Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2022/1638 E. 2022/1595 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1638
KARAR NO: 2022/1595
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 23/09/2022
NUMARASI: 2022/205 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yeme içme sektöründe … Cafe & Restaurant adı altında uzun yıllardır faaliyet gösterdiğini, davalıların müvekkiline ihtarname göndererek kendi markalarının kullanıldığını iddia ettiklerini, dava konusu “…” ibaresini içeren markanın ilk olarak müvekkili tarafından kullanılmaya başlandığını, davalıların müvekkilinin kullanımından sonra tescil başvurusunda bulunduklarını, marka üzerinde asıl ve gerçek hak sahibinin müvekkili olduğunu, davalının “…” ibaresini tescil ettirmek ve müvekkiline ihtarname göndermekle kötü niyetli davrandığını, davalının kötü niyetli olarak tescil ettirdiği, …, …, …, …, …ve … numaralı markalarının müvekkilinin markasal kullanımına tecavüz ettiğini, davalının “…” ibareli markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini beyan ederek, davalı adına tescilli markadan doğan zahiri hakların müvekkiline karşı ileri sürülmesinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 23.09.2022 tarihli ara karar ile; “Davalıların markalarının tescilli oldukları, davacının marka üzerinde öncelik hakkı bulunup bulunmadığının, davalıların markalarını tescilden önce de kullanıp kullanmadıklarının tespiti ve davalıların markalarının hükümsüz kılınıp kılınmayacağının yargılamayı gerektirdiği, davalıların tescilli markalarından kaynaklanan haklarını davacıya karşı ileri sürmelerinin yasaklanması halinde mülkiyet haklarından kaynaklanan haklarını kullanmalarının engellenmiş olacağı, bu aşamada HMK’nun 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçeleriyle ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu ”…” ibareli markanın ilk defa müvekkili tarafından kullanıldığını, davacının gerçek hak sahibi olduğunu, markayı ilk defa ihdas ve istimal eden olduğunu, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın telafisi güç veya imkansız zararlara sebep olacağını, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği düşünülüyor ise, delil tespiti talebinin reddedilmesinin yerinde olmadığını beyan ederek, ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına tescilli bir kısım markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebiyle açılmış olup, ihtiyati tedbir talebinde bulunan davacı yan, gerçek hak sahipliği iddiasına dayanmıştır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, yukarıda içeriği açıklanan deliller dikkate alındığında, somut olayda dosyaya yansıyan delil durumu dikkate alındığında, ihtiyati tedbir talep eden tarafından ileri sürülen iddiaların yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat olgusunun bu aşamada gerçekleşmemiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, tedbir talep eden davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23/09/2022 tarih ve 2022/205 E., sayılı kararına karşı tedbir talep eden davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı tedbir talep eden davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Tedbir talep eden davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2022