Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1716 E. 2022/1723 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1716
KARAR NO: 2022/1723
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/443 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi telafisi imkansız zararlara maruz kalmaması için İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … Es. Sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötüniyetli davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılamanın niteliği ve uzun süreceği gerçeği ve davalı alacaklının senet bedeli kadar alacaklı olmadığı yönündeki beyan ve kabulü ile alınan 14.06.2022 tarihli bilimsel mütalaada takibe konu senetteki imzanın miras bırakan ait olmadığı hususu karşısında amacıyla müvekkil hakkındaki icrai işlemlerin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İlk derece mahkemesinin 07/10/2022 tarihli ara kararıyla; “… İcra dosyasındaki imzaya ilişkin uzman heyet raporu, İstanbul Anadolu CBS’nin 2021/169775 soruşturma sayılı dosyasında davalı alacaklı …’nin 04.01.2022 tarihinde kollukta alınan ifadesi, İstanbul Anadolu 13. ATM’nin 2021/696 D. İş ve 2021/696 karar sayılı dosyası birlikte değerlendirildiğinde HMK 209 ve 390 maddelerinde belirlenen şartların gerçekleştiği, bu haliyle talep gibi icra takibinin sadece davacı yönünden durdurulmasına karar verilebileceği, fakat borçlunun da HMK 389. Maddesi uyarınca icra takibinin durdurulması sebebiyle zarara uğrama ihtimali karşısında takdiren 100.000,00 TL teminatın davacıdan alınması gerektiğine kanaat getirmiş olmakla davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İİK md. 72/3 amir hükmünde, icra takibinden sonra başlatılan menfi tespit davalarının icra takibini durdurmayacağının açıkça düzenlenmiş olduğunu, HMK md. 209 hükmü gerekçe gösterilerek takibin durdurulmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ortada var olan kesinleşmiş bir icra takibinin mevcut olması göz ardı edilerek, yalnızca senedin sahteliği iddiasına odaklanılmak suretiyle haklı müvekkilinin alacağını akamete uğratacak şekilde karar tesis edilmesine itiraz ettiklerini, -Ara kararda 2021/169775 Soruşturma numaralı dosyasından müvekkili … tarafından verilen 04.01.2022 tarihli ifadeye atıf yapıldığını, ifadenin hangi kısmının karara gerekçe gösterildiğinin açıklanmadığını, söz konusu soruşturma dosyasından hazırlanan 31.05.2022 tarihli Bilirkişi Raporu’nda, bu imzanın miras bırakanı … eli ürünü olduğu yönünde tespitte bulunulduğunu, söz konusu dosyanın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile neticelendiğini (Ek-1: İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2021/169775 Soruşturma numaralı dosyadan alınan 31.05.2022 tarihli bilirkişi raporu.) -İstanbul Anadolu 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/500 E. Sayılı dosyasından alınan İstanbul Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü raporunda da mezkûr imzanın muris … eli ürünü olduğunun kuvvetle muhtemel olduğunun ifade edildiğini, (Ek-2: İstanbul Anadolu 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/500 E. Sayılı dosyadan tesis edilen İstanbul Bölge Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü raporu.), mezkûr imza ile ilgili olarak taraflarınca konusunda uzman bilirkişiden bilimsel mütalaa alındığını ve imzanın müteveffa …’nin eli ürünü olduğu hakkında kanaat bildirildiğini (Ek-3: 10.06.2022 tarihli uzman mütalaası), mezkûr imzanın müteveffa … eli ürünü olduğunu gösteren üç (3) ayrı bilimsel rapor bulunduğunu, davacı tarafın kendisinden sadır bir imzayı değil; miras bırakanından sadır bir imzayı inkâr ederek esasında “boş atıp dolu tutturmaya” çalıştığını, mezkûr senedin 8.000.000,00 TL bedelli bir senet olup takip çıkış tutarının 9.395.979,41 TL olduğunu, takibin durdurulmasını gerektirir herhangi bir delil bulunmadığını, en azından teminat tutarının 100.000,00 TL üzerinden değil, uygulamada %115 teminat olarak tabir edilen teminat tutarı üzerinden yatırtılması gerektiğini,-Günümüz piyasa koşullarında enflasyonun ortalama %100 dolaylarında seyretmesine karşılık, haklı alacağın tahsilinin geciktirildiğini her gün müvekkilinin zararının biraz daha arttığını, öncelikli olarak tedbirin kaldırılmasını, aksi kanaat hâsıl olur ise de teminatın güncel dosya kapak hesabı yaptırılarak üzerinden hesaplanacak olan %115 usulüyle durdurulmasına dair karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap ve karşı istinaf dilekçesinde özetle; -Davanın konusu olan senet üzerindeki imzalara itiraz edildiği gibi senedin sahteciliğinin ileri sürüldüğünü, Yerel Mahkemeden talep edilen ihtiyati tedbire ilişkin 07.10.2022 tarih ve 2022/443 Es. sayılı dosyasında esasen İİK. ve HMK’nın ilgili düzenlemeleri karşısında İhtiyati tedbirin takdiren teminatsız olarak verilmesi gerekirken mahkemece her şeye rağmen 100.000,00 TL teminat mukabilinde tedbir kararı verilmiş olmasının müvekkili aleyhine olmakla birlikte davalı tarafın itirazlarına matuf herhangi bir aykırılık bulunmadığını, 6100 Sayılı HMK’nınn 392/1. Maddesindeki düzenleme karşısında yerel mahkemede görülen uyuşmazlığın sahtecilik içerdiğini ve dosyaya taraflarınca sunulmuş olan heyet raporunda da yazı ve imzaların … eli ürünü olmadığı yönünde tespit, beyan ve kanaatte bulunulduğunu, İstanbul Anadolu 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/500 Es. Sayılı dosyası ile İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/169775 Sor. Sayılı dosyasında alınan münferit ve tek kişilik bilirkişi raporlarına dayanılamayacağını, İstanbul Anadolu 10. İcra Hukuk Mahkemesince alınan raporun kesinlik içermediğini, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/169775 Sor. Sayılı dosyasına sunulmuş olan ve tek kişi tarafından tanzim edilen ve eksik, modern olmayan cihazlarla yapılan hatalı değerlendirmeler neticesinde gerçeğe aykırı olarak tanzim edilmiş olan bilirkişi raporu üzerine savcılıkça verilen takipsizlik kararına itiraz edildiğini, dosyanın halen Sulh ceza mahkemesi nezdinde/aşamasında devam ettiğini, -Muris/Keşideci … ile lehtar/kardeşi … arasında senedin tanzim tarihi olan 09.06.2017 tarihinde senet bedeli olan 8.000.000,00 TL gibi çok büyük miktardaki para ilişkisi bir kenara hiç bir şekilde aralarında para alışverişi yaşanmadığını, yaklaşık olarak 20 senedir görüşmediklerini ve mirasçıların takibine konu senette bulunan ve eşi …’ye atfen atılı olan yazı ve imzanın eşine ait olmadığını ve eşinin imzasının taklit edildiğinin anlaşıldığını, takibe dayanak senette lehtar olarak gözüken …’nin müteveffa …’nin erkek kardeşi olup senede dayanarak ihtiyati haciz kararı alan ve icra takibi başlatan davalı/alacaklı …’nin ise lehtar …nin yeğeni olduğunu, bilgisayar ortamında sahte olarak elde edilen bahse konu senet incelendiğinde “Malen/Nakden” veya başka hangi sebeple verilip verilmediğinin de anlaşılamadığını, bu senet üzerinde bulunan yazı ile senedin keşide kısmında bulunan imzanın müvekkilinin eşi …’ye ait olmadığını, senette lehtar olarak görünen şahıs ile ciranta olan şahıs amca-yeğen akrabalık ilişkilerinin ve aynı zamanda iş birlikteliklerinin mevcut olduğunu, davalı tarafın vermiş olduğu cevap dilekçesinin 5 Numaralı bendindeki izahatında “tarafların akraba olduğunu bu sebeple icra takibinin tercihen senet borçlusu olarak görünen … aleyhine yapıldığı” şeklindeki beyan ve açıklamalarında düzenlenmiş olan senedinin muvazaalı olduğunun anlaşıldığını, tarafların akraba olduğu diğer senet borçlusu olan lehtar …nin aleyhine icra takibi yapmaya gerek duymadıklarının altında gerçekte böyle bir borç ilişkisinin mevcut olmadığı gerçeğinin mevcut olduğunu, davalı taraf bu hususu tevelli yolla da ikrar ettiğini, …’nin senet lehtarı olan …’yi (amcasını) taraf veya borçlu olarak göstermeyip kendisinden herhangi bir talepte bulunmadığını, …’nin borcu karşılayacak nitelikte maddi gücü ve çok sayıda malvarlığı bulunduğunu, söz konusu senedin bilgisayar ortamında hazırlandığı yargılamanın ilerleyen aşamalarında konusunda uzman bilirkişilerce ayrıca tespit edileceğini -Davalının senet bedeli kadar alacaklı olmadığı yönünde açık beyanı olduğunu, murisin diğer mirasçısı olan … (İlk evliliğinden oğlu) takibi konu senetteki imzaların murisi/babası …’ye ait olmadığını ve babasının imzasının taklit edildiğini anlayınca İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/169775 Sor. Sayılı dosyasıyla davalı hakkında “Resmi Belgede Sahtecilik” suçundan suç duyurusunda bulunduğunu, yapılan soruşturma sırasında davalı/alacaklı …’nin 04.01.2022 tarihinde kollukta alınan ifadesinde “Yukarıda beyan ettiğim adreste ikamet ederim. Kartal’da bulunan … isimli işyerinin sahibi ve işletmecisiyim. Hakkımda şikayette bulunan … benim amcamın oğlu yani amcam …’nin oğludur. … amcam 2021 yılı içerisinde vefat etti. …’de benim amcamdır. … amcamın vefat eden … amcamdan alacağı varmış bu yüzden … amcam ölmeden önce kendisine 8.000.000,00 TL’lik senet vermiş benimde … amcamdan 500.000,00 TL alacağım vardı. … amcam parayı ödeyemediği için onun karşılığında benim benim böyle bir senetten alacağım var Avukata gidelim bunu icraya koy dedi. … amcamın avukatı …’ın ofisine birlikte gittik bende avukata vekalet verdim. Senedi icraya koyduk. Benim senetten alacağım 500.000,00 TL’dir geri kalan alacak amcam …’ye aittir. … amcam ile amcamınoğlu … arasında alacaktan dolayı ihtilaf olduğundan haberim yoktu. Bende … ile küs olduğum için ve konuşmadığımdan dolayı bu durumu …’a söyleyemedim. …’ın iddia ettiği gibi bu senedi … amcam ile kendi aramızda yapmadık. Senet düzmece bir senet değildir. … amcam senedi rahmetli … amcamdan aldığını bana söyledi. Bu senedi ne zaman nerede yaptıkları ile ilgili bilgim yoktur. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Söyleyeceklerim bunlardan ibarettir.” şeklindeki ifadesiyle; Lehtar …’den 500.000,00 TL alacağına karşılığında senedin eline geçtiğini, senetten kaynaklanan 500.000,00 TL alacağının olduğunu açıkça beyan ve kabul ettiğini, diğer bir deyişle takibe konu senetten dolayı alacaklının takibe konu ettiği senetten dolayı 7.500.000,00 TL alacağının olmadığının açıkça ikrar edildiğini, müteveffa …’nin lehtar olan kardeşinden veya başka bir şahıstan söz konusu bedel kadar borç alacak herhangi bir iş ve işlemi olmaması, senette bulunan keşideci muris …’ye atfen atılı olan imzaların murise ait olmaması, davalının İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/169775 Sor. Sayılı dosyasıyla alınan ifadesinde senet bedeli kadar alacaklı olmadığını açıkça beyan, kabul ve ikrar etmesi karşısında davaya konu senetten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığını, senedin sahte olarak tanzim edildiğini, ihtiyati tedbir kararının “Teminat Bölümünün” kaldırılarak HMK’nın 392/1. gereğince takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Her ne kadar davalı tarafça, açılan dava ”menfi tespit” davası olarak nitelendirilmiş ve icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında 2004 sayılı İİK’nın 72/2. maddesi uyarınca icra takibinin durdurulamayacağı, ancak aynı kanunun 72/3.maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilebileceği gerekçeleriyle, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin bu talebinin reddine karar verilmesi gerektiği öne sürülmüş ise de, eldeki dava 6100 Sayılı HMK’nın 208/3. maddesi kapsamında açılan ”senedin sahteliğinin tespiti” davasını da içerdiğinden, somut tedbir talebinin İİK’nun 72.maddesi kapsamında takip hukukuna etki edecek şekilde değerlendirilmesinin hatalı olduğu, bu itibarla tedbir talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenleme yer aldığı, Kanunda bu hususun genel olarak düzenlendiği, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakıldığı anlaşılmıştır. Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; İstanbul Anadolu 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/500 Es. Sayılı dosyası ile İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/169775 Sor. Sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporlarında imzanın davacının eli ürünü olduğuna dair kesinlik içermediği, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/169775 Sor. Sayılı dosyasıyla davalı hakkında “Resmi Belgede Sahtecilik” suçundan suç duyurusunda bulunulduğu ve dosya kapsamında davalının senet bedeli kadar alacaklı olmadığı yönünde beyanının bulunduğu, gerek rapor ve gerekse tarafların iddia ve savunmaları dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi kapsamında yaklaşık ispat koşulunun sağlanmış olması sebebiyle icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, İhtiyati tedbir talep eden haksız çıktığı taktirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararları karşılamak için teminat göstermelidir, teminat tutarını ve şeklini hakim serbestçe tayin edilir buna göre Mahkemenin ihtiyati tedbirin kabulü ile belirlediği teminat miktarı da makul, ölçülü ve dengeli bulunmuş olup, somut olayda yaklaşık ispatın oluştuğunun kabulünde ve gerekçede hata bulunmadığı, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı ve davacı vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/10/2022 tarih ve 2022/443 E. sayılı ara kararına karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından yapılan istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.08/12/2022