Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1671 E. 2022/1810 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1671
KARAR NO: 2022/1810
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2022
NUMARASI: 2022/392 E. (İhtiyati Tedbir)
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; 18/04/2022 keşide tarihli ve 215.000 TL bedelli, lehtarın davalı şirket, keşidecisinin müvekkili şirket olarak görünen çekteki imzanın müvekkili şirket temsilcisine ait olmadığını, kendilerince haricen söz konusu çek hakkında karşılıksızdır işlemi yapıldığı hususunda bilgi alındığını, hali hazırda çekin tahsili amacıyla icra takibi başlatılıp başlatılmadığını bilmediklerini, müvekkilinin davalıya her hangi bir borcu bulunmadığını, tam tersine taraflar arasındaki sözleşmeden dolayı müvekkilinin uğradığı zararın tazmini için 04/04/2022 tarihinde 659.457,38 TL talepli icra takibinin davalıya karşı başlatıldığı, müvekkilinin alacaklı konumundayken davaya konu çeki keşide etmesinin mümkün olmadığını, davalının kendi aleyhine başlatılan takip sebebiyle böyle bir işe kalkışmasının kötüniyetini gösterdiğini belirterek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, tedbir kararı verilmesine ve % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, “Tedbir talebinin İİK 72/2 ve HMK 209 maddeleri uyarınca kabulü ile, dava değerinin %15’i oranında teminat yatırıldığında; dosyanın tarafları ile sınırlı olmak üzere dava konusu konusu çekin icra takibine konu edilmemesi yönünde tedbir konulmasına,” karar verilmiştir.Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; “Taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle bir çok sözleşme imzalandığını, davacının müvekkiline olan borçları nedeniyle davacı şirketin 20/11/2020 tarihine kadar yetkilisi olan dava dışı Satılmış tarafından ileri vadeli olarak tanzim edilerek verildiğini, davacının 20/11/2020 tarihine kadar yetkilisi olan dava dışı Satılmış tarafından davacının müvekkiline olan borçları nedeniyle ileri vadeli olarak tanzim edilerek verildiğini, bu nedenle imza sahteliğinin bulunmadığını, davacının sadece 04/04/2022 tarihli bir vekaletname sunarak imza inkarında bulunduğunu, davacının iddialarını ispata yarayan hiçbir delil sunmadığını, davanın İcra ve İflas Kanunu’nun 72 nci maddesine göre açılmış bir dava olmasına rağmen Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 209 uncu maddesine göre tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu hususun emsal olarak göstermiş olduğu Bölge Adliye Mahkemesi kararlarından da görüleceğini belirterek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini” istemiştir. İlk derece mahkemesinin itirazın değerlendirilmesine ilişkin 20/06/2022 tarihli kararında; “Somut olayda dosyaya sunulan belgeler ışığında davacı vekilinin davalıya yönelik ihtiyati tedbir talebinin kabulüne verilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmemiş, davalı tarafın mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararına itirazlarının yerinde olmadığı, mahkememizce verilen tedbir kararından sonra değişen durum ve koşulların varlığından söz edilemeyeceği anlaşılmakla, davalı tarafın ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle bir çok sözleşme imzalandığını, dosyaya sundukları sözleşmelerdeki imzalardan da anlaşılacağı üzere çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğunu, davacının müvekkiline olan borçları nedeniyle davacı şirketin 20/11/2020 tarihine kadar yetkilisi olan dava dışı Satılmış tarafından ileri vadeli olarak tanzim edilerek verildiğini, bu nedenle imza sahteliğinin bulunmadığını, davacının sadece 04/04/2022 tarihli bir vekaletname sunarak imza inkarında bulunduğunu, davacının iddialarını ispata yarayan hiçbir delil sunmadığını, davanın İcra ve İflas Kanunu’nun 72 nci maddesine göre açılmış bir dava olmasına rağmen Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 209 uncu maddesine göre tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu hususun emsal olarak göstermiş olduğu Bölge Adliye Mahkemesi kararlarından da görüleceğini belirterek, mahkemenin ihtiyati tedbir kararına ilişkin itirazın reddi kararının kaldırılarak, tedbire itirazlarının kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istenmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosyanın ve UYAP’taki kayıtların incelenmesinde, dava tarihinin 21/04/2022 olduğu, davaya konu çekin keşide tarihinin 18/04/2022 ve çeke karşılıksızdır işleminin yapıldığı tarihin 20/04/2022 olduğu, davaya konu çekin keşidecisi olan davacı şirketin tek ortağı olan dava dışı …’ın şirketteki tüm payını 1/2-1/2 oranında şirketin şimdiki ortakları ve müşterek temsilcileri (müdürleri) olan dava dışı … ile …’a devrettiği, bu kişilerin müşterek temsil görevlerine 18/06/2020 tarihinde başladıkları, bu hususlara ilişkin tescilin 20/11/2020 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği; davaya konu çek için davalı şirketin 26/04/2022 tarihli başvurusu üzerine 27/04/2022 tarihinde İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davacı şirket aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiği, bu karara istinaden davalı şirket vekilince İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde 28/04/2022 tarihinde ihtiyati haciz kararının uygulanmasının talep edildiği ve buna göre müteakip icra işlemlerinin yapıldığı tespit edilmiştir. İstinafa konu talep, İİK m.72/2’den kaynaklanan icra takibi öncesi açılan menfi tespit davasında, davacının imza inkarı iddiası sebebiyle kabulüne karar verilmiş ihtiyati tedbir kararına vaki itirazın reddine dair verilen ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.Somut olayda, icra takibinden önce açıldığı anlaşılan işbu davada İİK 72/2 maddesi gereğince teminat karşılığında takibin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği ve davalı vekilinin diğer itirazlarının davanın esasına ilişkin olduğu dikkate alındığında davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/06/2022 tarih ve 2022/392 E. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/12/2022