Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1677 E. 2023/298 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1677 Esas
KARAR NO: 2023/298
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 24/01/2017
NUMARASI: 2015/246 E. – 2017/3 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alkolsüz içecek sektöründe dünyanın en büyük iki şirketinden biri olduğunu, atıştırmalık çerez sektöründe de dünyadaki en büyük üretici unvanına sahip olduğunu, müvekkiline ait çok sayıda tanınmış marka yanında “…” markasının da Amerika’ nın bir nolu su markası olduğunu, 2002 yılından beri Türkiye’de güvenilir su markası olduğunu, anılan ibarenin TPMK nezdinde… sayılı ve … sayılı tesciller ile korunduğunu, davalıya ait “…” ibaresinin ise müvekkilinin tanınmış ve tescilli marka ve logolarının kopyası olmakla tecavüz yarattığını, her iki marka da görsel hafızada aynı şekilde algılandığından iltibasa yol açacak şekilde benzerlik içerdiğini, davalı şirketin gerek ticaret unvanından gerekse www…com.tr internet sitesinden görüleceği gibi doğal kaynak sularının üretimi ve satışı alanında faaliyet gösterdiğini, davalı firmanın müvekkilinin sulh girişimlerini sonuçsuz bırakması nedeniyle iyi niyetli olmadığını, bu nedenlerle davalının … sayılı ve … sayılı “…” ibareli marka tescillerinin hükümsüzlüğüne, sicilden terkine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın 2002 yılından beridir kullandığını iddia ettiği markanın tescilli halinin “… ” olduğunu, davacı tarafça “…” markasının 12/01/2015 tarihi itibariyle tescil edildiğini, müvekkilinin “…” markasının ise 25/04/2011 tarihi itibariyle koruma altına alındığını, öncelikle bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, davacının TPMK itiraz süresini kaçırdığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait … no lu “…”, … no lu “…” ve … nolu “…” ibareli tescilli markaları ile dünyadaki alkolsüz içecek sektöründe yer aldığı, tanınmış bir marka niteliğinde olduğu ve TPMK nezdinde de tescilli olduğu, davalıya ait … sayılı “…”, … sayılı “…” ibareli markaların davacı markaları ile ilk bakışta bile benzer hatta aynı marka olduklarına dair algı oluşturduğu, sadece ‘M’ harfinin davacının markasında ‘F’ harfinden farklı olduğu, davalının da maden suları, kaynak suları, sodalar için bu markayı kullandığı, bu itibarla davalının markalarının davacı ürünler açısından iltibas oluşturduğu, tüketiciler nezdinde davacı ve davalı markalarının aynı olduğu kanısına varılacağı veya halk arasında karıştırma ihtimalinin çok mümkün olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dairemiz 10/12/2020 tarih 2020/87 E. 2020/414 K. Sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamına göre, taraf markalarının ilk dört harfinin aynı olması, geriye kalan kısmının yalnızca bir harf bakımından farklı olması, markaların arasında işitsel ve görsel bakımdan benzerlik bulunması, bütüncül olarak bakıldığında özellikle tonlama yönünden büyük benzerlik olması, … numaralı davalı markasının maden suyu ve meyve suyu ile aynı, kaynak suları yönünden benzer sınıfta tescil edilmiş olması nedeniyle tüketici nezdinde karıştırma ihtimalinin bulunduğu, ancak davalıya ait … tescil sayılı markanın tescil edildiği sınıfta, “biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar.” emtialarının yer aldığı, davacı markasının ise “alkolsüz içecekler” için tescilli olduğu, her iki markanın farklı mal ve hizmet sınıfında bulunduğu, yalnızca … numaralı davalı markasının, davacı markası ile maden suyu ve meyve suyu ile kaynak suları olmak üzere bir kısım mallar yönünden aynı veya benzer sınıfta tescil edilmiş olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalının … sayılı “…” markasının 35. sınıfta yer alan maden suyu ve meyve suyu ile kaynak suları alt sınıfları yönünden hükümsüzlüğüne ve bu sınıf – alt sınıflar yönünden sicilden terkinine, davalının … nolu markasının hükümsüzlüğü isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.09.2022 tarih, 2021/1478 esas, 2022/5842 karar sayılı ilamı ile; ”…556 sayılı KHK gereğince, yapılacak iltibas incelemesi taraf markalarının tescil edildiği sınıflar ve onların ortalama tüketici nezdinde bıraktıkları izlenimler de dikkate alınarak yapılmalıdır. Ancak kurulan nihai hükümde tarafların iştigal alanları esas alınmak suretiyle sınıflandırma yapılmış, davaya konu markaların tüketici kitlesi ve emtiaların nitelikleri ayrıntılı biçimde değerlendirilmemiştir. Bu durumda, taraf emtialarının benzer olup olmadığı, aralarında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi için konusunda uzman, emtia ile ilgili alanda çalışan, bilgi ve tecrübesi olan sektör bilirkişilerinin de katılımı ile oluşturulacak bir bilirkişi kurulunca inceleme yapılarak düzenlenecek rapor sonucuna göre bir değerlendirmede bulunulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir…” şeklinde gerekçeyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Dairemizce usûl ve yasaya uygun Yargıtay ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Dava markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talepli davadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıya ait marka ile davacının markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı vekili istinaf aşamasında, davaya konu markaların koruma süresinin dolmasına rağmen, yenilenmediğini iddia ettiğinden, Dairemizce TPMK’ya müzekkere yazılarak davaya konu markaların yenilenip yenilenmediği sorulmuş, verilen cevapta; dava konusu olan markaların 10 yılık koruma süresi sonunda yenilenmeyerek geçersiz hale geldiği belirtilmiş, açıklanan nedenlerle davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Diğer yandan davalı Mahkemeye verdiği dilekçede davayı kabul ettiklerini beyan etmiş, taraflar birbirlerinden vekâlet ücreti ve yargılama gideri talep etmemişlerdir. Bu nedenlerle, konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince hükmün kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davanın konusuz kalması nedeniyle davalının istinaf isteminin incelenmesine yer olmadığına,2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince İstanbul (Kapatılan) 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/01/2017 tarih ve 2015/246 Esas, 2017/3 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dava konusuz kaldığından esas hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a- HMK’nın 331.mad. ve 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu karar harcından peşin alınan 27,70 TL’nin mahsubu ile 152,20 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 4/b-Tarafların birbirlerinden talebi bulunmamakla, davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına ve vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,4/c-Tarafların birbirlerinden talebi bulunmamakla, davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına ve vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,5- İstinaf ve temyiz aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a- Dava konusuz kaldığından istinaf istemi için davalı tarafından yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için taraflarca yapılan yargılama giderlerinin yargılama gideri talepleri bulunmadığından kendi üzerilerinde bırakılmasına, 5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dair karar, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda oy birliğiyle olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/03/2023