Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1761 E. 2022/1813 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1761
KARAR NO: 2022/1813
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 07/06/2022
NUMARASI: 2022/248 E. (İhtiyati tedbir)
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Davaya konu tasarımların yeni ve ayırt edici nitelikte olmadığını, söz konusu tasarımların farklı firmalar tarafından davalının tescil tarihinden çok daha önce kamuya sunulmuş uzun yıllardır piyasada satışı gerçekleşen ürünler olduğunu, davalı tarafından tescil edilen tuvalet fırça seti ve çöp kovası tasarımlarının başvuru tarihlerinden çok öncesinde kamuya sunulmuş olup, yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine haiz olmadığını, tasarımlar arasında karşılaştırma yapılırken tasarıma konu ürün açısından seçenek özgürlüğünün mevcut olup olmadığı ile ne derecede olduğunun belirlenmesi gerektiğini, bu kapsamda bir değerlendirme yapıldığında davaya konu tasarımlar açısından seçenek özgürlüğünün geniş olduğunun açık olduğunu, herhangi bir yenilik ve ayırt edicilik katmayan tasarımların 6769 sayılı Kanun kapsamında korunmasının mümkün olmadığını, davalı adına tescilli … (2) ve … (2) numaralı endüstriyel tasarım tescil belgelerinin olası devrinin önlenmesi için sicil kayıtlarına tedbir konulmasına, yine davalıya ait … (2) ve … (2) numaralı endüstriyel tasarım tescillerinden kaynaklanan hakları müvekkiline ve müvekkilinin satış yaptığı 3. kişilere karşı kullanmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, “Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nın 389. Maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma olup, davada davalı endüstriyel tasarımlarının hükümsüzlüğü talebi nazara alınarak; 20.000,00 TL nakdi veya banka teminat mektubu karşılığı, davalıya ait … (2) ve … (2) tescil numaralı endüstriyel tasarımların 3.kişilere devrinin önlenmesi açısından TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına ve davalının … (2) ve … (2) tescil numaralı endüstriyel tasarımlarından doğan haklarını davacıya karşı ileri sürmesinin dava sonuna kadar tedbiren engellenmesine karar … Mevcut delil durumu itibariyle yaklaşık ispat kuralı oluşmadığından davalının … (2) ve … (2) tescil numaralı endüstriyel tasarımlarından doğan haklarını dava dışı 3. kişilere karşı kullanılmasını engeller mahiyette tedbir kararı verilmesinin davalının ileride teminatla dahi giderilmeyecek orantısız ve haksız zararlara uğrama ihtimaline binaen davacı vekilinin bu talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece tedbirin kısmen kabulü kararının yerinde olmasına rağmen üçüncü kişilere karşı kullanılmamasına ilişkin ret kararının hatalı olduğunu, zira müvekkilinin üretici firma olup perakende satış yapmadığını, dolayısıyla bu durumun verilen tedbiri işlevsiz hale getirdiğini ve müvekkilinin ürün sattığı firmaların davalı yüzünden satın aldıkları ürünleri satamadığını, bunun da müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu, bu sebeple tedbirin tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini, işbu davanın müvekkilin ürün sattığı müşterilerinin … alışveriş sitesinde davalı tarafından satışlarının engellenmesi nedeniyle açıldığını, davalıya ait endüstriyel tasarımların yeni ve ayırt edici niteliği haiz olmayıp hükümsüzlüğe mahkum olduğunu, delil olarak gösterilen tasarımların davalıya ait tasarımlarla birebir benzer olduğundan yaklaşık ispatın oluştuğunun kabulü gerektiğini, müvekkilin üretici firma olması nedeniyle satış yaptığı firmaların ürün satamamasının alınan kararı işlevsiz hale getirdiğini, müvekkilin satış yaptığı davadışı firmaların davalının haksız tescili nedeniyle … internet sitesinde satış yapamadığını, müvekkiline yapılan ödemelerin geri talep edildiğini, bu durumun davacının ticari hayatını etkilediğini, davalının davaya konu tasarımı dayanak göstererek müvekkili ve müvekkilinin müşterileri aleyhine haksız ve hukuka aykırı işlemler yaptırması veya haksız ihtiyati tedbir uygulatması ihtimalinin, kararın etkinliğini ve bu davanın açılmasındaki hukuki yarara ulaşabilmesini sağlamak adına ihtiyati tedbir kararının tümden kabulüne karar verilmesinin zorunlu olduğunu belirterek, ihtiyati tedbirin kısmen reddine ilişkin kararın kaldırılarak tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusuna cevap dilekçesinde özetle; Mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin kararın, kabul edilen kısmına dair itirazda bulunulduğunu ve o itiraz hususunda duruşmanın beklenildiğini ancak dava sonucunu sağlayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, müvekkilinin uzun yıllardır mutfak ve banyo eşyaları tasarlamakta, üretmekte ve satışı yaptığını, yoğun emek ve masraf yapmak suretiyle oluşturulan dava konusu “Tuvalet Fırça Seti” ve “Çöp Kavası” isimli tasarımların da Türk Patent Enstitüsü nezdinde 24/09/2021 tarih ve … ve … no ile tescil belgesine bağlanarak 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na koruma altına alındığını; davacı tarafça delil olarak sunulan tüm görsel ve delillere ilişkin oalrak açıklama yapılarak itirazda bulunulduğunu, müvekkil adına kayıtlı tasarımların yeni ve ayırt edici olduğunu, davacı tarafça ileri sürülen delillerin dijital doğruluk kontrolünden geçmesinin gerektiğini, delil olarak sunulan görsellerden bazılarının ise müvekkili tarafından üretilen ve hükümsüz kılınmak istenen tasarıma ait görseller olduğunu, müvekkilinin müşterilerinin internet sitelerinden alınmış ve bizzat müvekkil tarafından fotoğraflanmış olduğunu ancak görüntülenme tarihlerinin kesinlikle yanlış olduğunun belirtildiğini, dolayısıyla yaklaşık ispat kuralının gerçekleşmediğini; dava konusu tasarımların yeni, özgün ve ayırt edici nitelikte olduğunu, kamuya mal olmuş ürünler olmadığını, müvekkilin yoğun emek ve çabası ile oluşturulmuş tasarımlar olduğunu, bu hususun bilirkişi tarafından yapılacak incelemede ortaya çıkacağını; … internet sitesinin satış politikası gereği tescilli tasarımların birebir aynılarının satışına yasak getirdiğini, müvekkilinin yoğun emek ve masraf yapmak suretiyle elde ettiği haklı şöhreti kullanarak ve müvekkil adına tescilli tasarımları aynen kopyalayarak üretip satmak suretiyle haksız kazanç elde etmek yolundaki meşru olmayan amacına hizmet edecek ihtiyati tedbir kararının verilmemesi gerektiğini belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, markanın hükümsüzlüğü ve terkini davası kapsamında ve davadan önce verilmiş ihtiyati tedbir kararlarına vaki itirazın reddine ilişkin kararın ve ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılması istemine ilişkindir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun (SMK) 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklindeki 389/1. maddesine göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerekmektedir. Ayrıca HMK’nın 390/3. maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü içermektedir. Bu düzenleme gereğince, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu görülmektedir. Dava konusu çekişme uyuşmazlığın bulunduğu aşama dikkate alındığında, tedbir talep edilen davalıya ait tescilli endüstriyel tasarımların üçüncü kişilere devredilmek suretiyle taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği tedbir kararı verilmesi ve davalının … (2) ve … (2) tescil numaralı endüstriyel tasarımlarından doğan haklarını davacıya karşı ileri sürmesinin dava sonuna kadar tedbiren engellenmesi ile davalının … (2) ve … (2) tescil numaralı endüstriyel tasarımlarından doğan haklarını davacının satış yaptığı üçüncü kişilere karşı kullanmasının engellenmesi talebinin reddine karar verilmesi isabetli bulunmuştur. Tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesi’nin kararında esas ve usul yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07/06/2022 tarihli ve 2022/248 sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/12/2022