Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1702 E. 2023/678 K. 16.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1702 Esas
KARAR NO: 2023/678
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/07/2022
NUMARASI: 2021/593 E. – 2022/488 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında davalı yanca İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığını, iş bu icra dosyasından müteaddit defalar tebligat gönderildiğini, uzun yıllar icra takibinin kesinleşmeden devam ettirildiğini ve neticede tebligatın müvekkilinin eline ulaştıktan sonra imzaya itiraz edildiğini ancak müvekkilinin öğretmen oluşu sebebi ile maaş ve tüm menkul ile gayrimenkullerine haciz işlemi gerçekleştirildiğinden, takip borcunun icra dosyasına ödenmek zorunda kalındığını, takibe konu borcun borçlusu olmadığının icra hukuk mahkemesince imzaya itiraz davasının lehe sonuçlanmasıyla kesinleştiğini belirterek, icra takibi baskısı ile dosya borcunu ödeyen müvekkilinin ödemiş olduğu kısmın istirdadına, davalının tüm işlemleri sırasında kötüniyetli olduğunun kabulü ile %40’dan aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili üniversitenin halihazırda İstanbul Üniversitesi üyelerince oluşturulan geçici mütevelli heyetince atanan vekil rektör tarafından yönetildiğini, müvekkili üniversitenin tüzel kişiliğinin halen devam ettiğini, dava ehliyetinin mevcut olduğunu belirtmiş, duruşmaya katılarak, ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının davasını ispatlayamadığını, ödeme olgusunun ispat edilemediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde davacı icra takibine konu senetler üzerindeki imzaların kendisine ait olmadığını, böyle bir borcu bulunmadığını iddia etmiş ve senetler üzerindeki imzaların davacı tarafın imza örnekleri ile karşılaştırılması için ilgili kurumlardan imza örnekleri toplanmış ancak davacı tarafın borçlu olduğunu iddia eden davalı alacaklı ise borcun sebebi olan senetleri ibraz etmediğinden imza incelemesi yapılamamış, bundan daha öncesi davalı tarafın alacaklı olduğunu gösteren senetler davalı tarafından hiçbir zaman sunulmadığından alacaklı olduğunu ispat edememiş, tüm bu sebeplerle davacı tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile davacı …’un İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafça icra tehdidi altında ödenen 12.134,24-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” gerekçesiyle davacı tarafça açılan davanın kısmen kabulü ile; davacı …’un İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı … tarafından icra tehdidi altında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında icra veznesine ödenen 12.134,24-TL’nin davalıdan alınarak davacıya iadesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen 03.10.2022 tarihli Tavzih Kararı ile; “Dosyanın yapılan incelemesinde; davacı vekilinin mahkemeye sunmuş olduğu 10.03.2015 tarihli dava dilekçesinin tamamı incelendiğinde dilekçesinin açıklamalar kısmı ve istem-sonuç kısmında icra takibi baskısı ile İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyada müvekkil tarafından ödenen dosya borcunun istirdatının talep edildiği, bunun üzerine 09.09.2015 tarihinde ön incelemeye hazırlık tensinin düzenlenerek 07.04.2016 tarihine ön inceleme duruşma tarihinin bırakıldığı, yapılan ön inceleme duruşmasında davacı vekili tarafından faiz talebine ilişkin bir açıklamanın yapılmadığı ve ön inceleme duruşmasının bu şekilde sona erdiği, basit yargılama usulünde iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla, savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başladığı anlaşıldığından ortada hükmün tavzihini gerektirecek bir durum olmayıp, tavzih şartları gerçekleşmediğinden anılan tavzih talebinin reddine” gerekçesiyle davacı vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili ek karara karşı sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece müvekkili aleyhine başlatılan icra takibi iptal edilerek istirdat davasının da kabul edildiğini, ancak mahkeme tarafından müvekkilinin davalı yanın ödemiş olduğu paranın istirdadı için faiz talep ettiklerini, bu faize ilişkin tavzih dilekçesi yazılıp mahkemeye sunduklarını ancak mahkemece bu talebin reddedildiğini, Takibe konu borcun borçlusu olmadığının kesinleşmesiyle icra takibi baskısı ile dosya borcunu ödeyen müvekkilinin ödemiş olduğu kısmın istirdadına, davalının tüm işlemleri sırasında kötüniyetli olduğunun kabulü ile %40’dan aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini talep ettiklerini, ancak davalıdan davacıya ödenecek miktar olan 12.134,24 TL için faize hükmedilmediğini, 13.06.2019 tarihli beyan dilekçesinde açık bir şekilde işbu paranın yatırıldığı tarihten itibaren yasal faiziyle ödenmesini talep ettiklerini mahkemece bu hususa dikkat edilmediğini, müvekkili tarafından ödenen paranın değeri ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon nedeniyle tamamıyla eridiğini, bir değeri kalmadığını bu değer kaybına ilişkin yasal faiz sistemi bir nebze de olsa ilgili paranın değerini koruma mahiyetinde olduğunu, gerekçeli kararda bu konuya dikkat edilmediğini, verdikleri tavzih dilekçelerinin haksız gerekçelerle reddedildiğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurularının kabulü ile tavzih talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, tavzih taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının haksız talepleri afaki ve mesnetsiz iddialardan öteye geçemediğini, davacının müvekkili üniversiteden haksız talepte bulunduğunu, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olmadığını, tüketici mahkemeleri olduğunu, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili üniversitenin YÖK’e bağlı olarak eğitim hizmeti sunan, tacir sıfatı bulunmayan saygın bir yükseköğretim kurumu olduğu, Üniversitenin kuruluş amacı yükseköğretim düzeyinde eğitim vermek olduğundan herhangi bir ticari amaç gütmediğini, verilen kaliteli eğitim hizmeti karşılığında üniversitenin giderlerini karşılayabilmesi için öğrencilerden sunmuş olduğu bu eğitim hizmeti karşılığında ücret talep edildiğini, davalının da müvekkil üniversiteye kayıtlı öğrenci olarak müvekkil üniversiteden eğitim hizmeti aldığını, Davalı ile müvekkili arasındaki ilişki bir ticari değil bir hizmet ilişkisi olduğunu, mahkemece taleplerinin dikkate alınmadığını, gerekçeli kararda senetlerin ibraz edilmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile müvekkili üniversitenin eski mütevelli heyeti başkanı tarafından vekil olarak tayin edilen hukuk bürosu tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile davacı aleyhine başlatılan icra takibinde dosyasına sunulduğunu, o dönem üniversite yönetimi ve dolayısıyla vekillerin değişmesi dolayısıyla tarafımızın işbu senetlere erişme imkanlarının dikkate alınmadığını, müvekkili üniversiteye YÖK tarafından 12.05.2016 tarihinde faaliyet izni durdurulması müeyyidesi uygulanarak üniversitenin bütün mütevelli heyeti üye ve başkanı ile yöneticilerin görevlerine son verildiğini, akabinde müvekkil üniversite yönetimi garantör olarak İstanbul Üniversitesine devredildiğini, bu süreçten sonra tarafa vekaletname çıkarılarak 2016 yılı Haziran ayından bugüne dek müvekkil üniversitenin vekillik görevini ifa ettiklerini, Davacının huzurdaki davayı 10.03.2015 tarihinde ikame etmiş olduğu ve dava açılış tarihinin tarafca vekaletname çıkarılmadan önceki bir döneme tekabül ettiği hususu dikkate alınmaksızın, vekillik görevin başlama tarihinden önceki dönemde başlatılmış icra takibine konu senetlerin tarafca fiili imkansızlık nedeniyle sunulamadığından davacının haksız davasının kabulüne ilişkin karar yasaya, usule ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, davacının müvekkili üniversiteden eğitimini aldığını ödemelerini yapmadığından hakkında başlatılan icra takibine itiraz dahi etmediğini, dava konusu icra takibinin dayanağı olan senetler, takibin açıldığı icra müdürlüğünce araştırılmış ve senetlere ilişkin icra takibine konu edilmesine yönelik herhangi bir sorun olmaması nedeniyle de usulüne uygun olarak davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, senetlere ilişkin herhangi bir problem olmuş olsa idi, icra müdürlüğünün takip başlatması da söz konusu olmayacağını, davacı zımnen müvekkil üniversitede eğitim gördüğünü kabul etmiş ve kayıt esnasında yapması gereken ödemeleri yapmadığından bu ödemelere karşılık olarak verdiği senetlerin icraya konu edilmesine itiraz etmediğinden icra takibi başlatıldığını, mahkemenin 19.07.2022 tarihli karar duruşmasında salt ve soyut davacı beyanlarına dayanarak hüküm kurulduğunu, 07.01.2022 tarihli celsede müvekkiline ait ticari defterlerin sunulması için tarafa 2 haftalık kesin süre verildiğini, bu belge ve defterlerin hacim olarak büyük olması ve aynı anda birden fazla davaya konu olması nedeniyle sunulamayacağı, yeniden inceleme taleplerinin dikkate alınmadığını, müvekkil üniversite harçtan muaf olduğundan bu yönde hüküm kurulması hukuka aykırı olduğunu, davacının haksız ve mesnetsiz olarak müvekkiline yöneltmiş olduğu davanın reddine karar verilerek ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılmasına istinaf dilekçesinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dairemizin 2020/2412 Esas, 2020/294 karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun kabulüne, dosyanın görevsizlik kararı verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davanın konusu menfi tespit ve icra tehdidi altında ödenen bedelin istirdadı davasıdır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında alacaklı üniversite tarafından borçlu aleyhine 17/04/2008 tarihinde kambiyo senedine istinaden 4.726,83 YTL’nin tahsili amacıyla icra takibi başlatılmıştır. Borçlu tarafından icra dosyasına ödenen 12.134,27 TL alacaklıya 26/08/2014 tarihinde ödenmiştir. Davacı, dava dilekçesinde ödediği bedelin istirdadını ve %40’tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiş olup, faiz yönünden herhangi bir talebi yer almamaktadır. Davacı vekili 13.06.2019 tarihli dilekçesi ile icra dosyasına icra tehdidi altında yatırılan 10.134,29 TL’nin, yatırıldığı tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili talep edilmiştir. İmzaya itiraz davasında ispat yükümlülüğü davalı alacaklıya ait olup mahkemece senet aslının ibraz edilmesi istenilmesine rağmen senet aslının ibraz edilmediği ve icra müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında da senetlerin davalı alacaklıya iade edildiğinin belirtildiği, davalı alacaklının ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşıldığından, mahkemece davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve ödenen bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi hukuken yerindedir. Mahkeme kararında harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına karar verilmiş ise de 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j fıkrasına göre üniversite harçtan muaf olduğundan harcın davalıdan alınmasına karar verilmesi bu nedenle yerinde değildir. HMK 304. maddeye göre hükümdeki yazı ve hesap hatalı ile diğer benzeri açık hatalar mahkemece re’sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Aynı kanunun 305. maddesine göre hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Davacı tarafından tavzih kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de HMK 305. maddeye göre hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceğinden tavzih ile faiz talep edilemeyeceğinden mahkemece netice itibariyle tavzih talebinin reddine karar verilmesi isabetlidir. 6100 sayılı HMK’nın 345.maddesine göre istinaf yoluna başvuru süresi 2 haftadır. Bu süre ilamın usulden, taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. Mahkeme kararının taraf vekillerine 28.09.2022 tarihinde tebliğ edildiği, tavzih kararının taraf vekillerine 08.10.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin 21/10/2022 tarihinde tavzih kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurduğu, davalı vekilinin 05/10/2022 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurduğu, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 345. maddesine göre 2 haftalık süreye tabi olduğu, asıl karara karşı istinaf başvurusunun süresinde olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK 346-352 maddesi gereğince reddine, davacı vekilinin tavzih kararına karşı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun harç yönünden HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kısmen kabulüne, mahkeme kararının Yargıtay kararlarına göre bölünemeyeceğinden tümden kaldırılmasına, davanın kabulüne, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından icra tehdidi altında İstanbul … İcra Müd’nün … E. sayılı takip dosyasında icra veznesine ödenen 12.134,24 TL’nin davalıdan tahsiline, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin asıl karara karşı istinaf dilekçesinin HMK 346-352. maddesi gereğince REDDİNE,2-Davacı vekilinin tavzih kararına karşı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 3-Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 4- İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/07/2022 tarih, 2021/593 E., 2022/488 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Davacının asıl karara karşı istinaf başvurusunun süre yönünden reddedilmesi ve tavzih kararına yapılan başvurusunun esastan reddedilmesi gözetilerek ilk derece mahkemesi hükmünün istinaf konusu edilmeyen kararın aynen derciine, “1-Davacı tarafça açılan DAVANIN KISMEN KABULÜ ile; a)Davacı …’un İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında DAVALIYA BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE b)Davacı … tarafından icra tehdidi altında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında icra veznesine ödenen 12.134,24-TL’nin davalıdan alınarak davacıya iadesine,” 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a-Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 216,08 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 5/b-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 100,00 TL tebligat, müzekkere ve posta giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, bakiye giderin davalı üzerinde bırakılmasına, 5/c-İstinaf konusu edilmediğinden; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5/ç-İstinaf konusu edilmediğinden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre vekalet ücreti red edilen miktarı geçemeyeceğinden 518,30-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a-Davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 6/b-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına ,davalı tarafından yatırılan harcın karar kesinleştiğinde talep halinde kendisine iadesine, 6/c-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 137,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 357,70 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına, 6/ç-Davalı tarafından istinaf yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6/d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/06/2023