Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/179 E. 2022/161 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/179
KARAR NO: 2022/161
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 02/12/2021
NUMARASI: 2021/145 E
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılar adına … tescil numarasıyla tescilli olan ”…” ibareli markanın kullanılmasının önlenmesine, marka tescil belgesinin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için sicil kayıtlarına tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 08/09/2021 tarihli ara karar ile; “Dava konusu … tescil numaralı marka tescil belgesinin davalılar adına tescilli ise dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına, davalının dava konusu markayı devretmek için ciddi bir girişimde bulunması, müşteri bulduğunu veya ekonomik zararının bulunduğunu ileri sürerek bu konuda delil ibraz etmesi halinde bu hususun tekrar ele alınmasına, bu hususta TPMK’ya müzekkere yazılmasına, sair taleplerin reddine,” karar verilmiştir. Mahkemece verilen karara yapılan itiraz üzerine, 02/12/2021 tarihli ara karar ile, ”…İddia, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalının mahkememiz tarafından verilen ihtiyati tedbire karşı cevap dilekçesi ile itiraz ettiği, kayıt üzerine konulan ihtiyati tedbirin taraf değişikliğin engellenmesine yönelik olup, tasarruf hakkını kısıtlayıcı nitelikte olmadığı, mahkememiz kararında davalı tarafından markanın devri için ciddi bir girişim olur ve müşteri bulunduğunu veya ekonomik zarara uğradığını ileri sürerek bu konuda delil ibraz etmesi halinde bu hususun ele alınması belirtilmiş olup buna rağmen davalı tarafça bu yönde tedbirin kaldırılmasına yönelik beyan ve delil ileri sürülememiştir. İhtiyati tedbirin mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konularında ihtiyati tedbir kararı verilebilir hükmünü içerdiği, konulan ihtiyati tedbirin markanın tescil kaydının 3. Kişilere devrinin önlenmesine yönelik olması, davalının ticari faaliyetini engellememesi nedeniyle davalı vekilinin ihtiyati tedbire yönelik itirazının reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçeyle itirazın reddine,” karar verilmiş, karar davalılar vekilince istinaf edilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Marka kullanımının ihlal oluşturduğuna yönelik dosyaya yansıyan bir delil olmamasına rağmen tedbir kararı verildiğini, markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde verilen bu kararın hukuka aykırı olduğunu, verilen tedbir kararının müvekkillerinin ticari faaliyetlerini etkilediğini, davalı tarafın itibarının zedeleneceğini, Tedbir kararının teminatsız şekilde verildiğini, Davacının, tedbir kararının uygulanmasını yasal süre içerisinde talep etmediğini beyan ederek Mahkemece verilen tedbire itirazın reddine yönelik kararın kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği görülmektedir. Marka hükümsüzlüğüne yönelik davalarda dava konusu olan marka tescil belgesinin üçüncü kişilere devredilmek suretiyle taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği tedbir kararı verilmesi gerek Yargıtay kararları, gerekse Dairemizin kararları ile yerleşik uygulama haline gelmiştir. Marka tescil belgesinin devrinin önlenmesi tasarruf yetkisine getirilen bir sınırlama ise de, bu yönde tasarrufu gerektiren bir zorunluluğun yada zararın davalı tarafça yaklaşık olarak dahi olsa ispatlanamadığı, davalı şirketin itibarının zedeleneceğine yönelik iddianın yerinde olmadığı, 6100 sayılı HMK’nun 392.maddesi kapsamında durum ve koşullara göre Mahkemece teminat alınmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı, tedbir kararının yerine getirilmesi amacıyla Mahkemece TPMK’ya müzekkere yazılmasına karar verilmiş olması dikkate alınarak, tedbir kararının uygulanmasının süresi içerisinde talep edilmediğine yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesinin tedbire itirazın reddine yönelik kararının yerinde olduğu kanaatiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2021/145 E. sayılı kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 118,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 37,90 TL harcın talep halinde davalılara iadesine, 3- Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalılar tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.10/02/2022