Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1746 E. 2023/240 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1746 Esas
KARAR NO: 2023/240
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2022
NUMARASI: 2014/1154 E. – 2022/405 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ve üçüncü kişiler arasında 2012 yılı içerisinde hayvan alış verişi meselesi olduğunu, davalı ve … isimli şahısların sürekli dayısını ve anneannesini sürekli arayarak ve gerekse yüz yüze yaptıkları görüşmelerde ya para vereceksiniz yada senet imzalayacaksınız ya da vereceğiniz senetlere karşılık binayı bizlere ipotek olarak vereceksiniz diyerek sürekli tehdit ettiklerini, binanın dayısının adına değil de kendi adına kayıtlı olduğunu öğrenmeleri sonucu 2013 yılı içerisinde üzerine kayıtlı bulunan binanın adresine gelerek 31/10/2013 ödeme tarihli 50.000-TL, 30/11/2013 tarih 50.000-TL, 31/12/2013 ödeme tarihli 40.000-TL olmak üzere 140.000-TL 3 adet senedi zorla imzalattıklarını, davalı tarafından senetlerin tahsili için … Bankası … Mahallesi Ataşehir İstanbul şubesinde tahsiline konulduğunu, senetlerin bu bankada bulunmadığını, davalıya hiç bir borcununu olmadığını beyanla bu konuda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, dava konusu çeklerin 3 adet çekin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu iddiaların hukuka aykırı olup kötü niyetli olarak söz konusu borçtan kaçmak amacıyla dava açtığını, davacı ile ipotek sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin incelenmesinde söz konusu senetlerin ve senetlere binaen yapılan ipoteğin hukuka uygun olup davacının kendi iradesi ile verdiğini, herhangi bir tehdit ve zorlamanın olmadığını, ipotek sözleşmesinin tarihini 20/02/2013, senetlerin tanzim tarihinin 21/02/2013, ipoteğin konulma tarihinin ise 22/02/2013 olup tarihlere bakıldığında herhangi bir hukuka aykırılığın olmadığını, ilk senedin ödeme tarihinin 20/10/2013 olup davacının dava açma tarihinin 09/10/2013 olduğunu, bunun davacının borcu ödemekten kaçmaya yönelik olarak söz konusu davayı açtığının açık göstergesi olduğunu, davacı süresinde borcunu ödemediğinden taraflarınca Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden ipotek sözleşmesi gereğince ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra başlatıldığını, asıl mağdur durumu düşenin müvekkili olduğunu belirterek söz konusu kötü niyetli olarak borcu ödemekten kaçmak amacıyla davacının açmış olduğu davanın reddine, davacının dava dilekçesinde sonuç kısmındaki taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “… Davacı aleyhine davalı tarafından başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası nedeni ile davacının bu davalıya karşı borçlu olmadığının tespiti ile bu takibin davacımız yönünden iptaline, bu takip sebebi ile depo edilen 40.000,00 TL.nin davacıya iadesine, bu takibin ödenmemesi için davacı tarafından yatırılan 8.000,00TL. teminatın davacıya iadesine karar verilmiştir. Davacı, 05/03/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile bu senetlere ilişkin olarak Davacı aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından borçlu olmadığı yönünde talepte bulunmuş ise de, davacının ancak bunu davanın tamamen ıslahı ile bu talebinden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vererek yapabileceği, yine harcın tam olarak yatırılmadığı anlaşıldığından böyle bir davanın tamamen ıslahı bulunmaması sebebiyle açılan bir davanın bulunmadığından, bu talebin usulen reddine karar verilmiştir. İpoteğin fekkine yönelik talebe ilişkin olarak usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığından reddine karar verilmiştir. Bu talepler açılacak bir davada her zaman ileri sürülebilir. Davacı davalıya karşı borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davası açılmış ise de ceza mahkemesinin gerekçesinde de anlaşılacağı üzerine davalı ile davacı arasında bir alacak borç ilişkisinin bulunduğundan mahkememizce dava konusu yapılan senetler yönünden davacının davalıya karşı borçlu olmadığına karar verilerek diğer alacak borç ilişkisi nedeniyle açılan menfi tespit davasının reddine karar verilmiştir. Her ne kadar hükmün 5. Nolu maddesine davalı olarak belirtilmiş ise de sehven yazıldığı davacı olması gerekmektedir. Bu sebeple davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalarının kısmen reddedildiğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı takibin iptali ve bu dosyadan müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin fekki yönünden istinaf gerekçelerine ilişkin olarak, Yerel Mahkemede yargılama devam eder iken 26.04.2017 tarihli duruşmada HMK 31 gereğince beyanlarının alındığını ve bu beyanlarında ”davaya konu ve toplamı 140.000,00 TL olan 3 adet bono ve müvekkil hakkındaki ipotek takibi yönü ile menfi tespit talebi olduğu” açıkça ortaya konulduğunu, İş bu beyanları sonrası Yerel Mahkemece 5 no’lu ara karar ile 2 haftalık kesin süre içerisinde ipotek takibi alacağı olan 152.151,23 TL üzerinden 2.598,37 TL’lik nispi harcı ve 31.40, TL olan başvuru harcını yatırmaları için süre verildiğini, bu süre içerisinde harcın yatırılmaması halinde dosyanın işlemden kaldırılacağı hususunun taraflarına ihtar edildiğini, bu ara karar ve ihtar sonrası; taraflarınca 02.05.2017 tarihinde yukarıda belirtilen harçların yatırıldığını, bu karar ve harç yatırma sonrasında bu tarih itibari ile davalarının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı takibin iptali ve bu dosyadan müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin fekki olarak devam ettiğini, Yerel Mahkemenin 19.01.2022 tarihli duruşmasının 1 no’lu ara kararı sonrası tüm dosyaların kapsamlıca incelendiğini taraflarınca iş bu dosyada 05.03.2022 tarihli ıslah dilekçesi sunulduğunu, ıslah dilekçesi ile tüm taleplerinin kapsamlıca sıralanıp İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı takibin iptali ve bu dosyadan müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti taleplerinin yenilendiğini (02.05.2017 tarihinde zaten harcı yatırılmış olduğundan) ve İpoteğin fekki de talep edilerek davalarının bu bakımdan ıslah edildiğini, -İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve 2017/106 E. Sayılı dosyası incelendiğinde; Davalı … (çok fazla sabıkası bulunduğundan soyadını … olarak değiştirmiştir.) ile dava dışı … arasında hayvan alım satımına dayalı ticari ilişki olduğu, …’in bu kişilere borcunu parça parça ödediği ancak davalının, …’in borcunu faizli olarak sürekli arttırdığı, Davalı ve ceza dosyasındaki diğer sanıkların, …’i sürekli tehdit ederek para tahsil ettikleri, sonrasında …’in annesi, babası ve eşini tehdit ettiği, Devamında; davalı ve ceza dosyasında yer alan …, … ve …’nun, …’in annesi ve babasını tehdit ederek, tehdit mesajları atarak 140.000,00 TL değerinde senet almak ve ipotek almaya çalıştıkları, …n’in adına kayıtlı tapu bulunmadığından dava konusu olan İstanbul ili, Pendik ilçesi, … Pfta, … Parsel Sayılı, … Mah. … Sk., No:… adresli gayrimenkulün müvekkilin adına kayıtlı olduğunu öğrendikleri, Davalı ve beraberindeki 3 kişinin İstanbul ili, Pendik ilçesi, … Pfta, … Parsel Sayılı, … Mah. … Sk., No:… adresine gelerek müvekkilin anneannesi …, dedesi …, dayısı …’in eşi … ve küçük çocukları silah zoru ile evde alıkoydukları, kendilerine bu evin tapusunun ipotek verilmesini talep ettikleri, evin müvekkil … adına kayıtlı olduğunu öğrenip …’i eve çağırttıkları, Müvekkilin, anneannesinin yalvarması üzerine ve evdeki kişilere zarar verilir korkusu ile gittiği, eve gittiğinden kendisine zorla, tehditle, silah göstererek ”ya senetleri ve ipoteği imzalayıp evi ipotek edersin bize ya da evdekileri öldürürüz” diyerek müvekkilin rızası olmadan, müvekkil karşı çıktığında da müvekkile vurarak zorla 140.000,00 TL’lik 3 ayrı senet ve ipotek belgesi imzalattıkları, devamında tapuya müvekkili götürerek tapuya ipotek şerhi verdirdikleri hususlarının görüleceğini, -Yine hem dava dosyalarında, hem ceza dosyasında dinlenen tüm tanık beyanları, ceza ve iş bu dava dosyası kapsamı ile; davalı ile ticaret ilişkisi bulunan kişinin … olduğunun, …’in davalıya borcunu ödemesine karşın, davalı ve yanındaki kişilerin sürekli olarak …’in borcuna faiz işlettiklerini, hayvan verme vaadi ile tüm parasını elinden aldıklarını, parayı almalarına rağmen hayvanları teslim etmediklerinin, Davalının, devamında …’in anne ve babasına musallat olduklarının, bu kişilerin evlatlarına zarar gelecek korkusu ile herşeyi yapmaya hazır olduğunu görünce bu kişilerden de sürekli parça parça para aldıklarının, En sonunda …’in borcunun 140.000,00 TL olduğunu söyleyerek ve dava konusu evin …’e ait olduğunu düşünerek bu eve göz diktiklerinin, Evi ellerinden almak amacı ile silah ile eve geldiklerinin, evdeki herkesi zorla tuttuklarının, Evin davacı müvekkile ait olduğunu öğrenince müvekkilinin de zorla ve tehdit ile eve çağırıp evi ipotek aldıklarının, davalı ve yanındaki kişiler olan …, … ve …’nun müvekkilinin anneannesini sürekli tehdit ettiğinin, müvekkilinin anneannesine ”can alırım” şeklinde tehdit mesajı attığının, Müvekkilinin, davalı ve diğer kişilerle öncesine dayalı hiç bir tanışıklığının olmadığının, Müvekkilinin, davalı ve diğer kişiler ile öncesine dayalı hiç bir ticari ilişkisinin olmadığının, Müvekkilinin, davalı ve diğer kişiler ile öncesine dayalı hiç bir borçluluk ilişkisinin olmadığının, Davalı ve yanındaki kişilerin …’den alacaklı olduklarını iddia ettikleri 140.000,00 TL’ye karşılık müvekkiline zorla dava konusu 3 senedi ve ipoteği imzalattıklarının ve tapuya ipotek şerhi koydurduklarının, Davalı ve yanındaki kişiler olan …, … ve …’nun, müvekkiline karşı alacağın tahsili amacı ile tehdit sureti ile yağma suçunu işlediklerinin, söz konusu alacağın …’den kaynaklandığının, müvekkilinin, davalı ve diğer kişilere hiç bir borcu olmadığının ispatlandığını, -Yerel Mahkemece bekletici mesele yapılan İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi 2017/106 E., 2020/62 K. Sayılı kararının istinaf kararı sonucu kesinleşmesi ile birlikte davalıca, müvekkiline karşı tehdit yolu ile yağma suçu işlendiğinin tespit edildiğini, Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre gerçek iradi durumu yansıtmayan/irade fesada uğratılarak imzalatılan senet ve ipotek belgesi geçerli olmayacağını, müvekkiline imzalatılan senetlerin ve kurulan ipoteğin müvekkilinin iradesi tehditle fesada uğratılarak yapılmış olup geçerlilik şartını taşımadığını, -İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı takibin iptali ve bu dosyadan müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti talebinin 26.04.2017 tarihinde HMK 31 kapsamında açıklanıp talep edilmiş olmasına, yine bu talebin dinlenilebilmesi için ipotek takibi alacağı çıkış miktarı olan 152.151,23 TL üzerinden 2.598,37 TL’lik nispi harcı ve 31.40, TL olan başvuru harcının taraflarından ödenmesine ve 19.01.2022 tarihli ara karar sonrası İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mah., … Pafta, … Parsel, … Sahife Kayıtlı gayrimenkul üzerine konulmuş olan ve 140.000,00 TL’lik ipoteğin fekki talep edilip ıslah harcı yatırılmış olmasına rağmen; Yerel Mahkemece iş bu taleplerinin reddedilmesinin hukuka ve usule tamamiyle aykırı olup bu yönü ile kararın kaldırılarak davamızın tam kabülüne karar verilmesine, söz konusu talebe yönelik yeni bir dava açılması gerekiyor ise yerel mahkemece taleplerinin reddi yerine söz konusu dava/davaların açılması ve iş bu dosya ile birleştirilmesi için taraflarına süre verilmesine, ceza mahkemesinde yapılan tehdit sureti ile yağma suçunun işlendiğinin, iddia edilen borçluluk sıfatının müvekkiline ait olmayıp …’e ait olduğunun, müvekkilinin davalı ve diğer sanıklar ile hiç bir ticari ve borçluluk ilişkisinin bulunmadığının, söz konusu senetlerin ve ipotek belgesinin müvekkiline zorla ve tehdit ile imzalatıldığı olgularının, iş bu dosyada ipoteğin fekkine yönelik yapmış oldukları ıslah taleplerinin ve 140.000,00 TL’lik ipotek takibinin takip çıktısı olan 152.151,23 TL üzerinden nispi harç ve başvurma harcının da taraflarınca süresinde yatırıldığının, yine 05.03.2022 tarihli ıslah ile ipoteğin fekki de talep edildiğinin dikkate alınarak; İstanbul İli, Pendik İlçesi, … Mah., … Pafta, … Parsel, … Sahife kayıtlı gayrimenkul üzerinde bulunan 140.000,00 TL bedelli, 3. Derece, 22.02.2013 kayıt tarihi … yevmiye no’lu ipotek işleminin fekki ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı takibin iptali ve bu dosyadan müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti taleplerinin kabulüne karar verilmesini, -Müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti davasının reddi yönünden istinaf gerekçelerine ilişkin olarak; -Müvekkilinin davalıya karşı borçlu olmadığına ilişkin açılmış olan menfi tespit davasına yönelik dava konusu senetler bakımından müvekkilinin davalıya borçlu olmadığı yönündeki kararı kanun ve yasaya uygun bir karar olduğunu ancak kararın devamında “diğer alacak borç ilişkisi nedeniyle açılan menfi tespit davamızın reddine karar verilmiştir.” kısmının taraflarınca anlaşılamadığını, söz konusu davada zaten taraflar arasında iptali istenen senetler bakımından borçluluk ilişkisi bulunmakta olup taraflar arasında başka hiç bir borçluluk ilişkisi bulunmadığını, Müvekkilinin, davalı ve ceza dosyasındaki sanıklar ile sadece dava konusu senetler bakımından borçluluk ilişkisi bulunmakta olup davalı ve ceza dosyasındaki sanıklar ile başkaca herhangi bir borçluluk ilişkisi bulunmamakta olduğunu, gerek karşı taraf gerek taraflarınca da iş bu dosyada söz konusu senetler dışında taraflar arasında başkaca borçluluk ilişkisinin olduğunun hiçbir zaman iddia ve beyan edilmediğini, söz konusu senetlere yönelik borçla ilgili de müvekkilinin davalı ve ceza dosyasındaki diğer sanıklar ile hiç bir ticari ilişkisinin olmadığını, Müvekkilinin hayvan alım satımı ile uğraşmadığını, Müvekkilinin mesleğinin muhasebecilik olduğunu, Davalı ve ceza dosyasındaki diğer sanıkların, … ile borçluluk ilişkilerinin bulunduğunu, Davalı ve ceza dosyasındaki diğer sanıkların, müvekkilinin evine zorla ve silah zoruyla girerek …’den alacakları olduğunu iddia ederek burada 3 adet olan ve toplamı 140.000,00 TL’lik senetleri müvekkile imzalattıklarını, bu senetleri içeren 20.02.2013 tarihli ipotek belgesi imzalattıklarını, devamında; müvekkiline zorla, tehdit ve korkutma ile tapuya götürerek tapuya ipotek koydurduklarını iş bu dosya kapsamı ve ceza dosyası ile de sabit olduğunu, Müvekkilinin, davalı ve diğer kişilere hiç bir isim altında hiç bir borcu ve borçluluk ilişkisi bulunmadığını, tek borçluluk ilişkisinin iş bu dava konusu olan ve zorla imzalatılan senetler olup Yerel Mahkemece ”senetler yönünden borçlu olmadığının tespitine, bu dosyadan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davasının reddine” şeklinde bir ayrıma gitmesine gerek bulunmamakta olduğunu, kararın bu yönü ile de usul ve yasaya aykırı olduğunu, -Kararın gerekçe kısmında ”hükmün 5 no’lu maddesinde davalı yazılmış ise de sehven yazıldığının ve davacı yazılması gerektiği” belirtilmesine rağmen hüküm kısmında bulunan 5 no’lu maddesinde yine “davacı” yazılması gerekiyor iken gerekçeli karar ile çatışır şekilde yine “davalı” yazılması yönünden, mahkeme tarafından fark edilip gerekçeli kararda bu hususun düzeltileceği belirtildiğini, hüküm kısmında yine davacı yerine davalı şeklinde yazılmış olup bu yönü ile kararın düzeltilmesi gerektiğini, kararının kabul edilen kısımları yönünden onanmasına, reddedilen kısımları yönünden istinaf yoluyla tetkiki ile kısmen kaldırılmasına, İstanbul ili, Pendik ilçesi, … Mah., … Pafta, … Parsel Sayılı, … Mah. … Sk., No:… adresli gayrimenkul üzerine davalıca konulan 22.02.2013 tarih ve … yevmiye numaralı 140.000,00 TL’lik ipoteğin fekkine/kaldırılmasına, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyasının tüm ferileri ve sonuçları ile birlikte iptaline, bu dosya bakımından davacı müvekkilin, davalıya borçlu olmadığının tespitine, tüm talepleri yönünden davalarının tam kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Her ne kadar İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/106 nolu dosyasın da müvekkili ceza almış ise de gerekçeye ve kararın geneline baktıklarına, alacağın tahsili amacı ile tehdit suçunundan hüküm verdiğini, Mahkemenin gerekçesinde davalıya karşı müvekkilinin alacaklı olduğunu kabul ettiğini, Hukuk Mahkemeleri’nin Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği ve kesinleşen olgular ile bağlı olduğunu, senet miktarının borç miktarı ile aynı olduğunu ve davanın reddi gerektiğini, İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/106 nolu dosyasında ki tanık ifadeleri incelendiğinde senetlerin tehdit ile alınmadığının ortaya çıkacağını, -Ayrıca ilamda kısmen kabul kısmen red kararı verilmiş olduğu halde Davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, müvekkili lehine vekalet ücretine karar verilmesini, davanın kabulüne ve davalı lehine vekalet ücretine karar verilmesi için davanın kabul edilen kısmının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacının menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı 09/10/2013 tarihli dava dilekçesi ile toplam 140.000-TL bedelli 3 adet senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitini ve 07.03.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile ipotek alacağına ilişkin toplam 152.151,23-TL yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davacının, adli yardım talebi ile başvuru harcı ve peşin harcı yatırmadan dava açtığı tespit olunmuş, Mahkemece; 26.04.2017 tarihli 8 numaralı celsenin 4 numaralı ara kararı ile “Dosyanın incelenmesinde, davanın adli müzaheret istemli olarak açılmış olduğu, mahkememizce adli müzaharet istemi hususunda önceki aşamalarda her hangi bir karar verilmemiş olduğu, bu nedenle davanın bu aşamaya kadar harçsız olarak devam ettiği, dosyanın incelenmesinde ve davacının yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacının bekar olduğu, bakmakla yükümlü kimsenin bulunmadığı, kira ödemediği, 2 parça taşınmazının bulunduğu, dava tarihi itibariyle muhasebeci olarak aylık 1.500 TL ücret mukabili çalıştığı, bu durumda yargılama giderlerini karşılayabileceği anlaşılmakla, HMK ‘nın 6459 sayılı yasa ile değişik 337/1 maddesi uyarınca mahkememize 1 haftalık süre içerisinde itiraz yolu açık olmak üzere ADLİ MÜZAHERET İSTEMİNİN REDDİNE, “; karar verilerek davacının adli yardım talebi reddedilmiştir. Aynı celsenin 5 numaralı ara kararı ile ” 2 haftalık kesin süre içerisinde dava değeri olan ( ipotek takip alacağı ) 152.151,23 TL üzerinden hesaplanan 2.598.37 TL nispi harç ve 31.40 TL başvuru harcının davacı tarafça mahkememiz veznesine yatırılmasına, aksi taktirde dava dosyasının işlemden kaldırılacağının davacı vekiline ihtar edilmesine ( ihtarat yapıldı )” karar verilerek harcın davacı tarafından 02.05.2017 tarihinde tamamlanması sağlanmıştır. Ancak halen 140.000-TL dava değeri üzerinden peşin nispi harcın davacı tarafından tamamlanmadığı/ mahkemece eksikliğin tamamlatılmadığı belirlenmiştir. Harçlar Kanunu m.32 “Harcı ödenmeyen işlemler: (1) Yargı işlemlerinden alınacak harclar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz. …” hükmünü haizdir. Dava değeri dikkate alındığında; 7251 Sayılı Kanun m.54 atfı ile 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “üç yüz bin” ibaresi “beş yüz bin” şeklinde değiştirilmiş, aynı doğrultuda davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu belirlenmiş olmakla; ilk derece Mahkemesi tarafından öncelikle 6100 Sayılı HMK m.320/4 atfı uyarınca HMK m.150 ile Harçlar Kanunu gereği davacı tarafa eksik olan 140.000-TL dava değeri üzerinden miktarı açıkça hesaplanan peşin nispi harcın tamamlatılmasının sağlanması için gelecek celse için makul süre belirlenmeli, gelecek celseye kadar davacıya harç tamamlaması noktasında kesin süre tanınmalı, harcın tamamlanmaması halinde gelecek celse dosyanın işlemden kaldırılacağı, hatta HMK m. 320/4 atfı ile m.150 kapsamında belirlenen yasal süre içerisinde harç tamamlanmaz ise gerekmesi halinde tespit edici mahiyette davanın açılamamış sayılacağına karar verileceği kesin olarak ihtar edilmelidir. İzah olunan bu nedenle harç tamamlanmaksızın yargılamaya devam olunması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; harç gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usulî kazanılmış haktan söz edilemeyeceği de dikkate alınarak iş bu aşamada öncelikle eksik harcın tamamlanması sağlanarak yargılama yapılmalı akabinde yargılama sonucu oluşacak neticeye göre karar verilmelidir. Neticeten, iş bu harç eksikliği/ tamamlanmamış olması yargılamanın devam etmesine engel mahiyette olmakla bu hususun Mahkemece değerlendirilmemiş olduğu dikkate alınarak taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne ancak kararın kaldırılma nedeni re’sen olmakla bu husus gözetilerek istinafa ilişkin taraflarca ileri sürülen hususların iş bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ilk derece mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı ve davalı vekillerinin istinaf istemlerinin KABULÜ ile;2- İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2022 tarih, 2014/1154 E. 2022/405 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy çokluğuyla karar verildi. 16/03/2023
MUHALEFET ŞERHİ: Davacı vekili istinaf istemleri yönünden yapılan incelemede; davacı tarafından açılan davanın senetler nedeniyle borçlu olmadığı istemine ilişkin olduğu, 26.04.2017 tarihinde sunulan ıslah dilekçesi ile ipotek nedenli başlatılan … İcra … esas sayılı dosya ve ipotek yönünden de borçlu olmadıklarının tespitinin talep edildiği görülmüştür. Davacı taraf ıslah istemlerinin kabul edilmemesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede, dava açılırken adli yardım talepli olarak davanın açıldığı, Mahkemece 26.04.2017 tarihli duruşmada adli yardım talebinin yerinde olmadığı gerekçesi ile harcın tamamlatılmasına yönelik ara karar kurulduğu, verilen bu ara kararın ıslah dilekçesine karşı verilen harç tamamlatma olup olmadığı yönünde uyuşmazlık bulunduğu görülmüştür. Mahkemece verilen 26.04.2017 tarihli duruşmada verilen harç tamamlama ihtarının “Dosyanın incelenmesinde, davanın adli müzaheret istemli olarak açılmış olduğu, mahkememizce adli müzaharet istemi hususunda önceki aşamalarda her hangi bir karar verilmemiş olduğu, bu nedenle davanın bu aşamaya kadar harçsız olarak devam ettiği, dosyanın incelenmesinde ve davacının yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacının bekar olduğu, bakmakla yükümlü kimsenin bulunmadığı, kira ödemediği, 2 parça taşınmazının bulunduğu, dava tarihi itibariyle muhasebeci olarak aylık 1.500 TL ücret mukabili çalıştığı, bu durumda yargılama giderlerini karşılayabileceği anlaşılmakla, HMK ‘nın 6459 sayılı yasa ile değişik 337/1 maddesi uyarınca mahkememize 1 haftalık süre içerisinde itiraz yolu açık olmak üzere ADLİ MÜZAHERET İSTEMİNİN REDDİNE, 2 haftalık kesin süre içerisinde dava değeri olan ( ipotek takip alacağı ) 152.151,23 TL üzerinden hesaplanan 2.598.37 TL nispi harç ve 31.40 TL başvuru harcının davacı tarafça mahkememiz veznesine yatırılmasına, aksi taktirde dava dosyasının işlemden kaldırılacağının davacı vekiline ihtar edilmesine ( ihtarat yapıldı )” ihtarının bulunduğu, her ne kadar davacı tarafça verilen ıslah dilekçesi ile tarihi ile duruşmada verilen ara karar tarihi aynı ise de, kurulan ara kararın ana istem olan senetler nedeniyle borçlu olmadığı istemine ilişkin kurulması gerektiği ve harcın da senetler nedenli alınması gerektiği, ayrıca ıslah yönünden de ayrı bir harç alınması gerektiği, iki ayrı harç alınması gerekirken tek bir istem yönünden harç alındığı, kurulan ara kararın bu nedenle ana isteme yönelik olarak kabulünün gerektiği, ıslah harcı yönünden ise miktar belli iken sadece 80,70 TL başvuru ve 80,70 TL ıslah harcı yatırıldığı, bu konuda ıslah yapan tarafın usulüne uygun ıslah yaptığının kabul edilemeyeceği, sonrasında ise herhangi bir tamamlama harcı yatırılmadığı, bu nedenle yapılan ıslahın usulüne uygun olmadığının kabul edilerek ıslah ile talep edilen ipotek nedenli başlatılan … İcra … esas sayılı dosya ve ipotek yönünden de borçlu olmadıklarının tespiti taleplerine karar verilmesinin mümkün olmadığı, bu istemler yönünden ayrı bir dava açılabileceği verilen kararın usulden red kararı olduğu belirtilerek verilen usulden red kararının yerinde olduğu kanaatindeyim.Davacının ıslah öncesi dava konusu senetler nedeniyle menfi tespit davası açtığı, ıslah ile ek olarak İstanbul … İcra … esas sayılı dosya ve ipotek yönünden de borçlu olmadıklarının tespitinin talep edildiği, Mahkemece kurulan hükümde “Davacının davalıya karşı 20/11/2013 ödeme tarihli 21/02/2013 düzenleme tarihli 50.000,00 TL. bedelli senet, 20/10/2013 ödeme tarihli 21/02/2013 düzenleme tarihli 50.000,00 TL. bedelli senet ve 20/12/2013 ödeme günlü 21/02/2013 düzenleme tarihli 40.000,00 TL. bedelli senetler yönünden davacının bu davalıya karşı BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, Bu senetlerin davacı yönünden iptaline, Davacı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası nedeni ile davacının bu davalıya karşı borçlu olmadığının tespiti ile bu takibin davacımız yönünden iptaline, bu takip sebebi ile depo edilen 40.000,00 TL.nin davacıya iadesine, bu takibin ödenmemesi için davacı tarafından yatırılan 8.000,00TL. teminatın davacıya iadesine, Davalı aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından borçlu olmadığı yönündeki davanın reddine, Bu dosyadan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davasının reddine, İpoteğin fekki talebinin reddine, ” karar verildiği ve bu durumun da gerekçede açıklandığı, “Davalı aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından borçlu olmadığı yönündeki davanın reddine, Bu dosyadan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit davasının reddine, İpoteğin fekki talebinin reddine” şeklinde kurulan hükmün ıslah edilen talep kısmına ilişkin olduğu ve gerekçede açıklandığı üzere usulden redde ilişkin olduğu, çelişkili bir karar oluşmadığı, ana istem olan senetler yönünden kabul, ıslah istemi olan ipotek yönünden ise usulden red kararı olduğu, hükmün 5 no’lu maddesinde davalı yazılmış ise de sehven yazıldığının ve davacı yazılması gerektiği, maddi hata olup, mahallinde düzeltilebilecek nitelikte olduğu , tüm bu nedenlerle davacının istinaf istemlerinin reddinin gerektiği kanaatinde olmakla sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.Davalı istinaf istemleri yönünden yapılan incelemede; Davalı taraf, İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/106 nolu dosyasın da müvekkilinin ceza almış ise de gerekçeye ve kararın geneline baktıklarına, alacağın tahsili amacı ile tehdit suçunundan hüküm verilmesi nedeniyle İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/106 nolu dosyasında ki tanık ifadeleri incelendiğinde senetlerin tehdit ile alınmadığının ortaya çıktığını, senetlerin tehdit ile düzenlemediği gerekçesiyle davanın reddinin gerektiğini ileri sürmüş olup, Ağır Ceza dosyası incelendiğinde senet yağması olarak hükmün kurulmadığı, alacağın tahsili amacı ile tehdit nedenli ceza verildiği anlaşılmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları sebebiyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu sebeple, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, her ne kadar senet yağmasına yönelik hüküm kurulmamış ve davalı taraf tanık beyanlarının senedin tehdit ile alınmadığına yönelik olduğunu iddia etmiş ise de, tanık beyanları incelendiğinde senetlerin tehdit suçu işlendikten hemen sonra düzenlendiğinin sabit olduğu, tehdit ile senetlerin düzenlendiğinin tanık anlatımları ile sabit olduğu, davacının davalıya senet harici borçlu olduğunun kabul edildiği, davacının “senet dışı” davalıya borçlu olduğunun ağır ceza mahkemesi kararında da kabul edildiği ancak senetlerin tehdit sonucu düzenlendiğinin de tanık anlatımları ile sabit olduğu, davanın konusunun temel ilişkiye dayanan alacak değil, kambiyo senedine dayalı alacak olup, kambiyo senedinin de tehdit nedenli düzenlendiğinin sabit olması nedeniyle borçlu olmadığına yönelik verilen kararda hukuka aykırılık olmadığı, ayrıca davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de verilen red kararının usuli bir red kararı olup, ıslah isteminin kabul edilmemesi nedeniyle verilmesi nedeniyle, vekalet ücretinin verilmemesinin de hukuka aykırı olmadığı anlaşılmakla davalı tarafın da tüm istinaf istemlerinin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı ve davalı vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğum için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.