Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1801 E. 2023/55 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1801
KARAR NO: 2023/55
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/10/2022
NUMARASI: 2022/126 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili … Ticaret Ltd.şti. İle … Hizmetleri Şirketi arasında … Güzellik Merkezi Franchıse Sözleşmesi imzalandığını, ilgili sözleşmenin Franchise alan tarafın yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebi ile feshedildiğini, her türlü dekor ve malzemenin iadesinin talep edildiğini, açıklanan sebeplerden ötürü bu davanın açıldığını ve marka hakkına tecavüzün tespiti ile men’ini talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, taraflar arasında silahlı ve tartışma şeklinde diyaloglar olduğunu, bunların tutanak altına alındığını, davalının POS cihazının bozuk olduğunu beyan ederek havale ve nakit olarak müşteriden tahsilat yaptığını, marka itibarının zedelendiğini ve sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin … nolu “… GÜZELLİK” ve … nolu “…” sloganını tescil ettirdiğini, “… GÜZELLİK” ve “…” ibareli markalarının davalı tarafça kullanımlarının tespit edildiğini, açıklanan sebeplerden dolayı karşı tarafa ait işyerinde tespit yapılmasını ve https://www.youtube.com/… adresinin incelenmesini talep ettiğini, davalı şirket ile müvekkili arasındaki Franchise sözleşmesinin haklı nedenle feshinin tespitine, müvekkilinin marka hakkına tecavüzün tespit ve men’ine, ayrıca karşı tarafın elinde bulunan, dava konusu markayı içeren her türlü eşya ve unsur hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, “Bilirkişi raporuna itibar edilerek, ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin tüm şubelerindeki mimari tasarım, dekorasyon ve konseptinin aynı olup tüm bu unsurların müvekkiline ait “…” markasının ayrılmaz parçası olduğunu, tüm bu unsurların markaya ait bütünleyici parçalar olduğunu, davalı tarafın, iş yeri iç dekorasyon ve tasarımını sözleşmenin feshi sonrası değiştirmediğini, markaya ait konsepti kullanmaya devam ettiğini, davalının bu davranışının “…” markası bakımından marka hakkına tecavüz fiili oluşturduğunu, Dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemesinin yalnızca markanın yazılı isim ibaresi bakımından sınırlı tutulduğunu, müvekkiline ait markanın ve sözleşmeyle devredilen hakların tüm unsurlarının değerlendirilmediğini, Müvekkili …’e ait … markasının Türkiye çapında bilinirliği ve güvenilirliği olan bir marka olduğunu, somut olayda davalı tarafın müvekkilinin markasının oluşturduğu güven algısı sayesinde kısa sürede son derece fazla müşteriye ulaştığını, ancak davalı tarafın sözleşme ilişkisi boyunca müvekkilini yıpratmakla kalmadığını, sözleşme feshedildiği halde müvekkili markasını haksız yere kullanmaya devam ederek haksız kazanç elde ettiğini, davalının sosyal medya hesabı üzerinden ulaşılan randevu linkinde müvekkilinin markası olan “…” ibaresinin kullanılmaya devam ettiğinin görüldüğünü, ihtiyati tedbir talebi kapsamında … sloganının internet ve sosyal medya hesapları üzerinden kaldırılması gerektiğini beyan ederek, Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik ara kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, İlk Derece Mahkemesince 14.10.2022 tarihli ara karar ile verilen ”ihtiyati tedbir talebinin reddine” ilişkin ara kararın istinaf yoluyla incelenmesinden ibarettir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, somut olayda; davacı markasına yönelik bir kullanım tespit edilmediğini belirten bilirkişi raporu dikkate alındığında, ihtiyati tedbir talebinin kabulü için gerekli olan yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmemiş olduğu, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/10/2022 tarih ve 2022/126 E., sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.19/01/2023