Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1762 E. 2023/64 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1762
KARAR NO: 2023/64
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 29/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/222 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılar vekili tedbir talepli dava dilekçesi ile, müvekkili …’ın Uzakdoğu’da çeşitli ülkelerde ve manastırlarda kalarak yoga ve meditasyon üzerine uzun yıllar çalışmalar gerçekleştirdiğini ve bunun sonucunda bir yoga olarak brahmaçarya yaşama geçtiğini, müvekkilinin yoga konusunda bir üstat olduğunu, yoga herkes içindir mottosu ile diğer davacı … şirketini 2013’de kurduğunu, … ve … markalarının müvekkili tarafından 2013 yılında kurduğu Uluslararası Yoga Birlikteliğinde kullandığı bir marka olduğunu, birlikteliğin …’da kurulduğunu, müvekkilinin yoga ile bağlantısız bir dildeki kelimeyi oluşumdaki Afrikalı bir yoginin katkısını onun kendi yerel dilinden bir kelime ile onurlandırdığını, bu minvalde bu markanın yoganın dili olan sanskrit diliyle bir alakası olmadığından, birinin aklına gelip bu markayı tesadüfen oluşturması ihtimalinin olmadığını, müvekkilinin markanın oluşumu esnasında bu kişinin kattığı değerlerden dolayı, “Ayna” anlamına gelen ve eril-dişil dengesinin simgesini anlatan bu kelimeyi seçtiğini, Afrika dillerinden biri olan Swahili dilinin bir kelimesinin normal şartlar altında yoga dünyasında kullanmanın akla dahi gelmeyeceğini, Swahili dilinin yoga ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını, bu nedenle de davalının rastlantısal olarak seçmediğini, davalının müvekkili tarafından yaratılan ve orijinal şekilde oluşturulan markayı logosu hariç olarak kötü niyetle ve birebir olarak tescil ettirdiğini, bunun sebebinin davalının müvekkiline karşı kişisel bir husumet beslemesi olduğunu, müvekkilinin … ve … bakımından gerçek hak sahibi ve … ve … markasını yaratarak kullanımla ayırt edici hale getiren tanınmış marka olmasını sağlayan kişi olduğunu, müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu, davalının, müvekkilinin markalarına marka tecavüzü ve haksız rekabet gerçekleştiren kişi ve müvekkilinin eski bir üyesinin eski eşi, başka bir üyesinin de kardeşi olduğunu, davalının, eski eşi ile arasındaki sorunların sebebi olarak müvekkilini gördüğünü, müvekkiline kişisel hırs besleyen biri olduğundan davaya konu markaları kötüniyetle tescil ettirdiğini, davalının marka hakkını kötüye kullandığını, müvekkilinin Türkiye çapında franchise verdiğinden sadece müvekkili değil, bu marka altında iş yapan yüzlerce insan ve müvekkilinin ticaret unvanı olan … Ticaret ve Limited Şirketinin de zarar gördüğünü, açıklanan nedenlerle, dava konusu …, … ve … numaralı markaların yargılama sürecinde ürün, tabela, basılı kağıt, internet sitesi ve her türlü evrakında ve https://….com/ internet sitesinde ve instagram hesabında sosyal medyadaki her türlü mecrada tüketiciyle temasına dair her türlü kullanımının (üretim, satış, devir, lisans vb.dahil olmak üzere) tedbiren yasaklanmasına, dava konusu …, … ve … numaralı markalar üzerinde devir ve lisans haklarının özellikle kısıtlanmasını talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı kullanımlarının tescile dayanması, davacı iddialarının yargılamayı gerektirmesi ve bu aşamada “dava konusu …, … ve … numaralı markaların yargılama sürecinde ürün, tabela, basılı kağıt, internet sitesi ve her türlü evrakında ve https://….com/ internet sitesinde ve instagram hesabında sosyal medyadaki her türlü mecrada tüketiciyle temasına dair her türlü kullanımının (üretim, satış, devir, lisans vb.dahil olmak üzere) tedbiren yasaklanması, dava konusu …, … ve … numaralı markalar üzerinde devir ve lisans haklarının kısıtlanması” şeklinde verilecek geniş kapsamlı tedbir kararının orantısız ve davalının teminatla dahi giderilemeyecek zararlarına sebep olması ihtimaline binaen tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın markasını yaratırken yaşanmışlıktan yola çıktığını, …, Dünyada çok az kişinin bildiği bir dil olan Swahili dilinde bir kelime olduğunu, Dünya’da bu dilin kelimelerini bilmek bir yana dilin ismini dahi bilenin çok az olduğunu, … ve … markalarının müvekkili tarafından 2013 yılında kurduğu Uluslararası Yoga Birlikteliğinde kullandığı bir marka olduğunu, Birlikteliğin Myanmar’da kurulduğunu, Müvekkilinin yoga ile baglantısız bir dildeki kelimeyi oluşumdaki afrikalı bir yoginin katkısını onun kendi yerel dilinden bir kelime ile onurlandırmak olduğunu, bu mimvalde bu markanın yoganın dili olan sanskrit diliyle bir alakası bulunmadığını, birinin aklına gelip bu markayı tesadüfen oluşturmasının ihtimal dahilinde olmadığını, müvekkilinin markanın oluşumu esnasında bu kişinin kattığı değerlerden dolayı, “Ayna” anlamına gelen ve eril-dişil dengesinin simgesini anlatan bu kelimeyi seçtiğini, Afrika dillerinden biri olan Swahili dilinin bir kelimesinin normal şartlar altında yoga dünyasında kullanma akla dahi gelmeyeceğini, küçük bir dil grubundan bu kelimenin başka kişi tarafından seçilmesi mümkün olmadığını, Swahili dilinin yoga ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını, davalının rastlantısal olarak seçmediğini, Davalının müvekkiline kişisel hırs besleyen biri olduğundan kioo ve yogakioo markalarını kötü niyetle tescil ettirerek davalı marka hakkını kötüye kullandığını, Sınai Mülkiyet Kanununda önceki tarihli hakların etkisi düzenlendiğini, bu bağlamda “madde 155- (1) Marka, patent veya tasarım hakkı sahibi, kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerinin açmış olduğu tecavüz davasında, sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez.” bu da tam olarak gasp yoluyla markayı elde edenlerin korunmaması için yapılmış bir düzenleme olduğunu, mahkemeden birden fazla tedbir talep etmelerine rağmen tedbir kararı verilmediğini, davaların ortalama 5 yıl sürdüğünden uzun zaman aldığı göz önünde bulundurularak İhtiyati tedbir hakkında istinaf talebimizin kabulü ile; Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/222 Esas sayılı dosyasında tedbirin reddi kararı” nın kaldırılmasını, Sayın Başkanlığı’nız tarafından yeni bir karar verilerek; öncelikle teminatsız olarak, aksi kanaatte teminat karşılığında dava konusu …, … ve … numaralı markaların yargılama sürecinde ürün, tabela, basılı kağıt, internet sitesi ve her türlü evrakında ve https://…com/ internet sitesinde ve ınstagram hesabında sosyal medyadaki her türlü mecrada tüketiciyle temasına dair her türlü kullanımının ( üretim satış, devir, lisans vb. dahil olmak üzere) tedbiren yasaklanmasını; dava konusu …, … ve … numaralı markalar üzerinde devir ve lisans haklarının özellikle kısıtlanmasını, sayın başkanlığınız gerek görülürse tedbire esas içinde ticaret hukukunda uzman akademisyen hukukçu marka vekilinin,yoga alanında sektör bilirkişisinin de yer aldığı bir heyetten tedbire esas rapor aldırılmasını talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.6769 Sayılı SMK’nun 7.maddesinde; marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnalarının,1-Bu kanunla sağlanan marka koruması tescil yolu ile elde edilir.2-Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin izinsiz olarak yapılması halinde aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır; -Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması,-Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal ve hizmetleri kapsayan, bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,-Aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması,6769 Sayılı SMK’nun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiler;-Marka sahibinin izni olmaksızın markayı 7.maddede belirtilen biçimlerde kullanmak -Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,-Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, olarak düzenlenmiştir.HMK 389.maddesinde; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesini önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” HMK 394. maddesinde;” …ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak kararı veren mahkemeye itiraz edilebilir. İtiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.” HMK 341/1.maddesinde; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” 6769 Sayılı Kanun’un 159.maddesinde; “Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanım ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir” düzenlemeleri mevcuttur. Davacı tarafın 6100 Sayılı HMK’nın 389. ve 6769 Sayılı Kanun’un 159.maddesi kapsamında tedbir talep edebilmesi için davalı kullanımının, kendi markasına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmesi, mevcut durumda değişiklik olacağını, tedbir kararı verilmediği taktirde hükmün infazının zorlaşacağını, imkansız hale geleceğini, bu fiillerden zararının doğduğunu, doğma ihtimali bulunduğunu yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde kanıtlaması gerekir. Davacı taraf dava dilekçesinde müvekkillerinin … ve … markaları üzerindeki gerçek hak sahipliği ve …, …, … ve … tescil nolu tescilli markalarıyla iltibas ve davalının kötüniyetli nedenleriyle davalının hukuka ticari ahlak ve rekabete aykırı davranışı nedeniyle içerisinde bulunduğu eylemlere Sinai Mülkiyet Kanunu ve TTK gereğince haksız rekabet ve marka haklarını tecavüz olduğunun tespiti ile muhtemel tekrarının önlenmesi suretiyle her türlü mecrada tecavüzün menine davalı adına kayıtlı …, … ve … markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkin edilmesine, dava sonuna kadar davalının …, … ve … numaralı markalarının ve … ve … kelimelerinin https://…com/ internet sitesinde, şirket adresinde, varsa mağazasında, e ticaret platformlarında, … ınstagram hesabında , sosyal medyadaki her türlü mecra dahil her türlü mecrada kullanımının üretim, satış, markalar üzerinde lisans ve devir dahil olmak üzere her şekilde kullanımın kötü niyeti gözetilerek derhal yasaklanmasını talep etmiş ise de; ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafın ileri sürdüğü iddiaların incelenmesinin yargılamayı gerektirdiği, dosyada herhangi bir raporun mevcut bulunmadığı, yaklaşık ispat olgusunun bu aşamada gerçekleşmemiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla; dosyadaki belgelere, inceleme sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından tedbir talep eden davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/09/2022 tarih ve 2022/222 E. sayılı kararına karşı tedbir talep eden davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacılardan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacılar tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 19/01/2023