Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1744
KARAR NO: 2022/1769
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/07/2021- 18/10/2022 ek karar
NUMARASI: 2018/672 E. – 2021/509 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile arasında 6361 sayılı Finansal Kiralama Kanunu çerçevesinde Osmaniye … Noterliği’nin 27.05.2011 tarih … yevmiye sayılı finansal kiralama sözleşmesi akdettiklerini, sözleşme doğrultusunda davalıya 1 ADET 2011 MODEL … MARKA, … TİPLİ, … ŞASE SERİ NOLU, … MOTOR SERİ NOLU, … PLAKALI, PALETLİ EKSKAVATÖR, 1 ADET 2011 MODEL, … MARKA, … TİPLİ, … ŞASE SERİ NOLU, … MOTOR SERİ NOLU, … PLAKALI, LASTİK TEKERLEKLİ YÜKLEYİCİ ve 1 ADET 2011 MODEL,… FREKANSLI, … VOLT, … KW GÜÇ, O.M.S 130 S/M TERSİYER KIRICI ekipmanlarını finansal kiralama yoluyla kiralayarak telim ettiklerini ancak davalının borçlarını ödemeyerek temerrüde düştüğünü, bu sebeble davalıya Beyoğlu … Noterliği’nin 31.01.2018 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi gönderilerek, 60 günlük süre içinde bu borçların ödenmemesi halinde sözleşmenin fesih edildiğini, bu ihtarnamenin de muhataplara tebliğ edildiğini, 60+3 günlük yasal sürenin 06.04.2018 tarihinde sona ermesiyle feshin gerçekleşmiş olmasına rağmen finansal kiralama sözleşmesine konu malları bildirdikleri adreste hazır bulundurmadıklarını, borçların ödenmediği gibi sözleşmeye konu malların da iade edilmediğini, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/749 Değişik İş sayılı dosyasıyla dava sonuçlanıncaya kadar davaya konu ekipmanların kendilerine teslimi için ihtiyati tedbir kararı alındığını, bu kararı icraya koyduklarını, tüm bunlara rağmen davalının hiçbir edimini yerine getirmemesi ve ekipmanları iade etmemesi sebebiyle iş bu davayı açtıklarını beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf usule uygun şerhli tebliğe rağmen dava dilekçesine cevap vermemiş, dava dilekçesinde iddia olunan vakıaları HMK m.128 kapsamında inkar etmiş sayılmıştır. İlk Derece Mahkemesince; “… Finansal Kiralama Sözleşmesine konu malların iade koşularının oluşup oluşmadığı konusunda taraf defterleri incelenerek rapor tanzim edilmesi için görevlendirilen bilirkişiler mali müşavir-bağımsız denetçi … ve makine mühendisi … tarafından sunulan 12.11.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirketin ibraz edilen ticari defter bilgileri, dava dosyası ile yardımcı kayıt belgeler ve davacı ile davalı arasında yapılan finansal kiralama sözleşmesinin incelenmesi neticesinde davacı şirketin ticari defterinin kanuna uygun tutulduğu, ticari defterlerin birbirleri ile uyumlu olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, ticari defterlerin davacının kendi lehine delil vasfının bulunduğu kanaati oluşmakla nihai takdir mahkemeye ait olduğu, 1 ADET 2011 MODEL … MARKA, … TİPLİ, … ŞASE SERİ NOLU, … MOTOR SERİ NOLU,… PLAKALI, PALETLİ EKSKAVATÖR 450.000,00 TL, 1 ADET 2011 MODEL, … MARKA, … TİPLİ, … ŞASE SERİ NOLU, … MOTOR SERİ NOLU, … PLAKALI, LASTİK TEKERLEKLİ YÜKLEYİCİ 450.000,00 TL ve 1 ADET 2011 MODEL, … FREKANSLI, … V VOLT, … KW GÜÇ, O.M.S 130 S/M TERSİYER KIRICI 140.000,00 TL olduğu, davacı tarafça Beyoğlu …. Noterliği’nin 31.01.2018 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamede yer alan ve finansal kiralamadan kaynaklanan alacağın davalı taraftan talep edildiği, davalının ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 60 günlük süre sonu olan 08.04.2018 tarihine kadar finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan vadesi geçmiş borçlarını tam olarak ödemediği, söz konusu alacaklardan ödenmeyen kısmın halen davacı ticari defterlerinde ve belgelerinde mevcut olduğu, davalının vadesi gelmemiş finansal kiralama borçlarını ve bu borçları zamanında alamadığından dolayı oluşan temerrüt faizini de davacıya ödemesi gerektiği, davacının haklı bir sebeple finansal kiralama kanunun 31. Maddesine göre finansal kiralama sözleşmesini feshettiği, davalının finansal kiralama sözleşmesinde yer alan ve finansal kiralamaya konu olan malları finansal kiralama kanununun 33. maddesine göre davacıya iade etmesi ve istirdadının gerektiği, yönünde görüş ve kanaat belirtmişlerdir. … Somut olayda, taraflar arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesi uyarınca makine ve ekipmanların davalıya teslim edildiği, kiracının sözleşmenin ihlali hallerinde finansal kiralama konusu malları kiralayana derhal geri vermekle yükümlü olduğu, kira bedellerini süresinde ödemeyen kiracıya Finansal Kiralama Kanunu gereğince yasal 60 günlük süre içerisinde kira bedellerinin ödenmesi, aksi halde sözleşmenin feshedilmiş sayılacağına dair Beyoğlu … Noterliğinin 31.01.2018 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamenin keşide edildiği, kira bedellerinin ödenmediği, fesih koşullarının oluştuğu ve sözleşmeye konu malın iadesine karar vermek gerektiği …” gerekçesi ile davanın kabulüne, Osmaniye … Noterliği’nin 27.05.2011 tarih … yevmiye sayılı finansal kiralama sözleşmesine konu ve davalıya teslim edilen; *1 ADET 2011 MODEL … MARKA, … TİPLİ, … ŞASE SERİ NOLU, … MOTOR SERİ NOLU, … PLAKALI, PALETLİ EKSKAVATÖR, *1 ADET 2011 MODEL, … MARKA, … TİPLİ, … ŞASE SERİ NOLU, … MOTOR SERİ NOLU, … PLAKALI, LASTİK TEKERLEKLİ YÜKLEYİCİ, *1 ADET 2011 MODEL, … FREKANSLI, … V VOLT, … KW GÜÇ, O.M.S 130 S/M TERSİYER KIRICI’nın davacıya tüm ekipmanları ile birlikte iadesine, ve İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/749 Değişik İş sayılı dosyasında verilen tedbir kararının karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir. Davalı vekili esas karara yönelik istinaf dilekçesinde özetle; Tebligatların usulsüz olduğundan bahisle kararın hukuka aykırı olduğunu, borçların ödendiğini, eğer davadan haberleri olsaydı cevapların verileceğini, delillerin bildirileceğini, tanıkların dinletileceğini ve haklarındaki davanın reddini talep edeceklerini, yokluklarında verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davalı şirkete kendini savunma, delil bildirme imkanı sağlanmasını, istinaf talebinin kabulünü talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından 18/10/2022 tarihli ek karar ile “… Mahkememizin 2018/672 Esas – 2021/509 Karar sayılı dosyasında 08/07/2021 tarihli hükmün, davacı vekili Av. …’a 01.12.2021 tarihinde, davalı şirkete TK 35 maddesine göre 08.12.2021 tarihinde tebliğ edildiği, taraflarca yasal süre içerisinde istinaf yoluna gidilmediği, mahkememiz kararının ve dosyanın 23/12/2021 tarihinde kesinleştiği ve 14/01/2022 tarihinde kesinleşme şerhi düzenlendiği görülmüştür. … Davalı vekili olarak Av…. tarafından 04.10.2022 tarihli dilekçe ile istinaf başvurusunda bulunulduğu, ekinde vekaletname ibraz edildiği, Mahkememiz dosyasından verilen kararın 23.12.2021 tarihinde kesinleşmiş olduğu, davalı vekili Av. … tarafından 04.10.2022 tarihinde yapılan istinaf başvurusunun süresinde bulunmadığı …” gerekçesi ile kararın 23.12.2021 tarihinde kesinleşmiş olduğu, davalı vekili Av. … tarafından 04.10.2022 tarihinde yapılan istinaf başvurusunun süresinde bulunmadığının tespiti ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin ek karara karşı istinaf dilekçesinde özetle; Asıl karara karşı istinaf taleplerinin reddinin yasaya aykırı olduğunu, 18.10.2022 tarihli ek kararın taraflarına 22.10.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, istinafı kabil ek karara karşı ve asıl karara karşı istinaf talep ettiklerini, davalı şirketin bu davadan ve bu davanın hiçbir safhasından hiçbir şekilde haberi olmadığını, tüm tebligatların usulsüz olduğunu, tebligat kanununa göre geçersiz olduğunu beyanla aleyhe asıl ve ek hükmün istinafen kaldırılmasını, hükmün iptalini, hüküm kesinleştirilmesine dair kesinleştirme şerhi işleminin kaldırılmasını, hükmün davalı şirket lehine kaldırılmasını, dava dilekçesinin ve kararın tebliğine ilişkin ve varsa diğer bütün tebligatların, ilgili yasa ve tebligat kanunu gereğince usulsüz olduğuna karar verilmesini, kesinleştirme kararının kaldırılmasını, ek kararın da kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili ek karara istinaf cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin sözleşmede bildirilen adresine ihtarname gönderildiğini, dava süresince de tebligatların davalı şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresine gönderildiğini, yargılama öncesinde ve yargılama süresince yapılan tebligatlarda herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, davanın esasına ilişkin de haklılıklarının kanıtlandığını beyanla davalının asıl ve ek hükme karşı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Finansal kiralama sözleşmesine konu malların iadesi, tedbirin devamı istemine ilişkindir. Tebligat Hukuku bakımından tebligat yapılacak kişi “muhatap” olarak adlandırılır. Tebligatın temel amacı da muhataba tebliğ evrakını en sağlıklı şekilde ulaştırmaktır. Tebligat kural olarak muhatabın kendisine yapılır. Muhatap gerçek veya tüzel kişi olabilir. Gerçek kişi ise muhatap kişinin kendisidir. Tüzel kişi ise somut canlı varlıklar olmayıp sadece hukukî kişiliğe sahip olduklarından, tüzel kişiler adına çıkarılan tebliğler, muhatap tüzel kişinin organlarını oluşturan gerçek kişilere yapılır (Muşul, Timuçin: Tebligat Hukuku, Ankara 2018, s. 167). Tüzel kişilerin yetkili temsilcileri ilgili kanun veya statülerine göre belirlenir. Tebligatta ana kural, tebligatın muhatabın bilinen son adresine yapılmasıdır (Deliduman, s.56). Bilinen son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır (Teb. Yön. m.16/1). Ticaret şirketlerinin bilinen son adresi, ticaret sicilinin kayıtlı olduğu yer ticaret sicil memurluğu kayıtlarında yazılı olan adrestir. Adres değişikliği olması halinde tebligat, adres değişikliği bildirilmiş ise değiştirilen yerde yapılır, eğer bildirilmemişse önceki adrese yapılan tebliğ geçerli hale gelir. Çünkü değişikliği bildirme yükümü tebliğ yapılacak muhataba aittir. Tarafların kanunen ticaret şirketleri olması hasebi ile tacir oldukları belirlenmekle basiretli davranmaları esastır. Eldeki davada olduğu gibi taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davalıya tebliğ yapılacak adres açıkça davalı tarafından beyan edilmiş olmakla ve adres değişikliği varsa da davacıya bildirilmemiş olduğundan tebliğin sonuçlarına davalının katlanması muhakkak olup davacının aleyhe sonuca katlanması beklenemez. Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinin amacı adres değişikliği yapanların bu değişiklikleri bildirmesini sağlamak olup Teb. Yön. m.57 gereği adres değişikliğini bildirmek bir nev’i zorunluktur. Yine bir kez eski adrese tebligat yapılabilmesi kuralının Tebligat Kanunu m.35/IV’e göre tüzel kişiler bakımından istisnası mevcut olup daha önce tebligat yapılmamış olsa bile tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Dolayısıyla gerçek kişiler bakımından ilk önce usulüne uygun bir tebligatın yapılması şartı tüzel kişiler bakımından aranmaz. Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından ana statü, sicil, tüzük ve kuruluş senedi gibi resmi kayıtlardaki adresleri esas alınır. Adres değiştirmenin bildirilmesi zorunluluğu ve yapılacak işlemler ile ilgili hükümler uygulanır (Teb. Yön. m.57/4; Esaslar .90/4). Davacı tarafından davalı tarafa finansal kiralama sözleşmesi kapsamında yapılan ihtarnamelerin sözleşmede davalı tarafından bildirilen adrese tebliğ edildiği, davalının adres değişikliği varsa bunun davacıya bildirmediği yine ilk derece Mahkemesinde yapılan yargılamada Tebligat Kanunu’na uygun olarak usule uygun tebliğlerin yapıldığı belirlenmiş, ilk derece Mahkemesi tarafından 6100 Sayılı HMK’nın 346/1. maddesi gereğince verilen ek kararın da bu doğrultuda yerinde olduğu sabit hale gelmiştir. Bu açıklamalar ışığında eldeki davada; dava açılmadan önce ve dava açıldıktan sonra davacı tarafından ve Mahkeme tarafından davalıya yapılan tebliğlerin usule uygun olduğu tespit edilmiş olup davalının aksi yöndeki usulsüz tebliğin bulunduğuna ilişkin ek karara yönelik istinafı yerinde bulunmamıştır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; ilk derece Mahkemesinin ek kararının hukuka uygun olduğu, davalı vekilinin istinaf sebeblerinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından davalı tarafın ek karara yönelik istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18.10.2022 ek karar tarihli 2018/672 E., 2021/509 K. sayılı kararına karşı, davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022