Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1749 E. 2022/1770 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1749
KARAR NO: 2022/1770
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/08/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/618 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava ve talep dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibine konu çekte bulunan imzanın müvekkili tarafından imzalanmadığından bahisle yatırılacak olan icra dosya borcu ve mahkeme veznesine yatırılacak olan teminat karşılığı takibin durdurulmasına, müvekkilinin takip dosyası sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, müvekkili lehine davalı aleyhine %20′ den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… 6100 sayılı HMK 390/3. maddesinde tedbir talep edenin davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiş olduğundan somut olayda talep dilekçesinden ve dosya içeriğinden davacının talep ettiği ihtiyati tedbire yönelik haklılığını yaklaşık olarak ispata yarar, gecikmesi halinde telafi edilemez bir sonuç meydana geleceğine dair ve ihtiyati tedbir uygunlanmasını gerektirir bir delil sunamaması gözetilerek, şartları bulunmayan ihtiyati tedbir talebinin …” gerekçesi ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, takibe konu çekte imzanın müvekkiline ait olmadığını, İİK m.72 uyarınca icra takibinin durdurulmasını talep ettiklerini, bilirkişi raporu ile bu durumun tespit edileceğini, yaklaşık ispat koşullarının oluştuğunu beyanla kararın kaldırılmasını, icra takibinin yatırılacak olan icra dosya borcu ve mahkeme veznesine yatırılacak olan teminat karşılığı ödemesinin durdurulmasını ve ödeme yapılmamasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72. maddesinden kaynaklanan menfi tespit davası ve takibin durdurulması ile ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi istemine ilişkindir. Davacı, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararı istinaf etmiştir. İhtiyati tedbirin şartları HMK 389. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Menfi tespit davasının icra takibine etkisi ise İİK 72. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Normlar hiyerarşisi kuralına göre özel nitelikli hükmün öncelikle uygulanması gerekir. İİK m.72 “Menfi tespit ve istirdat davaları: Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. … İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. … İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. … Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. … Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine mündericatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. … Borçlu, menfi tespit davası zammında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. … Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. … Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” hükmünü haiz olmakla icra takibinden sonra takibin durmasına karar verilemez. Ancak yaklaşık ispata kanaat getirilmiş ve koşulları varsa icra veznesindeki ödenen paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilebilir. İhtiyati tedbire ilişkin HMK 389. maddesi ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi şartları varsa uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. Dosya kapsamına göre; davacının tedbir talebi yönünden tarafların iddia ve savunmalarının yargılamayı gerektirmesi, dosyaya sunulu bilgi, belge ve delillerden yaklaşık ispata henüz kanaat getirilmemesi, ayrıca davacının icra takibi sonrasında takibin durmasına yönelik tedbir talebi yönünden de yasa gereği takibin durmasına karar verilemeyeceği dikkate alınarak, İİK’nın 72. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik mahkemece verilen kararda usule aykırılık bulunmamaktadır. İstinaf dilekçesinde öne sürülen diğer sebepler ise, yargılamanın esasına ilişkin olup yargılamayla çözümlenecek hususlardır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiş olmakla davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/08/2022 tarih ve 2022/618 E., sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022