Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1772 E. 2022/1816 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1772
KARAR NO: 2022/1816
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2022
NUMARASI: 2022/45 E. – 2022/243 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı banka tarafından müvekkilinin de içinde bulunduğu bazı şahıslar aleyhine İstanbul … Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasıyla ihtiyati haciz kararına dayanmak suretiyle takip başlatıldığını; takip konusu yapılan ve ihtiyati haczinde dayanağı olan senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını; icra takibinden önce de bankanın müvekkiline bir ihtar çıkararak söz konusu senedi bildirdiğini, bunun üzerine müvekkilinin davalı bankanın Hadım Köy Yolu Ticari Şube Müdürlüğüne giderek senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını bildirdiğini; bunun üzerine bankaca hemen bir inceleme yapılıp söz konusu senetteki imzanın isim benzerliği nedeniyle kendilerine ihtarın gönderildiğinin öğrenildiğini, borçlu firmanın ortağı yerine sehven o kişiyi zannederek ihtarname düzenlendiğinin beyan edildiğini, buna rağmen icra takibine uğradıklarını, müvekkilinin hiç bir borcu olmamasına rağmen banka hesaplarına bloke konduğunu belirterek, … Banka Alacakları İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli dava tazminatı olarak da takip konusu paranın % 20’sinden az olmamak üzere davalının tazminata mahkum edilip alacağın % 10’u oranında da davalı hakkında para cezası uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın 18/01/2022 tarihinde açıldığını, ihtiyati hacizden dolayı davacının icra takibine sehven karıştırıldığını, bunu belirleyen banka avukatlarının derhal 23/12/2021’de icra müdürlüğüne durumu bildirdiğini; icra müdürlüğüne durum bildirildiğinde henüz ödeme emrinin kesinleşmediğini fakat ödeme emrinin davacıya tebliğe çıkarılmış olduğunu; icra müdürünün tebligat postane aşamasında olduğundan dolayı 23/12/2021 tarihli başvuruları anında herhangi bir işlem yapamadığını, tebligatın dönüşünün beklenilmesi zorunda kalındığını, tebligatın davacıya 30/12/2021 tarihinde tebliğ olunduğunu ve tebligat parçası dönünce tebliğden önce davacı yönünden 23/12/2021’de gerçekleştirdikleri vazgeçme dikkate alınmak suretiyle 17/01/2022’de yani davadan önce davacının icra takip dosyasından çıkarılmış olduğunu belirterek artık dava anında davacının icra dosyasında taraf olmadığını, icra dosyasında borçlu olmadığını, bu nedenle icra dosyası üzerinden menfi tespit talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini, davacıdan %20 kötü niyetli dava tazminatı tahsiline karar verilmesini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince; “İcra müdürlüğüyle yapılan yazışmalarda ve tarafların sunduğu tüm delillerden davalı bankanın İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret mahkemesinin 2021/966 Değişik İş esas ve 2021/968 karar sayılı 10/12/2021 tarihli ve 1.169.404,55 TL bedelli ihtiyati haciz kararından dolayı ve bu kararı dayanak yaparak … Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığı; gerek ihtiyati haczin gerek takibin dayanağı olan 29/09/2012 tanzim tarihli 03/02/2020 tarihli ve 2.000.000,00 TL bedelli senedin borçlusunun … AŞ olduğu, …, … ve …’ın da bu senede aval verdikleri icra takibinin de gerek şirket gerekse avalistler aleyhine başlatıldığı; dosyaya, davalı banka vekillerinin 23/12/2021’de dosyamız davacısı …’ın … olmadığını, yanlışlıkla onun T.C. Kimlik numarası belirtilmek suretiyle takip başlatıldığını beyan ettikleri; icra müdürlüğü tarafından da 17/01/2022’de davacımızın icra dosyasından borçlu sıfatının sona erdirildiği, takip borçlusu olmaktan çıkarıldığı görülmüştür. Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde ve mahkememize verdiği ifadelerde, müvekkilinin dava tarihinde banka sistemlerinde halen borçlu gözüktüğü, hakkındaki hacizlerin devam ettiği; yanlışlıkla da olsa isminin senet borçlularına karıştırılmasından halen zarar gördüğü, bu nedenle davanın kabulü gerektiği ileriye sürülmüşse de; Davanın menfi tespit davası olduğu, davacının davasını … Banka Alacakları İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına özgüllediği; dolayısıyla bu icra dosyasında dava tarihinde borçlu değilse, iş bu menfi tespit davasını açamayacağı; borçlu bulunmadığı bir icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep edemeyeceği; davacının bu olaydan dolayı uğradığı ve uğramaya devam edeceği zararı bankaya karşı bir tazminat davasıyla isteyebileceği, ihtiyati hacizden dolayı zararını haksız ihtiyati hacizden dolayı dava yoluyla isteyebileceği; ancak dava tarihinde artık borçlu olarak yer almadığı bir icra dosyasından dolayı menfi tespit talep edemeyeceği belirlenmiş, bu nedenle hukuki menfaat yokluğundan davanın reddine … Bir an için, davacının icra dosyasından davadan bir gün önce çıkarılması ve bu durumu bilmediği değerlendirilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmayabileceği değerlendirilmiş ise de; davalı vekilinin cevap dilekçesinden sonra da davacının bu durumu bilerek dava açtıklarını, zira banka sistemleri üzerinde müvekkilinin halen borçlu olarak gösterildiği, halen hacizler geldiği sebebiyle bu davayı açtıklarını beyan etmesi üzerine; artık dava tarihinde icra dosyasındaki borçluluk durumunun sona ermiş bulunduğunu bilerek dava açtığı ve halen haklı olduğunu iddia etmekte olduğu nazara alınarak; davalı lehine vekalet ücreti de taktir edilmek suretiyle” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Adli yardım taleplerinin bulunduğunu, davalının hacizleri kaldırdığı ve davacının borçlu olmadığı tespitinin doğru olmadığını, davacının UYAP’ta halen dosyanın borçlusu ve dosyanın da açık olarak göründüğünü, davacının halen e-Devlet kayıtlarında da dosya borçlusu olarak görünmeye devam ettiğini, davalının açılmasına sebebiyet veren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin hesaplarının haczedilmesinin, iş yerine ödeme emri gönderilmesinin ve takibin kesinleştirilmesinin yanlış olduğundan bahisle geçiştirilemeyeceğini, Mahkemece delillerin toplanmadığını, müvekkilinin 1 milyon TL’den fazla borçlu olarak gösterilmesi sebebiyle psikolojisinin bulunduğunu ve yuvasının dağıldığını, senetteki imzayı inkar ettiklerini ancak mahkemenin imza incelemesi dahi yapılmadığını, borca itiraz ettiklerini, müvekkilinin kötüniyetli olarak borçlu gösterildiğini, banka hesaplarının bloke edilerek haczedilebilir varlıklarının haczedildiğini belirterek kararın kaldırılarak müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde özetle; Davanın açıldığı tarih olan 18/01/2022 tarihinde icra takip dosyasında davacının borçlu sıfatının bulunmadığı, bu nedenle davanın konusuz kaldığını, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, ihtiyati haciz aşamasında yanlışlığı fark eden bankanın bu yanlışlığın düzeltilmesi için icra müdürlüğüyle hukuk mücadelesine girdiğini, 23/12/2021’de davacı …’in bankaya bir borcu bulunmadığı, sehven ihtarname gönderilerek icra takibinin başlatıldığı, davacının takipten borçlu olarak çıkartılması, yapılan işlemlerin geri alınması ve tüm hacizlerin kaldıırlması hususunda İcra Müdürlüğü’nden talepte bulunulduğunu, 17/01/2022’de İcra Müdürlüğü’nce davacının borçlu sıfatının kaldırıldığını ve taraf sıfatının pasife alındığını; davacının toplam 4.740,23 TL’lik banka hesabına haciz konulduğunu, o haczin de daha sonradan fek edildiğini; davacının adli yardım talebinin reddedilmesi gerektiğini belirterek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacı aleyhine açılmış olan icra takibi kapsamında borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.Dosyanın ve davaya konu icra takip dosyasının incelenmesinde, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere dava açılmadan önce davalı-takip alacaklısının davacıya karşı açmış olduğu icra takibinden vazgeçtiği, davacıya karşı icra takibinin sehven açıldığı, davalı-takip alacaklısı vekili tarafından davacının davalı bankaya her hangi bir borcunun bulunmadığının yazılı olarak beyan edildiği, davacının icra takibindeki borçlu sıfatının davalının-takip alacaklısının takipten vazgeçmesi sebebiyle pasife alınmasına ve davacı için girişilen haciz işlemlerinin kaldırılmasına icra müdürlüğünce karar verildiği görülmüştür. Yargıtay 19. HD 2019/1952 E. 2019/4350 K. sayılı ve 16/09/2019 tarihli emsal kararında da belirtildiği üzere, mahkemece hukuki menfaat yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olmasında her hangi bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2022 tarih ve 2022/45 E. 2022/243 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- İstinaf eden davacının adli yardımdan yararlandığı anlaşıldığından bu aşamada harç alınmasına yer olmadığına, 3- İstinaf yargılaması için yapılan 80,70 TL maktu istinaf karar harcı, 220,70 TL istinaf başvuru harcı, 2 tebligat gideri 31,50 TL olmak üzere toplam 332,90 TL suç üstü ödeneğinden karşılanan yargılama giderinin karar kesinleştiğinde haksız çıkan taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/12/2022