Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1730 E. 2022/1768 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1730
KARAR NO: 2022/1768
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2022 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/910 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Taşınmaz Kira Sözleşmesi/ Bono Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava dışı kiraya veren … ve … Kiralama İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti arasında yapılan kira sözleşmesinde belirlenen kira bedeline istinaden kiraya verene teminat olarak verilen senetlere kefil olduğunu, senetlerin teminat senetleri olduğunu, kira sözleşmesinin sonrasında feshedildiğini, fesih halinde kefilin durumunun ne olacağının kaleme alınmadığını bu sebeple sözleşmenin sona ermesi sebebi ile kefil olarak sorumluluğunun da yasa gereği sona erdiğini, kira bedellerinden ancak kira sözleşmesinin devam ettiği tarihler kapsamında sorumlu olunabileceğini, sözleşme muhteviyatının yasalara aykırı olduğunu tek tarafa yükümlülük ve sorumluluk yüklediğini, haksız şartlardan oluştuğunu, hava parası adı altında talep edilen bedellerden sorumlu olmadığını, ne kadar uzayacağı belirsiz bir kira süresine ilişkin olan ve kefili sınırsız bir sorumluluk altına sokan sözleşme hükümlerinin geçerli olmadığını, hakimin bu yönleri re’sen dikkate almakla yükümlü olduğunu, sözleşmenin özel şartlar 2. kısmında yer alan 5. maddede kiradan depozito olarak 100.000-TL senet alındığının görüleceğini, söz konusu senedin kiralanın tahliyesi sırasında herhangi bir borç kalmaması ve hasar verilmediği tespit edildiğinde iade edileceğinin karara bağlandığını, kiralayan elinde bulunan iş bu senede rağmen sözleşme muhteviyatı ile teminat olarak verilen senetler bedeli ödendikçe iadesi gerekmekteyken derhal cirolama suretiyle 3.kişilere teslim edildiğini, icra dosyasında alacaklının kiralayan hakkındaki ihtiyati hacizden, taşınır- taşınmaz hacizlerinden feragat ettiğini, kendisinin zarara uğratılmak istendiğini, kefile takip öncesi protesto çekilmesi gerektiğini, kefile doğrudan icra takibi başlatılmayacağını beyanla menfi tespit davalarının kabulüne, 22.11.2018 tarihli sözleşme dolayısıyla belirlenen yükümlülüklerinin gerek akdin feshi gerekse sözleşme muhteviyatında belirtilen alacağın sebebinin hava parası gibi kanuna aykırı alacak teşkil etmesi, senetlerin ödenmeden evvel protesto çekilmemesi sebebiyle, davacı müvekkilinin kefil olarak yer aldığı senetler karşılığında davalı tarafa herhangi bir borcunun olmadığının tespitine, dava konusu farklı tarihli 6 adet senedin iptaline, dava konusu senedin tahsili halinde müvekkilinin ileride telafisi imkansız maddi ve manevi zararlara uğrayacağı muhtemel olduğundan dava konusu senedin teminatsız veya mahkemece uygun görülecek bir teminat mukabilinde ve yargılama neticesi verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar davaya konusu senedin ödenmesini engeller mahiyette ve muhtemel icra takiplerinin durdurulması amacıyla ihtiyati tedbire, davalı tarafa müvekkili tarafından yapılmış olan ödemelerin davalı taraftan istirdadına karar verilmesi talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında icranın durdurulması talep edilemeyeceğinden ve uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi sebebiyle yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden gerekçesi ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava ve talep dilekçesini tekrarla, dava dışı kişiler arasında düzenlenen kira sözleşmesine istinaden verilen senetlerde kefil olunduğunu, senetlerin sözleşmeye bağlı teminat senetleri olduğunu, kira sözleşmesinin feshedilmesine rağmen iyi niyetli olmayan cirolar neticesinde senetlerde borçlu göründüğünü, takipte maaş haczinin yanı sıra taşınır ve taşınmazlarına hacze devam edildiğini, haklılıklarını ortaya koyduklarını, dava dışı Nesibe lehine alacaklının ihtiyati hacizden feragatinin bulunduğunu, yaklaşık ispat koşullarının gerçekleştiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İİK m.72 gereği kararın isabetli olduğunu, senette teminat olduğuna dair ibare bulunmadığını, davacıda ispat yükünün bulunduğunu ancak yaklaşık ispata dair bilgi, belge ve delil sunulmadığını, dava dışı kişi hakkında feragatin söz konusu olmadığını, müvekkilinin iddia edilen hususları bilemeyeceğini ve iyi niyetli olduğunu beyanla davacının istinaf isteminin reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İİK m.72’den kaynaklanan, menfi tespit istemi ile senetlerin bedellerinin ödenmemesi ve takiplerin durdurulması istemine ilişkindir. İhtiyati tedbir talebinin reddi kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İhtiyati tedbirin şartları HMK 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Menfi tespit davasının icra takibine etkisi ise İİK 72. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Normlar hiyerarşisi kuralına göre özel nitelikli hükmün öncelikle uygulanması gerekir. İhtiyati tedbire ilişkin HMK 389. maddesi ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi şartları varsa uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.Dosya kapsamına göre; tarafların iddia ve savunmalarının yargılamayı gerektirmesi, dosyaya sunulu bilgi, belge ve delillerden yaklaşık ispata kanaat getirilmemesi, İİK 389/1 maddesi gereğince bonolar sebebiyle ihtiyati tedbir şartlarının oluşmaması sebebiyle, İİK 72 maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik mahkemece verilen kararda usule aykırılık bulunmamaktadır. İstinaf dilekçesinde öne sürülen diğer sebepler ise, yargılamanın esasına ilişkin olup yargılamayla çözümlenecek hususlardır.Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiş olmakla davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.11.2022 tarih ve 2021/910 E. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/12/2022