlar doğrultusunda tespit isteyenin marka hakkına tecavüz iddiası yönünden yaklaşık ispat ölçüsünün sağlanıp sağlanmadığı ve buna bağlı olarak ihtiyati tedbir talebinin kabulü konusundaki takdirin mahkemeye ait olduğu” belirtilmiştir. … HMK’nun 390 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin duruşmalı incelenmesi asıl olduğundan, mahkememizce duruşma açılarak taraflara ilgili hususta tebligat yapılmıştır. … Mahkememizin 17/11/2022 tarihli duruşmasında tedbir isteyen vekili beyanları ile, “bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere her iki taraf markası da görsel, işitsel ve anlamsal olarak aynı olduğunu, sadece emtiaların farklı olduğu iddia edilmiş ise de, müvekkilinin emtiasının elektrikli ısıtıcı olup, ısıtıcı da kablolu ve prize takılı olarak çalıştığını, dolayısıyla emtialar arasında da benzerlik olduğunu, e-ticaret siteleri üzerinden karşı tarafın yaptığı satış ve ürünlerde müvekkili hakkında yorumlar bulunduğunu” beyan ederek, ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. … Karşı taraf vekili de duruşma beyanları ile, “müvekkilinin tescil aldığı ve kullandığı sınıfta davacının tescilinin bulunmadığını, davacının bu sınıfa ilişkin fiili bir faaliyetinin de söz konusu olmadığını, müvekkilinin eskiye dayalı kullanımının söz konusu olduğunu, müvekkilinin ürünlerinin ve markasının ayırt edicilik kazandığını, karşı tarafın şimdiye kadar sessiz kaldığını, sessiz kalma yoluyla hak kaybının mevcut olduğunu, hükümsüzlük davasının sonuçlanmadığı, bunları da gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin öncelikle reddine karar verilmesini, aksi takdirde ters teminata hükmedilmesini” beyan ve talep etmiştir. … Dosya kapsamı deliller, TPMK kayıtları, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporu ve mahkememizin 2020/344 Esas sayılı dosyasında taraflar arasında aynı markalara ilişkin hükümsüzlük davasının bulunması gözetilerek davacının ihtiyati tedbir talebinin SMK 159/2-c bendi uyarınca taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesi gözetilerek davacının muhtemel zararlarının tazmini bakımından davalı tarafça 250.000,00 TL teminat verilmesine, aksi takdirde tedbir talep eden vekilinin dilekçesinin netice-i talep kısmında belirtilen talepler yönünden talebinin kabulüne …” gerekçesi ile ihtiyati tedbir talep eden vekilinin talebinin kısmen kabulüne karar vermiştir. Karşı taraf vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in kablolamada kullanılan gereçlerin imalatı, priz, fiş, soket vs.gibi ve ekipmanları konusunda sektöründe öncü olduğunu, kendisine ait şahıs şirketi … ve daha sonra kurulan ortağı olduğu … Limited Şirketi’nin sektörde tanınmış şirketler arasında olduğunu, çok uzun yıllardır ilgili sektörde faaliyet gösteren müvekkilinin 23.06.2015 tarihinde … markası ile ürettiği ürünleri Sinai Mülkiyet Kanunu kapsamında korumak adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde başvuruda bulunduğunu, söz konusu marka başvurusunun 08.11.2016 tarihinde 9.sınıftan tescil edildiğini, müvekkilinin sonrasında ise 15.11.2016 tarihinde yine … ibareli, Logolu marka başvurusunda bulunduğunu, bu markanın da 25.10.2017 tarihinde 9.sınıftan tescil edildiğini, müvekkilinin üretmiş oldukları bir çoklu prizin dünya dışı gizemli bir nesne olan …’ya benzetilmesi neticesinde, marka ibaresi olarak … ibaresinin tescil edilmesi için 9.sınıftan (Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları: fişler, buatlar, anahtarlar, şalterler, sigortalar, balastlar, starterler, elektrik panoları, rezistanslar, soketler, transformatörler, adaptörler, şarj cihazları, , elektrik, elektronikte kullanılan kablolar, piller, aküler) Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuruda bulunulduğunu, müvekkilinin bu başvurusunun kabul edildiğini ve … markasının müvekkili adına tescil edildiğini, müvekkilinin … ibaresi ile 2015 yılında Kuruma başvurduğunda, hükümsüzlük davasına sundukları birden çok farklı kişiler adına tescilli … ibareli markaların söz konusu olduğunu, halen birçok … ibareli markanın Kurumca tescillinin bulunduğunu, aralarında ortalama tüketici tarafından ayırt edicilik kazanmış markaların da olduğunu, müvekkilinin … ibaresini priz üretiminde aktif ve yoğun bir şekilde kullanmaya başladığını, müvekkilinin markasının ortalama tüketici nezdinde tanınmış ve ayırt edici hale geldiğini, e-ticaret sitelerinde bu durumun görüleceğini, hükümsüzlük davasına sundukları delillerde de bu durumun görülebileceğini, müvekkilinin ürettikleri prizlerin kalite ve renk itibarı ile diğer prizlerden farklı olduğunu, bu durumun ortalama tüketici nezdinde … ibareli prizleri gördüğünde davacının markalarından bağımsız bir marka olduğunu anlamasını sağladığını, SMK m25/6 gereği yapılan incelemede müvekkilinin 23.06.2015 tarihinde … markasını … tescil numarası ile tescil ettirdiğini, tescilli bir markanın başvuru tarihi itibari ile koruma sağladığını, diğer … markasını 15.11.2016 tarihinde … tescil numarası ile tescil ettirdiğini, davacı tarafın basiretli tacir olarak markalardan haberdar olmama ihtimali bulunmadığını, davacının açmış olduğu hükümsüzlük davasının 14.12.2020 tarihli olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu, kendileri ile talep edenin hiç bir iletişime geçmediğini, talep edenin sessiz kaldığı sürenin hak düşürücü süre olduğunu, emsal mahiyette Yargıtay 11. HD’nin 2010/8788 E-2012/10516 K-14.06.2012 tarihli kararının olduğunu, sessiz kalma yoluyla hak kaybının söz konusu olabilmesi için herşeyden önce marka sahibinin, markanın başkası tarafından tescil ettirildiğinden ya da kullanıldığından haberdar olması gerektiğini, müvekkilinin haksız ve kötü niyetle kullanımının bulunmadığını, talep edenin 5 yıl boyunca kullanıma ses çıkarmadığını, hatta tacirlerle ilgili TMK m.2 kapsamında emsal Yargıtay 11. HD’nin 2009/4173 E-2010/10835 K-26.10.2010 tarihli, 2019/796 E- 2019/8011 K- 09.12.2019 tarihli kararlarının olduğunu, müvekkilinin … tescil numaralı … markası 9.sınıftan, … tescil numaralı … markasının ise yine 9.sınıftan tescilli olduğunu, davacının 9.sınıftan … ibareli tescilli markalarının …, …, … ve … tescilli olduğunu, müvekkilinin aktif bir üretim yaptığını, markalarını kullanıldığını iptal koşullarının bulunmadığını, emsal mahiyette Yargıtay 11. HD 2010/11-695 E-2011/47 K- 09.02.2011 tarihli kararının bulunduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, talep edenin menfaatinin zedelenmediğini, Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesinin 2020/344 Esas sayılı dosyasında görülen hükümsüzlük davasına sunulan bilirkişi raporunda da davalı müvekkilinin kötü niyetli olmadığının rapor altına alındığını, emsal mahiyette Yargıtay 11. HD’nin 2019/796 E-2019/8011 K- 09.12.2019 tarihli kararının bulunduğunu beyanla Bakırköy 1. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/228 D.iş sayılı dosyasının 17.11.2022 tarihli ihtiyati tedbiri kararının kaldırılmasına ve müvekkilinden alınan ters teminat bedelinin iade edilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Talep eden vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; SMK m.25/6’nın uygulama alanının bulunmadığını, müvekkili lehine Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/344 Esas sayılı dosyasında değişik iş dosyasında alınan rapor paralelinde rapor düzenlendiğini, sessiz kalma ve süre koşulunda aleyhine tedbir talep edilen karşı tarafın savunmalarını kabul etmediklerini, tedbir dosyasında bunların tartışılmasının mümkün bulunmadığını, karşı tarafın iyi niyetli olmadığını, SMK m.155 uyarınca karşı tarafın savunmalarının dinlenemeyeceğini, karşı tarafın ürünleri ile kendi ürünleri kullanım, sınıf açısından bağlantılı, benzer ve birbirini tamamlayıcı olduğunu, müvekkilinin tanınmış markasına tecavüz ile markaya ilişkin kayıplarının bulunduğunu, itibarının zedelendiğini beyanla karşı tarafın istinaf başvurularının reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstinafa konu karar; marka tecavüzü iddiası ile talep edilen ihtiyati tedbir talebinin, SMK’nın m.159/2-c. bendi uyarınca, taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesi gözetilerek, talep edenin muhtemel zararlarının tazmini bakımından karşı taraf tarafından 250.000-TL teminat verilmesi, aksi takdirde tedbir talep edenin talebinin kabulüne karar verileceğine ilişkin markalar hukuku yönünden özel bir tedbir türü olan “ters teminat” tedbirine ilişkindir. Eldeki değişik iş dosyasında, karşı taraf ters teminat miktarı olan 250.000-TL tutarında olan nakdi teminatı mahkeme veznesine dosyaya depo etmiş, ardından verilen ihtiyati tedbir kararını istinaf etmiştir. Tedbirin tamamlayıcısı işlem olan esas davanın talep eden tarafından Bakırköy 1. FSHHM’de 2022/328 Esas dosyası ile açıldığı tespit edilmiştir. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. SMK m.159(2)c bendindeki; herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesine ilişkin verilen ihtiyati tedbir kararında, 6100 Sayılı HMK’daki klasik tedbirden farklı olarak teminat tedbir talebinde bulunan tarafından değil, karşı tarafça yatırılmaktadır. Kanun koyucu bu hükümle, karşı tarafın tedbir talebine başvuranın olası zararlarının önüne geçmek için teminat yatırmasını düzenlemiştir. Bu yönde verilecek bir ihtiyati tedbir kararı ile gerektiğinde talep eden tarafın marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini iddia ettiği karşı tarafın ürünlerinin toplatılması, ürünlerine el koyulması ve ürünlerin yediemine verilmesi veya marka kullanımına son verilmesi yerine yatırılacak teminat karşılığında ürünlerin karşı tarafta bırakılması mümkün olmakta ileride ortaya çıkacak haklılık durumuna göre talep edenin de haklı çıkma ihtimaline binaen markayı kullanıma devam eden karşı taraftan talep edenin zararını tazmin etme amacı güdülerek teminat alınmaktadır. Taraflar arasındaki menfaat dengesi gözetildiğinde bu tedbir yöntemi karşı taraf lehine de uygun olmaktadır. Marka hukuku uygulamasında ‘ters teminat tedbiri’ olarak adlandırılan bu ihtiyati tedbire sıkça başvurulmaktadır. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, somut olayda; taraflar arasında görülen hükümsüzlük davasında mahkemece alınan iki adet bilirkişi raporu ve istinafa konu somut işbu dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu uyarınca ihtiyati tedbir talep edenin haklılığı yaklaşık olarak ispat ettiği, tarafların menfaatleri arasında ciddi bir denge kurulması bakımından, “ters teminat” tedbirine hükmedilebileceği, toplanan deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, tedbir şartlarının sağlandığı, ilk derece mahkemesince muhtemel zararlara karşılık olarak ters teminat karşılığında uygulanmamasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların ticari hacmine ve markaların değerine göre, teminat miktarının yerinde olduğu, anlaşılmış olmakla, karşı taraf vekili tarafından ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Karşı tarafın sair istinaf nedenleri iş bu değişik iş dosyası inceleme konusu olmayıp yargılamaya yönelik iddia- savunma kapsamında kaldığından ilk derece Mahkemesi tarafından esas hükümle değerlendirilmesi mümkün bulunduğundan, eldeki dosyada istinaf incelemesi yapılması mümkün değildir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından karşı taraf vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 17.11.2022 tarih ve 2022/ 228 Değişik İş- 2022/229 Karar sayılı kararına karşı, karşı taraf vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı karşı taraf tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Karşı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29/12/2022